05.01.2021, 11:47

Korona ve Kapitalizmin Sonu - 3

Türkiye’de Yakın Zamanda Bir Sosyalist Devrim Mümkün Mü?

Sosyal medyada esintilerini çokça gördüğümüz, "'önem verdiğiniz tek şey kendiniz olun', 'kendinizi kimseye kanıtlamak zorunda değilsiniz', 'Dünya bugün vardır, yarın yoktur, eğlenmeye bakın'" gibi aforizmalar, gençlerin önemli bir miktarını kendini geliştirme ve toplum sorunları konusunda kaygısız, ukala, narsist ve hedonist bir yığın haline getirdi.

Devrimci hareketler, yüzyılların kırılma anlarında güçlenir ve devrimler de, bu kırılma anlarında gerçekleşir. Finansal krizler, kitlesel yoksulluklar, doğal afetler, iç ve dış savaşlar…

Lenin, "Duymak istemeyenden daha sağırı yoktur." der. Tarih ve doğa, bu gerçeğin farkındadır ve insanlığı eğitirken kimi zaman öğrencilerini kamçılayarak cezalandıran, kimi zaman şekerle ödüllendiren bu iki öğretmen, bu kırılma anlarında "kamçılama" yöntemini seçerler. Öğrencileri eğitilmeye ne kadar isteksiz olursa olsun, onların daima kapalı duran gözlerinin kapaklarını eritirler. "Üç maymun" tavırlarını alaşağı ederler. Bir ordunun, düşman ordusundan rehin aldığı savaş esirlerine kendi doğrularını öğretmesi gibi, insanları bir sandalyeye bağlayıp, karşısındaki dev ekranda, görmek istemediği gerçeklerin görüntülerini oynatırlar. Bilinçlerini geliştirmelerinden başka bir şans tanımazlar.

Yüzyılımızın kırılma noktası korona oldu. Korona, Dünya’nın görmemek için çaba harcadığı pek çok gerçeği, bir burgu gibi çevire çevire beyinlerimize kaktı. Küresel sermaye sınıfının ulakları, sert korumacı mizaçlarından zaman zaman ödün vermek zorunda kaldılar1. Daha önce özetlediğimiz OXFAM verileri, sermayenin, bir pandemiyi sadece bir kâr kapısı olarak görecek kadar insanlıktan uzaklaştığını kanıtladı. Maske ve vitamin fiyatları ikiye, üçe katlandığında, serbest piyasada fiyatların otomatikman adil bir şekilde düzenlendiğinin bir safsata olduğu ilk kez bu kadar netleşti (2). Bunu gören pek çok hükumet, farklı kurumları devletleştirmeye yönelik bir reform süreci başlattı ve sosyalist eylemlere olağan dışı katılımlar gerçekleşti (3). Küba ve Vietnam’ın koronaya karşı mücadelesindeki başarı da dikkat çekti (4).

Peki ya Türkiye’nin durumu? Türkiye halkının, önümüzdeki yarım asırda gerçekleşecek bir sosyalist devrimi kaldırmak için ziyadesiyle bilinçsiz olduğu söylemine katılmayanlar, gençlikten umutluydular. Ne kadar nitelikli eğitim veren üniversite sayısı az olsa da, genç nüfusun kültür ve bilinç düzeyi ilk defa bu kadar yüksekteydi ve gençlik, internet kullanmayı biliyordu. Sosyalizme yönelik pek çok yaftayı boşa çıkaran yazıların sayısı artmıştı. 18 ve 25, 30 yaş arası kuşak, kendilerinden birkaç yaş büyük insanların aksine komünistle iblisin aynı şey olmadığının bilincine ermişti.

Bunlar, son derece mutluluk verici gelişmelerken; neden salgın döneminde sosyal medyada yanak yanağa atılan gezi, parti veya kutlama yemeği fotoğrafları azalmadı? Hastalığı kendileri kapmaktan çekinmemeleri bir nebze anlaşılabilir olan gençler, neden bu hastalığı yakın çevrelerine de bulaştırmaktan çekinmediler? Bu gençlik, nasıl oldu da yılbaşı kutlama yasağını, "son derece zekice" bir yöntemle, villalar kiralayarak delik deşik etmeye yeltendi? Türk gençliğinde lümpenlik kalıcı mı? Sosyalist devrim için gerekli bilinç seviyesine erişmemiz için birkaç kuşak daha mı geçmesi gerekli? Bu kırılma anının toplumsal bilincimize katkısı neden bu kadar düşük?

Sosyal medyada esintilerini çokça gördüğümüz, "'önem verdiğiniz tek şey kendiniz olun', 'kendinizi kimseye kanıtlamak zorunda değilsiniz', 'Dünya bugün vardır, yarın yoktur, eğlenmeye bakın'" gibi aforizmalar, gençlerin önemli bir miktarını kendini geliştirme ve toplum sorunları konusunda kaygısız, ukala, narsis ve hedonist zevk düşkünleri haline getirdi. Bu durum, eğitim sistemini ana fail haline getiriyor. Günümüz eğitim sistemimizde gençleri ülke sorunlarına karşı duyarlı olmaya, kültürel olarak kendilerini geliştirmeye yönlendiren bir unsur bulunmuyor. Gelişmiş eğitim sistemine sahip ülkelerde ve var olmuş sosyalist ülkelerde bu unsurların bolluğu ise malumunuz (5).

Cumhuriyet tarihinde bir yerlerde saklı kalıp, bugün en büyük özlemle aranan aktör, köy enstitüleridir. Sinan Meydan, bu enstitülerinin amaçlarını hatırlatıyor; "Her Köy Enstitüsü, kurulduğu bölgenin özelliklerine göre şekillendirilirdi. Enstitülerde merkezi bir program yoktu. Çağdaş, bilimsel, laik ve ulusal eğitime bağlı kalmak koşuluyla her enstitünün kendi sistemi vardı. İl yöneticilerinin, enstitüler üzerinde baskı kurmasının önüne geçilmişti. Enstitüler sadece devletten aldıkları ödenekle değil, kendi ürettikleriyle ayakta kalırdı. Köy Enstitülerinde öğrenciler kendi yaptıkları binalarda barınırlardı, kendi ekmeklerini yaparlardı (fırınları vardı), kendi ektiklerini biçerlerdi, kendi diktiklerini giyerlerdi, kendi elektriklerini üretirlerdi (santralleri vardı), kendi yaptıkları tiyatro sahnesinde kendi yazdıkları piyesleri oynarlardı. Sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmaz, civar köylere giderek köylülere yardım eder, onların da en temel ihtiyaçlarını karşılarlardı. Örneğin enstitülerin sağlık kolları köyleri dolaşıp hastalara bakardı. Her enstitünün bir uygulama okulu vardı. Öğrenciler okula yakın köylerde staj yapar, köylülerin de yardımıyla uygulama bahçeleri kurarlardı. Enstitülü öğrenciler her şeyden önce yaratmayı, üretmeyi, yardım etmeyi, sorun çözmeyi, paylaşmayı öğrenirlerdi. Köy Enstitülerinde eğitim, öğretim, üretim iç içeydi. Kız ve erkek öğrenciler yan yana, çağdaş ve bilimsel bir mantıkla birlikte öğrenir, birlikte üretirdi (6)."

Her öğrenci, bir enstrüman çalmayı öğrenmekle ve her yıl 25 Dünya klasiği okumakla yükümlüydü. Bugün, bu sistemin birebir aynısının kurulamayacağı şüphesiz. Bize gerekli olan, bu eğitim sisteminin modernleştirilmiş, kolektif yaşama ve entelektüel gelişime teşvik edici, gerekirse zorlayıcı bir versiyonudur, lakin böyle bir şey olmayacak. Bunun nedeni, bu okulların başarılı olmalarına rağmen kapatılmasının nedeniyle aynı; böyle bir okul, tam da sosyalist bir devrim için gerekli sınıf bilincinin yeşermesini sağlıyordu.

Son yıllarda Türk televizyonunda, sağlam dizi kıtlığı yaşanıyor. Son 5 yıldır kaçırmadan izlediğim tek dizi Öğretmen oldu. Ana karakter Akif hoca, bir derste öğrencilerine şunları söylüyordu; "İnsanların birbirleri için yaşamaları doğanın kanunudur. Ancak ortada bir ‘sen’ varsa, ben var olabilirim ve ancak ortada bir 'ben' varsa, sen var olabilirsin."

Einstein, 'Neden Sosyalizm' makalesinde insan doğasından söz eder; "İnsana yiyecek, giyecek, barınma, çalışma aletleri, dil, düşünce kalıpları ve kafasındaki birçok şeyi sağlayan toplumdur. Bu kısa toplum sözcüğünün ardında, geçmişte ve günümüzde milyonlarca insanın başardığı birçok iş yatar. Dolayısıyla bireyin topluma bağımlılığı, tıpkı arılar ile karıncalarda olduğu gibi, inkâr edilemez bir doğa yasadır. Öte yandan, karıncaların ve arıların hayatları boyunca yaptıkları işin ayrıntıları değişmez kalıtımsal içgüdülere dayanırken, insanların sosyallikleri ve birbirleri ile ilişkileri çok değişken ve değişime açıktır. Yeni bağlar kurma kapasitesi, bellek ve sözlü iletişim becerisi, insanlar arasında biyolojik ihtiyaçlarca dikte edilmeyen gelişmeleri mümkün kılmıştır (7)."

Harun Karadeniz ise daha kısa ve net açıklıyor; "Gençliği ülke sorunlarıyla ilgilenmeyen bir ulusun sonu gelmiş demektir (8)."

Bu ulusun sonunu engellemek için, kolektif yaşamın önemini açıklamak elzemdir ve sermaye sınıfı, proleter sınıf bilincinin yayılmasını sağlayan bir eğitim modelinin varlığına izin vermeyeceğine göre bu görev, sorumluluk hisseden insanlara düşüyor. Bir sosyalist devrimi kaldırabilmek için gerekli bilinç seviyesine erişebilmemizin yolu budur ve biz; ya bunu başarırız, ya da yok oluruz.

-------------------

Ekler:

1. https://sol.org.tr/yazar/koronavirus-sonrasinda-dunya-1910

2. http://www.oecd.org/coronavirus/policy-responses/the-face-mask-global-value-chain-in-the-COVID-19-outbreak-evidence-and-policy-lessons-a4df866d/

3. http://bilimveaydinlanma.org/salgin-doneminde-kamulastirmanin-gecerliligi/

4. https://sol.org.tr/yazar/pandemide-vietnam-ornegi-yasanan-cinayeti-ortaya-cikariyor-9854

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-52294471

5. Bkz; Doğan Avcıoğlu/ Milli Kurtuluş Tarihi; Tekin yayınevi/Sayfa 1400,1401

6. https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/sinan-meydan/cumhuriyetin-sabah-gunesi-koy-enstituleri-2352176/

7. https://gazetekarinca.com/2017/03/sosyalizm-albert-einstein/

8. İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ 22. Dönem Çalışma Raporu

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@