25.02.2022, 13:11

Neoliberalizm Salgın Aşk ve Devrim

Bu satırlar; pandeminin sonsuzluğa uçurduğu kadına yazılmış bir aşk mektubunun kişiye özel satırları olarak doğaçlama,  tümcelerin başına buyruk yolunu çizdiği, kendini beğendirmek, okutmak kaygusu taşımadan, yitirilen sevgiliye özlem mektubu olarak başlamıştı. Yazıyı bitirdiğimde satırların beni çok uzak kıyılara sürüklediğinin farkına vardım. Ayrımına varmadan sürüklendiğim bu ırak yollardan geri dönmektense, mektubu sizlerle paylaşmak istedim. Eminim paylaşma fikrimi o'da desteklerdi. Ne de olsa bizim gibi sorgulayan, eşitsizliklere, haksızlıklara başkaldıran insanların başlangıç noktası, her zaman aşk değil miydi zaten?

Var olanın inkârı

Yaşamı şekillendirmek,  anlamlandırmak, bizden bağımsız devameden sürece bakıp ben bu akışın neresindeyim sorusuna yanıt arayışı; zor, zor olduğu ölçüde içinde heyecanlar, hayal kırıklıkları, Türkiye özelinde tehlikeler içeren bir süreç. Bu yıpratıcı uğraşta hem kendinle, hem de, ayrımına varmadan; dayatılmış kabuller, ahlaki, duygusal ve metafiziksel “toplumsal değerlerle” boğuşursun.

Soru sormak; var olanın dışında ”başka”nın arayışıdır aslında.

Bu zor yolculukta benim gibi şanslı insanlar ayrıcalıklı çıkar yola; sevdikleri kadın vardır yanlarında.

Sen; yaşamı sorgulamanın zor uğraşında; birlikte yürüdüğüm, imkânsızın arandığı karanlıkta, elimi omzuna attığım kadın, seni özledim.

Sorgulamanın seyri, kendini, var olandan soyutlayıp, farklılaştırarak inkâr etme çabasıdır aslında. Başlangıcı çok zor ve acımasız olan bu süreç, yanıtların oluşturulması, kuramsal alternatiflerin şekillendiği gelişim aşamasında, başınızı döndüren hazza ve değiştirme mücadelesinin pratiğinde kendine inancın olgunluğuna ulaştırır.

Sen olgunlaşmamın, gönül yoldaşı, duygusal birlikteliğin ortağı, seni özledim.

Bulduğun çözümler, oluşturduğun yanıtlar, var olanın inkârı, reddi ve sonucunda yıkımını gerektirir. Yıkıcı olabilmek için; güçlü, güçlü olmak için, âşık olmalısın.

Sen, acımasız, işkenceci sorgulamaları, korkusuz direnişlere, kuru soğukları bahar esintisine çeviren âşık olduğum kadın. Seninle yalnızlıklar, yoksulluklar ikiye bölünür, kolaylaşır, yalnız omuzların taşıyamayacağı ağırlıklar hafifler, mücadele azmi, yenidünyalar oluşturma özlemi ikiye çarpılır.

Neoliberalizm

Neoliberalizm “modern dünya” bugüne değin inkâr ettiği, yetersizliğini, çözümsüzlüğünü pandemi sürecinde acı sonuçlarıyla kabullenmek zorunda kaldı. Herkesin bildiği sır ortaya döküldü.

Dünyamızın ikilemi; var olan çözümsüzlüğün kendinden başkası olmayan, farklı tonla boyanmış eskinin "çözüm" olarak sunulması ya da geleceği şekillendirecek yıkıcı evrensel unsurların, yerel dinamiklerle harmanlanmış örgütlülüğü, onun için;

“Normale dönemeyiz, çünkü eski normalimiz sorunun ta kendisiydi”(1)

Neolıberalızmin sefaletini, süreklilik arz eden can çekişmesini, sonlandırmalıyız.

“Bir çelişkinin kısmi çözülüşü salt bir yeniden uyumun sağlanmasından fazla bir şeydir. Çünkü bu çözülüşle birlikte eski çelişkinin yeni ve daha ileri bir safhaya ulaştığını söylemek mümkündür”(2)

Dolambaçlı yollara başvurmadan tane tane anlatmalı; “senin varlığın, aslında sorunun kendisi”, masken düştü. Biriken pisliği altına süpüreceğin halın da artık yok.

“Bir şeylerin yoluna girmesi için, her şeyin raydan çıkması lazım bazen”(3)

1.5 milyar insanın facebook ta yalnızlığını kandırmacasının göstergesi; var olmanın, tek “somut ispatı”, sanal âlemde, soyut beğeni modern insanlığın zavallılığını saklayamıyor artık.

Neoliberealizm; elde edemediklerini, sanal âlemlerde arayan yığınlara temel insanı gereksinimleri sunamayan aldatmaca, pandemi sürecinde parası olan ülkelerin (azınlığın) sağlık hizmetlerini (aşı)satın almada sorun yaşamadığı, yoksul çoğunluğun (ülkelerin) mahrum kaldığı acımasızlıktır.

Çözülme (neoliberaliz açmazı); çelişkileri önceden oldukları biçimiyle devam edemeyecekleri eşiğin ötesine geçirmiştir ve artık günümüz (gelecek) önceki biçimleriyle yeniden inşa edilemeyecek kadar farklıdır.

Neolıberalizm, imkânsızlığa rağmen becerirsin aldatmacasını ”fırsat eşitliği” olarak pompalayan, bağımsızlaşma (başıboş bırakma) savı altında, finans sermayesinin devletle oynaşmasını (kaynaşma) “özgürlük diye sunmuş, eğitim, sağlık gibi insani en doğal gereksinimleri metalaştırarak piyasa ekonomisi adı altında pazarlayan kapitalizmin; ilkelinden emperyalizm aşamasına uzanan sonuçsuz kandırmasıdır aslında.

Neolıberalizm; vatandaş (kişi) ve devleti yeniden inşa etme sürecinde Avrupa modernleşmesinin iki yüzyıldır oluşturduğu, demokrasiye ait alışılmış, değer ve yapıları kendi geçmişini yadsıyarak olumsuzdan yeniden şekillendirmekte çıkmazında.

Piyasa için üretilen günlük “kültür” metaları, yoz küreselleşmenin, kişiselleşememiş bireyselliğin kullan ve at densizliği, her şeyi ama her şeyi sayıya indiren sözde bilimsel çözümler ne kadarda zavallı, insana uzak.

Ne yapmalı

Merkeze toplumsal dayanışma, adilce bölüşüm içeren insani değerleri koyduğumuzda “yeni ”ana hatlarıyla belirlenmiş olur.

Neoliberalizde “başarı, kişisel kazanma”; başkalarının kişisel başarısızlığı üzerinden yapılan tanımlamadır.  Kazanma ve kaybetme, insan onuruna yaraşır değerlerle yeniden şekillendirilmelidir.

Sınıflar arasında antagonizmanın ulusal boyutu yanında, pandemi bize bir kez daha ispatladı ki; milletlerarası derinleşerek büyüyen eşitsizlik, mücadele ve dayanışma boyutlarının uluslararası ölçekte haksızlıklarla savaşımın gerçeğidir. Bu utanca sessiz kalarak ortak olmak insanlık suçu.

“Utancı bilerek yaşamak korkunç

Daha korkuncu da var, utancı bilerek yaratmak”(4)

Dünyanın birçok yerinde, etnik, bölgesel gericilik, şovenizm kurtuluş reçetesi ve alternatifi olarak kitlelere, ezilenlere sunulmakta. Çözüm, Brexit, Trump,Putın Hindistan’da Narandra Modi liberal politikaların doğal sonucu olan  açık ve gizli faşizan politikalar ve politikacılar olamaz. Sorunun kendisi, soruna yanıt üretemez.

Gelecek geriye dönerek değil, geçmiş analiz edilerek oluşturulur. Gelecekte ortaya çıkabilecek bütün olgular, temellerini bugünde, bugünün bir bütün olarak mevcut biçimlerinde görülebilir.

Bugünden farklı gelecek isteği ve arayışı, isyankâr bir duygu temelinde hareket eden yığınlar tarafından sıkça kendini gösteriyor. Fransa sarı yakalılar Gezi parkı eylemleri gibi. Bu yığınların çıkmazı, “Olmuyor” isyanını, sadece söylem bazında dillendirmeleri. Bunun sonucunda, özellikle neolibereal politikaların uygulandığı Avrupa demokrasilerinde hoşnutsuz ama çözümsüz yığınların varlığı karşımıza çıkıyor.

“Direniş teriminin günümüzde yeğlenmesinin sebebi kısmen, alternatif oluşturmaktan ziyade tepki biçiminde eyleme imkân sağlıyor olmasıdır”(5) Bu çıkmaz sokak durumu, “solun siyasi özne olmasıyla çözülür. Sol siyasi özne olmazsa, gezeğen yok olacak”(6)

Günümüz pandemi ortamında dünyayı ontolojik olarak algılama, salgın öncesi dönemle kıyaslanamayacak şekilde ortaklık gösteriyor. Bu aşama büyük bir sıçrama. Sorunun saptanmasında ortaklığı yakalamak, evrensel boyutun oluşması büyük bir gelişim. Sorun metodolojinin ikinci ayağında. Somut çözüm geliştirilmesi. Evrensel sorun, dünyanın her yerinde aynı çelişkileri yaşayan insanların birlikte yanıt geliştirmesi ve örgütlü mücadelesiyle kesin anlamda çözümlenebilir. Çözüm oluşturulmasında Neoliberal rasyonalitenin içini boşaltmış olduğu bir demokrasiye bel bağlanması mümkün değildir.(7)

Sevgilim

Biz yola insanların daha iyiye laik olduğu şiarıyla çıktık. Evet, sevgilim, seni severken, bütün insanlığı sevmenin sorumluluğu ve hazzını duyuyorum.

Biz, “doğa dışında bulunan gibi doğaya egemen değiliz, tersine etimiz, kanımız ve beynimizle ondan bir parçayız, onun tam ortasındayız, onun üzerinde kurduğumuz bütün egemenlik, başka bütün yaratıklardan önce onun yasalarını tanıma ve doğru olarak uygulayabilme üstünlüğünü sahip olmamızdan öte gitmez”(8)

"Olduğu yerde donup kalmış koşulları, kendi şartları eşliğinde dans etmeye zorlamalıyız"(9) demiş usta, haddimi aşarak, ustanın kibar üslubunu “olduğu yerde donup kalmış koşulları; yazdığımız ve bestelediğimiz şarkılar eşliğinde dans etmeye zorlayıp, yıkmalıyız” olarak ustanın affına sığınarak değiştiriyorum, sevgilim.

Nasılda isterdim kendine iyi bak temennisiyle bu satırları bitirmek. Birlikte çıktığımız yolda, sen sonsuzluğa hiç gitmemiş, hep yanımda var gibisin.

Karanlık sokaklarında yürürken bu çirkin şehrin, elimi omuzuna atıp ”iyi ki varsın” mutluluğunu ve güvenini duymaya devam edeceğim.

En uzun sevdalar

Yarım kalanlardır(10)

-------------------------

  1. Hong Kong da bir duvar yazısı
  2. Bertell Ollman Diyalektiğin Dansı
  3. T.S Eliet
  4. Edip Cansever
  5. Wendy Brown Halkın Çözülüşü
  6. Sahan Savaş 16 Agustos 2020 Birgün
  7. Wendy Brown age
  8. F.Engels Doğanın Diyalektiği
  9. K.Marx Hegel in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Giriş
  10. Cemal Süreyya
Yorumlar (1)
Bekir Hoca 2 yıl önce
Sevgili öğretmenim; her satırını büyük bir zevk ile, tekrar tekrar okuduğum yazınız harika... Neo liberalizm ile ilgili görüşlerinize tamamen katılıyorum... Sevgiliye mektup paragraflarının her birini okurken ayrı ayrı ağladım... Gerçek aşkı, sevgiyi yaşayamadığım için özlemini çektiğimi, ama unuttuğumu fark ettim. Sonra o paragrafların, kendim için hayallerini kurdum. O Hayaller içerisinde çok mutlu oldum. Sonra gerçeğime döndüğümde, boş hayal olduğunu görünce; işte o zaman hep ağladım. Keşke omuzuna elimi koyduğumda, tek başıma omuzumda taşıyamayacağım yaşamın bazı ağırlıklarını paylaşacağını zannettiğim ama tam tersine, bir ağırlık da kendilerinin yaptığı; sahte, yalancı, iki yüzlü sevgililer yerine gerçek aşk ve sevgi dolu, unutamadığım bir sevgilim, bir aşkım olsaymış diye sana gıpta ettim öğretmenim... Meğer gerçek aşka, sevdaya, sevgiliye ne kadar çok hasret kalmışız... Ömürden geriye de zaten ne kaldı ki... Sen gerçek bir dostum olarak, arkadaşım olarak; "İyi ki varsın" öğretmenim... Sevgi ve saygılarımla...
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@