25.09.2019, 13:33

Doların Yeşili Için Doğanın Yeşili Katlediliyor!

Bilim ve teknololojinin gelişmişlik düzeyi insanoğlunun tarih içindeki uygarlık yürüyüşünün adımlarını da, bu adımların hızını da belirleyebiliyor. İnsanoğlu, orta çağda başladığı coğrafi keşiflerini bugün bilim ve teknoloji sayesinde artık uzayın derinliklerini de keşfetmeye kadar yükseltmiş durumda. Bu nedenle yeni çağdan sonraki, ama bugünkü yüzyıldan önceki yüzyıllara kronolojik bir sıralamayla önce sanayi devrimi ile başlayan sanayileşme çağı, sonra da bu gelişmenin ardından bilim ve teknoloji çağı da deniyor. Bilim ve teknolojinin gelişmişlik düzeyi artık insanoğlunu uzaya kadar taşımaya başlayınca, yaşadığımız yüzyıl ayrıca uzay çağı olarak da adlandırılıyor.

İşte zurnanın zırt deliği burada belki de. Çünkü; bugünkü uzay çağında başka gezegenleri keşfe çıkıp buralarda yaşam var mı diye araya duralım, sonsuza kadar içinde yaşamak zorunda olduğumuz kendi gezegenimiz “Dünya”ya ise pek iyi baktığımız söylenemez. Bilim ve teknolojideki bu baş döndürücü hız, bu güce sahip olan egemenlerin de başını döndürüyor. Aslında günümüzde sadece bilim ve teknolojinin imkanlarını kullanıyoruz diye “uygarız” diyoruz, ama içimizdeki ilkellikten ise bir türlü kurtulamamışız hala.

Küresel ısınmanın bir başka anlamı!

Teknolojinin baş döndürücü hızla gelişimi bu güce sahip olan egemenlerin de başını öylesine döndürdü ki, bu durum kendilerinin dünyanın ve hatta doğanın da sahibi olduklarını düşünecek kadar bir sarhoşluk ve gözü dönmüşlük de aşılamış. Atmosferik ve iklimsel özelliklerde görülen bozulmalar (küresel ısınma, iklimlerde normal olmayan değişim, ozon tabakasındaki delinmeler, buzullardaki erimeler vs. gibi etkenler) nedeniyle artık günümüzde “ekoloji” konusu önem kazanıyor. Dünyanın da aslında “canlı” olduğu bilinciyle soruna bakıldığında, küresel ısınmadaki sürekli artış, ateşi sürekli yükselen bir insan için tanımlandığı gibi, gezegenimizin hastalandığı gerçeğini anlatan bir ayrıntı olarak da görülebilir. Dolayısıyla bu durum, dünya insanlığını günümüzde hiçbir zaman olmadığı kadar doğa ve ekolojik yaşam konusunda kafa yormaya, duyarlı olmaya, doğadaki ekolojik yaşamı sahiplenmeye yönelten nedenlerden biri.

Ekolojik yaşam rant kapısı haline getirildi!

Yaşadığımız çevre sorunlarına baktığımızda, daha çok sermayenin ve siyasi iktidarların tavrını eleştirmek zorunda kalıyoruz. Yapılan araştırmalara ve yaşanan gerçekliklere bakıldığında ortaya şu sonuç çıkıyor: Sermayenin doğaya karşı tutumu oldukça saldırgan! Özellikle Türkiye’de çevre kirliliği, çevre katliamı gibi çevresel tehditlerin oluşmasında en birinci sırada sanayileşmenin yer aldığı görülüyor. Doğaya saldırgan bir davranışa sahip sanayileşme, ancak “çarpık sanayileşme” olarak tanımlanabilir. Ekolojik dengenin bozulması ve çevre katliamlarında görülen en büyük yanlışlar; sermayenin doğayı meta gibi gören sakat anlayışı, siyasi iktidarların sadece sermayenin çıkarını kollayan tutumu, sermayenin çıkarı için çevrenin talan edilmesinin önünü açacak yasalar çıkarmasına dayanıyor.

AKP hükümeti aracılığıyla enerji üretimi bahanesi ile “uydurulan” çarpık enerji politikası doğrultusunda topluma dayatılan HES, RES, JES vb projeler, kendisini doğanın sahibi zannedecek kadar başı dönmüş kapitalist sistemin veya doğayı bir meta gibi algılayan gözü dönmüş sermayenin, doğadaki ekolojik yaşamı da sömürmeye yönelik geliştirdiği “doğayı sermayenin çıkarı doğrultusunda özelleştirme” tavrıdır da. Bu durumda yolsuzluk ve rüşvet çarkı artık ekolojik yaşamı da kapsarken, doğa ve ekolojik yaşam korkunç bir tahribatla karşı karşıya kalıyor. Öte yandan halkın mülkü acele kamulaştırmalarla elinden alınıp sermaye guruplarına peşkeş çekilirken, en verimli tarım alanları sermayenin çıkarı için feda ediliyor, halkın elinden suyun kullanma hakkının bile alınmak istenmesine kadar gözü dönmüş bir saldırganlıkla gerçekleştirilen ekolojik tahribatlar ortaya çıkıyor.

Çevre bakanlarının sözleri aslında bir suç itirafıdır!

İdris Güllüce’nin Çevre Bakanlığı koltuğunda otururken söylediği “Çevre, helal maldır” sözleri ürkütücüdür. Bir Çevre Bakanı, “çevre”ye tüm canlıların ortak yaşam alanı olarak değil de, “mal” gözüyle bakabilir mi? Bakan Güllüce’nin sözleri aslında ülkemizdeki sermayenin doğaya meta gözüyle baktığını, doğanın yaşam kaynaklarını kendi çıkarı için sömürmeye yöneldiğini ve neden çevreye karşı saldırgan bir politika izlendiğini açıklıyor. Bu nedenle Bakan Güllüce’nin sözleri aslında bir suçun da itirafıdır. Tıpkı daha önceki Çevre Bakanlarının sözleri gibi: 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonucu istifa etmek zorunda kalan önceki Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “Ben ne yaptıysam Başbakanın bilgisi dahilinde ve isteği üzerine yaptım” sözleri ve ondan önce bu bakanlık koltuğunda oturan Veysel Eroğlu’nun Turgutlu Çaldağı’ndaki madencilik için verdiği izni “Ne yapayım, İngilizler çok baskı yaptı, o yüzden istedikleri izni vermek zorunda kaldım” şeklinde açıklayan sözleri de bir suç itirafı değil midir?

Çevrenin bu kadar büyük tehdit altında olduğu, korkunç ekolojik tahribatların kapıya dayandığı Türkiye manzarasında, önceki dönem Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin, makam koltuğuna oturur oturmaz açıkladığı “çevreyi put yapmışlar, sermayenin önünü açacağım” sözleri ile, kendisinden önce aynı koltukta oturan Çevre Bakanı Fatma Güldemet Sarı’nın “ÇED davaları yatırım düşmanıdır” sözleri de, yaşanan çevresel sorunların kaynağının görülebilmesi bakımından anlamlı. Çünkü normalde çevreden sorumlu bir bakanın tutumu ve söylemi asla bunlar olamaz! Öyleyse, Türkiye’de gerçekte çevre bakanlığının olmadığını düşünmek ve söylemek zorundayız. Adı mevcut hükümetçe Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak değiştirilen bu bakanlıktaki “çevre” kavramı sadece bir tabela ve aldatmacadan ibaret, çünkü sadece “şehircilik” konusu işlev görmektedir.

Doların yeşili için doğanın yeşili katlediliyor!

Çevre Bakanı Güllüce’nin “çevre helal maldır” sözü ve diğer çevre bakanlarının her birinin kendi sözleriyle ifade ettiği gibi, sermayenin doğayı sadece bir meta olarak gördüğü bir sistemde, izlenen yanlış ekonomi, tarım ve çevre politikalarının yarattığı bir başka sonuç; doğadaki ekolojik yaşam sermaye için “rant kapısı” haline getirilmiştir. Doların yeşili için doğanın yeşili katledilmektedir. Bu kâr hırsının yarattığı dramda ise, insanların ortak yaşam alanlarına kadar gelip dayanan sermayenin çevreye karşı saldırganlığı ile yaratılan “tarihin en büyük ekolojik tahribatı” nedeniyle, artık insanca yaşam hakkı da tehdit altına girmiştir. Bu nedenle de doğayı kendi hükümeti ve devletine karşı korumaya çalışan bir toplum haline geldik! Gelmeliyiz!

Ancak bilmemiz gereken bir başka şey de var: Çevreye karşı böylesi gözü dönmüş saldırgan politika izleyenler, doğanın sahibi imiş gibi davranmaya devam ettikleri müddetçe, bu durum kendilerini sadece “çevre suçlusu” ve “doğa katili” yapacaktır. Doğanın yaşayan en büyük canlı olduğunu biliyorsak, kendisini kirleten ve katledenleri kesinlikle bağışlamayacağını da bilmeliyiz. Ve insanoğlu “ben doğanın hakimiyim” yanılgısına düşerse, doğanın intikamı korkunç olur!

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@