05.04.2022, 20:02

Prof. Dr. Veli Lök ve Nobel Barış Ödülü

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 1958 yılında asistanlığa başlayan Prof. Dr. Veli Lök, 40 yıl (9 Şubat 1959-15 Mart 1999)  hizmet etmiş ve EÜTF Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nın “kurucu” öğretim üyelerinden birisidir.

Tüm yaşamı boyunca İzmir’de hekimlik yapmıştır

Çalışkan ve sosyal bir bilim insanı olan Prof. Dr. Veli Lök, tüm yaşamı boyunca İzmir’de hekimlik yaparak topluma hizmet etmiş ve genç bilim insanlarının yetişmesine katkı yapmış, akademik dünyaya, topluma, özellikle gençlere örnek olmuştur.

Türkiye’de Artroskopik Cerrahinin kurucusu

Çok yönlü, yenilikçi düşünen “innovative”, buluşçu “inventive”, girişimci “entrepreneurial, entrepreneruship”,  yeni ve yaratıcı çözümler ortaya koyabilen, entelektüel bir bilim insanı ve hekim olan Prof. Dr. Veli Lök, İzmir’de ve Türkiye’de Ortopedi ve Travmatoloji alanında “Artroskopik Cerrahinin” kurucusu olarak kabul edilmektedir.

İlk asistanlık yıllarından, 1959 yılından başlayarak “minimal invaziv cerrahi” anlamı taşıyan “artroskopinin” önemini kavramış olan Prof. Dr. Veli Lök, önüne çıkan “bürokratik ve diğer ölçüsüz engelleri” yılmadan aşmasını bilmiş, bu alandaki girişimci çalışmaları ile Türkiye’de “artroskopi” nin kuruluşunda etkin olmuştur.

Prof. Dr. Veli Lök’ün yenilik geliştirdiği hastalıklar

Prof. Dr. Veli Lök’ün, “empatik yapısı”, hastaların sorunlarına “çözüm üretme” ve  “ağrılarını dindirme” gayret ve çabası sonucu aşağıdaki yenilikleri yapmıştır:

  • Artroskopi” konusundaki öncülük, 
  • Sklerozan osteomiyelit” sağaltımında özel yöntem geliştirme (Veli Lök oluklaştırma yöntemi),
  • Tibial genu recurvatum” konusundaki yenilikçi çalışmalar (Veli Lök tekniği),
  • Doğuştan kalça çıkığında, 6 aydan büyüki çocuklarda kullanılan “rijid” atel yerine “fleksibl” “Forester-Brown ateli” geliştirmek,
  • Şok dalgalarının” kaynamamış kırık iyileşmesinde Türkiye’de ilk kullanmak,
  • Bilimsel açıdan, geçirilmiş fiziksel işkence izlerinin geç fizik bulgularının gösterilmesi (adli tıp) alanındaki yenilikçi yöntemler geliştirmek.

Prof. Dr. Veli Lök’ün “insan onurunu koruyan”, “insanlığa katkı” niteliğinde yenilikçi bilimsel yöntemler geliştirmesi ve buluşlar yapması, Türk bilim insanlarının uluslararası düzlemde saygınlığını arttırmıştır.

Tıp siyasi ve toplumsal yaşamda etkili olmalıdır

Prof. Dr. Angelika Claussen (Nükleer savaşın önlenmesi için Ulusararası Hekimler-IPPNW, Almanya Başkanı), ünlü Alman Patoloji Uzmanı, Mikroskopik Patolojinin kurucusu ve Berlin Belediye Başkanlığı da yapmış olan Prof. Dr. Rudolf Virchow (1821-1902)’u anımsatarak, onun şu sözlerine yer vermiştir:

Eğer tıp birincil amacını yerine getirmek istiyorsa, siyasi ve toplumsal yaşama da sirayet etmelidir. Tek tek insanların hastalıklarının toplumsal sorunlarla hiç mi ilgisi yoktur”.

“Prof. Dr. Veli Lök, geçmişteki işkencenin tıbbi yöntemlerle kanıtlarını, mağdurların yeni sağaltım yöntemlerini geliştirmiş ve bulmuş, İstanbul Protokolü’nün gerçekleşmesine, diğer çok değerli çalışma arkadaşları ile birlikte (TİHV, İHD) çok önemli bilimsel katkı sağlamıştır.

Prof. Dr. Veli Lök’ün çalışma prensipleri incelendiğinde, 1998’de başlayan Avrupa Üniversite Reformu felsefesi ve ilkeleri ile örtüşmekte, o doğrultuda çalışmalarını yürüttüğü görülmektedir.

Bilimsel açıdan geçirilmiş işkencenin geç fizik izlerinin saptanması

Prof. Dr. Veli Lök’ün, İzmir ve Ege Üniversitesi’nin yaşanan kısıtlı koşulları içerisinde de olsa, özellikle “bilimsel açıdan işkencenin geç fizik izlerinin saptanması” gibi, hem insan haklarını, hem de “adaletin tecellisini” sağlayan, “Türkiye’nin uluslararası saygınlığına” ve “uluslararası bilime” katkı niteliğindeki bilimsel çalışmaları ve buluşları gerçekleştirmiş olması dikkate değerdir ve İzmir için bir “zenginliktir”.

Prof. Dr. Veli Lök, adli tıp alanında bilimsel yöntemler geliştirerek (iğne biyopsisi, sintigrafi) geç tıbbi fizik bulgularını (izlerini) belirlediği “falaka, kaba dayak, elektrik akımı, işkence” alanındaki bilimsel buluşları ve yayınları ile insan hakları açısından hem Türkiye’de, hem de dünyada “adaletin sağlıklı karar” vermesine çok önemli bilimsel katkıda bulunmuştur.

Birleşmiş Milletlerde ”insan hakları savunucusu

“Cumhuriyet dönemi” okullarında yetişmiş bir bilim insanı olan Prof. Dr. Veli Lök, bilimsel çalışmaları ve adli tıp alanında uygulamadaki nükleer tıp ve patolojiyi kullanarak geliştirdiği yenilikçi buluşları ile dünyada ve Birleşmiş Milletlerde ”insan hakları savunucusu, Türk hekimi” ve İstanbul Protokolünü gerçekleşmesinde liderlik yapmış kişi olarak, tanınıp, saygı görmüş, özünde bu çalışmalar uluslararası düzeyde Türkiye’nin saygınlığının korunması ve yükseltilmesine de katkıda bulunmuştur.

Prof. Dr. Veli Lök’ün bu yeni evrensel yöntemleri geliştirmesinde, ailesinin bulunduğu olağanüstü güzel bir doğa içerisindeki ve Uladı Çayı kıyısındaki Yakapınar (Uladı) Köyünde “mutlu bir çocukluk” yaşamı geçirmiş olmasının da etkisi vardır..

Entelektüel bir bilim insanı

Prof. Dr. Veli Lök, bilgisini paylaşarak, saydam bir bilim insanı kişiliği ile sorgulayıcı ve çevresi ile dayanışma içinde çalışabilen, hastalarının ve toplumun sorunlarına duyarlı, özgüveni yüksek, bulunduğu yere ve çevreye değer katan, entelektüel bir bilim insanı olarak tanınmıştır

Avrupa Üniversite Reformunun ilkeleri doğrultusunda çalışmıştır

Prof. Dr. Veli Lök’ün, Türkiye’de ortopedi, travmatoloji, artroskopi ve odaklandığı diğer alanlardaki eğitsel ve bilimsel araştırma çalışmalarını ilerletme “geliştirme” yanı sıra, günümüzdeki Avrupa Üniversite Reformunun temel felsefesini oluşturan ilkelerle özdeş, “multidisipiner” ve paylaşımcı bir çalışma yöntemle çalışmıştır.

Bologna Süreci de denilen bu yenileşmenin başlıca temel ilkeleri

Saydamlık, girişimcilik, katılımcılık, yarışmacılık, multidispliner ve multisantrik çalışma, ortak çalışma, mobilite, bilginin paylaşılması, eğitimin yaygınlaşması, yüksek öğretimde üçlü döngü: ÖL “ön lisans”, L “lisans”, YL “yüksek lisans” ve DSc, PhD “doktora” eğitimi”, yaşam boyu öğrenme (LLL), “tez, patent ve yayınların uygulamaya ve finansmana dönüşmesi”, “bilim insanlarının ve akademik çevrenin, içinde yaşadığı toplumun sorunlarına duyarlı olması ve çözüm üretmesi”, sonuçta yüksek nitelikli-eğitimli ve özellikle “entelektüel” insan yetişmesi, bilim ve teknoloji üretebilen, Dünya ölçeğinde yarışabilen, bilim adamları yetişmesidir.

Avrupa’da 1998 yılında başlayan ve günümüzde de süren “Avrupa Yüksek Öğrenim Alanı” oluşturmayı hedefleyen Bologna Süreci’nden çok önce Türkiye’de Prof. Dr. Veli Lök’ün bu ilkelere benzer ilkelerle çalışarak; topluma ve gençlere öncülük yaptığı, çok sayıda derneğin kurucusu, yine çok sayıda bilimsel etkinliğin, yayının ve ödülün sahibi olduğu görülmektedir.

“Kutsal üniversite bürokrasisini aşmak”

Yüksek “moral, motivasyon” ve “girişimcilik” değerlerine sahip olduğu anlaşılan Prof. Dr. Veli Lök, tüm akademik, entelektüel ve sosyal iletişimini, dönemin sosyo-psikolojik ortamında, “kutsal üniversite bürokrasisini aşarak”, Türkiye’ye bilimsel katkı sağlamak, Türkiye’de genç doktorların eğitimini yükseltmek, halk ve sporcu sağlığına yarar sağlamak, artroskopi kullanımını yaygınlaştırmak, kendi deyimi ile “hastaların ağrısını dindirmek” için kullanmıştır.

“Bastığı yerde ot biter”

Akademik yaşamda, bazı öğretim üyeleri çevresine daha çok ışık verir, bunun için daha çok gayret gösterir ve böyle “Hocalarımız”, “bastığı yerde ot biter” diye tanımlanır.

Prof. Dr. Veli Lök, Türkiye’de “Artroskopik Tanı” ve “Artroskopik Cerrahinin” kurulması adına, genç tıbbiyelilere örnek olan bu çalışmaları çok dikkat çekicidir.

Örneğin, özellikle artroskopi alanında bir okul gibi çalışan Prof. Dr. Veli Lök, Türkiye’den toplamda 350 Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanının yurt dışında eğitim almasına katkı yaparak, gençlerin ve toplumun “moral ve motivasyonunu” yükseltmiş, Sağlık Bakanlığı ve Üniversitelerin yapması gereken bir görevi, “kendine bir ödev olarak görerek” ve “tek başına bir ordu” gibi çalışarak yerine getirmiştir.

“Minimal invaziv cerrahi” ve Artroskopi

Prof. Dr. Veli Lök’ün, bu konudaki çalışmaları, Türkiye açısından o kadar önemlidir ki, “artroskopi” alanında eğitimin gelişmesi, yaygınlaşması, sporcu ve halk sağlığının korunması yanı sıra, güncel olarak “minimal invaziv cerrahi” denilen çağdaş cerrahi girişim yöntemlerin ilk adımlarını Türkiye’de atmıştır.

“Veli Lök’e Anılı Armağan (2007)

Bu bağlamda olmak üzere; Dr İsmail Baloğlu, Prof. Dr. Nurettin Demir, Prof. Dr Şadan Gökovalı ve arkadaşlarının gerçekleştirdiği “Veli Lök Yetmiş Beş Yaşında Etkinliği” ve “Veli Lök’e Anılı Armağan” adlı kitap” (2007, İzmir) ile Prof. Dr. Dr. Ömer F. Taşer ve Prof. Dr. Uğur Haklar’ın yazmış olduğu “Bizim Öykümüz” adlı kitap (2008, İstanbul), özellikle, Türk Tıp Tarihi ve Türk üniversite tarihi açısından da çok değerli, düşündürücü ve “sivil toplumun” gücünü gün yüzüne çıkarması bakımından da önemli çalışmalardır.

Ege Üniversitesi’nde 40 yıl

İzmir’de ve Ege Üniversitesi’nde 40 yıldan çok görev yaptıktan sonra, bilimsel alanda Türkiye’nin adını uluslararası dünyaya duyuran bir bilim insanı olan Prof. Dr. Veli Lök’ün, çalışmaları, emekleri ve ideallerinin, öğrencileri ve sivil toplum kuruluşları (STK, NGO) tarafından anlaşılması, sahiplenilmesi;

Prof. Dr. İbrahim Armağan (1943 -26 Mayıs 2012)’ın belirttiği “Türkiye’de demokrasi kültürünün” gelişmesinin göstergesi,

Prof. Dr. Zeki Zeren (1900 - 19 Kasım, 1973)’in de dediği gibi “Atatürk’ün Cumhuriyet Devrinin, nesiller boyu sürecek zaferidir”.

Sonuç

Sonuç olarak, bir yaşam boyu, İzmir’de yaşayarak, Türkiye’ye hizmet etmiş ve Türkiye’nin adını bilimsel ve insan hakları alanında dünyaya duyurmuş olan Prof. Dr. Veli Lök’ün biyografisinin ve eserlerinin incelenmesi sonucunda, aşağıdaki önerilerin yararlı olacağı sonucuna ulaşılmıştır:

– Prof. Dr. Veli Lök, Türkiye’de genç kuşaklara daha iyi tanıtılmalı,

– Prof. Dr. Veli Lök, TUBİTAK, vb kuruluşlarca, yeniden değerlendirilmeli,

– Prof. Dr. Veli Lök’e “TUBİTAK Bilim Ödülü” verilmeli,

– Prof. Dr. Veli Lök’ün, adli tıp alanında,  bilimsel yöntemlerle “geç dönem” işkence fizik bulgularının saptanması için geliştirmiş olduğu yenilikçi uygulamalar “buluşlar” daha iyi anlaşılmalı,

– BM’in kabul ettiği İstanbul Protokolü (Tıp Fakültesi, Adli Tıp, Adalet Akademisi, Adli Tıp Kurumu, Barolar, TTB, vb) kuruluşlarca daha çok önemsenmeli,

– Sonuçta, ancak bilimsel temeli olan eğitimin, Türkiye’nin ve Türk bilim dünyasının çağdaş dünyada saygınlığını arttıracağı gerçeği bilinmelidir.

Prof. Dr. Veli Lök, İzmir’e, Ege Üniversitesi’ne, Türk Tıp Tarihine ve Türk Bilim Tarihine “değer üretmiş” ve “değer katmış” bir bilim insanı olduğu kadar, özellikle adli tıp alanında, işkencenin geç fizik izlerinin bulgularını saptayan yeni metodlar geliştirmiş ve uygulamadaki yeni buluşları ile ilgili bilimsel çalışmaları ve yayınları ile “insanlık alemi” için önemli sorunlarından birisine çözüm üretmiştir.

Prof. Dr. Veli lök, bu “innovative” ve “inventive” özgün çalışmaları sonucu yurt içi ve yurt dışı STK tarafından birçok kez ödüllendirilmiştir.

Bunlar içerisinde yurt dışından, özellikle iki yabancı ülkedeki (ABD, Danimarka) STK’lar tarafından, ödüle layık görülerek seçilmesi dikkat çekmektedir.

Prof. Dr. Veli lök, 2003 yılı “Eclipse Award” adlı ödülü ve maddi değerini kabul etmemiştir

Bunlardan ilki ABD’deki “İşkence Mağdurları Merkezi’nin 2003 yılı “Eclipse Award” adlı ödülü için seçilmesidir. Adli tıp alanında özgün bilimsel yeni yöntemler geliştirerek, buluşlar yaparak, bilimsel araştırmalara liderliği ile ortaya koyduğu yenilikçi yöntemlerin tüm dünyaca kabul edilmesi ve uygulanması ve İstanbul Protokolü’nün BM tarafından onaylanması gibi gelişmeler Prof. Dr. Veli Lök’ün bu ödüle seçilmesi için gerekçe oluşturduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın, Prof. Dr. Veli Lök, “maddi yönü” de olan bu ödülü, “bağımsız bilim adamı” yönünü gölge yapmasın diyerek, “Eclipse Award, 2003” almak üzere ABD’ye gitmemiş ve kabul etmemiştir.

“İnge Genefke Özel Ödülü, 2004”

Prof. Dr. Veli Lök, “İnge Genefke Özel Ödülü, 2004” için Danimarka’da bulunan “International Rehabilitation Council for Torture Victims, IRTC” tarafından seçilmiş ve bu ödülü kabul etmiştir.

“Yaşayan, bir dünya kültür mirası”. 

İzmir’in yerel yöneticileri ve entelektüelleri, İzmir halkının içinden çıkmış, yaşamı boyunca İzmir’de yaşamış ve dünyaya ışık saçan Prof. Dr. Veli Lök’ün, İzmir’in bir zenginliği,  “yaşayan bir dünya kültür mirası” olarak görmeli, daha iyi anlaşılması ve tanıtılması, gençliğe örnek gösterilmesi için daha çok adım atmalıdır.

“Sosyal Belediyecilik” kavramı ile çalışan yerel belediyelerin, halkın içinde çıkan “yaşayan yerelin kültürel varlıklarına” ve bunların yarattığı “evrensel etkiye” daha çok duyarlı olması, çağımızın gereğidir.

“İşkence izlerini ortaya çıkaran geliştirdiği yenilikçi uygulamalar, buluşlar” ve Nobel Barış Ödülü

Prof. Dr. Veli Lök’ün “adli tıp alanında, işkencenin önlenmesi” amacı ile bilimsel yöntemler ile “işkence geç dönem fizik izlerini ortaya çıkaran, geliştirdiği yenilikçi uygulamalar ve buluşlar”; tüm dünyada kabul görmüş, “insan onurunu”, “insan varlığını”, “adaleti” ve “demokrasi kültürünün gelişmesini” sağlamaya dönük etkileri ile “Nobel Tıp ve Barış Ödülü” alacak ölçüde önemli, evrensel ve değerlidir.

Son söz; Türk entelektüellerinin, akademik ve tıp dünyasının, bu alanda, daha detaylı akademik, entelektüel ve sosyolojik çalışmalar yapması gereklidir.

Yorumlar (16)
Dr Ali Ağzıtemiz 2 yıl önce
Onu tanımış ve birlikte mücadele yoldaşı olmuş olmaktan guru duyarım.
Gözde 2 yıl önce
Sayın Şerafettin Canda hocam sayın Veli Lök hocamızın hizmetlerini çok iyi anlatmışsınız çok teşekkür ederiz
Yusuf köfteci 2 yıl önce
Prof.dr. şerefettin hocamız agzina eline emegine sağlık
Yusuf köfteci 2 yıl önce
Izmir için değerli bir insan veli lök nobel ödülünün
Hak ediyor
Şerafettin hocamızınsa eline saglik
Canan uluçay 2 yıl önce
Şerafettin hocamınızın ağzına sağlık Veli lök hocamız Nobel ödülünü hak eden ve değerli bir insan sevgiler
Dr.Sabri Toksöz 2 yıl önce
Veli Lök hocamızı bize tekrar hatırlatan ,Şerafettin hocama çok teşekkür ederim. Kalemine sağlık.
Gökhan Kırdemir 2 yıl önce
Prof.Dr. Şerefettin Canda hocamız bize geçmişte ne kadar değerli hocalarımızın olduğunu bir kere daha hatırlatmış oldu böylece...
Bize de bu yolda çalışmak düşer.
Murat GACAR 2 yıl önce
RÜZGARIN SERT INSANIN MERT OLDUĞU BIR KOYLU COCUGUDUR.
Bütün Yorumları Görmek İçin Tıklayın
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@