28.06.2021, 11:15

A. Kadir Paksoy

Bodrum’a, Marmaris’e, Çeşme, Kaş, Göcek ve Alanya’ya hayranlığını ballandıra ballandıra anlatan, hatta yazan çok kişiyle tanıştım/ konuştum. Hayranlıklarının ana ögeleri deniz/ kum ve güneşti.

Bodrum’u anlatırken Cevat Şakir’e hiç değinmeyen dostlarım da olmadı değil…

Ahmet Ümit de tarihine vurulmuş Bergama’nın ki yeni kitabını Bergama’nın Asklepion’unda tanıttı.

Safranbolu ve Kula, evleriyle, Silifke yoğurduyla, Mardin, taş evleri ve çok dinli/ çok dilli özelliğiyle,  Antakya, dinlerin ve dillerin huzur içinde yaşadığı bir kent oluşuyla, Maraş, dondurmasıyla, Cide, Rifat Ilgaz’ıyla, Manisa mesiriyle, Konya, Mevlana’sıyla, Ayvalık, upuzun Sarımsaklı kumsalıyla ve mübadele hikâyeleriyle biliniyor.

Kentlerin ve kasabaların tarihi, şairlere esin kaynağı oluyor. Dün olduğu gibi…

Bir kenti kent yapan biraz da şairleri değil mi zaten… Paksoy’un dediği gibi…

İstanbul için şiirler yazan az mıdır? Yaza yaza da bitirebilmiş değiller zaten.

***

Falih Rıfkı Atay, Atatürk dönemi anılarını/ Mustafa Kemal’in yaşamını ve kurtuluş savaşını anlata anlata bitirememişti Çankaya’da.

Ankara’nın Kuvayı Milliye ve Mustafa Kemal olduğunu da bilmeyen yoktur ama Falih Rıfkı Atay, yazmayı görev edindi kendine. Kimbilir, belki Ankara aşkı belki Mustafa Kemal aşkı.

Bence her ikisi de… Her şeyi Lord Kinross yazacak değil ya…

***

Ozan A.Kadir Paksoy da bir Ankara sevdalısı.

Söylediği bir şey var ki herkesçe bilinmeli:

"Ankara’nın ozanı olmak için Ankara’da yaşamak gerekmez. Ankara adıyla özdeşleşen düşünceye sahip çıkıyorsanız; şiirlerinizde, estetiğiniz ve lirizminizle bu düşünceye dayalı imgelemi yaratabiliyorsanız Ankara’nın ozanısınız."

 Nazım Hikmet gibi yani…

Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi, Ahmed Arif gibi…

"Ben de kendimce Ankara’nın ozanı olmaya çalışıyorum" diyorken, günün birinde 'Ankara’nın ozanı' olarak anılırsa bunun kendisi için büyük onur olacağını söylüyor.

Ankara’nın İstanbul’a kafa tutuşu çok etkilemiş onu.

"Hatti, Hitit, Frig, Roma, Selçuk, Osmanlı; on bin yıllık Anadolu uygarlıkları zincirine Anka ile Ra’nın birleşerek Türkiye Cumhuriyeti halkasını ekledikleri yerdir Ankara" derken belli ki Ankara’nın tarihi konusunda da yeterli birikime sahip.

Ne de olsa bir tarihçi Sayın Paksoy. Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tarih bölümünde lisans eğitimi görmüş.

'Anka ile Ra' şiirini bilenler bilmeyenlere okusun bence.

Ankara’yla ilgili şiirleriyle Ankara aşkını dillendirirken Atatürk Orman Çiftliği Ağıdı ile de buraya dikilen 'bin bilmem kaç odalı' Sultan mekânına değinmeden de edemiyor.

Ankara ile bu denli çok şiiri hiçbir yerde görmemiştim doğrusu.

'Hayatta Beni En Çok Anam Sevdi / Toplu Şiirler 2' kitabını okumaya başladığımda gözümün önüne geliverdi "Aşkım Bergama’m" adlı kitabım. (Heyamola Yayınları)

Bergama aşkımı bilenler teklif etmişlerdi o kitabı yazmama.

Aşk böyle bir şey işte!

Adama sevdiği insanı yazdırdığı gibi, aşkla bağlandığı kasabayı / kenti de yazdırıyor.

Sayın Paksoy’un şiirlerini okurken ne sadece coşuyorsunuz ne de hüzne boğuluyorsunuz. Hepsi var!

'Taşları bağlamışlar/ İtleri salmışlar/ Beni yalnız sanıyorlar/ Nerdesin Mustafa Kemal / Nerdesin Mustafa Kemal'

Böyle diyor, '6 Mayıs 1972 Ankara' şiirinde.

Anlıyoruz ki Ankara, doğduğu Malatya toprağından bile daha fazla etkilemiş onu.

Şairliğim olmadığından, kulağıma hoş gelen o sesleri doyasıya okumakla yetindim sadece. Keşke Yusuf Alper olsaydım da 'Psikodinamik Açıdan A. Kadir Paksoy' kitabı yazabilseydim…

***

"A. Kadir Paksoy denilince, herkeste olduğu gibi bende de adının çevresinde bir atmosfer oluşuyor. A. Kadir Paksoy adı bende, Kendine özgü şiir iklimiyle, bir şiir tadıyla birlikte çağrışıyor" diye konuşan Ümit Sarıaslan’dan öğreniyoruz ilk kitabının 1984’te çıktığını. (Yeditepe Yayınları’ndan)

Şairimiz toplumcu. Şiirlerinin her dizesinde bunu görüyoruz. Toplumcuyum diye bas bas bağırmıyor ama…  "Dervişçe söylüyor söyleyeceğini." (Ümit Sarıaslan)

Paksoy’un şu dizeleri de zaten kanıtlıyor bunu:

"benim dizelerim/ şırıltıları gibidir bir derenin/ akarlar/kıskanmadan çağıltılarını / büyük nehirlerin

A. Kadir Paksoy’un Halk edebiyatımızın zenginliğinden ve çağdaş şiirin verilerinden ustaca yararlandığını da sözlerine ekliyor Sayın Sarıaslan.

Behçet Aysan da "Kadir, bir şair. Estetiğiyle, lirizmiyle, yaratım gücüyle, iklimiyle bir şair. Velut bir şair."

Paksoy için tarih öğretmeni diyebilirsiniz. Şair diyebilirsiniz ama o aynı zamanda bir epope yazarı. Bir destan yazarı. Behçet Aysan’ın bu sözleri annemi anımsatıverdi bana.

Evinde yaz sıcağında kış soğuğunda Bektaşi nefesleriyle, Yunus Emre’yle, Pir Sultan Abdal’la, Kaygusuz Abdal’la günlerini geçiren, elinde şiir kitaplarıyla beni karşılayan o canım annem…

"Sarı kuzum otur sen şöyle de ben sana bir semah dönüvereyim" diyen canım annem…

Semah dönmenin, daha doğrusu 'dönme' sözcüğünün, hiçbir şeyin durmadığını/ ölmediğini / hareket edip değiştiğini sembolize ettiğini ben liseli yıllarımda keşfetmiştim. Abilerimizin önümüze koyduğu diyalektik materyalizmi anlamaya çalıştığım (ama anlayamadığım) günlerde…

Yalnızken, sevdiği birileri eve geldiğinde hemen ayağa kalkıp aşkla semah dönen canım annem geldi hep gözümün önüne Paksoy’un şiirlerini okuyorken.

Sayın Paksoy’un 'Kadir Bey Tarihi- Toplu Şiirler 1' kitabındaki Hacı Bektaş Destanı’nı anneme okuyuverseydim ben, eminim bana "Bende kalsın bu" derdi.

Paksoy’un şiirleri tam da ona göre…

Sayın Paksoy’u da tanımak için can atardı herhalde. Hatta ve hatta telefonunu bulur konuşurdu bile. Adım gibi eminim.

Paksoy’un destan yazarlığı, şiirden ve tarih öğretmenliğinden… Biraz da mitolojiye olan ilgisinden olsa gerek. Ne birazı? Mitolojiye sayfalar ayırmış.

Hacı Bektaş Destanı’nda biraz da kendimi mi buldum ne, üç kez okudum.

Aile boyu, 1972’de Nevşehir’in Hacıbektaş’ında yaşadığımız o yedi gün geldi gözümün önüne.

Gürhan Uçkan, A. Kadir Paksoy’u değerlendirirken şöyle diyor: "A. Kadir Paksoy, benim için üç, hiç yabancısı olmadığım üç şeyin simgesidir. Şiirin, Ankara’nın ve edebiyat dergilerinin…

Şiirin has işçisi, sözcüklerin aman vermez seçicisidir. Ankara’nın öz evladı ve tutkunudur."

Paksoy’un Toplu şiirlerini (1-2 ) okuyunca şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Paksoy, şiirleriyle insana ve insandan kaynaklanan sorunlara dokunan, yazdıklarını zevkle okutan, öğreten, düşündüren, coşturan, hüzne boğan bir şair. Ozan mı desem yoksa…

Ha şair ha ozan… Ne farkeder ki…

İkisi de çok yakışıyor ona.

Güncel konuları bulduğunuz gibi yıllar/ yüzyıllar öncesine de bir yolculuğa çıkıyorsunuz dizelerinde…

Döndüm durdum, 'Mükemmeli Sevmiyorum', 'Her Altı Mayıs’ta', 'Kıyımlar', 'Ağrı Dağı', 'Kadir Bey Tarihi', 'Sen Orada Sadece', 'Yaralı Temmuz', 'Bir Ceza İstiyorum', 'Çığlık', 'Şair', 'Yanlışlık' , 'Merak', 'Osmanlı Tarihi' şiirlerini okudum.

Değerbilirlik, dostluk, hüzün, acı, tarih, sevgiyi buldum dizelerde…

Dedim ya… 'Dokunan şair Sayın Paksoy!'

***

Beşinci ya da altıncı kitabım olsa gerek, Ankara’da bir arayışa girmiştim basımı için. Mustafa Beyköylü ile o günlerde tanışmıştım. Öyle beyefendi biriydi ki, hep saygıyla anıyorum onu.

2002’de bir trafik kazasında öldüğünü çok sonraları öğrenmiştim.

A. Kadir Paksoy, güncel konularda kalem oynatan bir şair olarak biliniyor. Yazmaz mı Mustafa Beyköylü’yü?

'Güller Ve Mustafa Ağabey' şiirini yazar da nasıl elini sıkmam Paksoy’un…

Eşin- dostun yayıneviydi Güldikeni…

Günün birinde yolum Ankara’ya düşecek olduğunda Paksoy’un elini sıkarken bir de Mustafa Beyköylü adına sıkacağım. Farz oldu!

Sadece Beyköylü mü?

İlhan Erdost, Uğur Mumcu, Fazıl Say, Thales, Abdullah Baştürk, Ruhi Su, Güngör Tüzün vb. de çıkıveriyor karşınıza onun dizelerinde.

Kadir, kadirşinas bir ozan…

***

Şiir coğrafyamızın sevilen şairlerinden Ataol Behramoğlu, diyorsa ki A.Kadir Paksoy şiirleri için "Karşılıklı konuşma ya da bir iç dökme rahatlığında, doğallık ve yalınlıkla yazılmış şiirler..."

Bize düşen o şiirleri okumak ve A. Kadir Paksoy’u daha iyi anlamak, olmalı.

Onun için söylenen şu sözler, her şeyi anlatıyor bence:

"A. Kadir Paksoy, Yunus’un, Aragon’un, Nazım’ın mirasçısıdır."

Birileri de eminim "Paksoy, hümanizmanın şairi!" diyordur.

Öğretmen ve kütüphaneci olarak derim ki, liseliler/ Türkçe- Edebiyat okuyanlar evlerinde illâ A. Kadir Paksoy şiirlerini bulundursunlar. Mitolojiye, sanat tarihine, yakın tarihimize ilgi duyanlar da…

Öğrenecekleri çok şeyleri bulacakları gibi tat da alacaklar okuduklarından.

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@