19.10.2022, 09:40

LVİV

Bir haftalık Büyük Ukrayna turuna ülkenin batısındaki Lviv’den başlıyoruz.

Uçağımızın teker koyduğu Lviv havalimanı 1256’da kenti kuran Galiçya Prensi Danilo Halitski’nin adını yaşatıyor.

Danilo Halytski Havaalanı

Lviv haritada Ukrayna sınırları içinde yer alan bir Galiçya kenti. Galiçya günümüzde Ukrayna, Polonya ve Romanya sınırları içinde kalan bölgenin adı. Osmanlı ordusu I. Dünya Savaşı’nda başka pek çok yer yanında ek cephe olan Galiçya’da da savaşmış. Bir dönem buralara egemen olmuş Türklerin Galiçya’ya son ayak basışı bu savaşta can vermek için olmuş.

Lviv sözcüğü Leo (aslan)’dan köken alıyor. Kentin kurucusu Galiçya Prensi Halitski savaş alanlarında eşsiz cesaretiyle dikkat çeken oğlu Leo’nun adını Lviv’de ölümsüzleştirmiş.

Lviv Aslan’ı

Lvivlilerin ülkeleri Ukrayna’dan çok Batı’ya bağlılıkları ve Batı’yla bütünleşme konusundaki tutkuları öne çıkıyor. Lvivliler ülkenin geri kalan bölgelerinde yaşayanlara göre koyu milliyetçi olarak tanınıyorlar.

Lviv kozmopolit yapısıyla da dikkat çeken bir Ukrayna kenti.

Lviv başkenti Kiev’e Polonya’nın başkenti Varşova’dan daha uzak. Bu fiziksel gerçeğin toplumsal eğilimi belirlediğini söylemek yanlış olmaz. Lviv bugün Ukrayna kenti olsa da tarihte 350 yıl süreyle Polonya egemenliği altında kalmış. Katolikliğin başat mezhep olduğu anımsandığında Polonya’ya yakınlığın tarihsel kökleri anlaşılmış olur. Lviv’in silüetine Katolik ibadethanelerinin önemli katkısı olduğu gerçektir. Lviv’in I. Dünya Savaşı sonuna dek Avusturya-Macaristan etkisi altında kaldığı göz önüne alındığında eski kente egemen yapılaşmanın kökeni algılanmış olur. Lviv, Polonya’nın paylaşıldığı XVIII. Yüzyıl son çeyreğinden başlayarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı Galiçya-Lodomerya Krallığı’nın başkenti olmuş. Egemenliği sonlansa da Avusturya etkisinin derin izleri özellikle mimaride varlığını korumuş Lviv’de.

Avusturya biçemli eski yapı

Lviv’i gezmeye Svoboda Caddesi’nden başlıyoruz. İlk durağımız Opera. Lviv’de ve irili ufaklı pek çok Ukrayna kentinde opera ve tiyatro yapıları kentin en iyi yerinde konuşlandırılmış. Yanı sıra opera yapıları kentin en saygın binaları olmuş. Kural Lviv’de de bozulmamış.

Lviv Operası

Ukrayna’da hemen her kentte kentin en seçkin yerinde bir Taras Şevçenko heykeli görmek sizi şaşırtmasın. Ukraynalaştırmanın hız kazandığı günümüzde Ukrayna milletinin var olmasında önemli katkısı olan Şevçenko bugünlerde bir başka değer ve anlam taşıyor Ukrayna’da.

Ukraynalılık kavramının önde gelen adı Taras Şevçenko

Şevçenko heykelinin yanı başındaki kabartmalı anıt Lviv tarihinin özeti niteliğinde.

Lviv tarihi anıtı

Polonyalı Adam Mickiewicz anıtı ile Lviv’in kurucusu Danilo’nun heykelleri yan yana. Mickiewicz bize yabancı değil. Polonya’daki 1848 devrim kalkışması sırasında Polonya dışına çıkmak zorunda kalmış. Osmanlı’ya sığınan Mickiewicz İstanbul’da yaşamış ve son nefesini İstanbul’da vermiş. Tarlabaşı’ındaki Sakızağacı sokakta adına düzenlenmiş bir anı evi bugün de varlığını sürdürüyor.

Kentin bir başka çekim merkezi Rynok’a (Eski Meydan) varıyoruz. Tarihsel doku ve yapılar korunmuş. Meydanda kulesiyle birlikte Lviv’in silüetine katkıda bulunan Belediye yer alıyor.

Rynok

Rynok’ta Belediye Kulesi

Lviv ve bir parçası olduğu Batı Ukrayna’da çoğunluğun tercihi olan dinsel mezhep Katoliklik olduğu için soğan kubbeli Ortodoks mabetlerine sık rastlanmıyor.

Bir Ermeni Kilisesi’ne rastlıyoruz. Orada bulunduğumuz sırada ayin başlıyor. Ermenilerin girebildiği bölüm bomboş. Diğer yerler ise gezginlerin de etkisiyle kalabalık görünüyor. Cemaatsiz kilise Ermenistan devletince desteklenmekteymiş. Din bahane siyaset şahane anlayacağınız!

Ermeni Kilisesi

Lviv’in el yapımı çikolatalarıyla da ünlendiğini okuduğumuzda şaşırmıştık. Buraya gelince Avusturya etkisinin bu alanda da kendisini gösterdiğini anlamış olduk.

Lviv Çikolataları

Lviv’deki ikinci günümüzde yönümüzü kuzeydoğuya çeviriyoruz. Kiev yolunda 50-60 km ilerliyoruz.

Şatolar yolunda…

Bölgede yer alan biri birine yakın iki şatoyu görme olanağı sunuyor bu kısa yolculuk bizlere.

İlk durağımız Pıdhırsti Şatosu. Polonya-Litvanya egemenliği döneminde 1635-40 yıllarında Hetman Koniecpolski döneminde yapılmış. Şimdilerde geçmişteki görkeminden pek az iz kalmış olsa da zamanında bölgeye egemenlerin güç gösterisi amaçladığına kuşku yok bu şato aracılığıyla. Çepeçevre su hendekleri şatonun savunma amaçlı olarak da yapıldığını düşündürüyor. Konieckowski’nin günümüzün Viagrasına eşdeğer “Shpanski mushky” aldıktan sonra öldüğü yazılı kimi kaynaklarda. Çeşitli dönemlerde hetmanların tercihi gereği inişli çıkışlı dönemler geçirmiş şato.

Pıdhırsti Şatosu

Çatısında yer alan ve dünyayı sırtlamış Atlas şatonun geri kalanıyla karşılaştırıldığında yıllara meydan okurcasına yıpranmamış bir görünüm sunuyor.

Son olarak Sovyet döneminde hastane olarak değerlendirilen şato 1956 yangını sonrasında bütünüyle kullanım dışı kalmış.

Şatonun terasından uçsuz bucaksız Galiçya ovasına göz atmayı unutmuyoruz.

Panoramik Galiçya Ovası

Şato sonraki yıllarda pek çok ünlü filmde set olarak kullanılmış.

Şatonun karşısındaki St Joseph Katolik Kilisesi de ayakta kalmakla birlikte yapımından bu yana geçen yaklaşık 200 yılın derin izlerini taşıdığı görülüyor.

St Joseph Katolik Kilisesi

İkinci durağımız Oles’ko şatosu. Oles’ko şatosu yükselti yoksulu Ukrayna’nın bu bölgesinde her nasılsa var olabilmiş bir tepenin üzerine yapılmış. Öncekine göre Oles’ko daha eski tarihli bir yapı. XIII. Yüzyılda Haliych-Volinya prensliği döneminde yapılmış. XV. Yüzyılda Polonya-Litvanya egemenliği altına girmiş.

Oles’ko şatosu

Girişteki tek parça heykel Sovyet döneminden kalma.

XVI-XVII yüzyıl sonlarında ise eski şato bölge egemeninin konutuna dönüştürülmüş.

Şatonun bizim tarihimiz açısından önem taşıyan özelliği ise Polonya Kralı III. Jan Sobieski’nin doğduğu yer olması. Osmanlı’nın 1683’teki II. Viyana Kuşatması’nın başarısızlığa uğratılmasında önemli rolü olan III. Jan Sobieski yalnız ülkesinde değil Avrupa’nın bütününde saygınlığı olan bir kişilik.

III. Jan Sobieski

Kozak önderi Bohdan Kmelnitsky’ye gençlik yılarında ev sahipliği yapmış olması bakımından da önem taşıyan bir yerdeyiz.

II. Viyana Kuşatması’nın yöneten Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın ele geçirilen otağı da uzun süre burada korunmuş.

XIX. yüzyıl boyunca çürümeye terk edilen şato 1975’te müzeye dönüştürülmek üzere düzenlenmiş.

OLES’KO Şatosu yazıtı

Şato turundan sonra yeniden Lviv’e dönüyoruz. Sokakların canlılığı ve hareketliliği dikkat çekiyor. Özellikle, eski kentin korunmuşluğu biz Türklerin çok da alışık olmadığı bir durum.

Lviv’de bitpazarı.

Eczacılık Müzesi Lviv’in ilgi çeken noktalarından bir diğeri. Geleneksel ilâç yapım yöntemleri ve buna ilişkin sayısız araç, gereç korunarak ve düzenlenerek oluşturulmuş bu müze. Bu arada tıp dünyasının babaları da unutulmamış. Onlar da sonsuz uykularını müzede sürdürür gibiler.

Eczacılık Müzesi

Geçmişte pek çok hastalığın sağaltımında şaraptan yarar umulduğu için bu yönteme de yer ayrılmış müzede. Pahalı bir tedavi yöntemi olarak doğallıkla varlıklı kimselerin tercihi olabilmiş bu tedavi.

Hemen her gezide pek çok kişi çevresine ve belki de yükseklere bakarken ben gözlerimi yerden ayıramam. Özgün rögar kapağı yakalama ve fotoğraflama merakımdır bunun nedeni.

,

Lviv’de görülecek yer çok ama zaman kısıtlı.

Kraliyet Cephaneliği’ne ayırıyoruz sınırlı zamanımızın geri kalanını. Kralın gözetiminde yapıldığı için bu adı taşıyor. Yaklaşık 300 yıllık geçmişi var. Daha çok bölgede kullanılmış savaş gereçleri sergilenmekte olsa da, Japon savaş araçlarına rastlamak şaşırtıcı.

Avrupalıların canı daha mı tatlı olduğu için bilinmez! Türk zırhları yaralanmalara karşı daha az korumalı ancak savaşçıya daha fazla devinim olanağı veriyor. Avrupalılarınki daha koruyucu olmakla birlikte savaşçının hareket yeteneğini ileri derecede kısıtlayıcı özellikte.

Günün sonunda rastladığımız bir bit pazarında kitapların çokluğu dikkatimizi çekiyor.

İki günlük Lviv serüveninin sonuna geldik. Biraz daha zaman olsaydı dedirten bir kentti doğrusu.

Bir gün önce şatolar turu için 70 km kadar ilerlediğimiz yoldayız. Önce kuzeye sonra doğuya yöneliyoruz. Kiev’e 600 km kadar uzaktayız. Günümüz yolda geçecek. Tabak gibi Ukrayna’nın yeşil ovalarında kimi zaman akmıyormuş gibi görünen ırmaklarla arkadaşlık ederek ilerliyoruz.

Rivne yolunda…

İlk durağımız Rivne.

Haritadaki önemsiz duruşu Rivne’nin çoğu zaman göz ardı edilmesi sonucuna yol açmaktaymış. Bunun tersine Rivne 250 bin nüfuslu canlı bir kent görünümü sunuyor ondan ilgisini eksik etmeyen ziyaretçilerine. Lviv’e 3 saat uzaklıktaki Rivne Sovyet döneminde yapılmış olan demiryolları ile ülkenin diğer bölgelerine bağlanmış. Rivne konumuyla uyumlu şekilde bir Batı Ukrayna kenti.

Hem Polonya hem Rusya işgallerini yaşamış olan Rivne Hitler tarafından işgal edildiğinde Ukrayna’nın başkenti yapılmış.

Silinmesi güç bir Sovyet izi olarak Rivne’de de kentin en alımlı ve görkemli yapısı opera ve tiyatro binası. Geniş caddeler ve meydanlarla troleybüsler de Sovyet kalıtları olarak varlıklarını sürdürmekteler bu küçük ama şirin kentte.

Rivne operası

Taras Şevçenko Anıtı

AVM çılgınlığı Rivne’de de kendisini göstermiş. Kentin orta yerine kondurulan bir AVM kentin sefasını sürer gibi. Bu AVM’nin hemen arkasında bir gölcük ve onun çevresinde düzenlenmiş bir park yer alıyor. Parkı süsleyen metal heykeller de görülmeye değer bir görüntü oluşturmuşlar.

Rivne’de de II. Dünya Savaşı’nı yaşamış diğer kentlerde olduğu gibi bu savaşta yaşamını yitirenlerin anısına heykeller ve bu savaşı unutturmamayı amaçlayan başkaca nesneleri bolca görmek olası.

Rivne’de II. Dünya Savaşı Anıtı

Rivne’nin kuruluşunun 700. yılı anısına …

Ana cadde üzerinde Ortodokslara özgü tipik soğan kubbeli Kutsal Diriliş Kilisesi yer alıyor. Sovyet döneminde neredeyse yeraltına inmiş olan kiliseler 1991 sonrasında canlandırılmışlar. Verilen aranın da etkisiyle her birisi çok daha görkemli ve alımlı bir görünüme kavuşturulmuş.

Kutsal Diriliş Kilisesi

Bugünkü yolculuğumuz Kiev’de sonlanmış olacak. Önümüzde epey yol olduğu için yolcu yolunda gerek diyerek doğuya doğru ilerlemeyi sürdürüyoruz. Başkente yaklaştıkça artan trafikle birlikte yol niteliği de artıyor.

Yorumlar (1)
M.Şerefettin Canda 2 yıl önce
Ceyhun kardeş,
Tebrikler, güzel bir yazı olmuş, sayenizde biz de bilgileniyoruz. Tesekkürler, selamlar, sevgiler.
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@