12.07.2021, 17:29

Cem Toker, Sorularına Cevap Alamamış!

Üzerinden epey bir vakit geçmiş; 2 Temmuz’da, Liberal Demokrat Parti eski başkanı Cem Toker ile Türkiye Komünist Partisi MK üyesi Aydemir Güler, Halktv’de karşı karşıya gelmiş ve ertesi gün Cem Toker, şöyle bir tweet atmış; ‘Dün gece şu sorularıma bir türlü yanıt alamadım:

1- Komünizm bu kadar mükemmelse, insanların kaçmaması gerekir. Berlin duvarını neden ördüler?

2- Kaç sporcu, sanatçı, siyasetçi komünizmden kaçıp Batıya sığınmıştır? Aksini hiç duydunuz mu?

3- Sağlık sistemi bedava ve mükemmel denen Küba’ya botlarla kaçan tek bir Amerikalı neden yoktur?

4- Küba neden anayasa değişikliği yapıp özel mülkiyeti tanımaya yönelik adımlar atmıştır?

5- Zekası, çalışkanlığı ile fark yaratıp zenginleşenin malına, mülküne el koymak, zekayı, motivasyonu, çalışkanlığı ve üretkenliği azaltmaz mı?’

İlk soruya cevaben; 89’da Berlin Duvarı yıkıldığında, 16 ülkenin sınırları duvarlarla çevriliyken 2015’te bu sayı 66’ydı(1). Bu duvarların dikilmeye devam edilmesinin nedeni ise, kapitalist ülkelerin kendi sınırlarını, bizzat kendilerinin petrol kuyularını, tarım alanlarını, madenlerini ve tüm diğer şeylerini bombaladığı veya ucuz iş güçlerinden zor kullanarak yararlandığı ülkelerden gelen göç dalgasını önlemek, emperyal sömürü altında tuttuğu ülkelerin vatandaşlarını orada tutmaktı. Zaten Toker de, ancak ‘Afrika da kendisini sömürtmesin’ diyebilecek kadar vicdanlıydı. Tencere dibin kara, seninki benden kara!

İkinci sorudaki iddialar ise tamamen yalandır. Batı’dan Doğu’ya iltica eden insan sayısı pek çoktur. Aşağıya bu insanların bir kısmından oluşan bir liste ekleyeceğim(2), fakat bundan fazlası var. Rusya tarihinin ağırlıklı üretim biçimi olan mir sistemi Rusya'yı o kadar geride bırakmıştı ki Rusya, emperyal devletlerarasında, belki de bilimde ve üretimde en geri kalmış ülkeydi. Ekim devriminden sonra ilticalar bir kenara; Konstantin Tsiolkovskiy, Vladimir Fock, Nobel ödüllü bilim insanları Nikolay Semyonov , Pavel Çerenkov, Aleksandr Prohorov, Nikolay Basov, Leonid Kantaroviç ve Wassily Leontief gibi bilim tarihini değiştirmiş  kişiler, bizzat Sovyet halklarının içinden çıkmaya başlamıştır. Bu tür örnekler sanat için de bolca verilebilir, fakat Rusya, bilimin aksine bu konularda zaten önceden de iyiydi.

Üçüncü soru için; dürüstçe söylemem gerekirse, iltica işlerini sadece okuduğum köşe yazılarından ve akşam haberlerinden öğrendiğim kadarıyla bilirim. Yine de, fikir verebilecek bir bilgi paylaşmak gerekirse, Henry Reeve Tıp Tugayı’nı hatırlatmak yerinde olabilir. Tugay, 2005 yılında ABD’nin Güney eyaletlerini şiddetli şekilde vuran Katrina Kasırgası’ndan sonra, ABD’ye yardım amacıyla kurulmuştu. Küba, kasırgadan sonra, aralarında çeşitli alanlarda uzmanların bulunduğu 1586 sağlık çalışanını, komşu halka yardıma gitmek üzere bir araya getirdi.

Tugay, varlığını devam ettirdi. Amerika, yıllar sonra, en kalabalık eyalet Kaliforniya'nın başkenti Sacramento'da Belediye ve Kent Konseyi’nın, Küba'nın sağlık hizmetlerine erişimine yönelik kısıtlamaların kaldırılmasını talep eden önergeyi oybirliğiyle kabul etmesiyle bir kez daha tükürdüğünü yaladı. Sacramento, sadece bu yıl benzer önergelerin kabul edildiği ABD'deki 7. kentti. Önergede ayrıca, Küba'nın 2005'te Dünya Sağlık Örgütü tarafından biyoteknolojide lider ülkeler arasında sayıldığı kaydedildi. Sacramento Belediye ve Kent Konseyi, pandemiyle mücadele için Küba'ya yönelik seyahat kısıtlamalarının kaldırılmasını da talep etti(3).

Dördüncü soruda Toker, sosyalizmin kuralları çerçevesinde zaten tanımlanmış olan özel mülkiyet sınırlarıyla ilgili bir reformu, liberalleşme olarak görüyor. Yeni reformlar, Raul Castro döneminden beri komünist hükümet tarafından hayata geçirilmek üzere planlanıyordu ve referandumda evet sonucu çıkması, komünist hükümetin istediği sonuçtu. Komünizmin temel amacı, rantiye yaşayan aç gözlü sınıfın ortadan kalkmasıydı. Reformlarda bu sınıfın varlığına müsaade edilmesine yönelik bir değişiklik bulunmuyor. Burada Küba, yalnızca, liberal veya sosyalist, devletçi veya serbest piyasacı olması fark etmeksizin, her devrimin sonunda geçici süreliğine kendini gösteren kısmi baskı döneminden, yumuşama ve oturmuş düzene geçiş sürecine girmiş bulunuyor. Devlet dışı öznelerin elinde mülkiyet birikiminin önlenmesi de Küba sosyalist sisteminin temellerinden biri olarak yeni taslakta yer alıyor. Devletin zorla el koyma/kamulaştırma hakkı taslakta korunuyor, fakat buna "kamu kullanımı ya da toplumsal çıkarlar" şartı ve zararın tazmini koşulu getiriliyor. Planlama ekonominin en temel ilkesi olarak tekrar edilirken, ekonomik faaliyetin yönetimi, yürütülmesi ve denetiminde işçilerin katılımına atıfta bulunuluyor. Yabancı yatırımlar devlet garantisi altına alınırken, burada Küba'nın egemenliğine saygı ve ulusal kaynakların akılcı kullanımına dikkat çekiliyor(4).

Son soru! Bu soruda birkaç ayrı problem var. Birincisi liberalimde sermayedar, sermayesini zeka ve çalışkanlığıyla mı kazanır? Gelişmiş ülkelerdeki sermayedarların ezici bir kısmının, senyör ve vassal (bizdekiler derebeylerinden ve paşalardan gelmedir) atalardan geldiğini, çoğu ciddi tarih kitabında kabul edilir.

Liberal ülkelerde çalışarak zengin olma geyiğinin geçerliliğinin ne olduğunu anlamak için, kendi ülkemizden bir örnek verelim. Türkiye’ye en sistematik liberalizmin geldiği ANAP’lı yıllar, kendilerine Anadolu Kaplanları diyen bir yeni zenginler grubu ortaya çıkmıştı. Çoğu, köyden şehre göç edip kendi gecekondusunu kurmuş insanlardı. Şehirler büyüdükçe, çevrelerindeki bu gecekonduların olduğu bölgeler yatırıma açıldı. Bu gecekondulara imar izni verilmişti. İçlerinde dönemin parti teşkilatlarıyla iyi geçinenlerin gecekonduları liberal ANAP tarafından yüksek ücretlerle istimlak edildi. Bu insanlar, birkaç yıl içinde, kendilerini birer 'işadamı' olarak buluverdiler.

Sosyalist devletlerde insanlar başarılarının karşılığını almazlar mı? Korkut hocanın Sosyalist Planlamada Gelişmeler’de anlattığı gibi, sosyalizmde kafa ve kol emeği başlıklara ayrılır. Bazen onlarca kategoriye bölünür ve her çalışma grubu arasında, primlerle beraber önemli bir gelir farkı vardır. Bazen en alt ve en üst arasındaki gelir farkı birkaç katına çıkabilir.

Sosyalizmde üretim az mıdır? 2. Dünya Savaşı’ndan sonra SSCB, Dünya çelik üretiminde birinciliği, kapitalist restorasyona dek sürdürdü. Aynı yıllarda SSCB, demir üretiminde 144 milyon ton ile birinci, alüminyum üretiminde 2,3 milyon ton ile ikinci, otomobil üretiminde 1,6 milyon adet ile altıncı, pamuklu tekstil üretiminde 1,5 milyon ton ile birinci, sentetik tekstil üretiminde 0,5 milyon ton ile üçüncü, elektrik üretiminde 1200 milyar kilowatt/saat ile ikinci, buğday üretiminde 120 milyon ton ile birinci, yulaf üretiminde 18 milyon ton ile birinci, şekerpancarı üretiminde 93 milyon ton ile birinci, patates üretiminde 85 milyon ton ile birinciydi(5). ABD’de 100 bin kişiye 972 hastane yatağı ve 282 doktorun düştüğü dönemde, bu rakamlar SSCB’de 100 bin kişiye 1210 hastane yatağı ve 347 doktordu(6).  ABD’de öğretmen başına 21 öğrencinin düştüğü dönemde, bu sayı SSCB’de öğretmen başına 15 öğrenciydi(7). Alınan günlük kalori miktarı, ABD, İngiltere gibi ülkelerinkiyle eşti(8). (Bu bilgiler için, ekşisözlük’ün ‘krasnoya’ rumuzlu yazarına teşekkür etmeli.)

Cem Toker’in, bu yazıda yazılı olanların çoğunu duyduğu, bildiği yahut tahmin edebileceği aşikar. Ne yazık ki azılı bir demagog olarak elbette bilgili bir sosyaliste sorduğu kimi soruların cevabını ‘alamayacaktır’. Zira, duymak istemeyenden daha sağırı yoktur.

Dipnot; ağızından sarı yelekliler hareketi, Amazon işçileri isyanı gibi konularla ilgili tek söz çıkmayan Toker, Küba’da başlayan protestolar için ‘komünizm cenneti yıkılıyor’ tarzında bir başka tweet attı ve sanki ABD, Domuzlar Körfezi Çıkarması, Peter Pan Operasyonu gibi eylemlerde çok masummuş gibi, kendince dalga geçerek ekledi; ‘kesin emperyalist güçlerin işidir.’ Bu, Domuzlar Çıkarması sırasında, liberallerin attığı zafer çığlıklarına çok benziyordu. Oysa protestolar sırasında ABD bayrağıyla yürüyen vatandaşlar olmasının yanında, en çok atılan sloganlardan biri de ‘Fidel’di.

---------------

1. https://www.milliyet.com.tr/dunya/dunyanin-3-te-1-inde-sinirlar-kapi-duvar-2109830#:~:text=Berlin%20Duvar%C4%B1%201989'da%20y%C4%B1k%C4%B1ld%C4%B1%C4%9F%C4%B1nda,sadece%2016%20'duvar'%20bulunmaktayd%C4%B1.&text=Avrupa%20Birli%C4%9Fi'nin%20(AB),tellerden%20olu%C5%9Fan%20bir%20duvar%20%C3%A7ekti.

2. https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_Western_Bloc_defectors

3. https://www.ajansbakircay.com/tricontinentalden-yeni-bulten-daha-nereye-kadar-makale,992.html

4. https://haber.sol.org.tr/dunya/yeni-kuba-anayasasi-sosyalist-bir-anayasa-tartismasi-244264

5. Meydan Larousse Ansiklopedisi, ek cilt 21, s. 39 ve ek cilt 23 s. 783

6. Memo Larousse Ansiklopedisi, 4. cilt, s. 993

7. Idib; 2 cilt, s. 639

8. Idib; cilt 2, s. 638

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@