08.04.2021, 12:37

"Urfa’dan Harvard’a…" Coşkun Özdemir

2009 yılında Abdullah Gül için "Şimdi artık Cumhurbaşkanı tek kişi değil. İnsanlık da onunla birliktedir. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin savaş istemeyen insanlarına güç verdi. Bu güç gittikçe büyüyor. Cumhurbaşkanı iyi niyetli.  Kürt sorunu Türkiye’nin baştaki sorunudur" demişti Yaşar Kemal, Radikal’deki röportajında.

Öncesinde, 1997 Frankfurt Kitap Fuarı’nda ise "Üniter devlet sevdası Türk kültürünü, dilini egemen dil, egemen tek kültür yapmak istedi. Böylelikle de Türk dilini, kültürünü cılızlaştırdı" demişti.

2001’deki Almanya Yeşiller Partisi Genel Kurulu’nda da "Günümüzde parlamakta olan bir yıldıza yaklaşmaktayız gibime geliyor. Parlamakta olan bu yıldız Avrupa Birliği’dir" diyen gene Yaşar Kemal’di.

2008 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü edebiyat dalında Yaşar Kemal’e verilmiş, o da yazılı bir açıklama yapmıştı bilindiği gibi:

"Bu ödülün bana verilmesini Türkiye’de toplumsal barışa giden yolun açılmak üzere olduğunun bir işareti olarak görmek istiyorum. Bu ödülün siyaset ve partiler üstü bir kurum olan Cumhurbaşkanlığı tarafından verilmesi bu açıdan ümidimi güçlendiriyor."

Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikâyet eden Abdullah Gül değil miydi sahi?

Yaşar Kemal, Abdullah Gül için, "Cumhurbaşkanı iyi niyetli" diyor.

İnandırıcı mı düşünmek gerek…

Bir başka tarihte- 2005’te- "Türkiye’nin bütün felaketi bu belkemiksiz aydınlar yüzündendir" diyen de Yaşar Kemal. Hiç de haksız sayılmaz yani…

Belkemiksiz mürekkep yalamışların coğrafyası olduğumuz kesin.

Kamunun vicdanı olan yazar, her zaman kamu yararına muhalefette fakat okurlarından aldığı güçle de iktidardadır, sözünü bilmez miydi Yaşar Kemal?

Sartre, bilindiği gibi kendisine layık görülen Nobel’i reddederek dünya halklarının gönlünde taht kurmuştu.

Sartre’laşmak kolay değil!

Yaşar Kemal romanları tartışılmaz. O bizim evrensel yazarımızdır. Gurur duyduğumuz edebiyatçımızdır.

***

2010 yılında yazmışım bunları, İmece’nin 29. Sayısında.

Düşüncelerimi yakın arkadaşlarıma da söylemiş, onların ne diyeceklerine kulak vermiştim.

"Her şey bitti de sıra Yaşar Kemal’e mi geldi?" diyenler olmuştu.

Yaptığım iş, Yaşar Kemal’in içime sinmeyen sözleriydi. Cumhurbaşkanından aldığı ödüldü.

Ona yakışanın o ödülü reddetmesiydi. Reddetmedi, aldığı ödül nedeniyle de bizi şaşırtan sözlere imza attı.

Konuşmayalım mı, yazmayalım mı?

O gün bugün bu konudaki düşüncelerimi söylemeye çekiniyorum dostlarıma. Çünkü, ülkemizde tabu olan sadece 'din' değil…

Maalesef eleştiri de bir tabu gibi. Tabu olmanın ötesinde

***

Ünlü Nörolog Prof. Dr. Coşkun Özdemir’in ‘Urfa’dan Harvard’a’ kitabını okuyorken Sayın Özdemir’in Yaşar Kemal’le olan yakın dostluğuna tanık oldum. Çok iyi arkadaşlar…

Coşkun Hoca, kanser ameliyatı için Amerika’ya gidecektir ama parası yoktur. Yaşar Kemal onun parasızlığını biliyor. 500 sterlinlik bir çek yazıp uzatıyor arkadaşına. İtirazını dinlemiyor Coşkun Hoca’nın ve zorla bu çeki veriyor eline.

Ameliyatı sonrasında da sık sık arayıp soruyor Coşkun Özdemir’i…

Özetle vefalı bir dost Yaşar Kemal…

Ne var ki Der Spiegel’de yayımlanan sözleri nedeniyle aralarındaki dostluk yara alıyor. Kürtler’e yapılan 70 yıllık zulümden söz eden o yazıda Atatürk dönemini de suçlamıştır Yaşar Kemal…

Yaşar Kemal’in 'Kürt Doktor' diye hitap ettiği Urfalı Coşkun Özdemir, arkadaşının bu sözlerini çok yadırgamış ve Cumhuriyet gazetesinde 'Yaşar Kemal’e Sesleniş' başlığıyla yaşadığı düş kırıklığını anlatarak dostça eleştiride ve sitemde bulunmuştur arkadaşına. Ama "Yaşar Kemal Türkiye’dir"  demeyi de ihmal etmemiştir.

Yazıdan iki gün sonra Pera Palas’taki bir toplantıda, Yaşar Kemal üstüne yürüyerek bağırır: "Seninle ömür boyu konuşmayacağım."

30-40 yıllık arkadaşlıkları bu şekilde son bulur.

Coşkun Hoca, onu değerlendirirken "Sevimli, sempatik bir insan ama övgüye doyamıyor. Hep onun büyüklüğünden hatta eşsizliğinden söz edilmeli. En ufak bir eleştiriye tahammülü yok" derken ne kadar haklı bilmiyorum ama şu sözlerine şapka çıkarıyorum:

"Nobel adayı büyük romancı Yaşar Kemal, uzak kaldığımız yıllarda da beni düş kırıklığına uğratmaya devam etmiştir. Bir aydın zulmüne dönüşen AKP İktidarının politikalarını eleştiren bir çıkışını anımsamıyorum. Bunca günahsız insan yıllardır hapiste çürütülüyor, çocuklar babalarına hasret, büyük acılar çekiliyor. Onun çok iyi tanıdığı insanlar var aralarında. İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, onca gazeteci, üniversiteli gözaltına alınıp tutuklandığında işçiler- gençler coplandığında Yaşar Kemal’den bir kükreme beklemez misiniz? Nerededir bu koca yazar/ dünyaca ünlü sanatçı?

Nasıl bu kadar sessiz kaldı İnce Memed yazarı?"

***

Coşkun Özdemir bu konuda yerden göğe haklıdır.

Yazar, şair, besteci, futbolcu konusunda zenginliklerimiz göğsümüzü kabartıyor. Onlarla gurur duyuyoruz ama 'Aydın' konusunda kıraç topraklar gibiyiz.

Türkiye’de bu konuda adından söz edilecek sadece bir kişi var: Aziz Nesin!

Bilgili, çok bilen, dünya çapında tanınan sanatçılarımız/ sporcularımız var ama aydın kimliğine cuk diye oturan Aziz Nesin dışında ikinci bir kişi var mı, söyleyin lütfen?

"Darphane, tarihinde ilk kez sizin oraya adım attığınız gün kirlendi" diye o günün maliye bakanına istifa mektubu yazan Cemalettin Seber’imiz de (Cemal Süreya) iki değil…

Coşkun Özdemir’den önce hiçbir şair ve bilim insanı bu gerçeği bilse de dillendirmedi.

Cahilleştirilmişler cenahında olduğu gibi mürekkep yalamışlarımızda da güçlüye itiraz edememe bir genetik eğilim var sanki.

Yaşar Kemal’in Abdullah Gül hakkında söylediği sözler, sol’daki kanaat önderlerinden biri tarafından söylenmiş olsaydı bunun tantanası hiç bitmezdi.

Yaşar Kemal’e ise kimsenin gıkı çıkmadı.

Koca Yaşar Kemal’e saygısızlık yapılsın diyen yok ama gerçekler de söylensin.

AKP İktidarına karşı, AKP zulmüne karşı, onca yolsuzluk ve usulsüzlüklere karşı Fransa’nın Sartre’ı, Güney Afrika’nın Nelson Mandela’sı, Küba’nın Jose Marti’si, İngiltere’nin Bertrand Russell’ı gibi olamamıştır Yaşar Kemal. O Russell ki Vietnam Savaşı sorumlularını sorgulayan mahkemenin başkanı ve 85 yaşındayken savunma bakanlığı önünde protesto gösterilerine katılmış bir yurttaştır…

Russell’ın 'aydın' sıfatı bundan!

Coşkun Hoca da diyor ki; "Ne talihsiz bir ülkeyiz. En iyi yazarlarını hapsetmiş, eziyet çektirmiş ya da öldürtmüş olmak ne acı, ne hazin…"

Sabahattin Ali’nin faili meçhul (belli) bir cinayete kurban gitmesine üzülen, Ruhi Su- Tarık Zafer Tunaya- Bahri Savcı- İlhan Selçuk- Sabahattin Eyuboğlu- Aziz Nesin- Oktay Akbal- Türkan Saylan- Azra Erhat- Halet Çambel- Gazi Yaşargil- Melih Cevdet Anday- Bedri Baykam-  Cevat Çapan- Demirtaş Ceyhun- Erdal Atabek- Ataol Behramoğlu- Orhan Bursalı- Sami Karaören- Server Tanilli gibi yakın dostlarıyla da hep gururlanan biri Coşkun Hoca…

Onlarla ilgili anıları da yok değil tabii ki…

Örneğin, Aziz Nesin 'Aydınlar Dilekçesi'ni Coşkun Hoca’nın kliniğinde yatarken yazmış.

Ruhi Su, iki kez hastası olmuş. Taburcu olurken ona üç ilaç yazmış. Ruhi Su da sormuş kendisine: "Coşkuncuğum bu üç ilaç birbiriyle uyuşur mu?"

Reçeteye bakıp yanıt veriyor Coşkun Özdemir: "Bir sorun olmaz Ruhi abi."

Ruhi Su’nun sözleri ise "Hiç üç insanın uyuştuğunu görmedim de ondan da sordum" oluyor.

Mina Urgan’ın kitaplarını okurken onun çevresindeki dostlarına tanık olunca şaşırmıştım. Ülkemin en güzel insanlarıyla içli dışlı ilişkileri vardı. Gıpta etmiştim o entelektüel zenginliğine.

İlber Ortaylı gibi… Onun da çevresi Türkiye’nin entelektüelleriyle dopdolu.

Coşkun Özdemir’in çevresi de…

İyi okur olması, yıllarca Cumhuriyet gazetesinde yazmışlığı, örgütçülüğü, akademisyenliği, yurtdışı tıp kongreleriyle geçen bir ömür ve ideallerine bağlılığı ona böylesi güzel dostlar kazandırmış.

İyi bir öğretmen anne-babaya sahip olması ise onun için büyük bir şans tabii ki…

***

Urfalı Coşkun Özdemir’in annesi Lamia Hanım İzmir/ Karşıyakalı bir öğretmen. İlk görev yeri de Urfa…

Coşkun Hoca’ya kendimi yakın hissetmem biraz da annesiyle olan hemşeriliğimden ve meslektaşlıktan mı nedir, bilemiyorum.

Anıları çok şeyler öğretti bana…

Cumhuriyet Kızı Müşerref Hekimoğlu’nun 'İntihalci Prof.Dr. İhsan Doğramacı' hayranı olduğunu öğrenmiş olmaktan da mutsuz oldum.

Çetin Altan’daki dönüşüm onu çok şaşırtmış. Nasıl şaşırmasın ki, o Çetin Altan "Orhan Kemal hapisteyken bayram kutlaması olmaz" demiş biri.

Demokrat Parti zorbalığına karşı en etkili/ en keskin yazılar yazan, 27 Mayıs İhtilali’ni coşku ile karşılayan Çetin Altan’ın Turgut Özal’a destek vermesini yadırgayan Coşkun Hoca, dönekliğin analizini de yapmaya çalışmış kitabında…

Aklına geleni aklın süzgecinden geçirerek yazıya dökmüş olan Coşkun Özdemir’in şu sözleri onun ne kadar samimi olduğunun bir kanıtı:

"Ne yazık ki Muzaffer Şerif Başoğlu gibi insanları ya öldüren ya hapseden ya da dışarıya kaçırtan, cehaleti ve ilkelliği ağır basan bir toplum olduğumuzu itiraf etmeliyiz. Solun, solculuğun ne olduğunu da bir türlü anlayamamıştır bu ülkenin yöneticileri ve toplumumuz."

Yüreklice 'solcu' olduğunu dile getiren bir bilim insanımız Doktor Coşkun Özdemir.

Kas Hastalıkları Derneği’nin yıllarca yöneticiliğini yaparak bu alanda kırılması güç bir rekora da imza atmış.

Sürekli gidip geldiği Amerika’yla ilgili gözlemlerini ise şöyle özetliyor:

"En güzelle en kötüyü bir araya getiren, çelişkilerle dolu garip bir ülke. En iyi üniversitelere sahip, en çok bilim üreten, en çok Nobel kazanan ama aynı zamanda dünyanın başına çok dert açan emperyalist bir ülke. En çok silah üreten, en çok başka ülkelerin iç işlerine karışan, 'Demokrasi ve özgürlük götürüyorum' diye işgal eden, kitle halinde ölümlere yol açan, yarıdan çoğu Darwin’e karşı olan, 'İsa gelip her şeyi yoluna koyacak' inancını taşıyan bir halkın yaşadığı ülke."

***

İlkokuldayken babam kanıma girmişti. İleride doktor olacaktım. Hem de göz doktoru…

Şu işe bakın ki yıllar sonra nikah şahidim bir göz doktoru oldu.

Doktorlara olan saygım/ sevgim ise çocukluğumdan bu yana herhalde…

Yeğenim iç hastalıkları uzmanı. Halamın oğlu toplum sağlığı uzmanı, eşi farmakolog, kuzenlerim cerrah ve dahiliyeci. Teyzekızım Handan, akupunktür üzerine çalışmalarını sürdüren bir emekli hekim…

Bugün 90 yaşında olan Ortopedi profesörü Veli Lök, abim gibi/ babam gibi… Kalp damar cerrahı Arif Yılmaz arkadaşım sanki Nasrettin Hoca’nın İzmir kolu… Çocuk doktoru Suat Çağlayan, Tıbbiyeli Hikmet ve Aristonikos kitaplarıyla beni kendisine hayran bırakan bir dost, Oğlum bildiğim öğrencim Tanju Çelik de çocuk doktoru…

Özetle… Doktorlarla iç içe bir yaşamım var.

Gazetede bir hekime yapılan saldırıyı okuyunca gözlerim doluyor. Sağlığımız için kendisini parçalayan insanların koronadan ölmesi ise yüreğimi dağlıyor.

Cerrahiye olan merakım ise anlatılmaz derecede… Salt bu merakım nedeniyle yıllar önce 2 saat 55 dakika süren bir ameliyata girmiş ve ekibin çalışmasını izlemiş bir adamım.

Nasıl da zevk almıştım…

Tübitak Yayınlarından çıkan 'Beynine Bir Kez Hava Değmeye Görsün' kitabını okuduğumda / Dr. Frank Vertosick Jr’ın bu kitabında beyin cerrahı olan doktorun sevinçlerine ve kaygılarına tanık olmuştum. Düşünün bir kez… Ufacık bir yanlışı hastanın ölümüne neden olabiliyor. Ve onlar işlerini kayıp vermeden büyük bir dikkat ve başarıyla sürdürüyorlar.

Beyin cerrahının, kadın doğumcunun, ortopedistin, göz doktorunun keşke anılarını yazanları olsa da hemen okusak…

Diyorum.

1929 doğumlu Coşkun Özdemir’in çocukluğundan başlayan ve bugünlere kadar süren yaşamını okumuş olmaktan büyük zevk aldım.

Devrimciliğini coşkuyla dillendiren Coşkun Özdemir’e saygı ile…

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13

Gelişmelerden Haberdar Olun

@