04.11.2021, 16:08

Yemyeşil bir dünya…

Climate; “klaymit” şeklinde telaffuz edilen bu kelime, İngilizceden dilimize klima olarak yerleşmiş olsa da, aslında iklim manasına geliyor. Ve şu sıralarda hala devam eden COP26 yani Birleşmiş Milletler İklim Konferansı, bu yıl yirmi altıncı kez düzenleniyor.

Neden mi?

Dünyamız artık inanılması çok güç olan bir döngüye girmiş durumda… İklim değişiklikleri, dünya üzerindeki canlı yaşamını o denli derinden etkileyecek ki, şu an hayalini dahi kurmakta zorlandığımız kötü bir son bekliyor insanlığı. Hem de öyle üç bin, beş bin yıl sonra değil; sonun başlangıcı, çoktan başladı bile…

Geçtiğimiz günlerde G20 adıyla İtalya’nın başşehri Roma’da toplanan ülkeler zirvesi ki; dünyanın ekonomik anlamda, ilk yirmi içerisinde kendisine yer bulan ülkelerin katıldığı zirvedir, biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak zirvede yerimizi aldık. G20 denilince akla hemen yirmi ülke geliyor ama zirve, on dokuz ülke ve Avrupa Birliği Komisyonundan oluşmakta. Hemen belirtmeliyim, ekonomik sıkıntılarımızdan dolayı, bir dahaki toplantıda, G20 arasında olur muyuz, açıkçası bilemiyorum! Bu konu başlı başına bir yazı konusu olur ve sonraya bırakıp akışımıza devam edelim; ve temsilcimiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, zirve sonunda COP26 adıyla, İskoçya’da, Glasgow şehrinde düzenlenecek olan iklim zirvesine katılmayacağını öğrendik.

Dediğini yaparak da, Sayın Cumhurbaşkanı iklim zirvesine katılmadılar. Ekonomik veya politik anlamda G20’den, Türkiye’nin istediklerini alarak ayrılmasının yeterli olduğu görüşünde olacaklar ki, iklim zirvesine Cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılmayı gerek görmedi devletimiz… Ve hatta bazı basın bültenlerinde de, Glasgow’daki güvenlik zafiyetlerinden dem vuruldu ve protokol ile ilgili bazı sıkıntılardan dolayı katılım sağlanmayacağı vurgulandı.

Ancak iklim zirvesine devletin zirvesi ile katılım sağlanmaması hususu, bende farklı çağrışımlar oluşturdu;

Ülkemizi inşaatlarla yönettiğini sanan son yirmi yılın hükümeti, zaten betondan, yoldan, dev inşaatlardan nemalanmıyor mu? Hükümet, kendisine hem hizmetinin karşılığı olan oyu, hem de yandaş müteahhitlerine, kendilerinin de yola devam etmesini sağlayacak maddi kaynakları; iklim değişikliği ile mücadeleye verdikleri destekle mi sağlıyorlar? Elbet ki, hayır! Onlar, ormanlara taş ocağı, maden ocağı gibi izinler vermek suretiyle ormanların yok olmalarına sebep olmuyorlar mı? Kurulmaması gereken yerlere hidroelektrik santralleri kurarak, dere yataklarını kurutmadılar mı? Ya da o bölgelerin iklimlerinde değişimlere sebep olmadılar mı? Nükleer reaktör ile çalışan enerji santrallerinin kurulması ile beraber radyoaktif sızıntı riskini artırmadılar mı bölgelerimizde? Neticede çevreci ve iklimi korumaya yönelik olarak çalışmayan ve betona endeksli bir hükümet anlayışının COP26’ya katılmaması gayet normal!

Sizlere iklim değişikliğinin ve buna sebep olacak küresel ısınmanın, ne denli önemli bir konu olduğunu bir kitap önererek kısaca anlatmak istiyorum;

Yenice okudum ve sizler de mutlaka edinin, okuyun Prof. Dr. Ali Demirsoy’ın kitabını; “2035, Sonun Başlangıcı”…

Aslında her şey, insanoğlunun makineleşme çabasıyla yani sanayi devrimi ile başlıyor. Ana sorun, sanayi tesislerinin, herhangi bir şeyi üretebilmek için kullandıkları yakıtlar ve elbet ki o yakıtların enerjiye dönüşmesinden sonra geride bıraktıkları zararlı gazlar ki; en sıkıntılı olanı da karbondioksit… Dünyamızın aşırı ısınmasını önleyen, yine aynı şekilde aşırı soğumasının da önüne geçen atmosferimiz; artan karbon miktarı ile ve diğer etkenlerle ortaya çıkan sera gazlarının da etkisiyle; buzulların erimesine, okyanuslardaki akıntıların değişmesine ve/veya tamamen durmasına sebep olacaklar ki, ısı her defasında biraz daha artacak. İşte bu sarmalın, 2100 yılına kadar dünyadaki yaşamın büyük bir kısmının sonlanmasına sebep olacağı düşünülmekte… Öyle ki, Ganj ile Nil nehirlerinin kurumasıyla, devasa bir göç yaşanması, su savaşları ve hatta ekvatorun kuzeyindeki ve güneyindeki çok büyük bir alanın çölleşmesi öngörülüyor. Mesela Norveç’te Akdeniz iklimi görülecek gibi bir örnek var Ali Demirsoy’un anlatımında…

Ali Demirsoy Hoca kitapta önce, dünyanın milyonlarca yıldan bu yana geçirmiş olduğu iklim değişiklikleri ile yaşanan yıkımları anlatıyor. Yani şu anda yaşanması öngörülen iklim değişikliği gibi… Ancak kocaman bir farktan da bahis vuruyor; binlerce yıl geçmişte yaşanan bu iklim değişiklerini dünyamız, tabir yerindeyse kendisine reset atarak normale dönebilmiş. Örneğin, okyanuslarda yaşayan resiflerin, karbon oranını dengelemek için gerektiğinde kutuplara kadar yayılıp, gerektiğinde de, ekvator hattında kalabildiğini anlatmış geçmişte… Ancak şimdi böyle bir durumun olamayacağını, dünyamızın hem sularının, hem de havasının yeterince kirlendiğini yazıyor ve dünyanın artık kendisini iyileştirebilecek bir gücü kalmadığını belirtiyor.

Dünyaca, 1997 yılında treni kaçırmışız meğer; iklim zirvelerinden belki de en büyüğü, Japonya’da yapılıyor o sene… Kyoto Protokolü imzalanacak ama ısrarla üretim diyen kapitalist Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere bazıları bu protokole taraf olmuyorlar. Kendilerine verilen sera gazları sınırlamalarına gerileyecek rakamları kabul etmiyorlar.

Sonuç ortada; 1850 yılından günümüze yaklaşık bir derecelik bir ısı artışı var. Atmosferdeki sera gazları düzeyi de, son iki yüz yılda neredeyse iki katına çıkmış durumda ve elbet ki sanayileşme sebebiyle… Aslında yapılacak şey basit;

Karbon ve metan gazı başta olmak üzere sera gazlarının salınımını azaltmak için gerekli çalışmalar yapılmalı, rüzgâr ve güneş enerjisi gibi seçenekler düşünülmeli. Suyu ekonomik kullanmalı ve dünyadaki her şeyin israfına karşı durmalı.

Beton mu? Geleceğe beton değil, yemyeşil bir dünya bırakmalı…

   

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@