12.09.2021, 09:13

Dikotomi

İkililik durumunu anlatan bir sözcük. Bir bütünün iki eşit parçaya bölünmesi durumu…

Büyümesi için bir bütünün parçalanması ya da dallanması olayı… TDK’ye göre ikililik- ikileşim.

Ekşi Sözlüğe göre ise, birbirinin zıttı olan ancak biri olmadan diğerinin anlam ifade etmeyeceği şeyleri anlatan sosyal ve siyasal bilim terimi.

Uludağ Sözlük’te ise birbirlerine zıt olmakla birlikte yek diğerine anlam kazandıran  kavramlar için kullanılan bir terim olduğu yazılı.

Kötülüğün olmadığı bir âlemde iyilik ne anlam ifade eder?

Gece gündüz birbirine zıt ama bu zıtlık birbirlerine anlam kazandırıyor.

Gibi örneklerle de pekiştirmeye çalışılmış.

***

İsmail Mert Başat’ın 'Gökyüzünden başka sınır yok' kitabında karşıma çıktı bu sözcük.

İçimdeki Mardin acısının tavan yaptığı günlerde…

***

2017’de dört gün yaşadığım, dinlerin/ dillerin ve kültürlerin harman olduğu Mardin’de,  ziyaret ettiğim müzenin müdürüne "Mardin’de bir kütüphane açalım, zincirimizin bir halkası olarak…" demiş ve İzmir’e dönünce hemen harekete geçmiş, özene bezene seçerek dört- beş koli kitap göndermiştim. Sonraki günlerde de… Masraf olmasın diye iki kez de kargo giderini karşı taraf üstlenmişti hatta.

Dile kolay 2 bin kitap…

Bir okuyucu ve gezgin kulübü de yönlendirmem üzerine aynı adrese 10 koli dolayında giysi göndermişti.

Giysiler Dara’da dağıtılmış ama kitaplarımızla ilgili bir haber alamıyorduk. Kütüphaneyi ne zaman açacağımızı eşime dostuma bildirme heyecanı içindeyim. Çünkü sorup duruyorlar. Öğrendim ki kütüphane açılmıyor. Kitaplar ne oldu dediğimde de aldığım yanıt "Onlar okullara dağıtıldı" oldu. Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü sanki… Kütüphaneyi; çok sevdiğim, yıllardır elimizden tutan, bize sahip çıkan bir abimizin adına açacaktık. Ona nasıl anlatacaktım bunu?

Günlerdir ikili bir ruh hali yaşıyorum. Mardin’e gidip bu konuyu dinlemek, öğrenmek…

Telefonda ağzıma geleni söylemek istiyorum aslında ama biliyorum ki muhatabım olan müze müdürü çok beyefendi- çalışkan biri. Onun da başına olmadık işler gelmiş zaten.

Bana ne onun başına gelen işlerden de diyemiyorum.

Aklım fikrim kitaplarımda… Nasıl veririm ben bu işin hesabını eşime/ kızıma/ kardeşime, yeğenime…

Müdüre kızmak kızmamak ve kendisine geçmiş olsun demek dememek arasında bocalarken geçti elime 'gökyüzünden başka sınır yok' kitabı…

 Emekli vali yardımcısı can dostum Fahir Işıksız’ın armağanıydı elimdeki İsmail Mert Başat’ın kitabı.

Dikotomi sözcüğüne takılıp kalmam bundan.

Okurken gözümün önüne geldi Mezopotamya coğrafyası. Eski Mardin’de tepelerde bir kafeye oturup gözümün önünde uzanıp giden Mezopotamya coğrafyası ve kültürüne dalıp gittiğim o günler geldi aklıma. Uçaktan seyrediyor gibiydim o muhteşem ovayı.  

Öyle çok etkilenmişim ki, konakladığım öğretmenevinin müdürüne çıkışır gibi "Bu güzelim coğrafyayı bırakıp İzmir’de ne arıyor Mardinliler?" deyivermiştim.

Sanki her şey coğrafyanın güzelliğiymiş gibi… Ne yapsın adam, Mardin’de iş mi var?

Olayları, konuları değerlendirirken empati kurmayı, farklı açılardan bakmayı bir türlü öğrenemedim. Birisinin marketten ekmek ve süt çaldı haberlerine öfkelenirdim. Çok kızardım hırsız(?)a.

Sonra da kendimden utanır olmuştum. Ekmek çalmaya muhtaç olan kişiyi o noktaya getiren ya ülke yöneticileri?

Neyse…

Kitaptan neler öğrendiğime gelince…

Mezopotamya, yazının ve rakamların olduğu gibi site- devlet yapısının da ilk kez görüldüğü bir bölge. Sümerlerin tarih sahnesinde görüldüğü yıllar da M.Ö. 4000.

Sümerleri izleyenler de Babil ve Asur uygarlıkları…

3 bin yıllık Asur uygarlığının ardından Sami ırkının egemenliği başlıyor ve bu kültüre ekleniyor.

Musevilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet bu bölgenin bağrından çıkıyor. Üçü de aynı ırkın/ Samilerin dini olarak doğuyor.

Her üç dinin kökleri geriye doğru izlendiğinde Museviliğin temelinde Mısır dininin, bunun kaynağında da Brahma dini etkilerinin bulunduğu görülüyor.

İnsanlar, toplumlar, dinler, kültürler hep birbirlerinden etkilenmişler. İnsan olup da bir başkasından etkilenmeyen var mıdır zaten?

Beni ilkokul öğretmenim çok etkilemişti örneğin. En çok etkileyenin annem olduğunu söylememe gerek var mı bilmem…

Öcal Uluç’un etkisi ise bir başka… Ortaokul yıllarında babasının yönlendirmesiyle Dünya ve Türk klasiklerini okumaya başlayan Öcal Uluç’un demokratlığı, kardeşinin ise Sabah gazetesinde Fazıl Say’a sahip çıkışı beni önyargılarımdan kurtaran iki üç örnekten biridir.

Hangi ortamda olursa olsun konuşmalarında Öcal Uluç kadar köy enstitülerine değinen bir arkadaşım olmadı benim. Kendisini anlatırken geçtiğimiz günlerde Ayvalık’taki dostlarımı kahkahadan kırdı geçirdi. Yıllar önce bir gazetenin yayın kurulunda kimlerin olduğunu anlatıyordu. Adını verdiği her yazar bizim bildiğimiz sosyal demokrat ya da sosyalistti. Onların arasında daha başka kim mi varmış? Öcal Uluç’un yanıtı şöyleydi o gece: "Faşist olan ben!"

Kendisiyle barışık olan az sayıdaki dostlarımdandır o. Tam bir kitap kurdudur. Onun okuduğu kitapların sayısına hâlâ ulaşabilmiş değilimdir herhalde. Okuduğu yüzlerce/ binlerce kitabı yıllar önce Sarıgöl Belediyesi’ne bağışlamıştı.

Bize olan desteği de malum…

Aklından bir şey mi geçiyor… Bülent Ecevit gibi eee demeden şak diye söyleyiverir. Dobradır dobra!

Bugünlerde çok üzgün…

Yazdığı Gözlem Gazetesi’nin sıkıntıları onu çok üzüyor.

Güçlü demokrat kadrosuna karşın gazetenin sahiplenilmeyişi onu kahrediyor.

***

Özetle…

İnsanlar birbirlerinden çok etkileniyor.

Yetiştirdiğim üç öğrencimin şimdi babalığına tanığım. Öyle güzel babalık yapıyorlar ki çocuklarına… Pişmanlık duyguları içinde kıvranıyorum zaman zaman… Ben, onlar kadar güzel babalık yapamadım çünkü. Bu konuda kendimi haklı çıkaracak hiçbir gerekçem de yok.

Cehalet deyip geçelim…

Nerden nereye geldik.

Mardin’de yaşadığımız sıkıntıyı eylül sonunda İzmir CHP İl Örgütünde açacağımız  kütüphaneyle aşmaya çalışacağız.

Öfkenin ne olduğunu bilmeden mutlu olmanın anlamını bilebilmemiz mümkün mü?

Kış soğuğunu yaşamadan yazın güzelliğini anlayabilmek olası mı?

O misal!

Yorumlar (1)
Hakkı Ülkü 3 yıl önce
Bir çırpıda okudum. Nefis bir yazı
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 9
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. Newcastle 35 56
7. M. United 34 54
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 36 48
11. Wolves 36 46
12. Fulham 36 44
13. Brighton 34 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 34 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 34 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 34 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@