18.05.2022, 12:23

Maden Dağı'nın Çocukları...

Sekiz yıldır Soma deyince ilk akla gelen 301 madencinin hayatının çalındığı o korkunç gün. 13 Mayıs 2014'te zaman durdu Soma'da. Gidenler dönmeyecek, kalanlar hep yarım kalacak. Sekiz yıldır Soma'nın acısı dindirilemedi, çünkü adalet yerini bulmadı. Gencecik kadınlar yapayalnız çocuklar babasız ve sahipsiz kaldı. Şimdilerde Soma sokaklarında bir avuç insan yürüyor madencileri anarken. Oysa bir zamanlar Soma'da, Soma madenlerinde başka bir hayat vardı. Bugünden bakıldığında çok ütopik bir hayat. Güven, adalet, emeğe ve insana saygı vardı. Ömrünü madene vermiş Hayriye Ülker anlatıyor işte o Soma'yı. Emeğin değerli olduğu zamanları anlatıyor ve insana yakışan bir hayatın istendiğinde nasıl mümkün olabildiğini...

Hayriye Ülker, şimdilerde 84 yaşını Dikili Salihler Mahallesi'nde sürdüren bir maden emekçisi. Soma madenlerinde açmış gözünü. Henüz 2,5 yaşındayken babası Rüstem usta tüm aileyi almış getirmiş Soma'ya. Madende yaşamaya başlamışlar.Hayriye Ülker, 1940'ların sonu 1950'lerin başında Soma madenlerinde bambaşka bir hayatın tanığı olmuş. Bugünkü acımasız düzenden çok farklı, ütopik bir hayatın tanığı.

Söz, Hayriye Ülker'de:

''Madende sadece işçiler değil, ocak başçavuşu, ustası, marangozu, tornacısı, aileleri herkes yaşardı. Benim çocukluğum, genç kızlığım hep madende geçti. Evlendim, eşim dışarıda çalıştığı için yine madende ailemin yanındaydım. Emekli oldum yine madendeydim''.

Fotoğraf: Hayriye Ülker

Madende mahkumlar da çalışırdı

''Öyle bir yerdi ki, cennetimizdi adeta. Anlatsam da bugün anlaşılması mümkün değil. Öyle bir birlik, beraberlik duygusu içindeydik. Evlerimiz bitişikti. Beyler sabah vardiyaya, hanımlar birbirine kahveye gider. Öğle vaktine dek yemekler yapılır, evin beyleri madenden gelip yemek yer sonra yine iş başı. Baş çavuşlar işbölümü yapmıştır, herkes nereye gideceğini bilir madende. Öyle tepende dikilip çalış diye bağıran kimse olmaz. İşçiler pavyon dediğimiz evlerde kalırdı. Mükellef zamanını da yaşadık. Mahkum zamanını da. Mahkumlar geldi, onlar da madende çalıştı. Hiç bir olay çıkmadı''.

1940´taki Milli Koruma Kanunu ile İkinci Dünya Savaşı´nın yol açtığı ekonomik sıkıntıların önüne geçilmesi için çıkarılan mükellefiyet kapsamında köylerde işi olmayan erkekler, muhtarlar vasıtasıyla mükellef memurlarına bildirilirmiş. Mükellef memurları gözetiminde maden ocaklarına yollananlar arasında kaçma teşebbüsünde bulunan olursa askerler tarafından yakalandıklarında hemen kömür ocaklarına gönderilirlermiş. Hayriye Ülker ve ailesinin madende yaşadığı dönemde çok sayıda mükellef ve mahkum bu ocaklarda çalışmış. Ancak her türlü zor koşula rağmen, madende çalışma huzurunun ve barışının bozulmadığını anlatıyor Hayriye Hanım. Bunun en önemli nedenlerinden biri de dönemin İşletme Müdürü Nadir Hakkı Önen.

Fotoğraf: Maden idari çalışanları

İsviçre'de maden mühendisliği eğitimi alan Önen, 1924'te Zonguldak'ta açılan Yüksek Maden Mühendisliği Mektebi- Ali'sinde hocalık yapmış. Garp Linyitleri İşletmesi'nin kurulmasıyla Soma'ya işletme müdürü olarak gönderilmiş. İşçi dostu olarak tanınan Önen'in yönetiminde işçi sağlığı uygulamalarına büyük önem verilmiş. Kamyonların kömür taşıdığı virajlı dağ yollarında kaza olmaması için bugün hala kullanılan iç bükey ve dış bükey ayna sistemi ilk kez Soma'da uygulanmış. Sendika kanunundan sonra Soma'da ilk işçi sendikası Önen'in işletmesinde kurulmuş. Maden sahası içerisine bir okul da inşa ettiren Öner, işçilerin çocuklarını okuttuğu gibi, öğretmenlerin maaşlarını da kendi cebinden verirmiş.

İşçiye, emeğe verilen değeri ise bakın nasıl anlatıyor:

''İşçiler ocaktan çıkınca duş alır, tertemiz giyinip evlerine öyle giderlerdi. Her ay her aileye 5 kilo şeker, yağ, makarna, pirinçten oluşan erzak verilirdi. Ailede madende çalışan iki kişi varsa iki ayrı erzak verilirdi. O kadar yağı ne yapacağımızı bilemezdik. Kömürümüz, odunumuz kamyonla gelirdi hatta emekli olduktan sonra bile odun kömüre para vermedim. Yaz tatillerinde ise kamp yerlerimiz olurdu. Soma'ya yakın Dikili, Kabakum, Bademli gibi sayfiye yerlerinde aileleri devre mülk usulü kampa yollardı işletmemiz. Çarşamba günleri madende yaşayan ailelere araba verilirdi, Soma pazarına giderdik. Pazara gidilmediğinde ise ayakçıya siparişlerimizi verirdik, ayakçı ne lazımsa eve kadar getirirdi''.

''Perihan Altındağ Sözeriler, Mualla Gökçaylar, dönemin tanınmış, çok sevilen yorumcuları şarkıcıları gelir konser verirdi. Sonra futbol maçları olurdu. İzmir takımları gelirdi, herkes sandalyesini kapıp maç izlerdi. Madende bir sinema salonumuz vardı. Vizyondaki filmleri izlerdik. Salona tiyatro kumpanyaları da gelir temsil verirdi''.

 

Fotoğraf: Hayriye Ülker

''Sadece bir kaza oldu, onu da hayal meyal hatırlıyorum 14 yaşlarındaydım'' diye devam ediyor Hayriye Ülker. ''1950'lerin başı olmalı. Sanıyorum 50 işçinin vefat ettiğini söylendi o zaman ancak benzer büyüklükte bir kaza o o madende bir daha yaşanmadı.'' Babam iki kompresör makinesi kurmuştu. Afacan ve Efecan diye isim vermişti makinelere. Evden kompresörlerin sesini dinlerdi herhangi bir sorun olur da anında müdahale etmek gerekir diye. Öyle titiz bir ustabaşıydı. Cebinden birkaç mühendisi çıkarırdı''.

''İlkokulu madende okudum. Öğretmenimiz Cafer Bey'di. Öztürkçe'nin özünü öğretmiştir bize. Ülkede nerede ne yetişir, coğrafyası, haritası ...Şu anda bile Türkiye haritasını ezberden çizebilirim. Hepimiz mandolin ve flüt çalardık. Öğretmenlerimiz arasında Köy Enstitüsü çıkışlı olanlar vardı. Öyle değerli öğretmenlerin elinde yetiştik biz''.

''Adanmışlık duygusuyla çalıştık''

Hayriye Hanım da yıllar sonra tıpkı annesi gibi madende çalışmaya başlıyor. Galimko adı verilen kooperatifin hem satış elemanı hem muhasebecisi yani A'dan Z'ye her konuda sorumlusu oluyor. Gerektiğinde tek başına mal almaya gidiyor, gerektiğinde ürünleri fiyatlandırıyor. Kasada para alışverişi yapıyor. Öyle bir adanmışlıkla çalışıyor ki, ''Kasada bir tek kuruş kayıp olsa gözümüze uyku girmezdi'' diye anlatıyor o dönemleri.

Fotoğraf: Hayriye Ülker ve kızı emekli öğretmen Ayşegül Ersoy

''Diyorum ya'' diyor, Bu anlattıklarımı anlaman zor. Gerçek miydi? Evet hepsi gerçekti. Sosyal haklarıyla, birlik beraberlik duygusuyla bambaşka bir dünyaydı maden. Ne zaman özelleştirme gündeme geldi bu dünya da bozuldu. Her şey bitti tükendi, dayanışma kalmadı. Ben o dönem emekli olmuştum. Pek çok arkadaşım da emekliye ayrılmıştı. Ama bazılarımızın çocukları madende çalışmaya devam etti. Ne var ki onlara bıraktığımız dünya artık eski dünya olamadı bir daha''.

Fotoğraf: Maden kompresör makinesi...

Yorumlar (2)
Mehmet Can GÜRBÜZ 2 yıl önce
Gurup Yorum'un madenci türküsünden bir bölüm:Yerin derinliklerinden geldiler
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
Ne kadar diplere bastırılsa
O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
Ağır ağır geldiler
Sonra her gün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
Ve adını değiştirdiler ülkenin
Ve Ozan EMEKÇİ'den bir maden türküsü:
yer altında korka korka
gezdik maden ocağında
kalın kalın damarları
ezdik maden ocağında

birleşti kazma sesleri
çınlattı bütün her yeri
korku sardı şu beyleri
kızdık maden ocağında

kazmayı vurduk madene
ses çıkardı tane tane
göçük altındaki yine
bizdik maden ocağında

emekçiyim bu son karar
yılgınlık yok direniş var
patronlara birer mezar
kazdık maden ocağında
NAZAN KURT 2 yıl önce
Hayriye ablam çok güzel anlatmış somalı olarak madende yaşayanların birlik ve dayanışmasına hep hayranlıkla bakardık..somadan hep madene çıkmak isterdik..yeni yıllarımıza hep beraber işçi lokalinde madende el ele omuz omuza eğlenerek girerdik..babam madenci olmamasına rağmen bizde verilen o erzaklardan nasiplenirdik madenci aile dostlarımız sayesinde..özelleştirmeyle birlikte her şey yok oldu..Hayriye ablamın anlattıklarıyla o güzel günleri tekrar anımsadım..teşekkür ederim
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Ankaragücü 35 39
14. Samsunspor 34 39
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@