09.01.2021, 13:38

Karantina Kararının İlk Akşamı ve İlk Sabahı

Covid19 haberleri yeni yeni duyulmaya başlamış, Türkiye’ye henüz teşrif etmemişti. Epey bir süre ülkemizi teğet geçeceğini düşünerek günlerimizi geçirirken 11 Mart 2020 tarihinde ilk vaka açıklandı. İnsanlarımız hiçbir şeye tepki vermediği gibi bu süreçte de tepkisizliğini koruyarak, çoğu zaman kurallara riayet etmeyerek süreci takip etti. Bu noktada devletin kontrol mekanizmalarını geliştiremeyip denetimi sağlayamaması sonucunda karantina kaçınılmaz oldu.

Karantina kararının alındığı ilk günün akşamında işletmemizin geçici süreliğine kapatılacağını ve genel sokağa çıkma yasağı uygulanacağını öğrenirken canımızdan, sağlığımızdan çok borçlar, ödemeler, onca insanın işsiz aşsız kalacağı korkusu ağır basmıştı. Sadece böyle düşünen ben değildim,  çoğu yakınım borçları, bankaları, kiraları canının önüne alarak korkuya kapılmıştı. Aslında bu tablo insan ruhunun ve psikolojisinin nedenli bozulduğunun küçük bir kanıtıydı. Oysaki bir atasözümüz şöyle der: "Cana geleceğine mala gelsin." Sanırım insan modernleşirken canı ile malı yer değiştirdi. Geçen kış İzmir Kordon’da yürürken gözüme bir çift ilişti, denizin kenarında hararetli şekilde konuşuyorlardı. Kadın aniden ayağa kalktı taşın üstüne çıktı gökyüzüne baktı. Tekrar aşağıya inmek isterken ayağı takılıp denize düştü. Sevgilisi elinde telefonu ile kadına sesleniyor iskeleye doğru yüzebilirsin sakin ol diyerek kadına yardımcı olmaya çalışıyordu. Can havliyle suya atlayıp sevgilisini kurtarmak isteyecektir diye düşünsem de adam bunu istemedi. Kadın iskeleye yüzene kadar adam deniz kıyısından kadını takip ediyor bir elinde de telefon olanı biteni kaydediyordu. Birkaç adım sonra adamın ayağı önündeki çıkıntıya takıldı. Elindeki telefon savrulup denize düştü. Adam az önce sevdiği kadın denize düştüğünde atlamaya tenezzül etmediği denize hiç tereddüt etmeden atladı.

Sözde modernleşirken insani reflekslerimizin nasıl da körelip yok olduğuna, tüm varoluşsal duygularımızın nasıl da kör edildiğine şahit olmak canımı acıtmıştı. Karantina kararının alındığı ilk günün akşamına tekrar gelecek olursak o gece de herkes önce sağlığı için değil borçlar, bankalar, ödemeler gibi konular için üzüntü duydu. Bir yerde bize bir şeyler oldu ama ne olduğunu kimse anlayamadı. Toplumun ayarları normal değil ve bu sıkışmışlık, mutsuzluk elbet bir yerde patlayacaktır. Belki de insanlık kendi sonunu kendi getiriyor, kendi kıyametini kendi çağırıyordu.

Karantina kararının ilk alındığı günün akşamından sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Tüm dünya bir bilinmeze doğru hızla hareket ettiriliyordu. Hızla ilgili iki güzel atasözümüz şöyle diyor: "Hızlı giden atın boku seyrek düşer." ve "Acele işe şeytan karışır." Bakalım bokumuz mu seyrek olup boğulacağız yoksa şeytan mı mızrağını çıkarıp bize batıracak.

Tüm bu olumsuzluktan haberdar olarak karantinanın ilk sabahına uyandığımda sanki yıllardır yapamadığım hayalini kurduğum tatilin ilk günüymüş gibi hissetmiştim. Evde olmak ne harika bir düşünceydi üstelik istediğin kadar uyuyabiliyor, istediğin gibi davranabiliyor, okuyamadığın izleyemediğin filmleri okuyup izleyebiliyordun. Bir anda bu kadar boş zamanım olunca ne yapacağımı hangisinden başlayacağımı bilemiyordum. Benim için ilk dört gün harikaydı, yıllardır bu anı bekliyormuşum gibi hevesle yaşadım. Tam dört gün sonra sıkılmaya başladığımı fark ettim ve insan sıkıldıkça kötüyü daha çok düşünüyordu. Normalde telefonla konuşmayı bile sevmeyen ben görüntülü konuşmayla bile haşır neşir olmuştum. Beşinci günün sabahı çok sevdiğim bir söz kafamın içinde dönmeye başladı. "Hareket etmezsen acı üzerinde birikir." Evet kısa süreli de olsa hareket etmeliyim diye düşünerek, bisikletime atladığım gibi kozak yoluna doğru pedal çevirmeye başladım. Doğa insanı iyi eder, ferahlatır, ruhunu arındırır. Her zamanki gibi doğa ananın kollarına kendimi teslim etmek üzere toprağın üzerine uzanıp gökyüzüne bakarken çalıların arkasından çıkan çobanın sesiyle irkildim. "Çakmağın var mı, genç adam?" Elbette diyerek çakmağımı uzattım. Yanıma oturdu, bir sigara da bana sardı. Sohbet etmeye başladık. Bu ülkenin ilk giriş cümlesi hiç şaşmıyordu. "Nerelisin sen?" dedi. Dünya, dedim. Gülümsedi, sararmış bıyıklarıyla ve devam etti sormaya "Ne yapıyorsun burada? Bergama’dan buraya bisikletle mi geldin?" dedi. Evet, bisiklet ile geldim ağabey, biliyorsun Covid19 adlı bir virüs dünyayı sarmaya başladı. Karantinadayız. Çobanın gözleri şaşırmıştı, hiçbir şeyden haberi yok gibiydi. "Ne karantinası ne virüsüymüş?" dedi. Senin haberin yok mu, ağabey diye sordum. Gülümsedi sararmış bıyıklarıyla "Bizim köy aha şu yukarıda 15 20 kişi anca yaşar, hayvan var biz de biraz ekeriz; kendimize kadar televizyon yok, köye gidip gelen olmaz. Bilmeyiz, duymayız" dedi. O an düşündüm ne kadar az bilirsen o kadar çok mutlu olursun, kaygılanacak şeyler ne kadar az ise o kadar rahat olursun. Bu çoban tam da bunların cevabı olarak karşımda duruyordu. Sen yine de dikkat et şehre inme çok diyerek veda ettim. Arkamdan seslendi "bize burada bir şey olmaz toprak var, hayvan var, gökyüzü var, ee tütün de var; olacaksa da bunlar varken olsun genç adam" dedi. Hareket etmezsen acı üzerinde birikir diye çıktığım evden basit bir yaşamın ne kadar saf kaldığını ve aslında çok bilmenin bir faydası olmadığını belki de gerçek mutluluğun az bilmekle, sade, yalın olmakla gerçekleşeceğini düşünmemi sağladı.

Çok sevdiğim bir filmden alıntı yaparak sonlandırmak istiyorum.

"Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır,
Bomboş sahillerdeki coşkudadır.
İnsan elinin değmediği bir yerdedir,
Denizin diplerinde ve gürlemesindedir.
İnsanları severim ama doğayı daha çok severim…"

Lord Byron

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Beşiktaş 35 54
5. Başakşehir 34 52
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 34 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 9
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. Newcastle 35 56
7. M. United 34 54
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 36 48
11. Wolves 36 46
12. Fulham 36 44
13. Brighton 34 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 34 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 34 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 34 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 34 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@