03.02.2022, 12:02

Orada bir ada var uzakta!

Çağdaş Türk öykücülüğünün başarılı isimlerinden, Egeli yazar Ahmet Büke'nin yeni romanı Deli İbram Divanı (Can Yayınları) kısa süre önce okurlarla buluştu. Yayıncılığın can çekiştiği, kitap fiyatlarının deyim yerindeyse uçtuğu bu dönemde peşpeşe iki baskı yapan roman, okurun bu koşullarda bile iyi edebiyatın peşini bırakmadığını göstermesi açısından sevindirici.

1970, Manisa-Gördes doğumlu Ahmet Büke'yi önce öyküleriyle tanıdık. 2004'te İzmir Postası'nın Adamları'nı, 2006'da Çiğdem Külahı'nı, 2008'de Oğuz Atay Öykü Ödülü alan Alnı Mavide'yi, 2010'da Sait Faik Hikaye Armağanı'na layık görülen (2011) Kumrunun Gördüğü'nü, 2011'de Ekmek ve Zeytin'i, 2012'de Cazibe İstasyonu'nu, 2014'te Yüklük'ü, 2019'da Varamayan'ı yayınladı Büke. Deli İbram Divanı ise yazarın ilk romanı.

Egeli bir balıkçı ailesinin yaşam kavgasını anlatıyor bu romanda Ahmet Büke. Adalet arayışı, yoksulluk, hırs ve açgözlülük, vahşi bir talan ve buna rağmen direniş, onurlu bir hayat kavgası gibi motifler öne çıkıyor. Aslında bir hayatta kalma destanı Deli İbram Divanı. Kötülerin karşısında iyiliğin, hainliğin karşısında mertliğin kavgasını verenlerin hikayesi.

Demokrat Parti döneminde, İzmir körfezi açıklarında, kendi halinde insancıklarıyla sade bir yaşamın sürdüğü bir adadayız. Balıkçılık ve dalyancılıkla geçimini sürdüren adanın sakinlerini tanıyoruz önce. Balıkçı, Demirci Asım, Zina Mehmet, Eczacı Süleyman, Balıkçı'nın oğlu Osman, Osman'ın annesi ve Köstence'nin ermişi, abdalı Deli İbram.

Ekonomik gücü ve siyasi nüfuzuyla dalyancıların ekmeğine göz diken, vahşi yunus avlama yöntemleriyle küçük adayı büyük tüccarlara peşkeş çekmek isteyen Eczacı Süleyman'a direnen Balıkçı ve yol arkadaşı Asım'ın mücadelesine tanık oluyoruz. Balıkçı'nın oğlu Osman, Osman'a İzmir çukurunu öğretirken birtakım karanlık işler çeviren Yusuf Reis, Osman'a İzmir'i sevdiren Leyla, olacakları önceden bilen, aklı evvel Deli İbram teker teker sahnedeki yerlerini alıyor.

Karantina'sı, Karataş'ı, Güzelyalı'sı ile İzmir de bir roman kahramanı olarak süzülüyor sahneye. Yusuf Reis, hamisi olduğu Osman'ı İzmir'de dolaştırıyor. Onların peşinden bir bakmışsınız ''Demirden saçlarına tünemiş güvercinleri kovalayan Basmane Garı'' çıkıyor karşınıza. Yahudisi, Bulgarı, Boşnak muhaciri, Giritlisi,Rumelilisi, Kürdü, Karadenizlisiyle ''has insan kokan sokakları'' arşınlıyorsunuz İzmir'de.

Deli İbram Divanı, dokunduğu meselelerin gerçekçiliği ve güncelliği kadar masalsı diliyle de iyi bir roman. Ayrıca denizciliğe dair bilgi edinmek isteyenler için merak uyandırıcı bir kitap. Ahmet Büke, romanı yazmadan yaklaşık 1,5 yıl denizcilikle ilgili eline ne geçerse okumuş. Bununla da yetinmemiş,denizcilerle tanışmış, teknelerinde çalışmış. Dalgıçlık öğrenmiş. Hatta amatör kaptan ehliyeti bile almış. Ve en önemlisi, denizcilik kültürü ile ilgili genişçe bir kaynakça hazırlamış Ahmet Büke. Deniz Kitaplığı adını verdiği, 

https://denizkitapligi.blogspot.com/ adresindeki blogu deniz edebiyatına ve denizcilik tarihine meraklı olanlar mutlaka göz atmalı.

"İzmir Körfezi'nin yanağındaki alımlı bir kadın beni gibi'' duran Kösten adasının ise çok özel bir yer veri var romanda. Burada küçük bir parantez açıp, romandaki tek kafa karışıklığı yaratan unsurun adanın ismi olduğunu belirtelim. Piri Reis'in Kitab-ı Bahriye'sinde Kösten adıyla bahsedilen adaya yazar Köstence demeyi seçmiş. Haliyle aklımız önce Romanya'nın Karadeniz kıyısındaki liman kenti Köstence'ye gidiyor.Ama bu Köstence o Köstence değil!

Peki, Kösten adasının nasıl bir öyküsü var? Gelin biraz da tarih anlatsın;

Türkiye'nin dördüncü büyük adası olan Kösten ya da diğer adıyla Uzunada, 1. Dünya Savaşı öncesinde 2-4 bin dolayında Osmanlı vatandaşı Rum'un vatanı olmuş. Kilise ve manastırları olan adanın halkı küçük ahşap tekneleriyle, Anadolu kıyıları, Ege adaları ve Yunanistan arasında taşımacılık yaparmış.

Bianet yazarı, mimar Arif Şentek'in aktardığına göre; Batı Anadolu’da yaşanan gayrimüslim unsurları temizleme harekâtından Ada sakinleri de nasibini almıştır. İttihatçıların desteği altındaki çeteler Ada’yı basmış, halkı Ada’yı terke zorlamıştır. Dönemin İzmir Valisi (İttihat ve Terakki'nin önde gelen isimlerinden) Rahmi Bey, Ada’ya gelerek, güvenliklerinin sağlanacağını söylerse de inandırıcı olamaz, yaşanan katliam karşısında Ada halkı kesin göçe kararlıdır. Yunanistan’dan gönderilen bir gemi ve ardında kendi tekneleriyle Ada’yı terk ederler. O göçü bir tanık şöyle anlatıyor: "Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Gemide boş olan her köşede eşekler, keçiler, koyunlar, domuzlar ve kümes hayvanları; her yaştan erkek, kadın ve çocuk kalabalığına karışmıştı… Denkler üst üste yığılmıştı. Evlerin kapılarını, panjurlarını bile sökmüş götürüyorlardı… Buharlı geminin arkasında 15, belki daha fazla küçük tekne gidiyordu. Onlar da eşya doluydu."

Savaşın başında Kösten adasını terk edenler, Osmanlı ve müttefiklerinin 1918’de yenilgisinden sonra Ada’ya geri dönse de bu dönem 1922 Eylül’üne kadar ancak dört yıl sürebilmiş.

İNGİLİZ İŞGALİ

Kösten adasının tarihinde, 1. Dünya Savaşı'nda İngiliz işgali de var. İngiltere burada kurduğu üs ile İzmir ve çevresini abluka altında tutmuş. Ada, 6 Mayıs 1916’da yapılan baskın sonrası kurtarılmış ve İngilizler adayı boşaltmak zorunda kalmış. Bu sancılı günlerde İzmir sadece İngilizerden değil olası bir bombardımandan da kurtulmuş. Savaşın sonuna kadar Kösten Adası Türkiye'de kalırken, adayı geri alan Alman Topçu Binbaşı Lierau’ya Osmanlı Altın Liyakat Madalyası verilmiş.

Tarihçi Sehernaz Güvenbaş ve Mesut Güvenbaş, "Alman Topçu Bi̇nbaşı Li̇erau’nun Di̇li̇nden Kösten Adası’nın Kurtarılması" başlıklı makalelerinde, 1. Dünya Savaşı'nda Kösten adasının stratejik önemine dikkat çekiyorlar:

"Kösten Adası, İngilizler için Midilli öncesi önemli bir merkez haline gelmişti. Çanakkale başarısızlığı sonrası İtilaf Devletlerinin, İzmir’e karşı gerçekten bir teşebbüse girişecek olması halinde, Kösten Adası elbette önemli bir üs olacaktı. Bu anlamda Kösten’in İngilizlerden geri alınması gerekiyordu. Bu nedenle hazırlıklar yapılmaya başlandı. Gelibolu yarımadasında da önemli görevler yapan 36 Numaralı Avusturya 15’lik Obüs Bataryası İzmir’e yollandı. Batarya komutanı Avusturyalı Yüzbaşı Manouschek’ti. Bu batarya Urla Yarımadasının en uzak ucuna sevk edildi ve mevziiye girdi. 17 Nisan 1916 gününden itibaren Batarya İzmir Körfezi’ni korumaya hazırdı. Kösten Adasını topa tuttu. Ancak, Kösten Adası’ndaki İngiliz tayyare hangarı bu mevziden vurulamıyordu. Bu dakikadan sonra Alman Binbaşı Lierau Kösten Adası’nın nasıl bombalanabileceğini düşünmeye başladı ve başarılı olduğu harekâtı kendi dilinden yazıya döktü. Binbaşı Lierau’nun dilinden aktarılan baskın, film senaryolarını aratmayacak bir macerayı tüm ayrıntılarıyla birincil kaynaklara dayalı olarak sunmaktadır. Kösten Adası’nın kurtarılması Birinci Dünya Savaşı’nda, İzmir ve çevresi üzerindeki ablukanın azaltılmasına yarayacak sonuçları gözler önüne sermektedir."

İZMİR BOMBARDIMANDAN KURTULDU

1915 – 1916 İzmir’in savunulması ve Kösten Adası’nın fethi meselesine dönemin 5. Osmanlı Türk Ordusu Komutanı Liman von Sanders Paşa, ''Türkiye'de Beş Sene'' adlı kitabında da yer veriyor. Liman von Sanders, İzmir limanına hakim noktada olan adanın İngilizler tarafından işgal edildiğini, adaya bir uçak hangarı ve topçu yerleştirildiğini;İngiltere'nin çevredeki müttefik savaş gemilerini mayın ve ağlarla koruduklarını anlatıyor. Bu gemilerden açılan ateşlerle Urla sahillerinin hasara uğradığını, çoğu Rum olan halkın evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kaldığını ifade ediyor. Adaya yönelik kurtarma harekatını haber alan İngilizler ise İzmir'i, asker sivil demeden bombardımana tutmakla tehdit ediyor. Neyseki bu korkunç tehdit, işgalin sona erdirilmesiyle gerçekleşmiyor.

Adanın yakın tarihinde ise, 12 Eylül 1980 Darbesi sonrasında Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş'in bir süreliğine siyasi sürgün olarak buraya gönderilmiş olmaları dikkat çekiyor. Halen Deniz Üs Komutanlığı'nın bulunduğu askerî bir ada olan Kösten adasına sivillerin girmesi yasak.

BİR ZAMANLAR UZUNADA

Denizcilik tarihi ve denizcilik mirası konularında çalışmaları olan kaptan Uluç Hanhan'ın kaleme aldığı ''Bir Zamanlar Uzunada'' adlı kitap, Ada'ya dair muhtemelen yayınlanmış Türkçe tek kaynak. Hanhan, Uzunada ile ilgili ilk çıkan kitabın 1940''da İzmirli Levanten Edmund H. Giraud’un yazdığı “Days off with gun, rod and yacht around İzmir, Turkey” olduğunu söylüyor. Giraud'lar Ada'da bir sayfiye evi de yaptırıyorlar.

Denizci ve asker çocuğu olan Hanhan'ın çocukluk yılları Uzunada'da geçmiş. 1934'te Atatürk'ün Ada'yı ziyaret ettiğini, Ada'ya vapurların işlediğini ve hatta Ada'da çıkan bir gazete bile olduğunu söylüyor deneyimli kaptan ve ekliyor: ''Kitabı okurken, Büke’nin adayı anlatan bölümlerinde ilk çocukluk yıllarıma seyahat ettim. Adanın kekik kokan havası, muhteşem denizi, koyları, doğası, çalısı çırpısı, yaptığımız savaşlar, esir pazarı, adada serbestçe dolaşan inekler, boğalar, eşekler, atlar, yaz akşamları, komşuluklar, kışın esen sert poyrazlar, işkampavyalar, denizci asker ağabeylerimiz, arkadaşlarımız daha neler neler."

Masal bu ya, belki bir gün Ege'nin görünmez adası Uzunada da mavi sularında yunusların, sokaklarında Balıkçı'ların, Osman'ların, Leyla'ların, Deli İbram'ların dolaştığı cıvıltılı günlerine yeniden kavuşur.
---------------------------
Kösten adasına dair bu yazıda yararlanılan kaynaklar:

https://m.bianet.org/biamag/tarih/211540-izmir-korfezinde-bir-uzunada

http://www.turkmacar.org.tr/avusturya-macaristan-gazetelerine-gore-1915-1916da-izmirin-savunulmasi-ve-kosten-adasinin-fethi/

https://atif.sobiad.com/index.jsp?modul=makale-detay&Alan=sosyal&Id=SlKHeXcBu-adCBSE2JFz

https://denizkartali.com/38643.html

...

Yorumlar (6)
Köy 3 yıl önce
Orda bir köy var uzakta........ sizin köyünüz
Ayvalık 3 yıl önce
Teşekkürler
Sevgi 3 yıl önce
Teşekkür ederiz...
Uluç Hanhan 3 yıl önce
Değerli Özgür Duygu Duygun. Köstenada'mıza gösterdiğiniz sıcak ilgi için size çok teşekkür ederim. Adamız bambaşkadır. Esenlikler dilerim. Uluç Hanhan ( uluchanhan.com)
duygu durgun 3 yıl önce
Uluç Bey çok teşekkür ederim bilgilerinizden çok yararlandım.
Tijen Hanhan 3 yıl önce
Uzunada bambaşkadır, yaşamayan bilemez. Teşekkürler Özgür Duygu Durgun...
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@