06.11.2019, 12:40

Efsaneden Gerçeğe

Herhangi bir olayı, bir kişiyi ya da bir yeri betimlemekte, insanoğlunun dile getirebildiği en yüksek “yüceltme” şekli; “efsaneleştirmek”tir. Efsaneleştirmek; bir anlamda o şeye tanrısal bir değer katmak anlamındadır. Efsaneler, tarih öncesi çağlara dayanan öykülerdir. Tarih öncesi çağlarda, efsanelerin kahramanları ya tanrı ya da tanrı soyundan gelme kişiler olarak görülür ya da gösterilirken, doğa da tanrılık niteliğinde kişileştirilirdi. Efsanelerde böyle anlatılır herşey.

Felsefenin ortaya çıkısı öncesinde, insanların dünya görüşü daha çok bu eksen (efsane, destan, mitoloji vs.) etrafında gelişmişti. Felsefe ise, düşüncenin kişileştirerek kavradığı varlığı kavramlaştırmıştır. Bu nedenle; felsefenin devreye girmesi ve bilimsel düşüncenin başlamasıyla birlikte mitler, efsaneler ve destanlar da ortadan kalkmıştır…

Ama yine de ne olursa olsun, efsanelerin de zamanın akışı içinde insanoğlunun ihtiyaç duyması nedeniyle ortaya çıktığını düşünmek gerekir. Uygarlık tarihi boyunca insanoğlu nasıl masallar üretmiş, destanlar yaratıp yazmışsa, bu süreçte efsanelere de gerek duymuş demektir. Masalsız yapamayan, kahramanlık destanları da yaratan insanoğlu, kendi uygarlık sürecini içeren yaşamda efsanesiz de kalmak istememiş demek ki…

Şimdi bütün bu açıklamaların ardından, bir ünlü efsaneye ve yorumuna geçebiliriz.

Kaynaklara göre M. Ö. 10. yüzyılda yaşayan Seba Melikesi Belkıs, bir gün Pagos Dağı’nda kurulan Kadife Kale’deki sarayından, İzmir Körfezi’nin doyulmaz, eşsiz güzelliğini seyre dalmışken, bir ara gözü bugünkü Bornova’da denize dökülen, Yunanlıların Hermos, Perslerin Serabad adını verdikleri, günümüzde ise doğduğu yere göre adlandırılarak “Gediz” adını alan nehirin altın renkli sularına ve bu nehiri kolları arasında kucaklamış gibi görünen etrafındaki zümrüt yeşilliğe takılır. Daha fazla dayanamaz ve atına atladığı gibi Gediz Vadisi’ne varır…

“Tanrıların Dağı” denilen Spil Dağı’nda, başı önüne eğik bir halde oturup ağlaya ağlaya taşa kesilen Niobe’nin gözyaşlarının aka aka ırmaklaşarak, yöreye yayılıp suladığı asmaların koruluğuna dalar. Gördüğü eşsiz manzara karşisında duyduğu zevkle kendinden geçer. Manzaranın eşşiz güzelliğinden büyülenmişçesine kendisinden öyle geçmiştir ki, bu arada boynundaki inci gerdanlık buradaki dallara takılır ve kopar. İnci gerdanlığın taneleri de dört bir tarafa saçılıp dağılır. Ama Seba Melikesi Belkıs, farkında değildir. Belkıs, ancak sarayına döndükten sonra gerdanlığının boynunda olmadığını farkeder.

Hemen adamlarını çağirir ve öfkeyle şöyle der:

— Çabuk hemen gidin, arayın! Gerdanlığımı bulun! Yoksa her yeri kurutur, ovayı çöle çeviririm!

Melikenin adamları derhal atlarına atlayıp Gediz Ovası’na giderler. Tüm bir ovaya dağılıp her yeri karış karış ararlar. Ama gördükleri çok şaşirtıcı ve büyüleyicidir. Belkıs’ın gerdanlığındaki inci tanelerinin düştüğü her yerde, bu tanelerin yerinde birbirinden güzel bağlar ve her biri birer kehribar renginde, mis kokulu tanelerden oluşan üzüm salkımları oluşmuştur…

Belkıs’ın adamlarının hepsi de gördüklerinden şaşkın ve adeta büyülenmiş bir halde saraya dönerler. Gördüklerini aynen Melike’ye anlatırlar. Seba Melikesi Belkıs anlatılanlara inanmaz ve eşi Sultan Süleyman’la birlikte atlarına atlayıp, herşeyi bir de kendi gözleriyle görmek için, yeniden gerdanlığının kopup düştüğü Gediz Ovası’na giderler.

Adamlarının anlattıkları tıpa tıp doğrudur…

Melike ve Sultan, gördükleri karşisında dayanamaz ve asmaların dallarında oluşmuş sapsarı, kehribar renkli, mis kokulu, baldan tatlı üzümlerin çekiciligine kendilerini kaptırırlar, bu üzümlerden doyasıya yerler. Hem üzümlerin tadının gürlüğü, hem de sıcağın etkisiyle susayınca da, biraz serinlemek ve dinlenmek için bir yer ararlar. Ovadaki ulu çinarlarin, salkım söğütlerin gölgelendirdiği, müthiş güzellikte serin suların çagladigi bir pınara varırlar. Pınarın hayat veren sularından içerler. Bir yandan da birbirinden güzel ezgiler şakıyan bülbüllerin seslerini dinleyerek kendilerinden geçerler. Bu sırada Sultan Süleyman, üzüm tanelerini dizerek bir gerdanlık yapar ve bu gerdanlığı Belkıs’ın boynuna takar…

Bir süre sonra, Kadife Kale’deki saraylarına dönmek üzere kalkıp giderlerken, bir de görürler ki; bütün asma dallarında altın yeşili yapraklarla bezenmiş, gerdanlık biçimli, kehribar renkli, güzel kokulu, milyonlarca üzüm salkımları oluşmuştur…

Efsanenin yorumu

Efsanelerde işte böyle anlatılıyor herşey.

Yöremiz toprağının bereketi ve bu bereketin sembolü olan üzümle ilgili anlatılan bu efsanede, asıl vurgulanmak istenen; genelde Gediz Ovası’nın, özel olarak da Manisa ve yöresinin başta üzüm olmak üzere, her türlü ürünün adeta fışkırdığı, yeşilin diyarı olan, eşi ve benzeri az bulunur “bereketli topraklar” olarak nitelendirildiği gerçeğidir.

Gerçekten Gediz Havzası, Türkiye’nin en verimli bölgesi ve dünyanın da “birinci sınıf” diye tanımlanan tarım arazileri arasındadır. Turgutlu’nun sembolünün üzüm salkımı olması da bu bakımdan anlamlıdır. Bu efsane de göz önünde bulundurulursa, yöremiz mitolojik çağlardan beri “üzüm diyarı” olarak bilinir. Romalılar döneminde, Gediz Havzası, “şarap merkezi” olarak biliniyor ve tiyatronun da temelinin atıldığı “dionysos şenlikleri” düzenleniyordu. Dünyanın en iyi üzümünün üretildigi Manisa ve yöresi, üzüm ihracatında da dünyada hep en ön sırada yer almıştır. Türkiye, dünyada üzüm üretiminde her zaman birinci sıradadır. “Dünya merkezi” olduğumuz ve sadece Manisa bölgesinde yetişen Sultaniye çekirdeksiz üzüm de adını işte bu efsaneden almıştır…

“Belkıs’ın gerdanlığı efsanesi”, Manisa ve yöresinde geçer! Yöremiz toprağının, Gediz Havzası’nın dünya yüzünde ne denli verimli ve bereketli olduğunu anlatan bir efsanedir. Efsanenin özü budur aslında: Yöremiz toprağının bereketi. Yüzyıllar öncesinde, ilçemizin kurucusu olan ilk Türkmen aşiretinin bu yöreye gelip yerleşmelerinin ardındaki bir başka gerçek de, işte burada, yöremiz toprağının bereketinde gizlidir. Yani doğanın insanlığa bir armağan gibi sunduğu dünyanın en cennet köşeleri, birinci sınıf tarım arazileri içinde yer alıyor Gediz Havzası.

Mitoloik çağlardan bu yana devam eden bir yaşam var bu topraklarda.
Gediz Nehri, buradaki bu yaşamın bir sembolü… Atalarımız bu topraklarda yaşadı… Bizler bu topraklarda yaşıyoruz… Çocuklarımız ve torunlarımız da yaşayacaklar… Belki torunlarımızın torunları da…

Tabii Çaldağı’ndaki nikel madencilik projesi ve Murat Dağı'nda altın madenciliği projesi gerçekleşir de, bu madencilik faaliyetilerinin bölgeye yapacaklarını yapıp, çekip gitmelerinden sonra Gediz Havzası’nda bir yaşam belirtisi kalırsa eğer!

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@