25.09.2021, 11:12

Korkut Boratav’la Özelleştirmeler Üzerine Bir Söyleşi

Varlığından ve amacından daha önce bahsettiğimiz Dayanışma Meclisi, ‘Dayanışma Forumu’ isminde bir dergi yayınlamaya başladı. Üç ayda bir yayınlanacak olan dergi, internet sitesinde ücretsiz yayınlanıyor. İkinci sayısı bu ay yayınlanan derginin ilk iki sayısında çok değerli gazeteci, iktisatçı ve akademisyenler yazdı.

Dergi, her sayısını bir temanın işlenmesine ayırıyor. Şimdilik çıkan her sayıyla ilgili 1, 2 köşe yazısı yazmayı planladım. Bu ayın konu başlığı "Özel Güzeldir’den Çökme’ye: Özelleştirmeler ve Yağma Ekonomisi."

Sayıda, konunun uzmanı olan Türk bilimciler arasında en önde geleni, büyük alim Korkut hocayla bir söyleşiye yer verilmiş. İlk soruya cevaben hoca, kendi deyimiyle ‘bilinen gerçekleri tekrar ederek’ başlıyor.

İkinci soru özelleştirmeyi savunanların temel argümanlarından biriyle ilgili. Kabaca özel sektörün kaynak kullanımında gerçekten daha tasarruflu olup olmadığıyla ilgili bir soru soruluyor hocaya. Hoca, bütüncül bir cevap verebilmek için neoliberalizmin pratiğe nasıl döküldüğünü anlatıyor; "1980’lere gelindiğinde, özelleştirme gündemini tetikleyen nesnel tabloyu hatırlayalım: Batı kapitalizminde üretim araçları mülkiyeti üzerinde kapitalist sınıfın tekeli son bulmuş; devlet işletmeleri yaygınlaşmıştır. Devlet, ayrıca, eğitim, sağlık, emeklilik gibi kamu hizmetlerini yurttaşlara parasız olarak sunmaya başlamış; finansmanını büyük ölçüde kapitalistleri vergileyerek karşılamıştır. Sonunda egemen sınıflar saflarında, bu dönüşümleri mümkün kılan sınıflar-arası uzlaşmanın kapitalizmin bekasını tehdit etiği teşhisi yaygınlaştı. Sermayenin sınırsız tahakkümünü dünya çapında yeniden yerleştirmeyi hedefleyen karşı saldırı (neoliberalizm) bu teşhisin sonucudur… Egemen sınıflar neoliberal tasarımı inşa ederken, yönetme iddiasında oldukları kapitalizmin doğasında var olan “vahşi” özellikleri, “yağmacı” nitelikleri, genleri yeniden keşfettiler; onları hayata taşıma mücadelesini başlattılar. Sözünü ettiğiniz özelleştirme, bu tasarımın bir parçasıdır. … Kapitalizm, bu tıkanmayı aşmak için tarihsel kökenlerinde yer alan ilkel sermaye birikimini yeniden keşfetti; modern biçimi, özelleştirme olarak adlandırıldı.

Özelleştirme, ilkel birikim gibi, yutarak, mülksüzleştirerek, geçmiş birikimlerin sonucu olan servetlere, varlıklara el koymak anlamına gelir. Kapitalizmin dinamik, yaratıcı aşamalarını belirlemiş olan üretken sabit sermaye stokunu artırmaz."

Peki bu stoku arttıramasa da, sınırlı kaynakları devlet işletmelerine kıyasla daha verimli kullanabilir mi? Hoca bilimsel araştırmalarda bu savı destekleyen bir göstergenin olmadığını söylüyor ve başka bir şaşırtıcı örnek veriyor; "Bir örnek vereyim: 1989’da World Development dergisi özelleştirme temalı bir özel sayı yayımladı (Cilt 17, No.5). O tarihe kadar gerçekleşen araştırmaların dökümü yapıldı. Katkı yapanların büyük çoğunluğu (ki bunlara Dünya Bankası uzmanları da dahildir) özelleştirmenin esas olarak ideolojik-siyasi bir tercih olduğunu; ardında çok güçlü ekonomik nedenler olmadığı hususunda hemfikir olmaktaydı."

Ardından gelişkin kapitalist ülkelerde, çevre ülkelerde ve eski Sovyet ülkelerinde özelleştirmelerin tarihsel gelişimleri konuşuluyor ve konu Türkiye’ye geliyor. Sefaletimiz karşısında Türkiye’nin liberal olmadığını iddia eden liberallere, ülkemizin gayet liberal olduğunu anlatmaktan bıkmıyor hoca. Önce nasıl başladığını ele alıyor; "Neoliberalizmin Türkiye’ye girişi, aslında, Thatcher (1979) ve Reagan’ın (1981) tarihlerinin arasında yer alır. Türkiye’nin simgesel iki tarihi 24 Ocak ve 12 Eylül 1980’dir. Ancak Türkiye’de özelleştirme, neoliberal programın ilk aşamalarının bir öğesi değildi. Program “serbest piyasa” söylemi içinde pazarlanıyor; dış ve iç ticarette, bankacılıkta kaynak tahsisini etkileyen devlet müdahalelerinin giderilmesine, çiftçiyi koruyan desteklerin tasfiyesine öncelik veriliyordu." 82 Anayasası’nın özelleştirme değil kamulaştırma içerdiğini, aynı yıllarda TÜSİAD başkanı Ali Koçman’ın" Türk özel sektörünün kamu iktisadi teşebbülerinin mülkiyeti üzerinde bir talebi yoktur" demecini hatırlatıyor. 80’lerin ortalarında Dünya Bankası’nın özelleştirmeleri daha ön plana çıkarmasıyla Özal’ın bunu ufak ufak başlattığına değiniyor. 1991’de ise Dünya Bankası, bir raporla Türkiye’yi kendi özelleştirme gündemine katıyor. Bu raporun önerileri 94 krizinden sonra benimseniyor.

Sonrasında ‘Kamu İşletmeciliğini Geliştirme Merkezi’nden’ açılıyor konu. Bu vakıf kapatılana kadar, başlattığı hukuki mücadelelerle Türkiye’de karanlık ilişkilerden uzak özelleştirme yapılmadığını kanıtlıyordu. KİGEM, 2000’li yıllara kadar pek çok özelleştirme kararını yargıya taşıyor. KİGEM’in iddialarının doğruluğu ve başlattığı mücadelenin haklılığı karşısında pek çok özelleştirme erteleniyor. "KİGEM deneyimi ve dosyaları, AKP öncesindeki yıllarda da lekesiz özelleştirmenin olmadığını gösteriyor. Yargı yolu özelleştirme ivmesini kısmen yavaşlattı; ama durduramadı. İptal edilen sözleşmelerin pek çoğu, küçük değişikliklerle tekrar yenilendi; uygulandı." diyor hoca.

Gelelim AKP dönemine. AKP’nin devletçi olduğunu öne sürecek kadar özelleştirmeci liberaller ortalıkta gırla geziyor. Peki kendileri, hocanın dillendirdiği şu gerçeğe ne cevap verirlerdi; "Özelleştirme gelirleri AKP öncesinde 8,2 milyar dolarla sınırlı kalmış; 2004-2019 toplamı 71,1 milyar dolara ulaşmıştır."

Aynı şekilde liberaller, AKP’nin beğenmedikleri ‘kayırmacı’ özelleştirme modelinin Dünya Bankası’nın  bir tasarımı olduğunu bilseler, kim bilir ne kadar şaşırırlardı! "Sonraki yıllarda, aslında bir DB tasarımı olan kamu-özel işbirliği (KÖİ) projeleri devreye girecektir. Bu “model”, aslında farklı bir özelleştirme türüdür. Altyapı ve sağlık sektörü yatırımları özel sektörce üstlenilecek; merkezî bütçe katkısı ve kamu açıkları ilerideki yıllara yayılacaktır. Geleneksel özelleştirmelerin iki özelliği burada da geçerlidir: Bir yandan kısa dönemli bütçe ve devlet borcu dengeleri sürdürülebilir düzeyde gösterilecek; neoliberal malî disiplin ilkesi korunacaktır. Diğer yandan da ayrıcalıklı müteahhitlere (“Beşli Çete”ye) döviz kuru bağlantılı ciro güvenceleri sağlanacak; renkli bir yolsuzluk türü daha oluşacaktır."

Derginin veya söyleşinin tamamını okumak isteyenler için link; "Dayanışma Forumu – Dayanışma Meclisi" http://dayanismameclisi.org/index.php/dayanisma-forumu/

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@