01.11.2021, 20:51

Zeytin Ülkesi Ayvalık Unesco Yolunda

Belediye Başkanı Mesut Ergin’in nazik daveti üzerine geçen haftalarda Ayvalık’taydık. Bu iki günlük gezide Yazar ve Gazeteci dostlarım Orhan Beşikçi, Atilla Özdemir, Dr. Metin Özer, Cem Ünbay ve Alaattin Gürırmak ile orada beraber olduk.

Başkanın basın danışmanı İzmir’in sevilen gazetecisi Işık Teoman dostumuz hep bizimle birlikte idi. Bizler için dopdolu bir program hazırlanmıştı. Neleri görmedik ki, Ayvalıkta ne varsa hepsini gördük. Camilerini, müzelerini, Kiliselerini, yıllar sonra tekrardan akıtılan tarihi mahalle çeşmelerini, o güzelim evlerini, sokaklarını gördük, ünlü kafelerinde şuruplar, çaylar içip soluklandık. Hele Mustafa Kemal Atatürk’ün yürüyerek geçtiği 13 Nisan Caddesini içimize sindirerek boydan boya dolaştık.

İlk gün sanırım 14 bine yakın adım atmışız. Gezinin ilk başına dönersek bizi makamında ağırlayan Başkan, daha sonra restorasyonuna çok önemsediği bir Konağa götürdü. Önce bu tarihi binanın girişinde Fen İşleri Müdürüyle birlikte bize yapı hakkında bilgiler verdiler. Bodrum katında çatıdan gelen yağmur sularıyla dolan tonlarca büyüklükteki su deposunu gösterdiler. Çatıdan depoya suyu ileten orijinal su künkleri yerli yerinde tutulmuş. Binayı gezince tüm bu detaylar görülebilecek. İkinci kata çıkınca köşede yapı sırasında üzerinde marka adları olan ve boşa çıkan tuğlaları duvar yapımında kullanmışlar ve de okunsun diye o alanı sıvasız bırakmışlar. Çok zarif bir restarosyon sürüyor. Biz gezerken diğer bir odanın eşiği daha yeni açılmıştı. Bir tuğla izi dikkatimi çekti. Başkana gösterdim "aman ne olur bu eşik camla kaplansın" dedim. Başkan hemen ilgilendi.

Ustaya oranın kırılmayan, görülebilen bir camla kaplanmasını ifade etti. Bu gösteriyor ki binanın restorasyonunda örnek alınacak hassasiyetleri var. Tek tek odaları dolaştık en sonunda da bahçeye çıktık. Temeller yeniden kazılmış ve izalosyon çalışmaları yapılıyor. Merdivenlerden inerken bile Başkan, hararetle binanın yapımından bahsediyordu. Onun bu heyecanından hepimiz etkilendik. Nasıl etkilenmeyelim ki, kentiyle yatıp kalkan bir Başkan var karşımızda. Biliyorum ki diğer arkadaşlarımda tıpkı benim gibi keşke bizim kentte de böyle bir başkana sahip olsak diye içinden geçirmiştir.

O Konak ki yıllarca vergi dairesi olarak kullanılmış. Yeni belediye binası olacak bu tarihi bina deniz kenarında iki katlı olup yüksekçe ve yüksek tavanlı odalardan oluşuyor. Bu tarihi yapı, 19 yy da Rum asıllı Yorgolo isimli vatandaş tarafından demiryolu Ayvalık’tan geçecek diye otel düşüncesiyle inşa ediliyor; ancak demiryolu fikri ortadan kalkınca o yıllarda hastane olarak kullanılıyor. Bina eskiyip tamir edilmeyince Milli Emlak Genel müdürlüğünde boş olarak kalmış. Yeni seçilen Mesut Ergin Başkan, nokta tespit yaparak neşteri vuruyor. Milli Emlak Müdürlüğünün kapısını çalıyor, hayallerini projelerini anlatıyor ve uzun uğraşlar sonucu binayı Belediye için kotarıyor. Herkes bilir ki Milli Emlak’tan bir bina, bir arsa almak hiç de öyle kolay değil. Önce bu kurumumuzu ikna etmeniz, ona yapacaklarınız konusunda güven vermeniz lazım. Bir de kentin iç dinamikleri var onları da inandırmak gerekiyor. Çünkü Kimileri bu konuda diyor ki "ya, Başkan yapalım yeni bina olsun bitsin". Başkan ise; "bu bina babalarımız zamanında hastane idi. Bizim gençliğimizde vergi dairesiydi. Bina 1800 ler de yapılmış. Ayvalık gibi Tarihi bir kentin, hikâyesi olan daha büyük bir binada hizmet vermesi gerekir" demiş. Başkan bu söylediklerini bize aktarırken odada sandalyeden kalkıp, bağırarak "hay sen çok yaşa Başkan" diyesim gelmişti kendimi zor tuttum. Çünkü Yerelin Sesi gazetesinde "Unesco ve Tarihi Kentlerin Belediye Binaları" adlı yazı yazmış bu konuya değinmiş ve orada şuna vurgu yapmıştım: eğer kentlerimizden bazıları Unesco’ya girmişler veya o yolda yürüyorlarsa o kentlerin belediyeleri tarihi binalarda hizmet vermeliler diye yazmıştım. Aslında bu yazımla Unesco’ya girmiş iki tarihi kentimizin politikacılarına dikkat çekmek istemiştim. Ne yazık ki onlardan hiç ses çıkmadı aksine hâlen yeni bina yapalım, eski binadan kurtulalım düşüncesi içindeler. Çok üzülmüştüm. O yazım bu duruma karşılık olarak çıkmıştı. Aylar sonra karşımda beni teyit edercesine "Tarihi kentler tarihi yapılarının hikâyesiyle değer bulur kentine çevresine değer katar" diyen bir Başkan buluyorum. "Bu kentin bir özel hikâyesi ve uzun bir geçmişi var. Belediye için herkes yeni bina yapmaktan yanaydı. Ben ise hikâyesi olan bu yapının Belediye binasının olmasından yanaydım. Belki birimlerin yüzde 50 si sığacak ama olsun. Bu hikâyeyi Unesco yolundaki Ayvalık için yazmak önemli. Kuruluşu yüzyıllara dayanan belediyemize bu tarihi bina çok ama çok yakışacak" dedi.

Şimdi ben bu sözleri söyleyen Başkana selam durmayayım da ne yapayım a dostlar! Benimle aynı düşünce de olan bir Başkanı başka yerde ararken Ayvalık’ta bulmuştum. Daha eski bir yapıda hizmet vermek Ayvalık’a ne katacak derseniz hemen sıralayayım; Öncelikle kenti ziyaret edenlere bu kent belediyeciliğinin ne kadar eski olduğunu hatırlatacak, Belediye Başkanları yabancı Delegasyonları bu ulvi binada ağırlamaktan ve burada görev yapmaktan zevk alacaktır. Onlara hiç konuşmadan binanın eskiliğiyle kentin tarihini onlara diplomatik olarak yansıtacak. Üstelik Unesco kentlerin ve doğanın koruyucu meleğidir. İnsanlığa Kültürel varlıklarını koruyucu duygusunu aktarır. Biz rehberler, yurt dışında gezdiğimiz ve gezdirdiğimiz kentlerin belediye binalarının ne kadar tarihi yapılar olduğunu görmekten ve göstermekten geri durmuyoruz. Onlara da biz burada gururla bu yeni Ayvalık Belediye binamızın hikâyesini de anlatarak gösteririz. Bu çok özel bir ayrıcalıktır, bilinsin isterim. Sanırım Ocak 2022 itibariyle Ayvalık Belediyesi yenilenmiş bu tarihi değerli müze gibi binada hizmet verecek. Çok da hoş olacak.


Yurt Dışında Bile Bilinen Kent

Bana göre Ayvalık, bu güne kadar milyonlarca yabancı turisti ağırlamış bir dünya kentidir. Yurt dışında bilinirliği fazladır. Bunu bir anımla anlatayım. Yıl 2010 yaz boyu Ayvalıkta turist rehberi olarak çalışmış oldukça da yorulmuştum. Eşime "hadi bu yorgunluğu üzerimizden Çekoslovakya, Avusturya turu ile birlikte atalım" dedim. Hafta boyunca o kent senin bu kent benim dolaştık. Bizim için hoş bir gezi olmuştu; ancak hemen her akşam bonfile, pizza yemiş; ama bizden olan sebzeli ve soğuk mezeli bir yemek yiyememiştik. "En azından bu son iki akşam bizim yemeklerle kendimizi ödüllendirelim" dedim. Viyandaki Otelimizin resepsiyonuna "çevrede bir Türk restoranı var mı?" diye sordum. Gençlerden biri "maalesef yok ama 200 metre ilerde Yunan restoranı var" dedi. Oh be, nihayet bizim ağız tadına yakın bir mutfak buldum, bu akşamı bari orada değerlendireyim dedim. Lokale gittik, hoş bir mekân, kapıda biraz yaşlıca olan restoran sahibi karşıladı. İyi akşamlar konuşmasından sonra nereden geldiğimizi sordu. Ben de ona Ayvalık Türkiye deyince; "Ooo ben orayı bilmem mi? En az üç defa Hem Ayvali’de hem İzmir’deydim. Mademki siz o güzel kenttensiniz, bu akşam sizler, benim en önemli konuğumuzsunuz" dedi. Yemek boyunca garsonların sık sık masamıza uğraması, yan masadaki Fransız turist ailenin dikkatini çekmiş. Kahvelerini yudumlarken laf attılar. Siz de turist misiniz? Evet, Türkiye Ayvalık’tan diye ifade edince hayretle biz de yıllar önce Fram tur ile 15 gün tatil yaptık dedi. Akıllarında kalan tek cümle "Güle Güle"yi söylediler. Kendi aksanlarıyla tekrar edince gülüştük. O gecemizin bizleri birbirimize kaynaştıran ve sıcak muhabbet ana konusu yurt dışında bile Ayvalık idi. Bu anımı hiç unutmuyor ve her zaman zevkle anlatırım. İşte bu kentin her dünyada böyle bir birleştirici özelliği de var.

GÜZELLİKLER VE GÜZELLER

2013 yılına kadar tüm Sarımsaklı otelleri Fransız, Alman ve Norveçli turistlerle doluydu. Yukarıda da adını andığım Fransız Fram tur şirketi tüm Ege otellerini doldurduğu gibi Ayvalık otellerini de tıka basa dolduruyordu. Bu şirketin yanı sıra Öger tur ve İn Tur şirketleri hatırı sayılır Alman ve Avusturyalı turistleri getirirdi. Alman turistlerle Kamil, Levent, Şerif hep beraber biz ilgilenirdik. Akşamları Büyük Berk otel bahçe barı bizim de konuşlandığımız mekân idi. Arasıra Fransızların danslarına eşlik ederken rehber Şerif E. kardeşim de çok güzel yerli halaylar çekerdi. O zamanlar Midilli’den Ayvalık’a gelen Yunanlı turistin de haddi hesabı yoktu. Yunanlısı, Fransızı, Almanı hakikaten ülkemize çok döviz bıraktılar. Dün bu Avrupalı turistleri cezbeden Ayvalık, bugün de tabiat güzellikleri, adaları, tarihi yapıları, müzeleri, camileri, kiliseleri, suları akan tarihi çeşmeleri, perşembe günü kurulan tekstil pazarı cazip hale getirecek. Ve Cunda adasının da kendine has atmosferiyle birlikte Ayvalık bugün Unesco’nun tarihi kentler listesine girmeyi çoktan hak ediyor. Hatta daha da ileri gideyim Unesco’ya girerse oraya değer de katar. Çünkü bu kentin çok özel bir hikâyesi, geçmişi ve tarihi var. Başkan ve arkadaşları bu konuda derinden çalışıyor. Bu işin uzun bir süreç olduğunun bilincindeler. Bilinçli olarak Unesco yolculuğunda kendilerinden emin bir şekilde taşları yavaş yavaş döşüyorlar. Tam seksen yedi tarihi çeşmeyi ortaya koymak,  envanterini çıkarmak ve kent içindeki 35 çeşmeden 18 tanesini akıtmak Unesco dosyasına aktarılacak önemli değerler arasındadır.

Yine bu yolda, Kazım Karabekir mahallesindeki HAGİA TRİADA KİLİSESİNİN kurulca yenileme planının kabulünü sevinçle karşılıyorum. Şimdiki harap haliyle bile önünde fotoğraf çektirmek insana başka bir duygu veriyor. Şimdiden herkese duyuruyorum, yapılıp tamamlanınca kentte bir çekim merkezi daha oluşacak. Bu kilise tam 13 Nisan caddesinin sonunda bulunuyor. Bu caddedeki yapıların hemen hemen hepsi bugün bile çift kapılıdır. Birinci kapı dükkân için ikinci kapı oturulan konak için. Yani binaların alt kısmı dükkân, üst kısmı konut olarak kullanılmış. Hepsi korunmuş duruyor. Bu caddede bugün ikamet edenlerin yıllardan beri gelip hala süren bir geleneğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Sıcak yaz akşamlarında herkes sandalyesini alıp kapı önüne çıkıyor, komşularıyla sohbetlerini sürdürüyorlar. Hem de denizden gelen serin esintiyle serinliyorlar. Biz de akşamüstü bu caddeden geçerken teker teker aile fertlerinin sohbet etmek için dışarıya çıktıklarını gördük. Hoş bir gelenek inşallah daha yıllarca sürer.

O Güzelim Yıllarımızdaki Anılarım

Dolaştığımız bu sokaklarda ve önünden geçtiğim mekânlarda hep geçmişin izlerini aradım. Çünkü ben bu kentin yıllarca süren ilk Almanca rehberiydim. Şehirde arkadaşlarımla dolaşırken duygularım depreşmedi değil! Eski liman ve gümrük binasının önünde Midilli’den gelecek tekneyi bekleyişlerimiz, akşamüstü müşterilerimizi el sallayarak uğurlayışımız, Ahmet’in Liman Restoranında yemek yemelerimiz, ünlü Sokak Barda oturuşumuz, 1984 yılı eylül ayında alıp ta bugüne kadar sakladığım İsveç kronu ilk bahşişimi nasıl unuturum. Ben ve Ayvalık birbirimizden hiç kopmadık; yalnız yıllarca beraber çalıştığım Eresos ve Ayvalık tur sahipleri Barış Erener’i ve Hasan Kurtoğlu’nu beş altı yıl önce kaybettik. Her ikisininde anlatılacak ilginç hikâyeleri ben de mevcuttur. Ayriyeten Allah uzun ömürler versin Jale ailesi, hala turizme hizmet etmekteler. Hepsinin bu kent turizmine yadsınamaz çok katkıları olmuştur. İlerde inşallah Ayvalık turizmi konusunda daha etraflıca bir yazı yazarım. Zeytinciliği, turizmi ile ülkemize oldukça katma değer katan ve Aşkların tazelendiği Ayvalık sokaklarında güzelliklere ve selvi boylu Güzellere rastlamak her zaman mümkündür.

Bu geziyle birlikte sonuç olarak diyebilirim ki; Mesut Ergin Başkan, ekibiyle birlikte başarılı günlere doğru yelken açmış durumda. Darısı diğer kentlere…

Yorumlar (7)
Hakkı ÖZLÜ 2 yıl önce
Harikasınız Hocam çok güzel (Kendinize Has Yorumlarınızla) anlatmış'siniz AYVALIĞI..
Tabiiki RAKI BALIK AYVALIK...
Zühal 2 yıl önce
Kaleminize sağlık. Fotolar muhteşem.
Tanyeli Esinti 2 yıl önce
Muhateşem Ayvalık
Sahter 2 yıl önce
Teşekkürler
Zerrin 2 yıl önce
Güzel Ayvalık, özlemiştik
Zühal kayalarlıoğulları 2 yıl önce
Kaleminize sağlık. Fotolar muhteşem.
Gürbüz Gülümser 2 yıl önce
Eline sağlık tecrübeni çok güzel yansıtmışsın.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@