15.04.2021, 11:25

İlhami Güler’den Kemal Lökçü’ye…

Dönem dönem etkilendiğim kişiler oluyor.

İlkokuldayken Halis Temel, Yunus Demir ve Kudret’ten, ortaokuldayken de Recep Peker adındaki sınıf arkadaşımdan çok etkilenmiştim. Unutamıyorum onları…

Liseli yıllarımda Suna, Hüseyin ve Eftal iz bırakmış bende.

Eğitim enstitüsünde ise İlhan Özel… İlhan, kitap gibi bir arkadaştı. Bir o kadar da yiğit…

***

Son yıllarda ise işini çok seven/ işine bağlı bambaşka arkadaşlarım oldu.

İlhami Güler, onlardan biri. Ciddi, işini çok iyi yapan, insani ilişkilerinde yanlışa yer vermeyen, yardımsever, bambaşka bir grafiker… 20 yıldır kitap ve gazete bahanesiyle  taşınıp duruyorum yanlarına… İnsan bir kez olsun yanlış yapar değil mi… Bir kez de olsa karşısındakini kırabilir/ üzebilir değil mi… Ne incindim ne de incittim.

Grafiker dedim ya… Bildiği sadece bu!  Sadece işini yapan/ ama iyi yapan biri İlhami. Kitap kaça çıkar, gazetenin birim fiyatı ne olur gibi sorular sormayın ona… "Türker abi bilir" der. Türker dediği de patronu… Oysa biliyordur işin mali portresini ama alanı dışı olduğu için o konuyla ilgili muhatap olmaz müşteriyle. İşini yapar sadece. Yaptığı işte de kusur bulamadım 20 yıldır.

İlhami, böyle bir proleter!

Bir kalem gibi, beton direk gibi… Dosdoğru!

Şakir Uçak, bir apartmanın kapıcısı… Hem de 31 yıldan bu yana…

Apartmanın merdivenleri, asansör, bahçenin çiçekleri/ otları her zaman temiz ve bakımlı, apartman sakinlerinin her biriyle yıllardır barış ve sevgi ortamı içinde yaşayan, kimseyle kavgası olmayan ama bildiği doğrudan da şaşmayan, herkesin işine koşan altın kaplama bir adam…

Öyle olmalı ki kapıcılıktan emekli olmasına karşın aynı apartmanda işine gene devam eden bir istikrar abidesi.. Konuştuğunuzda emekli öğretmen ya da bankacı emeklisi olduğunu düşünebilirsiniz. Herkesin ona saygı göstermesindeki giz, bilinmez değil… Çünkü herkese saygılı davranan biri… Eşi ve oğlu da ondan farklı değil… Bir güven abidesi gibi… Uzaklara gidiyorsanız dairenizin anahtarını rahatlıkla verebileceğiniz biri… Onu gördüğümde güllerim açıyor. Çünkü hep güleryüzlü ve centilmen… Bir yardım istemeyegör, kendi işini yapar gibi el veriyor. İşten yüksündüğü de yok.

Depodaki kitapları kolileyecektim. Kenarda köşede iki koli görünce onlardan birini alayım dedim. Ne yaptı dersiniz?

"Olmaz abi! Onlar üst kattaki komşunun, veremem!"

Şakir Bey, her daire sahibinin eşyasına kendi malı gibi sahip çıkan biri. Depoya ondan habersiz/ izinsiz kimseler giremez… Ama kimse de bundan rahatsız değil…

Apartmana yabancıya benzer biri girmeyegörsün. Şakir Bey’in gözü onun üstünde…

Dikkat ediyorum hemen hemen herkes Şakir Bey diyor ona…

Nedenini siz düşünün…

Feruz Bozaslan… Belediyede çalışıyor ama “Ben belediyenin değil Karşıyaka’nın/ Karşıyakalıların çalışanıyım” diyor büyük bir aşkla… Doğma büyüme Karşıyakalı… İşine aşkla sarılan, insanlara daha başka nasıl yardımcı olabilirim diye hem belediye hem eşi dostu için kafa yoran biri… İzin, yaz tatili gibi konular ona sanki lüks gibi… Yaşadığı semte, çalıştığı belediyeye yararlı olmak adına aklınıza ne gelirse yapmaya çalışan bir genç… Dur durağı olmayan bir belediyeci.

Kentine ve Atatürk’üne öyle aşkla bağlı ki bir arkadaşıyla Karşıyaka’yla ilgili/ Atatürk’üyle ilgili bir kitaba imza attı geçtiğimiz yıl.

İlkeleri/ duruşu olan bir genç… Aklına tersse ağzına geleni söyleyebiliyor. Yararlı bir projeyse eline uzatılan, sonuna kadar el veriyor.

Mesai saatinin bitmesini bekleyen klasik işçi / memur tipi değil.

Kapısını çalana eşit uzaklıkta/ eşit yakınlıkta…

Böylesi kişiler bana da güç veriyor. Kendimi yenilememe neden oluyor. Onlara bakarak kendimi sorguluyorum zaman zaman…

Beni şaşırtan özellikleriyle kahve ocağı işleten Ekrem Bey de öyle… Okuduğu kitaplarla, mantığıyla, dünyaya bakışıyla etkiliyor beni.

Terzi Eşref’le eşi Adalet Hanım hakeza… Terzilik yaptığı Dedeoğlu İşhanı’na bir işiniz düştüyse şanslısınız. Elinizden tutacağına garanti veriyorum. Büro mu tutacaksınız, birini mi soracaksınız, söküğünüz mü var, dikilecek ya da boyu kısalacak pantolonunuz mu var?

En doğru adrestesiniz…

Uzun uzun muhabbetler için de doğru adrestesiniz.

Her bir kitabım çıktığında illâ ona getiriyorum. Adalet Hanım okusun, bir şey söylesin ve konuşalım diye… Ayıptır söylemesi, dükkânın en görülesi yerinde bana bakıyor o kitaplarım. Dükkan sanki benim, baş köşede de kitaplarım…

Kemeraltı’na yolum düştüğünde illâ uğrarım ona.

***

Kemal Lökçü ise çok daha eski yıllardan…

Abimin liseden arkadaşıydı. Arada bir evimize gelirdi abimle. Öyle samimilerdi ki hiç ayrılmadılar birbirlerinden… Liseyi ve üniversiteyi birlikte okudular. Aynı evde kaldılar. Aynı zamanda askere gittiler. Aynı yıllarda evlendiler. İkisi de iki çocuk sahibi oldular… Birbirlerine yakın yerlerde oturdular. Bulunmaz bir ikili oldular.

Bu bana da yaradı tabii ki… Ben de arkadaş oldum onunla…

Aradan yıllar geçince o işadamı ben öğretmen oldum. Çalıştığım okullarda, sınıfımın yoksul öğrencilerinden en az 10’unun her iki dini bayramda üst başlarını aldığı gibi, alışveriş öncesinde de kebaplı sofralarda karınlarını doyurdu. Otobüse dolmuşa binmemize de gerek kalmadan… O aldırıyordu bizi, okula teslim de ona aitti.

Tabii, velilerim de benden biliyordu bu olağanüstü desteği…

Oysa arkamda dağ gibi Kemal ile Filiz vardı. Filiz, onun biricik eşi…

Yeşilyurt’ta çalıştığım yıllarda müdürüm, okul kitaplığındaki kimi romanları ve şiir kitaplarını ortaya çıkarmıyordu. Başımıza iş çıkarır diye… Kilitli dolapta duruyordu kitaplar…

O günlerdeki İzmir Vali Yardımcılarından biri canciğer olduğum bir dost… Ramazan Urgancıoğlu…

Durumu ona anlattım.

Kemal’e de "Bana Türk ve Dünya klasiklerinden bir set alıver" dedim.

Set, okula geldiğinde arkadaşlarıma gösterdim. Müdürüme de…

Derken vakit geldi… Vali yardımcısı, planladığımız günden bir hafta sonra okula geldi. Bu arada müdürümden fırçalar yemedim de değil…

Çünkü vali yardımcısı gelecek diye okul tadilata alınmış gibi olmuştu. Her gün silinip süpürülüyordu. Bahçe için belediye görevlileri geliyordu. Su deposunun tamiri bile yapılmıştı o ara…

İş açmıştım müdürümün başına… Hizmetlilere de…

Kemal’e biraz daha kitap aldırdım o ara…

Sonunda kilitli dolaplardaki kitaplar ortaya çıktı ve sanırım kütüphane haftasında vali yardımcısının ve Kemal’in katkılarıyla görücüye(!) çıkmış oldu o güzelim kitaplar.

Hiç unutmam Ramazan Bey’in sonraki günlerdeki şu sözünü:

"İşe yaradık mı beyim?"

Bana, 'beyefendi', 'beyim' diyordu hep ziyaretine gidip geldiğimde. Çok da sık oluyordu bu ziyaretlerim. Sekreteri (özel kalem) ezberlemişti beni..

Ziyaretlerimin nedenine gelince…

O yıllarda Eğit-Der’de 'Salı Söyleşileri' düzenliyorduk. Bazı söyleşişleri ben yönetiyordum. Çağırdığımız konuklar da İzmir’in bilinen simaları oluyordu… Sanat, eğitim ve siyaset çevresinden… Konuşmalardaki bir söz nedeniyle davetli olmayan ama aramızda zorunlu olarak bulunan, tanımadığımız sayın değerli (!) konuklar yüzünden başımız derde giriyordu bazen.

Sonuç: Kısa süreli ya da uzun süreli kapanma cezası veriliyordu Eğit-Der’e…

İş başa düşüyordu, doğruca valiliğe… Vali yardımcısıyla dostum ya…

"Gene kapattılar Ramazan Bey!"

Emniyetten sorumlu vali yardımcısıydı o günlerde. Bir telefon… ve iki gün sonra gene kaldığımız yerden…

Ramazan Bey, her birimizin abisi/ sınıf arkadaşı / akrabası gibiydi.

Onunla olan hukukum bambaşkaydı. Ankara’ya tayini çıktığında Konak Belediyesi Kültür Merkezi’nde onun için özel program yapmıştık. Dolu dolu olan salonda…

Birisi gelip sormuştu o gün, "Programı siz düzenlemişsiniz. Mülkiyeli de değilmişsiniz ama bu dostluk nereden?"

Ben de "Dostluk dediniz ya…" yanıtını vermiştim o mülkiyeli beye…

Kemal Lökçü diyordum…

Öğretmenlik yaptığım her okulda hep el verdi bana…

"Recaiciğim, kazanıyoruz nasıl olsa. O çocuklar da sevinsin/ mutlu olsun değil mi ama…" deyişleri dün gibi…

Çocukları küçüktü o günlerde…

Şimdi delikanlı ve genç kız oldu onlar…

Şirketin başında Kemal, sorumlu müdürler ve yöneticiler de kızıyla oğlu…

İşadamı olarak başarılı olduğu gibi, çocuklarına da kol kanat geren müşfik bir baba… Onun babalığıyla benim babalığımı karşılaştırınca yanında staj yapasım geliyor.

Fakat görülmeyen bir başka kahraman da çocukların annesi. Filiz… Benim aslan kardeşim! Kanatları olmayan melek anne!

Hep güleryüzlü ve hep iyiliksever… Ak günde kara günde eşinin hep arkasında duran benim güzel kardeşim…

Pınar da Cem de koca koca insanlar oldular ama hiç yalnız kalmış değiller… Arkalarında hep Filiz…

Çocukların savrulma olasılığı yüzde sıfır. Nedeni mi… Kemal ve Filiz…

Sınıf kitaplıklarımda hep ikisinin imzası oldu. Garip öğrencilerimin yüzlerini her iki bayramda güldüren o ikisi oldu. Birlikte yemek yemem gereken varsıl dostlarım olduğunda el verenim hep o oldu.

Yeni kitabım mı çıktı. İlk okurlarımdan biri hep o oluyor. Ve de kitabımı parayla sattığım ilk adam…

Kaça sattığımı söylemeyeyim… Orası onunla aramızda…

Uzunca bir süre ortalıkta görülmedim mi… "Recaiiii, nerelerdesin, bekliyorum!"

Kemal, ailemden biri sanki…

***

Panait  Istrati’nin dostluk temasını işlediği ‘Kodin’ çok okundu ülkemizde.

1960’lı yılların Türkiye’sinde Fikret Hakanlı-Salih Tozanlı- Muhterem Nurlu filmde arkadaşlık duygusunu tatmıştık. Ne de çok etkilenmiştik…

Günün birinde ben de arkadaşlarımla yaşadığım güzellikleri anlatacağım.

Öyle güzel dostluklar yaşadım ki…

Yazmaya değer…

Benim Kodin’imde can sıkıcı tipler olmayacak ama…

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@