26.08.2020, 17:18

Gülümseyen Güneş Gibi Yazar; "Muzaffer İzgü"

"Biz onu okurken, hep gülümseriz birden kendi kendimize...”

Öyküleri, hikayeleri çok zekice yazılmış, herkese tutulan bir ayna gibidir Muzaffer İzgü'nün.

Bizi, toplumu, iyiliklerimizi, aksaklıklarımızı, güzelliklerimizi o kadar iyi yansıtır ki. 

Yaşamı, sıradan karakterleri; muhteşem mizahıyla dillendirir.

Sadece gülmece yazarı değildir önemli bir trajedi yazarıdır da!..

Güldürürürken, gülümsetirken de düşündürmesini bilendir.

Ona göre, "Mizahın görevi düşündürmektir, edebiyat tadı vermektir." "Ben kitaplarımda sırtımı hep edebiyata yasladım" demiştir. 

Gülmece onun "has damarıdır"...

Yazarlığın koşullarını şöyle paylaşmıştır;

"Okumayan insan asla yazamaz, isterse dünyanın en yeteneklisi olsun. 

Düş kurmayan insan yazamaz. 

Gözlem yapmayan insan yazamaz!"

Doğan Hızlan'ın "Muzaffer İzgü tarifidir";

"Hafızanızı biraz yoklasanız, okuduğunuz her Muzaffer İzgü öyküsünde ve romanında, bir gazete haberini, başınızdan geçen bir olayı bulursunuz.

Ya da yakınlarınızdan biri aynısını yaşamıştır.

Çok okunmasının nedenlerinden biri, hepimizin kendi davranışlarımızı, gülünçlüklerimizi geniş bir hayat ıskalasında onun yazdıklarında bulmamızdır.

İnsan tiplerinin zenginliği her okurun ortak tespitidir."

****

Aydın'da öğretmendir. 42 hafta  üst üste  yazılarını gönderir dönemin ünlü mizah dergisi "Akbaba"ya.

Patron Yusuf Ziya Ortaç'tan ses çıkmaz bir türlü. 

Sonra ona bir telgraf çeker;

"Yazılarımı yayınlamadıgınız sürece  Türkiye Postaları, Muzaffer İzgü ile Akbaba arasında çalışacaktır."

Ve öyküleri dikkate alınır artık!..

Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ustalarla "Akbaba''yı çok okutandır. 

Onların ardından mizahın tahtına oturandır!..

****

Sıkı muhaliftir. 

Anekdot yakın dostu "Kozbeyli Bilgesi"

Şair-Yazar Hüseyin Yurttaş'tan;

"90 yılların ilk yarısı. 

Marmaris İçmeler'de bir imza günündeyiz.

Şakır şakır kitap imzalıyoruz. 

Derken bir fısıltı bize kadar ulaşıyor.

Kenan Evren oradaymış ve bize doğru  geliyormuş.

Muzaffer Abi kulağıma eğiliyor.

-Cehenneme! 

Şerefsizim elini sıkarsam!

-Deli misin abi, diyorum, tabii...

Hele bir gelsin, görür  gününü... 

Rehberleri uyanık olsa gerek, Evren bize yaklaşmiyor bile. ötelerden geçip geçtiğini işitiyoruz."

****

Adanalıydı, Adana'yı da en iyi anlatan öykücülerin başındaydı Muzaffer İzgü.

Buyrun;

"Şalgam tutkusu.

Her gün bir bardak şalgam suyu içmezse Adanalının işi rast gitmezdi.

Öyle suyu lık lık içmez. Şalgamcıya şalgamını ısmarlarken, 'Deneli olsun ağam’ der. Şalgamcı önce bardağın içini kara havuçlarla doldurur. Üstünü de şalgam suyuyla tamamlar. Çiğne havucu, iç şalgam suyunu, her derde deva, sindirime, kan dolaşımına, kabızlığa, felce birebirdir.

Ne çok sever Adanalı gülü.

Bir gül kentiydi Adana. Ama sarı gül. Mayıs ayı değil, nisan ayıdır gül ayı. Bazı deli güller marttan açar.

Her evin avlusunda tenekeler içinde sarı güller vardır. Bu gül tutkusundan mıdır Adanalı "Gülüm" der birbirine seslenirken…

Ya o "Lan efendi" söylemi.

Öyle derdi Adanalı, İster vali olsun, ister en büyük müdür, "lan efendi müdür bey, benim sana arz edecek bir derdim var" diye başlardı…

Oradaki Efendi sözcüğü saygıydı belli, ya o lan? Lan da mutlaka içtenliğiydi, kendine çok yakın gördüğü içindi.

O Adana’yı çocukluğumun Adana’sını çok özlüyorum.."

****

Sıkı Atatürkçüydü, Cumhuriyet değerlerinin sevdalısıydı.

İZ Gazete'de yayınlanan son röportajındandır bu alıntı;

Atatürk Adana'ya geldi.

İstasyon Meydanı'nda kürsüsüne 20-25 metre uzağız.

Bir ses, "Atatürk geldi!" dedi.

Herkes ayağa fırladı. 

Beş yaşında, ufacık çocuğum.

Millet alkışlıyor.

Babam heyecanla beni aldığı gibi omzuna oturttu.

Bir gördüm Atatürk’ü!.. Aman Allahım, o ne heyecan!

Havalardayım, alkışladım, alkışladım. Arkaüstü düşüyordum, babam zor yakaladı.

O gün (23 Mayıs 1938) orada Atatürk’ün bir sözü var kürsüden söylediği, yaş betona çiviyle kazınmış gibi beynimde...

"Çok çalışacağız arkadaşlar!" dedi, sağ elinin işaret parmağını kaldırarak. Belki de yazdığım 154 kitabın, 24 tiyatro oyununun arkasında Atatürk'ün o gün söylediği 'Çok çalışacağız arkadaşlar' sözü var. Ben bunu yerine getirdim.

Atatürk gittikten sonra babam "Hasta hasta geldi Adana’ya!" dedi. Babamın bu sözünü hiç unutmuyorum.

"Baba" dedim, 'niye hasta hasta geldi?'

'Oğlum', dedi, 'seni görmek için!'

Ben bir sevindim, bir hoşuma gitti. Atatürk beni görmeye gelmiş! Canım babacığım...

Üç insana çok ağladım ölünce; karıma, karım ölünce ben de öldüm. Üç insan şunlardı: Bir, Atatürk...

İki, Bilgi Yayınevinin sahibi, can dostum, arkadaşım Ahmet Tevfik Küflü...

****

Günümüzün en çok okunan gülmece yazarıdır hâla o!

Taşlama ve yergi ustasıdır.

Yaşayan Türkçe’yi iyi kullanan,

dilin kıvraklığından en iyi yararlanandır.

Yazmayı; hayatın ve insanın -doğal uzantısı- görendir!..

****

Yine bir röportajından (İyi Kitap - Melisa Ceren Hasmaden)

"Bir gün Ankara’da bir söyleşiye gittim.

Orada anneanne, anne, çocuk; üç okurum ile karşılaştım.

Anneanne­ okumuş, anne okumuş kitaplarımı, çocuk üçüncü sınıfta, o da okuyor.

Ko­nuştukça fark ettim, dilleri de aynı, konuştukları şeyler de aynı! Muzaffer İzgü dünyaya geldi, okudu, düşler kurdu ve gitti diyecekler arkamdan."

****

Dostları onun için bir kitap(güldeste) hazırladılar, kapağına da şunu yazdılar;

"Gülmece yazınımıza anasının arı dili Türkçesini

kararlılıkla, aşkla taşıyan;

yazıp durmalarımızın/sanatın özündeki ‘Hayır’ çığlığını,

muhalif halini her dem yüreğinde duyan;

düşünmenin, düşlemenin, soru sormanın,

veriliye karşı çıkmanın değerini çok iyi bilen;

ülkesini, dünyanın çocuklarını çok seven;

hep yoksulun/güçsüzün yanında

duran usta bir kalem için,

Muzaffer İzgü için hazırladık bu yapıtı.

İzgü’müz bir gün, bir ay, bir yıl daha (daha çok)

kalsın aramızda…

O çok sevdiği çocukları üzmesin diyeydi bu çabamız da…

Ne ki olmadı; İzgü bu yapıtı göremeden ayrıldı aramızdan.

Tesellimiz şu ki; 

Türk gülmece ve çocuk yazınına

ömrünü vermiş İzgü’yü bu yapıtta

bütün yönleriyle okurun, meraklıların,

araştırmacıların, çocuklarımızın gözleri önüne sermiş olduk.

Onun çoktan hak ettiği bir çalışmaydı bu güldeste."

****

Muzaffer İzgü 3 yıl önce 

-bugün- aramızdan ayrıldı.

Biz onu çok sevmiştik.

Anısına, bıraktığı izlere saygıyla...

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@