19.11.2022, 12:58

"Gavur Mahallesi", Hafıza ve Sanat

Türkiye'de hafıza, bellek politikaları ve hatırlama gibi kavramlar üzerinden sanat yapıtı üretmek oldukça meşakkatli. Üstelik ciddiyet gerektiriyor. Yakın dönemde bunu hakkıyla başarabilmiş etkinliklerin sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İlk akla gelen örnek, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi’nin gerçekleştirdiği Hafıza ve Sanat Projesi. 

Proje kapsamında yayınlanan Hafıza ve Sanat Konuşmaları 2020 kitabının bağlamını oluşturan Hafıza ve Sanat projesi, demokratik değerlerin, hukukun ve insan haklarının üstünlüğünün yıprandığı, sivil toplum hareketinin türlü baskılarla mücadele ettiği günümüz Türkiye’sine sanat alanındaki üretimlerin merceğinden bakan bir çalışmaydı. Konuya ilgili duyan herkesin mutlaka göz atması gereken bu projenin kayıtlarını ve kitabını Hakikat Adalet Hafıza Merkezi'nin web sayfasında bulmak ve indirmek mümkün. Gazeteci, akademisyen, insan hakları savunucusu, hukukçu, sanatçı olmak üzere farklı disiplinlerden isimlerin yer aldığı bir dizi görüşmenin detaylı dökümünden oluşan bu kitap, son 20 yılın Türkiye'sinde bellek ve hatırlama kavramlarına sanat evreninden işler üzerinden bakmaya çalışıyor. Halen güncelliğini taze tutan projeye katılan sanatçılardan Hale Tenger, Türkiye coğrafyasında bireyin hafıza ile ilişkisini şöyle özetliyor kitapta:

"Yaşadığımız coğrafyada o kadar ağır bir travma yüklemesi altındayız ki, hem kuşaklar boyu birikmiş, üst üste binmiş, kaldırılamaz bir yük var, hem de içinde yaşadığımız dönemde üzerimize yığılmış olan kayıplar, acılar, haksızlıklar. Bu kronikleşmiş toplumsal hâletiruhiye bireyler üzerinde farklı savunma mekanizmalarını tetikliyor, kimi tamamen reddederek, kimi zaman zaman kendini uyutarak, donuklaştırarak bu travmalarla başa çıkmaya çalışıyor, duyarlılık eşiklerini düşürüyor ki akıl ve beden sağlığını kaybetmeden yapıcı olmaya devam edebilsin, hayatı sürdürebilsin".

***
Şili ve ABD'den insan hakları üzerine çalışan Sebastian Brett, Louis Bickford, Liz Ševčenko ve Marcela Rios ise "Hafızalaştırma ve Demokrasi" başlıklı makalelerinde toplumsal hafızayı canlı tutmaya yönelik eser ve etkinliklerin yaratılma sürecini inceliyor ve bu konuda kimisi doğru kimisi hatalı bazı örnekler üzerinden demokrasi kültürünün nasıl geliştirilebileceğini, bazen de baltanabileceğini gösteriyorlar.

Makalenin en can alıcı bölümünden bir alıntı:

"Hafızalaştırmanın adalet ve demokrasinin altını oymak yerine, onları destekleyebilmesi için toplumun hangi kesimlerinin ve hangi bilim, sanat, düşünce ve etkinlik alanlarının katılımı gerekir? Eski bir hapishanenin vatandaşların güncel insan hakları sorunlarına katılımını sağlayan sürekli bir mekan olarak yeniden canlandırılması söz konusu olduğunda, halen sürmekte olan yargılama süreçleri ile mekanı ilişkilendirmek için insan hakları aktivistlerinin, mekanın fiziki gelişimine ve halkın erişimine açılması için şehir planlamacılarının, mekanın tarihinin okul müfredatlarına dahil edilmesi için eğitimcilerin, mekanın bir müze olarak muhafaza edilmesi için tarihi eserleri koruma uzmanlarının, sanatçıların ve küratörlerin ve mekanın ziyaret edilmesini teşvik etmek için turizm yöneticilerinin katılımı gereklidir. Böylesi bir katılım nasıl mümkün kılınır? Bazı durumlarda bir anıt eserin biçimi, hedeflenen amacın altını oyabilir. Bir çok anıt eserin sloganı “bir daha asla” olmasına rağmen, eserin tasarımı insanları katılmaktan ve insan hakları ihlallerinin artık engellenmesi gerektiği fikrine bağlanmaktan soğutabilir. Örneğin bir anıt eser ziyaretçileri etkin katılımcılar haline getirmek yerine, onları edilgen gözlemciler konumuna yerleştiren, durağan bir tasarıma sahip olabilir; veya katılımcıların anlamakta zorlanacağı bir soyutlukta olabilir; ya da güncel siyasal tartışmalardan ve adalet insiyatiflerinden çok kopuk olabilir. Ancak hafıza mekanlarına toplumun tüm kesimleri tarafından yapılan duygusal yatırımlardan ve bu mekanların tartışmalı doğasından, toplumsal katılımın ve yapıcı bir diyalogun başlatılması için yararlanmak da mümkündür".

***
Ahmet Güneştekin adını güncel sanat dünyasında sanırız duymayan kalmamıştır. 1966'da Batman'da işçi bir baba ve ev hanımı bir annenin yedi çocuğundan biri olarak dünyaya gelen, küçüklüğünden beri resim yapan, büyüdüğü coğrafyanın mitolojik öğeleri, dengbej hikayeleri ve sıcak renklerini kullanarak "otantik" sanatçı kimliğiyle tanınan bir isim. 1988’de Halepçe’de gerçekleşen kimyasal saldırı sonrasında yaşananlar üzerine çalıştığı eserlerden oluşan "Yüzleşme" sergisiyle adını geniş bir sanat çevresine duyurmuştu. Mimar Sinan Üniversitesi'ndeki eğitimini yarıda bırakan 'alaylı' sanatçı 2010 yılında İstanbul'daki bir çağdaş sanat fuarında eserine 2,5 milyon USD değer biçip bunun mütevazı bir fiyat olduğunu söyleyince doğal olarak daha fazla ilgiye mazhar oldu. Güneştekin, ülke sınırlarını aşmakta gecikmedi. Venedik, New York, Berlin,Wien, Bakü ve Dubai'de sergiler açtı. Artık küresel sanat 'piyasası''nın iyi tanıdığı isimlerden biriydi.

Bellek, savaş, çatışma, yüzleşme, hatırlama temaları çevresinde dolaşan Güneştekin, çoğu kez iyi niyetlerle döşenmiş fakat açıkçası taşlı ve engebeli bir yolda yürüyor. Diyarbakır'da geçen yıl açtığı "Hafıza Odası" sergisinde Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetleri simgeleştiren rengarenk tabutları Diyarbakır halkına gösterirken, bir yandan da sergi dolayısıyla davet ettiği Ertuğrul Özkök'ün Kürtçe türküler eşliğinde halay çektiği görüntüleri sosyal medyada paylaşması, sağduyulu toplumun tepkisine yol açmıştı hatırlayacak olursanız. Eleştirmen Beral Madra, Güneştekin’in Diyarbakır’da açtığı Hafıza Odası’nda yer alan herkesin önünde fotoğraf çektirmesiyle tepkilere neden olan tabut yerleştirmesinin aslının bir video olduğunu yazmış ve "Bu videoyu anlamsız bir mekanda, bağlamından kopuk bir yerleştirmeye dönüştürmesi büyük aymazlık ve yanlıştır: videonun bir anlamı vardı, kendi eliyle yok etti. Galerisi de eksik olmasın gösteriş merakından yardım etmiş işin berbat edilmesine!" diyerek eleştirmişti.

Sergiye tepki gösterenler bunun bir sergi değil ihanet olduğunu savunmuş; faili meçhullerin yaşandığı dönemde İçişleri Bakanı olan Meral Akşener'in serginin açılışına çelenk gönderdiğini; hem katledip hem de çelenklerle bunları kutlamanın bölge halkının değerlerine ihanet olduğu minvalinde bir açıklama yapmışlardı.

Kürtçe şarkı söylemek istediğini beyan ettiği için dönemin medyası tarafından adeta linç edilen ve sürgünde yaşamını yitiren Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya Ertuğrul Özkök ve Fatih Altaylı'nın geçmişte yaptığı 'Vay Şerefsiz' ve 'Parayı Veren Ahmet'i Alır' başlıklı gazete kupürlerini sosyal medyada paylaşmış ve "Bu başlıkların sahipleri ile utanç fotoğrafları çektiren; Ahmet Güneştekin! 'Hafıza' silinmez!" demişti.

İşleriyle "Kimin hafızası ya da hafızasızlığı?" sorusunu akla getiren Güneştekin, şimdilerde İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin davetiyle Kültürpark Atlas Pavyonu'nda açılan son sergisi "Gavur Mahallesi"'nde bir başka hafıza yarasını, mübadeleyi konu ediniyor.

1922 Rum -Türk Nüfus Mübadelesi'nin 100. yılında açılan sergi, sanatçının ifadesiyle "Ege coğrafyasının her iki yakasında insanların geçmişleriyle olan bağlarını koparan ve onları başka bir yerde hayatlarını yeniden kurmaya zorlayan mübadeleyi yirminci yüzyıla damgasını vuran ve giderek dünyaya yayılan zorunlu göçlerle ilişkilenerek çok katmanlı bir anlam ağı yaratıyor ve geçmişin hayaletlerinin tüm dünyaya musallat olma biçimlerini gösteriyor". Küratörlüğünü sanatçı Şener Özmen’in üstlendiği sergide mekâna özgü büyük boyutlu mermer taşlardan oluşan yerleştirmeler ve video işler var. 1922 yangını öncesi Ermeni mahallesi olan Fuar ya da Kültürpark bizatihi bir hafıza ve vicdan mekanı olması gerekirken bu alana sergi kurmak üzere dev vinçlerle girilmesi mekanın ruhunu incittiği gerekçesiyle bir kısım İzmirli sanatseverin tepkisine yol açmıştı.

Ahmet Güneştekin'in sergilerindeki vazgeçilmez sima olan Ertuğrul Özkök'ün hafıza kavramıyla yan yana gelmesi ise epey ironik. Türkiye'nin hafızasını eğip büken en etkili araçların başında gelen medyanın bir vakitler çok kudretli bir mensubu olması sebebiyledir ki, her daim zuhur ediyor böyle ortamlarda sayın Özkök. Diyarbakır'da halay çekip oynadığı videoyu eleştirilenlere "Sırada Karadeniz horonu var" diye cevap vermişti. Güneştekin'in İzmir'deki sergisi üzerine yazdığı yazıda ise Diyarbakır'da yaşananları "manasız bir tartışma'' olarak nitelendirdi ve mübadele acılarından umut çıkarmayı tercih etti: "Diyarbakır’daki sergiyi, içime oturan 'karanlık bir ağırlıkla' gezmiştim. Rengarenk tabutlar oradaki ızdırabın karamsarlığını renklendirememişti.Sur’dan çıkan eşyalarla yapılan enstalasyon sizi o günlere, o mahallelere götürüyordu.Hafıza odası kapkaranlıktı orada…Burada ise içim daha aydınlık gezdim sergiyi.Sanki daha bir umut vardı" diyerek...

***
Hafıza, hatırlama, yüzleşme. Asla içi boşaltılmaması gereken hassas kavramlar. Ancak bu coğrafyaya özgü bir hoyratlıkla üstüne basılıp rahatlıkla geçilebiliyor üzerlerinden.

Başa dönecek olursak, tüm bu hafıza meseleleri Hale Tenger'in saptamasını akla getiriyor. Evet, bazılarımız toplumsal travmaların ağırlığı altında kalmamak için, örneğin mübadeleden 100 yıl sonra hala Ege sularında yaşanan göçmen ölümlerini görmemek, duymamak için ya kendini uyutarak ya dondurarak ya da göçmenlere düşmanlık besleyerek sorunla başa çıkmaya çalışıyor. Tuhaf bir bencillik hatta küstahlıkla, toplumun çoğunluğunun "Bir daha asla" talebini sakatlar mıyım?" diye bir an bile düşünmeden...

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@