12.04.2022, 09:52

Mehmet Atilla Kitaplığı’ndaki Üçüncü Etkinlik; ‘Kitap - Kütüphane’

Mehmet Atilla Kitaplığı’nda düzenlenen etkinliklerin üçüncüsüydü ‘Kitap- Kütüphane’ söyleşisi…

Söyleşiyi yöneten Recai Şeyhoğlu, ilk sözü Türk Kütüphaneciler Derneği İzmir Şube Başkanı Mehmet Erken’e verdi.

58. Kütüphane Haftası’nın kısa bir değerlendirmesini yapan Mehmet Erken, Karabağlar Belediyesi’nde yaptığı konuşmayı yineleyip Bornova’da açılan Edebiyat Müze Kütüphanesinin adının Attilâ İlhan Edebiyat Müzesi Ve Kütüphanesi olarak değiştirilmesini yeniden dile getirip okullarda ve belediyelerdeki kütüphanelerde bilgi ve belge yönetimi bölümü mezunlarının  neden bulunmadığının altını çizdi.

Alaşehir köylerine ve bulunduğu Mavişehir ve Bostanlı / Çiğli bölgesindeki okullara ve muhtarlıklara kütüphaneler açan, Atatürk Köşeleri kuran ve sürekli kitap desteğinde bulunan Hasan Zeki Sungur, yaptığı kütüphanecilik çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Yazar Gönül Çatalcalı’nın konusu; Niçin Okumalıyız?’dı.

Özetle şunları söyledi ödüllü yazarımız:

18. yy İngiliz şairi Lord Byron’ın (1788) bir sözüyle başlamak istiyorum.

- "Bir damla mürekkep bir milyon kişiyi düşündürebilir" der Bayron.

Biraz daha gerilere gitmeyi deneyelim, Tommasso Campanella’yı düşünelim bir de...

16. yüzyılın İtalyan düşünürü, döneminde görüşleri nedeniyle sapkınlık ve büyücülükle suçlanmış. Yargıç önüne çıkarıldığında bu düşünceleri nereden öğrendiği soruluyor kendisine. Yanıtı düşünceleri gibi ödünsüz:

“Bunları öğrenebilmek için sizin içtiğiniz şarapların on katı kandil yağı tükettim.” der.Ömür boyu hapse mahkûm edilir. Tek istediği mürekkep ve kâğıt olur.Ütopyaların en ünlüsü “Güneş Ülkesi”ni yazar orada. Düşlediği toplum modelini anlattığı kitaptır bu. Hâlâ bir ütopyadır. Bu toplum modeli için nereden esinlenmiştir Campanella, okuduklarından.

Byron 18. Ve 19. Yüzyıllarda yaşamış bir şair. Campanella 16. Yüzyılda yaşamış bir düşünürdür. Onlardan başka yüzyıllardır okumanın ve yazmanın önemi üzerine binlerce söz söylenmiş, söyleniyor ve söylenecek. 

Bütün bunlardan yola çıkarak şunu söylemek isterim.  Bizleri düşünen, sorgulayan, çalışan ve üreten kişi yapan yolun okumaktan geçiyor.

İstatistikler var, hangi dehaların ne kadar kitap okuduğu üzerine. Bunlardan en önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’ün, resmi kayıtlara göre 3 bin 997 kitap okuduğu söylenir. Kurduğu Cumhuriyet her türlü koşulda ayakta kalmayı başarabiliyor.

Ve biz 21. Yüzyılda hâlâ niçin kitap okunması gerektiğini konuşuyoruz.

Çünkü önümüzde istatistikler var,

Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin 2016 verilerine göre, kitap Türkiye’nin ihtiyaç listesinde 235. sırada yer alıyor. Bugün bu korkunç tüketim çılgınlığında kitapların bu denli geri planda kalması çok düşündürücü.

TÜİK verilerine göre yayın sektöründe Türkiye 11. sırada. Basılan kitap sayısı her yıl artarken artarken, okuma oranında bir artış olmadığını gösteriyor veriler.

TürkiyeTürkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2020 verilerine göre günde sadece 1 dakikasını kitap okumaya ayırırken, televizyon izlemeye 7 saatini, internete ise 4 saatini ayırıyor. Covid-19 salgını sürecinde teknoloji bağımlılığı daha fazla artarken salgın öncesi 4 saat civarında olan teknoloji kullanımları çoğu gün 8 saati aşmış.

Türkiye, okuma alışkanlığında da dünyada 86. sırada yer alıyor. Çocuklara kitap hediye edilme konusunda Türkiye 180 ülke içerisinde 140. sıradaymış.

Aslında verilere de gerek yok, bunun böyle olduğunu hepimiz biliyoruz.

Kuşkusuz okuma alışkanlığı en zor kazanılan alışkanlıklardan biri. Ben bir eğitimci olarak bu alışkanlığın okullarda Türkçe ve edebiyat derslerinde verilmesinin çok zor olduğunu biliyorum.

Çünkü örgün eğitim sıkıcı bir kurum ve tüm öğrenmeler bir “ŞEY” karşılığında gerçekleşir, o şey de “NOT” tur. Not almak için yapılan öğrenmeler, sınavlar sonrasında unutulur gider.

Oysa kendi seçimimiz olan edebiyat yapıtlarını okuma süreci, öğreticilik tabelasından, eğitimin o asık yüzünden, sevimsiz ciddiyetinden uzaktır ve "seçimlerimiz bize ÖZEL dir". Keyif alarak okurken bir yandan da hiç farkına varmadan öğreniriz.  En güzel öğrenme yolunun da bu olduğunu düşünüyorum.

Öyleyse bireysel çabalara gereksinim var bu konuda. Bu çabaya girişmek için önce kitap okumanın önemine inanmak gerek. Kendimize sorular sorarak başlayalım dilerseniz;

Neden kitaplar, yaşamak için ihtiyaç duyduğumuz nesneler arasında yer almıyor?

Neden midemizi beslemeyi düşünürken, beynimizi doyurmaya gereksinim duymuyoruz?

Ve en önemlisi, neden yalnızca hayatın bilgisiyle yetiniyoruz?

Hayatın kendisi bize bir bilgi verir. Kapıdan çıktığımız andan eve dönünceye dek hayatın bilgisini ediniriz. Ancak bu bilgi hayatın herkese verdiği bir bilgidir.

Oysa kendi seçimlerimiz olan kitaplar, bize özel bilgiler verirler.

Burada aklıma hemen Çetin Altan’ın sözleri geliyor. Der ki Altan,

"Kitapsız, edebiyatsız yaşayanlar yalnızca kendi hayatlarını yaşarlar. Oysa kendilerini romanlarla, öykülerle, şiirlerle besleyenler pek çok hayatı birden yaşayan, onlarla zenginleşen, çoğul yaşama olanağını bulan insanlardır" der.

Çok doğru bir saptamadır bu. İşte edebiyat budur, okurun ve kitabın böyle bir bütünleşmedir. Size hiç hissettirmeden kanımıza sızan ve azaldığında eksikliğini hissettiğimiz bir şeydir.

Peki bu eksiklik duygusu iyi bir şey midir?

Elbette. O eksiklik duygusu bize başka kitaplar getirir. Okunan her kitap bir başka kitabın öncülüdür. Bunlar birbirine eklendiğinde upuzun bir okuma serüveni sizi bekler.

Günlük koşuşturmaca içinde geçen kısır yaşamlarımız, ışıltılı ama bomboş magazin haberleriyle, suyunun suyu, uzatıldıkça uzatılan uyuşturucu televizyon dizileriyle değil, bu okumalarla renklenir ve beslenir.

Takıldığımız minik sorunlar, çıkar kaygılarımız, küçük insanlık hesaplarımız, bize insan olmanın erdemlerini unutturan her türlü kıskançlık, her şeye sahip olma duygularımız küçülür gider, başka dünyaların açmazları, acıları, sevinçleri ya da gerçekleri karşısında.

Bu kitaplarla insan erdemine yakışmayan küçük bencilliklerimizi unuturuz. Kendimizi çözümsüz sorunlarımızla tüketmek yerine çoğaltırız.

İşte edebiyatın gücü buradadır.

Bir de edebiyatın öğretici yanına değinmek isterim kısaca.

Gazeteci Hasan Cemal bir yazısında, "Ben tarihi, okullardaki tarih kitaplarından değil, okuduğum tarihi romanlardan öğrendim" diyordu. Doğrudur.

Okullarda öğrenemediğimiz pek çok şeyi iyi edebiyat yapıtlarından öğreniriz. Örneğin Hıfzı Topuz’un romanları, kitapları tam bir Osmanlı tarihidir neredeyse. Taif’te Ölüm, Paris’te Son Osmanlılar, Devrim Yılları... Gibi.

***

Aslında okumak yaşamak için bir zorunluluk değildir. Okumazsak ölmeyiz. Yaşamaya devam ederiz.Nitekim milyonlarca insan okumadan son derece rahat yaşayabiliyor. Hem de okuyanlardan, kafası karışanlardan çok daha rahat yaşıyor.

Öyleyse okumanın insanı huzursuz edici bir yanı da var.

Bu iyi bir şey midir peki?

Elbette iyi bir şeydir.

Huzursuz olan bir insan yaşadıklarını sorgular ki insan olmanın erdemi de budur.

Çünkü kitaplar insanlara yeni bakış açıları sunar, yeni kapılar açarlar.

Farkındalık dediğimiz kavram da burada karşımıza çıkar.

Bir kez görürseniz artık hep görürsünüz.

Bir şeyi gördükten sonra görmemiş gibi yapamaz insan. Okuduktan sonra okumamış gibi yapamaz insan. Bildiği bir gerçeği görmezden gelemez. Gözü açılır, sorgulamalar yapar.

Murathan Mungan, bir söyleşisinde kitap okumanın cesaret istediğini söyler.

Şöyle der, "Korkaklar, kitaptan uzak dururlar. Çünkü kitapların kendilerine açacağı kapılardan, çıkacakları yeni sokaklardan, yeni hayatlardan korkarlar” derve bu nedenle kitap okumanın ‘en anarşist eylemlerden biri olduğunu" söyler.

Aslında deneyimlenmiş hayatları aktarmaktadır edebiyat. Kendimiz deneyimlemedikçe, yani başımızdan geçmedikçe öğrenemeyiz bazı şeyleri, olaylardan gereken sonuçları çıkaramayız. Edebiyattan da hayattan deneyimlemediğimiz kadar çok şey öğreniriz.

***

Şair Yazar Oğuz Tümbaş: 6 yıldan bu yana Dokuz Eylül gazetesindeki köşesinde  kitap tanıtma, yapılan etkinlikleri dile getirme konusunda elinden geleni yaptığını söyleyerek dostlarına kitaplarını imzaladı.

Şair-Yazar Hüseyin Yurttaş, Karşıyaka İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Asuman Nesibe Gök, Eğitim- Sen Yöneticisi Mehmet Büke, Karşıyaka Belediyesi’nin açtığı kütüphanelerden sorumlu Tuğrul Soylu, Dişhekimi- Yazar Selahattin Tural, MEB Emekli Başmüfettişlerinden Fikret Gür de ülkemizin kitap ve kütüphane konusunda yaşanılan sorunları / Türkiye gerçeklerini dile getirdiler.

Nüket Hürmeriç de kendi yazdığı kitap konulu bir şiiri okudu.

 Salihlililer Derneği, hem çelengiyle hem de Başkanı Cengiz Ülkü ile etkinliğin konuğuydu.

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 38 102
2. Fenerbahçe 38 99
3. Trabzonspor 38 67
4. Başakşehir 38 61
5. Kasımpasa 38 56
6. Beşiktaş 38 56
7. Sivasspor 38 54
8. Alanyaspor 38 52
9. Rizespor 38 50
10. Antalyaspor 38 49
11. Gaziantep FK 38 44
12. A.Demirspor 38 44
13. Samsunspor 38 43
14. Kayserispor 38 42
15. Hatayspor 38 41
16. Konyaspor 38 41
17. Ankaragücü 38 40
18. Karagümrük 38 40
19. Pendikspor 38 37
20. İstanbulspor 38 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 89
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 60
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 48
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 40
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 38 95
2. Barcelona 38 85
3. Girona 38 81
4. Atletico Madrid 38 76
5. Athletic Bilbao 38 68
6. Real Sociedad 38 60
7. Real Betis 38 57
8. Villarreal 38 53
9. Valencia 38 49
10. Deportivo Alaves 38 46
11. Osasuna 38 45
12. Getafe 38 43
13. Celta Vigo 38 41
14. Sevilla 38 41
15. Mallorca 38 40
16. Las Palmas 38 40
17. Rayo Vallecano 38 38
18. Cadiz 38 33
19. Almeria 38 21
20. Granada 38 21

Gelişmelerden Haberdar Olun

@