12.08.2021, 09:35

Öğretmenler, Sait Nadir Güven ve İyi Yurttaşlık

Peru’da geçen hafta 51 yaşındaki öğretmen Pedro Castillo, devlet başkanı seçildi.

Peru’da da bütün dünyada olduğu gibi pandemi nedeniyle okullar kapanmıştı. Uzaktan eğitimde billurlaşmış sınıfsal farklılıklar nedeniyle bizde olduğu gibi öğrencilerin tamamı eğitim olanaklarından yararlanamamıştı. Özellikle de dağlık, kırsal bölgelerde yaşayan çocuklar…

Herkesin interneti yok ki… Herkes tabletli, laptoplu değil ki…

İktidar da pek oralı olmayınca Perulu yurtsever öğretmenler elini kolunu sıvayıp yollara düşmüşler. Kırsalın çocuklarına eğitimi taşımışlar. Onları eğitimsiz bırakmamışlar. Bu konudaki dayanışmacı çözümlerini halkla paylaşıp halk için umut olmuşlar ve bunu siyasal bir programa ve umuda çevirmişler.

Perulu, et süt yiyip içemiyorsa da gözleri kör değil. Öğretmenlerin bu aydınlatıcı çabalarını ve özverilerini iktidara karşı bir seçenek olarak görüp Pedro Castillo’yu kendilerine başkan seçiyorlar.

Karşıyakalı siyaset bilimci ve gazeteci Deniz Yıldırım’dan öğrendim bunları.

***

Geçmişinde TÖS, TÖB-DER gibi mücadeleci sendikal geleneği olan Türkiye öğretmen hareketi, son yıllarda da EĞİTİM-SEN’le bu geleneğini başarıyla sürdürüyor diyebiliriz. Eksikler, aksaklıklar olsa da…

Bunu söylerken, 1990'da kurulan EĞİTİM-İŞ, hemen arkasından EĞİT-SEN ve iki kardeş sendikanın birleşmesiyle oluşan EĞİTİM-SEN’le Türkiye öğretmen hareketi ne gibi kazanımların kapılarını aralamıştır, bunun da muhasebesini yapmakta yarar var tabii ki…

Her milli eğitim bakanıyla müfredat programını değiştirmeyi alışkanlık haline getiren AKP’nin eğitim politikalarına karşı, eğitim çalışanları örgütleri bu konuda köylümüze/ kentlimize/ öğrencilere ve velilere ürettiği eğitim projeleriyle güven verebilmiş midir, düşünmek gerek.

Şurası kesin ki, milyonlarca öğretmenimiz, öğrencimiz ve velilerimiz AKP’nin gerici eğitim politikalarına karşı bir seçenek oluşturma konusunda başarılı olamamıştır.

Fakir Baykurt, Mahmut Makal,  Mehmet Başaran, Talip Apaydın, Gültekin Gazioğlu, Niyazi Altunya, Feyzullah Ertuğrul ve daha onlarca sayabileceğimiz örnek öğretmenler yetiştirmiş olan Türkiye, ne yazık ki bir Pedro Castillo yetiştirememiştir.

Eğitim-Sen, Peru örneğini büyüteç altına almalı ve bu konuda projeler geliştirme adına çaba harcamalıdır. Neden bizim bir Pedromuz yok diye bunu kendisine sorun yapmalıdır.

***

14 yıl sendikacılık yaptım. Sendika binasına gelince devrimci söylevler çeken ama okulunda sessizleri oynayan öğretmenler tanıdım. Öğretmen hareketinin halkla bütünleşememesinin gizi de burada zaten. Mış gibi yapanlarımız çok çünkü…

Perulu öğretmenler, başta öğrenciler olmak üzere anne ve babaların gönlüne taht kurdu. Pedro Castillo gerçeği bu!

Binlerce köy okulu tek tek kapatılıyorken hangi öğretmen örgütü, köylere gidip öğrencileri ve onların annelerini/ babalarını bu konuda aydınlatmaya çalıştı?

Victor Hugo’nun o ölümsüz sözlerini köylüye açıklamak için hangi sendika yollara düştü?

"Her kasabada ışık saçan bir öğretmen ve bu ışığı söndürmeye çalışan bir papaz vardır" sözünün anlamını açıklayabilmek için bundan güzel bir fırsat olur mu?

Köyler, daha doğrusu kırsal, öğretmensiz bırakılarak köylü; yağmursuzluğun/ susuzluğun duayla, yangının tekbirle üstesinden gelinebileceğine inananların eline kaldı.

EĞİTİM-SEN, Victor Hugo’dan hareketle topluma bir mesaj verebilir, iktidarın çirkin emellerini anlatabilirdi. İktidarın, öncelikle kırsalı cahilleştirme çaba ve niyetini teşhir edebilirdi.

Yapabildi mi?

19 yıllık AKP iktidarına karşı hangi öğretmen örgütü köylü için umut olabilmiştir?

Toz kondurmadığım EĞİTİM-SEN’in bu konuda öğrencilerle ve kırsaldaki anne ve babalarla kucaklaşabildiğini yazmak/ anlatmak isterdim.

EĞİTİM-SEN Genel Başkanı Nejla Kurul,  ilk fırsatta Pedro Castillo’yu Türkiye’ye davet edip deneyimlerinden yararlanmalıdır. 'Peru örneği' olarak son Peru seçimleri, siyaset bilimciler ve sendikacılarca mercek altına alınarak eğitim fakültelerinde tez konusu olarak işlenmelidir.

"Sahi… Nerede bizim Castillolarımız?" diyen Deniz Yıldırım’ın sözlerine bu anlamda kulak verilmelidir.

Bizim öğretmen hareketimiz, şurası bir gerçek ki Pedro Castillo yetiştiremedi.

***

Öğretmenimizin binbir türlü derdi varken onları üzmek istemem ama Pedrolaşmaya pek niyetleri yok gibi.

1931 yılında doğan, 1954 yılında Kara Harp Okulu’ndan topçu asteğmeni olarak mezun olan, değişik bölgelerde kıta hizmetinde bulunan, Viyana ve Belgrad askeri ataşeliği yapan, 1981’de tuğgeneral olan, sıkıyönetim komutan yardımcılığı yapan ve 1985’te emekliye ayrılan Sait Nadir Güven’in kitabını okuyunca düşünür oldum: "Hangi öğretmen yazdıklarıyla/ sorularıyla iktidarın başını ağrıtıyor?"

Çalışırken 657 sayılı devlet memurları yasası nedeniyle bunu yapamamış olduğunu anlıyorum ama emekliye ayrılınca neden Sait Nadir Güven olmak yolunda çaba harcamazlar?

Dikkat ediyorum, öğretmenler sadece sosyal medyada varlar. Hangisi, eğitim sorunlarını/ çözüm yollarını yazarak paylaşıyor annelerle/ babalarla?

Hesap sorulacak milli eğitim bakanı mı yoktur? Hesap sorulacak il milli eğitim müdürleri mi olmamıştır? Neden tepkilerini, önerilerini, hak arayışlarını ve uyarılarını yazılı olarak/ dosya olarak hazırlayıp kitaplaştırmamaktadırlar?

19 yıldır başa bela olan bir iktidara karşı hiç mi soracağınız soru yoktur?

Her müfredat programı değiştirildiğinde "Allah kahretsin!" yakınmalarıyla sorunlar nerde çözülmüş ki… İktidarın iş başından uzaklaştırılması Allah’a havale edilemeyecek derecede önemlidir çünkü.

Sait Nadir, oylumlu kitabının başında rest çekercesine diyor ki; "Siyasi iktidar, Emevi Sünni İslam’ın dayatılmasında türbanı kullanmaya başladı."

"Benim anam da takardı" benzeri bir tümceyle türbana meşruiyet kazandırma eğiliminde değil. Konuyu hafife aldığı yok. İktidar sahiplerine yumuşak tepkiler vermiyor. Hesap soruyor.

"Türbanlı kadınlar kamu alanına, özellikle TBMM çatısı altına nasıl alınıyor? Şapkalı kadınlar neden alınmıyor?"

Türban, ileri değil geridir. Bütünleyici değil parçalayıcıdır. Türban, ülkemize büyük zararlar verecektir.

"Suudi Kralının ziyaretinde verilen çok kıymetli hediyeleri devlet hazinesine teslim etmeyip sahiplendiğiniz, çocuğunuzun düğününde toplanan takıların yarısını Mehmetçik Vakfı’na ya da şehit ailelerine bağışlayacağınızı vaat ettiğiniz halde sözünüzü tutmadığınız, bu vaadinizi kamuoyunda itibarınızı yükseltmek için yaptığınız…

Bütün bunlar basında yayımlanmaktadır. Bunlar ne derece doğrudur ya da doğru değildir?"

Cumhurbaşkanıyla ilgi olarak, "Lisan bilgileri nedir, dereceleri nelerdir (belgeli olarak)" diye soruyor.

"Halk arenasında sizin 'referandumdan hayır çıkarsa felaket olur' dediğinizi duydum. Bu doğru ise açıklayınız!"

Soruyor da soruyor emekli asker Sait Nadir Güven…

Cumhurbaşkanına, meclis başkanına, anayasa komisyonu başkanına, Bülent Arınç’a, diyanet işleri başkanına ve sorumlu mevkilerde bulunan her kişiye…

Sormanın ötesinde kınanacak kişileri de kınıyor.

Tecavüze uğrayan çocuk için "Bir defadan bir şey olmaz." diyen türbanlı bakanı ve "10 tane kaçak imam hatip okulu yaptım" diyen densiz eski Kayseri Belediye Başkanını…

Tabii ki yüreği kan ağlıyor, yıllarca emek verdiği Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihten gelen güçlü sistematiğinin bozulması karşısında.

"Lozan’ın şeref gününde siz lütfedip Anıtkabir’i ziyaret etmediniz, laikliğe darbeyi yeğlediniz."

Bunu da meslektaşı olan Milli Savunma Bakanına söylüyor, sorguluyor.

Milli Eğitim Bakanının yalanlarını sergiliyor.

Askeri liselerin, harp okullarının genleriyle ve tarihsel yapıları ile oynanmasını hazmedemiyor, 'yaptığınız yanlıştır' diyor.

Sağlık Bakanına "Askeri hastaneleri neden 15 Temmuz hain darbe öncesinde sağlık bakanlığına bağlamadınız da darbeden hemen sonra bu işe giriştiniz?" diyor.

Soruyor, eleştiriyor, düşüncelerini dillendiriyor, sorularına yanıt verilmediğinde tekrar soruyor, sorguluyor.

İktidarın yaptıklarını onaylamadığı için uyarıda da bulunuyor askerce. "Orduya, camiye, adalete, siyaset sokulması ülkeyi kan çanağına dönüştürür."

Bu ülkede bir zamanlar başbakan vardı ya… Sorularından biri de ona:

"Eli sopalı, palalı, korkunç aletli polisin yanındaki vatandaşa saldıranlar kim? Sopayla gençleri öldürenlere nasıl tahammül ediyorsunuz? Son Ali İsmail’in sopayla dövüle dövüle öldürülmesi beni çok etkiledi, inanılmaz strese girdim. Bu olay sizin iktidarınızda ve sizin polisiniz yanında oluyor. Siz bir dindar insan olarak bunu nasıl hazmedebiliyorsunuz?"

Baro üyesi bir avukat gibi…

İnsan Hakları Derneği yöneticisi gibi…

***

404 sayfalık kitabında samimiyet, duyarlılık ve doğruluk var. (Favori Yayınları-Haziran 2021 / Ankara)

Kendi adına, bizim adımıza 'muhalif' bir rol üstlenerek…

İyi vatandaş, iyi yurttaş, sorumlu birey örneği sergiliyor kitabında.

Değinmediği konu kalmamış adeta… Örneğin Ayasofya…

Diyor ki; "Ayasofya, tüm tarihi ve sanatsal değerleri korunarak müze olarak kalmalıdır."

"Hâlâ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yüceliğine inanıyor musunuz? Bu sistem içindeki yanlış olduğuna inandığım pek basit bir iki soruma neden yanıt vermiyorsunuz/ veremiyorsunuz?" diye de hesap soruyor birilerine…

Kısaca, bildiğini okuyor aslan asker.

Açık açık da diyor ki; "AKP’ye karşıyım ve tepkiliyim."

Bir umudu da şu: "Elbet bir gün güneş, bu ülke semalarını da aydınlatacaktır."

***

Evet… Bir gün AKP iktidarının bulunmadığı günlere de ısısını ve ışığını gönderecektir güneş.

Sorumlu bireyler, iyi yurttaşlar, çalışkan vatandaşlarla…

Yorumlar (2)
Hakkı Ülkü 3 yıl önce
Döktürmek fiili buna denir
Mehmet Büyükçelik 3 yıl önce
Çok iyi bir muhalif eleştiri... Herkes okuyup düşünmeli. Daha iyi bir ülke olmalıyız.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@