22.03.2022, 14:32

Ödüller Arasında

Bir kurumun yöneticisiydi. Sevdiğim bir arkadaşımdı.

Tutturdu, “Ben siyasete atılacağım.”

Ricada bulundu: “İl başkanı senin arkadaşın, beni yanına götür.”

Götürdüm, tanıştırdım. O dönem belediye başkanı seçilemedi.

Ardından genel seçimler yapılacaktı. “Milletvekilliği yapamaz mıyım Recaiciğim?” dedi ve gene koşuşturmaya başladı. Listeye giremedi.

Aradan yıllar geçti, bir belediyeye başkan yardımcısı olmuş. Başkanlık ve vekillik olmayınca başkan yardımcılığına fit olmuştu anlaşılan.

Bir başkası… Dört kez belediye başkanlığına talip oldu. Seçilemedi.

Bir başka arkadaşım… O da bir başkanlık bir vekillik için çırpınıp durdu. Bir yazar örgütünün temsilciliğini yapmıştı. Aklı fikri hep siyasetteydi. Güven vermedi anlaşılan ki seçilmedi. Yıllar sonra öğrendim ki etkili bir sivil toplum kuruluşunun başkanlığına soyunmuş fakat orada da isteğine ulaşamamıştı. Çok az oy almış mı ne!

Üniversite hocasıydı. Milletvekilliği için çırpındı durdu. Başkanı olduğu derneğin yıllarca değişmeyen genel başkanı olmasına karşın güven veremedi ki aday olduğu partiden yeterli ilgi ve desteği göremedi. Umutlarını yitirmiş olmalı, şimdi ne derneğin başkanı ne de siyasette iddialı…

Bu tür örnekler az değil… Her seçim döneminde ortaya çıkan böylesi örneklerden biri olmak istemem doğrusu. İlgi görmüyorsanız, bırakırsınız. Israrın ne anlamı var?

Debelenip duranların psikolojilerini merak ediyorum. Şart mıdır başkan olmak ya da milletvekili seçilmek?

Ha, illa ilgi çekmek mi istiyorsunuz, kolayı var. Alırsınız yanınıza kafa dengi bir arkadaşınızı, uygun bir mottoyla yaşadığınız kentin yurttaşlarına seslenir, en etkili ve popüler olanlarını araştırır, öğrenir ve bol bol plaket dağıtırsınız. Ödüllendirirsiniz yani… Bu şekilde gündeme gelip adınızdan söz ettirmek de bir yöntem.

Endişe de etmeyin sakın, ödülümüzü kabul etmeyen çıkar mı diye tasalanmayın. “Ben bu ödülü neden aldım? Bana bu ödülü neden verdiler?” diye düşünen bir babayiğit çıkmadı henüz, içiniz rahat olsun.

Bu şekilde hem gönülleri fethedersiniz hem de gündemde olursunuz. Vekillik ya da başkanlık için harcayacağınız paranın daha azını harcamış olursunuz üstelik.

Demek istediğim şu: Plaket dağıtıcılığı fena bir iş değil. Siz ödülü verin, gerisine karışmayın. Aradan zaman geçince ödülün içtenliğine inanmayıp aldığı plaketi denize atanlar da çıkıyor ama elbette o kadarcık fire olur. Bir belediye başkanı arkadaşım böyle yapmıştı da oradan biliyorum.

Bütün bunların aklıma gelmesinin bir nedeni var kuşkusuz. Geçenlerde yine böylesi bir gelişmeye tanık olduk çünkü. Çeyrek yüzyıl önce 27 kişiyi ödüllendiren biri, şimdi de 45-50 kişinin gönlünü almayı başarmış.

Listede yer alanlardan biri, benim de dostum. Kemeraltı’na indiğimde kutladım kendisini. Kutladım ama çok da şaşırdım. Çünkü ödüllendirildiğinden haberi yoktu. Aradan 15 gün geçti, gene uğradım. “Arayan soran oldu mu?” diye.

Güldü. “Hayır!” dedi.

Ödül dağıtıcısı, ödüllendirdiği kişiyle iletişim kurma gereği bile kurmamış. İlginç!

***

Şiir coğrafyamızın öznelerinden Turgut Uyar’ın içine kapanık olduğunu, yaşamı boyunca çok dostu olmadığını bilir miydiniz, bilmem. Sadece Edip Cansever ile dostmuş. Entelektüel çevrelerle de içli dışlı olmazmış pek. Deniz kıyısında oturmayı, garsonlarla/sıradan insanlarla birlikte olmayı tercih edermiş. Az kişiyi severmiş zaten. Bilime ve özellikle de matematiğe çok düşkünmüş. Öte yandan kumarbazmış da… (Bkz: Tomris Uyar’la Söyleşi, Ben Koşarım Aşağlara, Koşarım; İş Bankası Kültür Yayınları)

Sonuçta Turgut Uyar’ın tercihi bu! Bir şey söylemek ne haddimize!

Cemal Süreya ise öyle değilmiş. Politikacı olmak istermiş örneğin. Turgut Uyar kadar net olmadığı, ortama ve kişiye göre tavır değiştirebildiği söylenir.

İnsanı anlamak, davranışlarının altında yatan bulguların ne olduğunu bilmek,  merak ettiğim bir konudur. Alfred Adler’e olan ilgim bundan olsa gerek…

Kentin popüler simalarından birinin, kendi alanıyla ilgili konularda konuşması yazması gerekirken ödül dağıtıcılığına soyunması, ödül dağıttığı kişilerden birine “alo” bile dememesi, ne anlama geliyor diye düşünüyorum, ancak doyurucu bir yanıt bulamıyorum.

Bunda bir tuhaflık yok mu?

Gönül almak mı, gündeme girmek mi, atanmışlığa ya da seçilmişliğe giden yolun taşlarını döşemek mi? Neyin nesidir bu? Keşke Adler yaşasaydı da sorup öğrenseydik.

Kendime de kızmıyor değilim. Aklıma takılan konuları paylaşmadan duramıyorum işte. Amacım kimseyi üzmek ya da mahcup etmek değil ama böyle tuhaflıkların üstüne gitmekten de kendimi alamıyorum. Belli ki Şirazlı Sadi ile Eflatun beni çok etkilemiş.

Bilip de susmak olur mu?                                                                   

Ne de olsa Aziz Nesin okuduk biz. Hem de yıllarca… Gereğini de yapmak gerekmez mi?

Susuyorum, susuyorsun, susuyor, susuyoruz, susuyorsunuz, susuyorlar.

Olanı biteni görüp de susmak, iyi yurttaş olmak değildir.

Dediğim, diyeceğim bu!

Susmayacağım, susmayacaksın, susmayacağız!

***

Ödül dağıtıcısı, kendi yaptığına da karşı bir bakıma. Daha önce bu işi yapanlar için bakınız ne diyor:

“…Bu tür etkinlik, 25 yıl önce, 1996’da İzmir’de ilk kez oldu. Sonra yine İzmir Ödülleri vermeye girişen kopyacı unsurlar, okul müsameresi gibi törenlerle eşe dosta ödül dağıttılar. Şehirde ödül almayan hemen hemen hiç kimse kalmadı. Ödülsüzlük, ödül olmaya başladı.”

Belli ki, “Ödüller, hak edene verilmeli” demeye çalışıyor. Tamam, işte, biz de bunu demeye çalışıyoruz. Aramızdaki fark şu: Eleştirdiğimiz şeyi yapmıyoruz.

Üstelik bu ödüller verilirken seçici kurulların kimlerden oluştuğunu ve nasıl çalıştıklarını da bilmiyoruz. Yunus Nadi ya da Orhan Kemal Ödülü gibi yarışmaların seçici kurulları önceden bellidir örneğin. Kararlarını bir araya gelerek ve adaylar hakkında görüşüp tartışarak verirler. Burada benzer bir yöntem izlenmiş midir, bilen yok.

Sahi…

Bu ödüllerin verilişinde dikkate alınan ölçütler nedir? Var mıdır bir yönetmeliği bu ödül mekanizmasının? Merak ediyorum.

***

Ödül, tabii ki alanında başarılı olanlara verilir. Ortada bir başarı olmalı ki ödül de olsun.  Ama ödül verilen kişi için ‘ilerici, devrimci, Kemalist, mütevazı, duyarlı, seçkin, baş eğmeyen, yüzlerce kitap basan, Türkiye’nin her köşesinde tanınan’ vb. nitelemeler, ödülün gerekçesi olamaz.  Bu sözlere neden gereksinme duyulur, anlamak zor.

Bir de şu var: Ödül dağıtıcı, kitaplarını basıyor diye bir yayınevine ödül vermek zorunda mıdır? Her merhaba dediğinize ödül vermek zorunda mısınız?

Madem çok sayıda ödül dağıtıyorsun. Her birimizin sağlığı için canından olan sağlık çalışanlarından biri yakışmaz mıydı bu listeye?

Ah popülizm!

Ah nepotizm!

Ah tedavi edemediğimiz o pis hastalığımız!

***

Yorumlar (4)
Mehmet Zaman Saçlıoğlu 2 yıl önce
Çok doğru saptamalar aklınıza sağlık
Hefe 2 yıl önce
Ödüller hak edene verilmeli.
Galip Çevik 2 yıl önce
Evet.
Hamdi Topçu 2 yıl önce
Recai, dertlendiğin şeye bak. Her ödül kendi niteliğince değerlidir. Alan memnun veren memnun ödülleri de sevelim lütfen.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 9
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. Newcastle 35 56
7. M. United 34 54
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 36 48
11. Wolves 36 46
12. Fulham 36 44
13. Brighton 34 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 34 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 34 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 34 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@