14.12.2021, 19:45

Mehmet Zaman Saçlıoğlu ‘Saatin Arka Yüzü’

Doğduğunda babası üç kez fısıldamış kulağına: Mehmet Zaman, Mehmet Zaman, Mehmet Zaman…

Mehmet adı, babasının dedesinden geliyor. Zaman’ı ise babası koymuş.

"Hayatta en değerli şey zamandır. Yitirince fark edersin ne önemli bir hazinenin kaybolup gittiğini. Bunu unutma diye adını Zaman koydum" diye açıklamış bunu babası.

Soyadı mı?

"Ben aldım oğlum" diyor babası. Açıklaması da şöyle:

"Soyadı kanunu çıktığında babam, Öcal soyadını almış. Bizimkiler kaçmışlar ya Ruslar geliyor diye Van’dan 1915’te. İşte o yıllarda annemin babası Yüzbaşı Abdullah Efendi, Ermeniler tarafından katledilmiş. Güçlü kuvvetli bir adammış. Elini kılıç tutan bileğinden kesmişler de öyle öldürebilmişler. Ailemizin çoğu Ermeni isyanları sırasında öldürülmüş, bir kısmı da Ruslardan kaçarken yollarda tifodan, açlıktan ölmüş. Yurdumuzdan koptuk, kendi toprağımızı bıraktık, Ruslardan öcümüzü almalıyız diye düşünerek babam Öcal soyadını almış. Bir süre böyle kaldı. Sonra dayanamadım, hayatımız öç almayı düşünerek mi geçecek dedim. Aile tarihini araştırdım. Çeşitli tarih kitaplarında bulabildiğim ailenin en eskisi, Saçlı Şeyh diye birine gidiyor. Hiç olmazsa ailemizin ulaşabildiğimiz en eski insanı olarak onun lakabını soyadı diye almaya karar verdim. Gittim bu soyadını aldım. Böylelikle Öcal soyadından da öç alma düşüncesinden de kurtulduk."

Orta sonda yakın arkadaşları 'Saçlı' demişler ona, sonra da kâh kıllı kâh gıllı…

Çoğunlukla Mehmet / Mehmet Bey demişler Mehmet Zaman Saçlıoğlu’na. Memed Kemal ise tavsiyede bulunuyor: "İki isim kullan, yalnızca Mehmet Zaman yeter."

O ise, "Hiçbirinden vazgeçemem, biliyorum soyadım çok uzun Uzunkavakaltındayataruyuroğlu gibi bir şey oluyor hepsi birleşince ama isimlerim bu şiirleri hep birlikte yazdırıyor gibi geliyor bana" diyor.

Lise yılları hadi bir daha ama ilkokul dördüncü sınıftayken birinin ona teneffüslerde bağıra çağıra "Zaman saman. Zaman saman. Zaman saman!" deyip alay etmesi çok canını sıkmış/ sıkıyormuş.

Ortaokul yıllarında annesiyle babasına rest çeker gibi haykırmış: "Bundan sonra bana Mehmet diyeceksiniz. Zaman demek yok!"

Mehmet Dönemi o yıllarda başlıyor.

Yıllar sonrasına gelince…

Yunus Nadi - Haldun Taner öykü ödüllü, Sait Faik Hikâye armağanlı, Yunus Nadi Roman ödüllü, Türkçeyi kullanımı ile Dil Derneği Onur ödüllü/ öyküleri, novellası, şiirleri, roman ve söyleşileriyle  sanat yaşamıyla ve akademisyenliğiyle bir Mehmet Zaman Saçlıoğlu var karşımızda.

Doğduğu günden bu yana kâğıdın, kalemin kitabın bol olduğu bir evde yaşamış olan Mehmet Zaman Saçlıoğlu, iyi bir okur ve yazar olan askeri yargıç bir babanın oğlu.

Öyküler, yakınlarına yazdığı mektupların içinde küçük parçalar halinde yer almış önce.

İlkokul yıllarında anne ve babasına anlattıkları onlara çok komik gelir ve küçük Mehmet’e çok gülerlermiş. Hatta 'palavracı' derlermiş.

"O yaşlardaki palavracılığım bana dedemden geçmiş olmalı" diyen Mehmet Zaman Saçlıoğlu, annesinin babası olan dedesiyle otlarla, çiçeklerle dolu tepelerde yaptıkları gezintileri hiç unutamamış yıllar geçse de... Arka cebinde hep bir cep kanyağı taşıyan dede de belli ki torunuyla dağ tepe dolaşmaktan çok mutlu.

Palavracılığa gelince…

Kafayı bulunca dedesi başlarmış, "Bizim Van’da öyle yüksek buğday başakları olur ki, içinde yürüyen adamın başı görünmez; kaybolmamak için elinde dört arşınlık kargı taşır."

Dedenin palavracılığı espri değil yani…

Mutlu bir çocukluk yaşamış küçük Mehmet.

Keşke o dede yıllar sonra felsefeyle edebiyatı harmanlayan yazılara imza atan şair- yazar- akademisyen torununun profesör olduğunu görse de sarılıp kucaklasaydı onu.

Diyesi geliyor insanın.

***

Ben Mehmetleri hep sevdim. Mehmet Haydar Şeyhoğlu, Mehmet Binici, Mehmet Karagöz, Mehmet Atilla, Mehmet Özçataloğlu, Mehmet Gönenç ve daha niceleri…

Mehmet Zaman Saçlıoğlu ile henüz bir araya gelemedik ama yazdıklarıyla çok seviyorum onu. Yazışıp duruyoruz zaten. Her yazdığımı gönderiyorum ona. Zaman zaman bana özel sorular da sormuyor değil…

Lütfedip gönderdiği 'Saatin Arka Yüzü'nü okuyunca bu kitap hakkında yazmamak olmazdı.

Sadece yazar değil, edebiyatımıza kafa yoran bir bilge olarak görüyorum onu.

Neler dediğine gelince:

"Yaşamdaki fazlalıkları attıkça sanata yaklaşırız."

"Mısranın şairin namusu olması gibi, her öykünün tek başına öykücünün namusu olması gerektiğine inanıyorum."

"Kalemler duygulu yaratıklardır. Onlarda bilgisayarın acımasız mükemmelliği, daktilonun mekanik hantallığı bulunmaz. İnsanla dostturlar, bağ kurarlar."

"Okumak, gerçekten okumak, her okuduğunu birbirine çarpan bir aklın, her okuduğuna daha önceki okumalardan bir şey katan bir aklın işidir. Bir kitap insanı kendi labirentine tutsak eder, yüz kitap onu özgürleştirir."

"Kahvelerde, parklarda okuyan insanlara biraz kuşkuyla bakarım. Okuduklarını değil, bunu gösterdiklerini düşünürüm. Kitabın hakkını kitaba, parkın hakkını parka, kahvehanenin hakkını kahvehaneye vermek hoşuma gider. Deniz kıyıları kitap okumak için değil dalgaları, taşları, kumları, bulutları, rüzgârın, dalganın sesini okumak içindir."

"Bilgiyle doğmadığımıza göre, bildiklerimiz hep başkalarınca da bilinenlerdir."

"Edebiyat, yeni sözlerden çok, yeni biçimlerin sanatıdır."

"Yazmaya otururuz. Önceden tasarladıklarımızı yazarken yazdıklarımızın bir yerinden ayrı bir filiz baş verir. Hızla büyür, dallanır, uzar, öykünün düşündüğümüz ya da sezdiğimiz ilk gövdesini geçer, sonra ağaç oluverir. Tasarladığımız öyküden bambaşka bir şey çıkmıştır."

"Yazmak, bilinçaltıyla bilincin konuşmasıdır. Bilinçle oturduğumuz yazma eylemi, bilinçaltımızın zaman zaman ortaya çıkmasıyla, kalemimizi ele geçirmesiyle, bizi şaşırtıp kendimizi yaratıcı sanmamızla sürer ve biter."

"Yazar, bütün içinde kendini farklı gösterirken ya da saklarken, parçalarda kendini ele verir."

"Bir metnin parçaları paragraflar ve tümcelerdir. Birbiriyle bağıntılı tümceler paragrafları oluşturur. O halde paragraflar hem parçadır hem bütün."

"Öyküler, şiirler, romanlar çok değil, iki yöntemle yazılır. Toplama ve çıkarma yöntemleri…"

"Yazmak,  saatin arka yüzünün işidir. Ön yüzdeki akrep ve yelkovanın bir ânında başlayıp başka bir ânında bittiğini sandığımız yazım işlemi, aslında bilemediğimiz çarkların, yayların, zembereklerin, arka yüzdeki birikimin geniş kırlarından, dağlarından, ovalarından toplanan çiçek polenlerini bal yapma çalışmasıdır."

"Değişmeyen bir gerçek var ki yazdıklarımızda kendimiz çokça yer alırız. Çünkü yazı kendi saatimizin arka yüzünde yazılmıştır, başkasınınkinde değil."

"Aklımız, şiir yazarken başka, düzyazı yazarken başka biçimde işler."

"Sanatta birini usta bellemek ve onun gibi yazmak, yapmak bir gelişme yoludur."

"Biri gibi yazmak ve yazar gibi yapmak… Biri gibi yazmak bir arayıştır. Kendini arayış…"

***

Saatin Arka Yüzü, 119 sayfalık bir kitap. Elinize alınca hemen bitirivereceğinizi sandığınız bir kitap. Hiç de öyle olmadığını sayfaları çevirdikçe anlıyorsunuz. Oysa öykülerini su gibi okumuşluğum var. Saatin Arka Yüzü başka!

Türünün 'Deneme' olduğu ibaresi neden konulmamış ki, onu anlamış değilim.

Oğuz Demiralp’in Yazı Ve Yalnızlık’ından, İnci Aral’ın Yazma Büyüsü’nden, Rollo May’ın Yaratma Cesareti’nden ne kadar zevk aldıysam Saatin Arka Yüzü’nden de aynı tadı aldım.

Mehmetlere olan sevgim bir başkadır demiştim yazımın başında.

Kalemlere, özellikle dolmakalemlere olan ilgim, görüyorum ki Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nda da var. Babam, dört kardeş dördümüze de Pelikan dolmakalem alan bir babaydı. Eve gelirken Hayat Ansiklopedisi, daha sonraları daha başka ansiklopedi fasikülleriyle gelen biriydi. Mehmet Zaman’ın evine ise Resimli Bilgi Ansiklopedisi girermiş.

Ve yığınla kitapların arasında sürmüş yaşamı.

Böyle olunca, onun deneyimden kaynaklanan şu uyarısına kulak vermek şart oluyor:

Genç sanat akademisyenlerinin düştüğü tuzaklardan biridir öğrencinin şu sorusu: "Hocam, bu nasıl sizce, güzel mi, beğendiniz mi?"

Buna güzel, kötü, yanlış, doğru, beğendim, beğenmedim türü bir yanıt vermek hocanın hem intiharıdır hem de cinayeti. Bu sorunun kendisinin yanlış olduğunu söylemek gerekir.’’

Ne de olsa o bir hoca. Estet mi desek yoksa…

Okumadan yazanların da çoğunlukta olduğunu söylüyor Sayın Saçlıoğlu. Bunu yıllar önce bana İzmirliler için Aydın Şimşek söylemişti. "Abi, İzmir’de okumadan yazan çok kişi var."

Saçlıoğlu da söylediğine göre bu konunun üzerinde durmak gerekmez mi?

Yayınevlerini, editörleri sorgulamak gerekmez mi?

Kendinden önceki şairleri ve yazarları okumadan şair ve yazar olunur mu?

Saçlıoğlu’nun şu tümcesi bunu daha iyi anlatıyor: "Yazar, kendi gibi yazıp yazmadığını okuduklarıyla öğrenebilir ancak. Bir de yazdıklarıyla ilgili başkalarının yazdıklarıyla…"

Sadece öykücü / romancı, şair değil o. Edebiyat dünyamızın bilge kişilerinden… Bir estet o!

Sormak istiyorum kedisever Mehmet Zaman Saçlıoğlu’na, "Saatin Arka Yüzü -2-" ne zaman?

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@