06.05.2022, 13:06

Sakallı Celal'e kulak verelim...

'Üç fidanın anısına…'

Bugün 6 Mayıs…

Oğluna kızına Deniz, Hüseyin, Yusuf diye seslenenlere özellikle merhaba!

O üç yiğide özlemle…

Anısını yaşatanlara saygı ile…

Diyerek…

***

Feridun Andaç, "Her birimiz biriktirerek yazarız. Farkında olsak da olmasak da bu böyle!" diyor ve ekliyor: "Yazmak, farkına vararak görmektir; ayırdında olmak, ayırarak sezmek, sezgileriyle de o ayrı olanların nedenlerini / niçinlerini sorgulamaktır. Bu bir yeti midir, evet! Ama doğuşla gelen değil, sonradan kurulandır."

Gazeteci Cengiz Güven, benim için "Yazmaya doyamayan kardeşim!" diyor.

Ben de Feridun Andaçlaşıp sıralayayım:

Yazmak, çıplak kalmaktır. Yazmak benim için bir terapi. İçten gelen yaratıcı bir eylem…

Toplum için yazıyorum, insanlığı aydınlatmak için yazıyorum dersem bu sahici olmaz. Ben, kendim için yazıyorum. Biraz bencillik gibi görünüyor değil mi?

Şöyle söylemiş olayım: Düşüncelerimi bölüşmek için yazıyorum.

İllâ bir şeyleri savunmak istediğimden değil, dönemime tanıklık için yazıyorum. Olup bitenleri herkesin görmesini/ anlamasını istiyorum çünkü.

Yani…

Çağıma tanıklık…

Bunun için de sürekli düşünüyorum, düşler kuruyorum. Düş üreticisi olduğum söylenebilir. Otobüse bindiğimde, tramvayda, metroda, Sarımsaklı- Ayvalık arasındaki yürüyüşlerimde çıkıyor ortaya yazacağım konular.

Yani…

Uyanıkken düş gören/ düşler gören biriyim ben.

Yaşam gerçeğini yazınsal gerçeğe dönüştürmek için debelenip duruyorum.

Soruların ve sorunların, yazmamın itici gücü olduğunu söyleyebilirim.

Yazarken de sözcüklerle boğuşup durduğumu itiraf etmeliyim. Durmadan, en güzel anlatım biçimini bulmaya çalışıyorum. Şiar, bazen 'ilke'nin önüne geçiyor. Pestenkerani sözcüğünü kullandığımda kurduğum tümcenin daha şiirselleştiğini düşündüğüm oluyor. Öte yandan da iki üç arkadaşımın ters ters bana baktığını da görür gibi oluyorum.

Duygularımı, düşüncelerimi ve düşlerimi sanatsal bir dille yeniden biçimlendirdiğime inandığım an, mutluluk denizinde kulaç atar gibi oluyorum.

Şu da var…

Fazlalık sözcükleri ne kadar ayıklıyorsam, çevremdeki kalabalıkları da o ölçüde ayıklamaya çalışıyorum. Çünkü kimisi çok yoruyor. Kimileri de tat vermiyor.

Karşıyaka / Mehmet Atilla Kitaplığı’nda düzenlediğim/ yöneticisi olduğum etkinliklerle çoğaldığım gibi, ayıklayıcılığım nedeniyle de günden güne azalıyorum.

Ne üzülüyorum ne de mutluluk duyuyorum bundan.

Bu, benim gerçeğim!

Ayrı ya da bitişik yazılması gereken 'De'yi, 'Da'yı yazmayı henüz bilmeyenlerin, "ne… ne…" bağlacını kullanamayanların bir yazarlar grubundaki yazışmalarını gördükçe susmalı mı yoksa konuşmalı mı diye düşünmekten kendimi ırak tutamıyorum. Sustukça, yanlış mı yapıyoruz yoksa?

Görmezden mi gelelim bu arkadaşları bilmem ki…

Ayıp oluyor ayıp!

Daha dikkatli olun lütfen!

***

Yazılacak öyle çok konu var ki… Söylenecek öyle çok söz var ki…

Elon Musk, açlar için 6 milyar vermedi, 44 milyara twitter’ı satın aldı.

Şair Eşref, Neyzen Tevfik ve Can Yücel geliveriyor gözümün önüne…

Bir de babam…

Elon Musk ve babam…

Babam öyle güzel küfrederdi ki, üstüne yoktu.

Anladınız siz onu!

Neyse… Geçelim…

Osman Kavala’ya ve arkadaşlarına ağır cezalar kesen ağır ceza mahkemesi yargıçlarından birinin 2018 yılında AKP’den milletvekili adayı olduğu ortaya çıktı.

1000’i aşkın AKP’li avukat da hâkim ve savcı yapılmış.

Duymuşsunuzdur mutlaka…

Susalım mı ne dersiniz?

***

Yazdıkça psikolojim düzeliyor. Yazdıkça fiziksel sıkıntılarımı unutuyorum. Stresim azalıyor.

Beynimi, güçlendirilmesi gereken bir kas gibi görüyorum. Okumayla/ yazmayla beynimi beslediğimi ve zindeleştirdiğimi düşünüyorum.

Konular zaman zaman tepemi attırıyorsa da yazdıkça tedavi oluyor gibiyim. Demek ki yazmak bir terapi diyenler haklı…

Ukrayna’da Türklerin sığındığı caminin bombalandığı söylendi. Mariupol’da camilerin hedef alındığı yazıldı. Hep birlikte öfkelendik. Hele, Akit gazetesinde bu durum daha da abartıldı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 13 Mart 2022’de "Cami bombalanmadı. Camiye sığınan vatandaşlarımızı ülkeye getirmeye çalışıyoruz" dedi.

Bu açıklama ile en azından biraz rahatladık.

Yalanı/ abartıyı ne kadar da çok seviyoruz!

Yalan ve hırsızlık, neden bizi bu denli sarıp sarmalamış, anlamak zor!

Konu yalan ve komedi olunca oldukça zenginiz de…

Eyüp Sabri Esenkal adındaki bir adam "İşsizliğin tek nedeni ülkemizdeki işsizlerdir. Eğer işsizler işe girerlerse işsizlik sorunu diye bir şey kalmaz" deyince kim olduğunu merak ettim.

Malulen emekli cami imamıymış.

Daha başka…

İlim yayma cemiyeti eşbaşkanı, kısa muska yazarıymış.

Fizikçi, biyolog ya da matematikçi olacağı yoktu elbet!

***

Saray’daki bir davette konuklarına; Chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie, liçi meyvesi eşliğinde efuli, starex meyvesi eşliğinde aloe vera, orman meyveli special, bahçe naneli limonata, taze sıkılmış portakal, taze sıkılmış greyfurt, taze sıkılmış havuç, taze sıkılmış elma, pataşur içerisinde çerkez tavuğu, zencefilli somonlu suşi, tartalet içerisinde Antakya usulü humus, susamlı levrek simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş ikramında bulunan RTE, "Ben ekonomistim" derken hangi ekonomi fakültesinden mezun olduğunu ne kendisi söylüyor ne de başkaları…

Gazeteci Memduh Bayraktaroğlu, daha da iddialı: "Ekonomi mektebinde öğrenci bile olmadı."

Ama 'ekonomistim' diyor beyefendi. Hem de gözümüze baka baka…

Havalimanları, yollar, köprüler ve hastaneler "Yap- İşlet- Devret" prensibine göre yapılıyor ve RTE tarafından "Cebimizden beş kuruş çıkmayacak" deniliyor ya…

Gazeteciler haklı olarak soruyor:

"Madem öyle, neden 2022 yılında şehir hastanelerine yapılacak ödemeler için 21.6 milyar Türk Lirası, otoyollar- köprüler için 20.3 milyar Türk Lirası ve Avrasya Tüneli için 540 milyon Türk Lirası ödenek ayrıldı?"

Tam bu noktada Sakallı Celal’in sözleri geliyor usuma ister istemez:

"İnsanoğlunda zeka, midyedeki inci gibidir. Hepsinde bulunmaz."

***

Türkiye’de yazan, çizen, siyaset yapan herkes, Sakallı Celal’in yukarıdaki sözünü hep gözönünde bulundurmalı.

Siz ne dersiniz bilmem.

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@