05.06.2020, 09:10

Tıbbiyeli Hikmet

Babam doktor olmamı istiyordu.

Branşım bile belliydi: Askeri Göz Doktoru!

İlkokuldan lise sona kadar doktor olacağım beynime kazınmıştı. ÖSYM’yle son buldu düşlerim.

Öğretmen oldum.

Doktorlara ve tıbba olan ilgim, sevgim/ saygım hiç tükenmedi ama…

****

Yeğenim Emrah, iç hastalıkları uzmanı.

Teyzekızım Handan, emekli hekim. Akupunkturla ilgili aldığı eğitim sonrası sürdürüyor hekimliğini.

Kuzenlerim Yasemin, Yasin hekim… Biri dâhiliyeci diğeri genel cerrah.

Halaoğlum ve eşi hekim…

Abim/ babam bildiğim Veli Lök ortopedist.

Yakın arkadaşım Arif Yılmaz kalp damar cerrahı.

Dört yıl okuttuğum öğrencim Tanju Çelik, çocuk doktoru.

Nikah şahidim bile doktor… Göz Doktoru Ahmet Kocabıyık.

****

Askeri göz doktoru olamadıysam da doktorlara hep yakın oldum.

Toz kondurmam doktorlara…

İnsanı yaşatmak için, sağlığımızı korumak için elinden gelen çabayı gösteren doktorlara yapılan saygısızlığa ise hiç tahammülüm yok. Yaşam boyu birlikte çay içemeyeceği/ muhabbet edemeyeceği doktorlara saldıran/ onları darp eden zavallıları duydukça tiksiniyorum onlardan.

****

Bizde bir laf vardır, bilirsiniz: “Tıbbiyeden her şey çıkar, arada bir de doktor çıkar.”

Çok ince bir övünme mi, bir gurur vesilesi mi, kibir mi var bu sözde bildiğim yok.

Tıp fakültesi mezunu olup da beste yapan, müzikle ilgilenen, sinema/ tiyatro sanatçılığı yapan, döviz bürosu işleten doktorlar için söyleniyor galiba bu sözler

Hekimliğinin yanı sıra şair/ yazar olanlar da yok değil… Psikiyatr Yusuf Alper geliyor hemen aklıma. Ercan Kesal da…

****

Suat Çağlayan, onlardan biri.

Prof. Dr. B. Suat Çağlayan, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesini havacı askeri hekim olarak bitirdi.

Diyarbakır 8. Hava Üssünde uçuş doktoru, GATA’da ve hava hastanelerinde çocuk hastalıkları uzmanı olarak çalıştı.

Milletvekilliği yaptı. Kültür Bakanlığı yaptı. İyi Parti kurucuları arasında yer aldı. Şu an İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi İkinci Başkan Vekilliği yapmakta.

Kent Koleji Kurucusu. Yönetim Kurulu Üyesi.

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyeliğinde bulundu.

Yeni Asır ve Hürriyet gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünde bulundu.

Ege Üniversitesinde Türk Müziği Konservatuvar Müdürlüğü yaptı.

Zeytin ağaçları konusunda özel fotoğraf merakı var/ hatta bu konuda bir kitabı bulunuyor.

Sokak Kedisi, Göç Yarası, Zeytin Kız İle Zeytin Nine, Umut, Fındık Yaprağı, Büyük Kanatlı Küçük Mavi Kelebek, Yaşadıkça, İyi Pençe gibi yayımlanmış kitaplarıyla da edebiyat dünyasında yer alan bir yazar.

 Özetle… Suat Çağlayan Sağlık, düşün ve eylem adamı.

Belki daha başka bilmediğim özellikleri de vardır/ bilemiyorum.

****

2019 Ocak’ında basılmış ‘Tıbbiyeli Hikmet’ kitabı.

Ülkemizin kurtuluşu ve aydınlanması için her dönem savaşım veren yurtsever hekimlere ve başta Gülhane Askeri Tıp Akademisi olmak üzere tüm askeri hastanelerin kapatılmasıyla yuvaları dağıtılan askeri hekimlere armağan etmiş kitabını…

Tıbbiyeli Hikmet;  yaşamıyla/ azmiyle/ kararlılığıyla/ devrimci ruhuyla ve çalışkanlığıyla tüm hekimlerimiz için bir gurur kaynağı olduğu için, bu değerli meslektaşını büyüteç altına almış ve 436 sayfalık bir romanla onu bize tanıtmaya çalışmış.

Kaynaklardan yararlanmış, ilgili kişilerle görüşmüş ve bir çırpıda okunan bir roman yaratmış.

Evet… Bir solukta okunan bir roman Tıbbiyeli Hikmet.

Elime alıp ta bıraktığımda 260. sayfadaydım ben. İkinci günde de bitti.

Eli kalem tutan bir öğretmenin Ertuğrul Satı Bey ya da İsmail Hakkı Tonguç dosyası hazırlaması gibi, o da bir hekim olarak kendi meslektaşı olan Dr. Hikmet Boran hakkında oylumlu bir dosya çıkarmış ortaya.

1928- 2012 yılları arasında yaşamış olan, Türkiye’de ilk Stand-Up geleneğini başlatan ünlü mizah ustası/ radyo ve televizyon sunuculuğunda unutulmaz bir ad olan Orhan Boran’ın babası olan Tıbbiyeli Hikmet’i bütün yönleriyle anlatıyor sayın Çağlayan.

Bilgelik demek olan Hikmet’in adı, Hikmet doğmadan önce belirlenmiş zaten annesiyle babası tarafından…

1901’de doğup 1945 yılında İstanbul’da ölen Tıbbiyeli Hikmet, Çarlık döneminde Rusya’dan kaçarak Trabzon’a gelen Kafkas göçmeni bir ailenin çocuğu.

Posta memuru olan babası Hakkı Beyin Savaştepe’de görev yaptığı yıllarda doğuyor.

Babasının yönlendirmesi, kendisinin de isteğiyle Askeri Tıbbiyeye kaydoluyor.

Bu da ayrı bir başarı öyküsü…

Tıbbiyeli Hikmet olarak destansı bir yaşama imza atması da tıbbiye yıllarında oluyor.

Sivas Kongresi’ne Askeri Tıbbiyeyi temsilen katıldığında yaşı henüz 18’dir.

18 yaşın verdiği heyecan ve devrimci ruhla Sivas Kongresi’nde yaptığı konuşma, onu tıbbiyeliler arasında unutulmaz bir kahraman yapıyor.

Şöyledir konuşması:

“Beyler, delegesi bulunduğum Tıbbiye, beni buraya bağımsızlık yolundaki çalışmalara katılmak üzere gönderdi. Mandayı kabul edemeyiz. Eğer manda fikrini kabul edecek olanlar varsa bunları şiddetle reddeder ve kınarız. Eğer manda fikrini kabul ederseniz sizleri de hain ilan ederiz.”

Ardından da Mustafa Kemal’e dönerek aynı heyecanla şunları söyler:

“Paşam, siz de manda fikrini kabul ederseniz sizi de reddederiz. Mustafa Kemal Paşayı vatan kurtarıcısı olarak değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve lanetleriz.”

Neden böyle konuşur Hikmet?

Çünkü delegeler arasında Amerikan mandası taraftarı hiç de az değildir. Çünkü konuşup/ tanışmıştır kendileriyle Sivas’a gelir gelmez.

Çünkü o yıllarda Halide Edip ve Yunus Nadi bile mandacıdır.

Ne var ki, onların yurtseverliklerinden ne Mustafa Kemal’in ne de arkadaşlarının kuşkusu vardır.

Hatta Mustafa Kemal, Halide Edip için Amerikan mandası isteyen delegelere “Lütfen Halide Edip Hanım’a haber gönderiniz, birkaç Amerikan gazetecisinin dolduruşuna gelmesin.” der.

Mandacı Kara Vasıf da “Paşam, bizim amacımızın sizinkiyle aynı olduğunu biliyorsunuz. Biz sadece olanaklarımızın yetersizliği nedeniyle Amerikalıların bize yardımcı olabileceğini düşünüyoruz.” Diyerek aslında kendilerinin de bir ülkenin mandası altına girmeyi düşünmeyecek kadar yurtsever olduklarını açıklamak zorunda kalıyor.

Mustafa Kemal’in ince zekâsına tanık oluyoruz burada. Mandacı olarak onları dışlamıyor, çoğu yurtsever olan bu mandacı delegeleri işin başında yitirmek istemediğinden iknayı yeğliyor.

Her şeye karşın Mustafa Kemal’in “Ya tam bağımsızlık ya ölüm!” sözleri kongrenin kaderini belirliyor.

Tıbbiyeli Hikmet, olanca coşkusuyla aklından geçenleri haykırmasaydı, delegeleri etkilemeseydi kongrenin sonucu ne olurdu acaba diye düşünmeden edemiyor insan.

Tıbbiyeli Hikmet’i kahramanlaştıran bu konuşma, hiç unutulmuyor.

Ona bambaşka bir saygınlık kazandırıyor.

****

Yurt sevgisi, yoksulluk, işgal yılları, işgalcilerle içli - dışlı işbirlikçi portreleri, ihanet, gençlik aşkı, özveri, dostluk- arkadaşlık ilişkileri, zor koşullarda çalışan hekimlerin psikolojisi romanı bir çırpıda okunur yapıyor.

Sakallı Celal, Nazım Hikmet şiirleri, Mazhar Müfit Kansu ile de karşılaşıyorsunuz ilerleyen sayfalarda.

Trajik olan şu ki, ilerleyen günlerde Tıbbiyeli Hikmet için Mazhar Müfit’e “Onu bul da önümüzdeki seçimlerde milletvekili yapalım.” diyen Mustafa Kemal yanıltılıyor. Balıkesir milletvekilleri Tıbbiyeli Hikmet’in öldüğünü söylüyor. Bazıları da Balıkesirli değil de Giresunlu olduğunu söyleyerek kandırıyorlar Mazhar Müfit’i.

Çünkü doğduğu köyün adı Kilesun’dur Hikmet’in. Savaştepe’nin eski adı yani…

Kısaca… O günlerin siyasi ayak oyunlarına kurban gitmiştir Hikmet.

“İnsanım. İnsana ait olan hiçbir şey bana yabancı değildir.” sözünü anımsatan gerçekler…

Tıbbiyeli iken İstanbul’un işgaline karşı direniş örgütlenmesinde yer alan Hikmet, kurtuluşun sonunda milletvekili, belki de Sağlık Bakanımız olacaktı.

Mazhar Müfit’e “Edremit’teki görevimi bırakarak Ankara’ya gitmek istemezdim.” diyen/ yaptığı işler nedeniyle beklentisi olmadığını gösteren bir kimliğin sahibi.

****

Hıfzı Topuz’un kitaplarını okuyunca aydınlanıyoruz ya…

Suat Çağlayan’ın Tıbbiyeli Hikmet’i de onu yapıyor.

Satır aralarında bazı tarihsel gerçekleri anımsatıyor/ öğretiyor bize.

Tıbbiyeli Hikmet, Suat Çağlayan’ın araştırmacı/ gazeteci özelliğinin bir ürünü adeta.

****

Son yıllarında mutsuz bir yaşam sürüyor Hikmet Boran.

Çok sayıda hastayı o mahir elleriyle şifaya kavuşturan genel cerrah Hikmet Bey’in mutsuzluğu ve trajik sonundan sonra düşünüyorum, Suat Çağlayan’ın yakın tarihimize ışık tutan ikinci romanı ne olacak acaba?

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@