17.06.2021, 10:15

Merdivenli Köyü'ne konan talih kuşu!..

Şöyle geçmişe dönüp de bakınca 80'li yılların romantik şarkıları bizleri alıp başka dünyalara götürdüğünü hatırlarım. Özellikle Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Erol Evgin, Kayahan, Barış Manço ve Cem Karaca şarkılarıyla tüm ülkeyi etkisi altına almışlardır. Onların Plakları, kasetleri yok satıyor ve her kafeteryada zevkle çalınıyordu. Hele hele Tarabya'daki sıra sıra tavernalar kendilerine ait özel şarkıcılarıyla ayrı bir dünya yaratıyorlardı. Müzikte bu başkalaşımı ilk yapanlar Arif Susam, Ümit Besen, Nejat Alp olmuştu; ama İzmir’den öyle birisi İstanbul’a gelip de bu piyasanın içine girdi ki deyim yerindeyse yer yerinden oynadı. O kişi ise sımsıcak şarkılarıyla bizi kendisine bağlayan rahmetli Ferdi Özbeğen'di. Hepimiz, onun şarkılarını zevkle dinler ve söyler olmuştuk. Fuar zamanı İzmirliler, onun Golf Restoran'daki akşam programına coşkuyla koşar ve bu güzide mekan her gece dolup taşardı. Yine yıllarca İzmir’deki iki Palet Restoran'da aynı tür müzik yapan Aziz Özen, hiç unutulur mu? İşte bu atmosferde ülkemizde artık yepyeni bir müzik çığırı açılmış ve her yerde piyanosunun ya da klavyesinin başında şarkı söyleyen şantörler çoğalmıştı. Onlar hem seviliyor ve hem de çok tutuluyordu.

İşte onlardan birini de ben, 1990'lı yıllara doğru Bergama’da tanıdım. Onunla yolumuz Dikili Antur Motel'de kesişmişti. Yerli müşterilerin ağırlıkta olduğu otelde o, her akşam programını geçerdi. Otelin İşletmecisi Ömer Ağabey gözüpek, işini iyi yapmaya çalışan bir adamdı. Otel müşterilerini memnun etmek için akşamları canlı müzik programı yapmayı her zaman arzulamıştı. Yaz akşamları için piyanist şarkıcı Ertuğrul, onun vazgeçilmeziydi. Kendine bonkör olan Ömer Ağabeyimiz, Ertuğrul ile her sezon başı sıkı pazarlık eder ve sonunda da pes eder Ertuğrul’un istediği parayı verirdi; çünkü Ertuğrul sorunsuz çalışır, müşteriler tarafından sevilir ve onları iyi eğlendirirdi. Ara sıra benim de onunla birlikte şarkı söylemişliğim olurdu. Daha sonraları, 2000'li yıllara doğru birbirimizden haberdar olamadık. Ben Antalya çıkışlı Anadolu turlarına koşturmaya başladım. O ise İzmir’e geçip Güzelbahçe taraflarında nezih bir kahvaltı bahçesi açmış ve yıllarca orayı çalıştırmıştı. Dört yıl öncesine kadar bizi ayıran hayat Dikili'de tekrar karşılaştırdı. Duydum ki Ertuğrul ve eşi Dikili’nin Merdivenli köyünde bir butik otel açmış. 

İçimden 'Allah, Allah ne iş' deyip bir gün kendilerine uğradım. Merdivenli, Dikili'ye 15 kilometre ve ünlü Bademli Mahallesi'ne ise 6 kilometre uzaklıkta dağın başında bir köy. Çoğu kimsenin bilmediği bu köy hayvancılık ve zeytincilikle geçimini sağlıyor. Oldukça tepelik araziye konumlanmış köyün yakın çevresinde, pek çok ünlü koylar var. Böyle bir yere Ertuğrul kardeşimiz ve sevgili eşi Gül taa İzmir'den kalkıp gelip, ellerindeki avuçlarındaki son paralarıyla burada küçük bir butik otel inşa ediyorlar. Teyzeleri bile içten içe vah vah bu çocuklar, boş yere dağın başına kısıtlı paralarını harcayacaklar diye düşünmüş. Morallerini bozmamak için onlara bir şey demek istememiş. Bu nasıl bir iş deyip bu hikâyenin ilk kısmını Ertuğrul’dan dinlemiş ve bana çok ilginç gelmişti; ancak onlara burayı nasıl keşfettiklerini soramamıştım. Geçenlerde eşimle birlikte onları ziyaret edip otelin güzel bahçesinde uzunca bir sohbet ettim.

Bu kez Gül Hanım'a dönerek; "Evet, sevgili Gül, eskilerin deyimiyle kuş konmaz kervan geçmez bu güzel köyü nasıl keşfettiniz ve yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz?" diye sordum. "Sözü sana bırakıyorum neler oldu, neler yaşandı bize etraflıca anlatır mısın?" dedim. O, söze “hayalleri peşinde koşanlardanım” diye başladı. "İzmir’de iken çok çalışıyorduk. Bir yandan işimizi yaparken bir yandan da ilerisi için hayal kuruyordum. Günün birinde dağ başında, uzaktan da olsa denizi gören bir butik otelim olsun istiyordum. Hatta yıllar önce bir dergide gördüğüm bir otel fotoğrafını örnek olsun diye kesip de saklamıştım. Olacaksa böyle olsun, küçük ama şirin bu bana yeter diyordum. İzmir’de ki son yıllarımızda bize uğrayan samimi dostlarıma da bu düşüncemi açıyordum. Ne olur, bu hayal ettiğim gibi bir köy bulursanız lütfen bana bildiriniz diye. Epey zaman sonra bizim Bergama’dan samimi arkadaşımız Kenan aradı. Gözünüz aydın, sizin için güzel bir köy buldum gelin görün dedi. Onun tarifine uyarak haftasına Merdivenli Köyü'nü ziyaret ettik. Evet, köy, dağ başında denizden uzakta idi ama deniz manzarası muhteşemdi. İçimden işte tam istediğim gibi bir yer diye geçirdim; ama bize uyan arsa var mıydı yok muydu ve nereden, nasıl bulacaktık? Sıcakkanlı köylü dostlar, birkaç yer gösterdiler ama karar veremedik. Köyde uzun bir sohbetten ve dolaştıktan sonra köy çıkışında Ertuğrul, otomobili birdenbire durdurdu ve yol kenarındaki arsayı göstererek 'burası çok hoşuma gitti, olacaksa burası olsun biz bu araziyi almalıyız' dedi. Arsa içinde kırık dökük eski bir taş yapı vardı; ama önü açık ve manzara muhteşemdi. İleriye doğru bakınca Midilli Adası ve Altınova Sahilleri görünüyordu. İkimiz de konuma çarpıldık ancak sahibi yoktu. O Köyü terk etmiş Saruhanlı'ya yerleşmiş. Hemen telefonunu bulup aradık fakat adam satıcı değildi. Bu cevabı duyunca üzüldük; o ara Ertuğrul ona güzel bir cümle söyledi. 'Amca sen satmazsan senin yanındaki araziyi satın alacağım gel şu arsanı bana satıver ve de para da yabana gitmesin' dedi. Dedi ama amcamız gene 'hayır satmayacağım' diye üsteledi. 'Gene hayallerim suya düştü' diye düşündüm ve boynumuzu büküp hüzünlü bir şekilde İzmir’e geri döndük. Kader mi diyeyim ne diyeyim bilmiyorum, birkaç ay sonra yer sahibi amcamız telefonda arsasını bize satabileceğini söyledi. O an Ertuğrul’la benim yüzümde tekrar gülücükler açtı. Haftasına köyde buluşup, helalleşip arsayı satın aldık. Ve hayallerimizi gerçekleştirmek için ilk etabı böylece geçmiştik."

"Ertesi yıl tası tarağı toplayıp köye geldik ve mimarımızla ile birlikte konağımızı yapmaya başladık. Tabii ki yıllarca özenle sakladığım fotoğrafa göre bir plan çıkararak. Kayalık olan arazimizi kazmak zahmetli de olsa yerden çıkan taşlarla binamızı inşa ettik. Şimdi üçüncü etap olan tefrişat işine girişebilirdik. Ailecek her şeyin özenli olmasını arzuladık. Mutfağımız dünya standardında olmasına özen gösterdik. Mehmet Bey, bir bilinmeyeni daha size açıklayayım. Pencerelerin etrafındaki ve raflardaki örtüleri ben bu hayal ettiğim otelde kullanmak için yıllar öncesinden toplamıştım. Gördüğünüz gibi şimdi onları zevkle kullanıyorum. Onlara bakınca bugün onlar, beni ilk hayal günlerime götürüyor. Konağımızın kapıları eski ve otantik, odalarımızın her birini ayrı döşedik ama eski evlerimizdeki atmosferleri sunmaya çalıştık. Denizden 458 metre yüksekte olan otel bahçemizi geniş tutup akşamları gün batımının zevkini sunmaya çalıştık. Ben, eşim ve oğlum Batu ile biz bir aile işletmesiyiz. Son üç yılda çok dost edindik. Misafirlerimize hizmet etmekten mutluluk duyuyoruz."

"Hatta yanımızdaki araziyi bir misafirimiz satın aldı ve onlar da otel yapacak. İlerdeki araziyi bir başka misafirimiz aldı taş ev yapıp yaz kış burada yaşamayı düşünüyorlar. Köyümüze yeni seçkin komşuların gelmesine seviniyoruz. Öyle ki köyümüzde bir ikinci butik otel daha var. Adı Yalınayak Butik Konak. Bizim aile dostlarımız Enver ve Şengül’lere ait. Burada otel kurmaları için onları ısrarla köyümüze davet etmiştik. İyi ki bize inanıp geldiler. Kendilerinin, buraya gelip güzel bir hotel kurmalarından hoşnutuz. Onlar da mutlular biz de."

Bir Kadın Eli Değerse!

"Araya girip sizlerin gelmesiyle 'köyde neler değişti?' diye Gül Hanım'a sordum. Köyümüz tüm çevrede, ülkede bilinir ve tanınır oldu. Köyün ziyaretçisi arttı. Biz köyümüzü ve çalışkan köy halkımızı seviyoruz. Merdivenli Köy halkı ürettiklerini daha kolay satmaya başladı. En az 4-5 aile haftanın beş günü hakiki ekşi maya ekmek yapıp satıyorlar."

"Aralarında tatlı bir rekabet var. Azime, Halime, Zeynep ve Hayriye teyzeler keçi peyniri de üretiyorlar. Deyim yerindeyse peynirler kapanın elinde kalıyor. Köyün zeytinyağları ve gezen tavuk yumurtaları her zaman revaçta. Bu güzel köyümüz için hayallerimiz daha bitmedi. İleriki haftalarda başkanı ziyaret edip köyün bütün evlerin beyaza boyanmasını isteyeceğiz. Bir de köye kütüphane kurduk mu tamam derim."

Araya girip bir tespitte de ben bulunmak istiyorum. Gördüğünüz gibi, iyi niyetli bir ailenin köyün üzerindeki örtüyü kaldırınca Merdivenli Köy'ün parlayan yüzü ortaya çıkmış oluyor. Köyün üzerine talih kuşu konmuştu bir kere. Cazibesi artmış ve biraz da köylü adına arsalar değerlenmiş.

Zevkle gezdiğim Gülnar Sultan Taş Konak hakkındaki düşüncelerim ise şöyle: Konağın sahibi aile, güler yüzlü ve sevecenler. Gerçek turizm ruhunu içselleştirmişler. Kahve içmek için bile uğrayan misafirlerini sevgiyle karşılıyorlar. Oğul Batu onların her şeyi. Pek çok görevi o üstlenmiş. Konağın, havlusundan yatak örtüsüne, karyolasından banyosuna tüm malzemeler titizlikle seçilip döşenmiş. Her şey birinci sınıf kaliteden. En ince ayrıntısına kadar özen gösterilmiş. Konağın yanında büyükçe bir yüzme havuzu var. Bahçe geniş tutulmuş, yerler çimenle ve güllerle kaplanmış. Mekân, akşamleyin sakin bir ortam içinde masmavi gökyüzünü ve ilerdeki Midilli Adası'nı bizlere sunuyor. Sizlere benim önerim; muhteşem günbatımı saatinde bahçeye kurulun, ister kahvenizi ister tercih ettiğiniz içkinizi yudumlayın. Bana sorarsanız bu atmosfer ve bu manzarada tercihinizi kaliteli bir şaraptan yana kullanın derim. Biz dün akşam günbatımında koyunların çıngırak sesleri yankılanarak köye gelişini zevkle dinledik. Bu anı yaşamınızı arzularım.

Son olarak böyle hayal kuranlara ve hayallerini gerçekleştirenlere kadınlarımıza şapka çıkarılır. Kendilerine, ben de yapacakları çalışmalarda katkı sunacağımı söyledim. İlk icraatımız önümüzdeki günlerde önce televizyon çekimi olacak sanırım.

Merdivenli Köy'ümüze tekrar gelmek üzere biz onlarla vedalaştık; ama siz huzurlu ve sakin bir tatil için yerinizi ayırtmanızı tavsiye ederim.

Yorumlar (1)
Mehmet Erdem 3 yıl önce
Evet,artık Türkiye'de de "butik" otel anlayışı giderek benimsemiştir ve yaygınlaşıyor.Gercek turizm açısından oldukça önemli.
Bir turizmci ve kültür insanı olarak da M.Gülümser keyifli bir dille bu aktiviteyi aktarmış.
Girişimcileri kutlarım.Yolları açık.olsun.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13

Gelişmelerden Haberdar Olun

@