11.05.2023, 09:47

SEÇİM… son birkaç gün!

Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi yaklaştıkça siyasi iktidar ve ortaklarının söylemleri siyaset dilinin çok çok ötesinde bir özellik göstermeye başladı. Daha önceden bazı kişilere has olarak değerlendirilen kutuplaştırıcı dil  “cumhur ittifakı” ve ortaklarının siyaset dili olmuş durumda. Bu dil toplumu kutuplaştırdığı gibi ayrışmayı derinleştirici, ortak değerleri yok edici ve düşmanlaştırıcı bir işlev taşımakta/görmektedir. 

Bu toplumu kamplara ayrıştıran ve birbirine düşmanlaştıran “siyaset dili” şimdiye kadar ağırlıkla AKP önderliğine has olarak bilinmekteydi. Ki Cumhurbaşkanı adayı AKP Başkanı Erdoğan’ın “Benim milletim Kandil’den aldığı destekle Cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez” söylemiyle birlikte AKP milletvekili adayları; Soylu’nun “14 Mayıs darbe girişimidir.”çıkışıyla, diğer aday B.Yıldırım’ın “bu seçim işgalcilerle İstiklal harbi verenler arasında…” Yine aday B. Bozdağ’ın “seçim akşamı ya şampanya patlatıp sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak.” Ve AKP listesinden aday olan DSP Gn.Bşk. Önder Aksakal “14 Mayıs’ta vatanımızı küffara (kafire) teslim etmeyeceğiz” diyerek kervana katılırken her zaman ki gibi son sözü D.Bahçeli K.Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak “geleceği varsa göreceği de var.” diyerek noktayı koydu. Bahçeli noktayı koydu derken saray danışmanlarından M.Uçum “2023 seçimlerinde iktidar değişikliği Türkiye’nin tam bağımsızlığına darbe olur.” Diyerek bu tip söylemlerin seçim süreci ve sonrasında devam edeceğinin işaretini verdi.

Bu söylemlerden önce ise seccade üzerinden yürütülen kampanya sırasında İYİ Partinin kurşunlanması, F.Altaylı ve İ.Saymaz’ın Hüda Par yazılarına erişim engeli, Shov TV de kadına karşı şiddeti ve zorla evlendirmeyi işleyen “Kızılcık Şerbeti” dizisinin durdurulması (şu an mahkeme kararıyla yeniden yayına girdi), K.Kılıçdaroğlu’na Adıyaman ziyaretinde yapılan sataşma ve saldırı girişimleri…

En önemlisi de YSK’nın milletvekili adayı ve kamu görevlisi olan bakanların istifa etmemeleri doğrultusunda ve CHP İYİ Partilerinin 16 il (seçim bölgesi)de ittifak ismini kullanmamasına yönelik kararları. Yine İçişleri Bakanlığının Yüksek Seçim Kurulu (YSK)na paralel seçim sonuçlarına ilişkin oluşturduğu iddia edilen hazırlık, YSK’nun seçim günü seçim sonuçlarının açıklanması yasağını saat 24.oo kadar uzattığı/uzatacağı söylentileri ve en son K.Kılıçdaroğlu’nun Dark Web iddiası, Cambrigde Analytica hatırlatması ve İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u uyarması vb.vb.

Tüm bu söylenenleri ve yapılanları düşününce “seçime mi savaşa mı?” sormak kaçınılmaz oluyor. Yanıtımız, seçim ve 22 yıllık AKP iktidarını demokratik seçimle göndermek ve aydınlığa kapı aralamaktır.

SİYASİ İKTİDAR NEDEN ÖFKELİ ve SALDIRGAN?

Bu soruya bir boyutuyla “iktidarın sağladığı rant ilişkilerinin ortadan kalkması ve hesap sorulacağı korkusu” demek mümkün. Ki sarayın çevre, çeper ve eteğinde olan ve her boyutta nemalanan bir topluluğun tüm olanaklarını kaybetmesi ister istemez öfkeli saldırgan dil kullanmaları ve topluma korku yaymaya çalışmaları bir noktaya kadar anlaşılır bir durum denilebilir. Fakat yukarda belirtilenler bizzat iktidar sahipleri ve yürütücüleri tarafından söylenmektedir. Bu nedenle üzerinde durmak, değerlendirmek ve ne yapmak gerektiğini sürekli vurgulamak şarttır.

Siyasi iktidarın toplumsal muhalefete yönelik tüm söylemleri “terörle işbirlikçi… darbeci… emperyalizm adına işgalci… inançsız…”lıktır. Bütün söylem ve propagandasını bu dört sözcük ile geliştirdiği bir politik hat üzerinden yürütmektedir.

Bu politik hat ile açıktır ki; işsizliğin, pahalılığın, kadın cinayetlerinin, işçi katliamlarının, gençlerin geleceksizliğinin, ekolojik sorunların, doğanın yağmalanmasının, yolsuzlukların, çocuk taciz/tecavüzlerinin, “tek adam rejimi”nin keyfi ve baskı/zora dayalı yönetiminin vb.vb. tartışılmasının bastırılması amaçlamaktadır.

Siyasi iktidar kendi yaptığı/yarattığı tüm olumsuzlukları “yansıtma yöntemi” ile dışındakilere yükleyerek topluma sunmaktadır. Bu yöntem yeni değildir. Yakın tarihte Faşist Hitler’in propagandisti Gobbels ve daha yakın tarihte Fetö tarafından uygulanmıştır.

Ayrıca iktidarın söylemlerinde belirtilenler bizzat kendileri tarafından yapılmış ve uygulanmıştır. Özellikle emperyalizmle işbirliği konusu: Mevcut iktidar sahipleri geçmişte emperyalizmin “yeşil kuşak” teorisine bağlı hareket ederken 22 yıl önce “ılımlı İslam” politikasına bağlı iktidar olmuş ve BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) eş başkanlığını üstlenmişlerdir. Politik İslam tarihsel olarak emperyalizmle hep iç içe olmuş ve gelişmiştir. Daha yakın tarihte Devrimciler/sosyalistler 6.filoya karşı antiemperyalist duruş gösterip mücadele ederken İslamcılar/faşistler kıble kabul ederek secdeye ve selama durmuşlar, devrimcilere saldırmışlardır. İşgal güçlerini destekleyen kendileridir. Bu bağlamda emperyalist odaklar adına bir işgalci varsa aynaya baksınlar. Bu günde emperyalist odaklardan bağımsız hareket etmeleri mümkün olmadığı gibi her an birlikte iç içe geçerek baskı/zor ve saldırgan politikalarını uygulayabilirler.

Yine ülkemiz tarihi açısından 150 yıllık (1. Meşrutiyetten bu güne) özlemleri olan şer-i yasa/kurallarıyla yönetilen bir ülkeye bir adım kala kaybetmek siyasi iktidarın kabul edebileceği bir durum değildir. Bu nedenle toplumu atomize eden, kutuplaştırıcı politik dil kullanmakta ve tüm güçlerini seferber etmekteler. Aynı zamanda toplum nezdinde inandırıcılıklarını yitirdiklerini ve gidici olduklarını herkesten daha çok kendileri bilmekteler.

Bu bağlamda seçime sayılı günler kala daha ayrıştırıcı, kendileri dışında herkesi ötekileştirici söyleme devam etmeleri mümkündür. Ki,  cumhurbaşkanı adayı AKP Gn.Başkanı “…benim milletim ayyaşa, sarhoşa meydanı bırakmaz” ve Mhp Gn. Başkanının “…vücutlarına mermi alırlar” sözlerinin üzerinden bir gün geçmeden İmamoğlu’nun Erzurum mitingine önceden organize edilmiş taşlı saldırı gerçekleştirilmiştir. Kullandıkları sloganlar ve görgü tanıklarının anlatımlarına göre saldıranların Hizbullah, Mhp, Akp militanları ve 15 yaşından küçüklerin oluşturduğu bir güruh olduğu anlaşılmaktadır. Bu saldırı 2015 seçimlerinde (AKP’nin kaybettiği ve iptal edilen seçim) yine Erzurum’da HDP seçim aracına saldırmışlar, aracı yakarak ve HDP’li bir görevlinin ölümüne neden olmuşlar yani katletmişlerdir. Siyasi iktidar destekli provokatörlerin organize ettiği bu tip provokasyonlarla karşılaşmak mümkündür. Özcesi, Politik İslam; iktidarını korumak için “her yol mubahtır” anlayışıyla davranmakta sonucunu tahmin edemeyeceği tehlikelere zemin oluşturmaktadır.

NE YAP(IL)MALI?

“Tek adam rejimi”nin söylemlerin bir başka boyutu ise halkın deyimiyle “çamura yatma”nın zeminlerini oluşturmaya yönelik “tepki ölçme” olabilir. Bunun üzerinden binlerce senaryo üretilebilir. Kaybetseler de teslim etmezler… paramiliter güçleri devreye girer… Seçim sonuçları üzerinde oynanır… YSK kararına itiraz edilemez… Seçimler iptal edilebilir vb.vb. Senaryolar bitmez ve senaryolar üzerinden tartışmak ise siyasi iktidarın stratejisine hizmet eder.

Bu tuzağa düşmemek gerekir. Yapılması gereken; halkın canını yakan konuları, sorunları ve yaptıklarını sürekli vurgulayarak “Cumhur İttifakı” bileşenlerini teşhir ve deşifre etmektir. Bu güne kadar bu hat üzerinden yapılan eleştiri ve alternatif çözüm önerilerine iktidar bir yanıt verememiş aksine “Millet İttifakı”nın önerilerini kendi programı gibi anlatmaya çalışmıştır.

Büyük olasılıkla seçim 1.turda bitecektir. Meydanların ve özellikle 1 Mayıs alanlarının mesajı “cumhur ittifakı”nın kaybettiğidir. Bu nedenle Erzurum’da provokatörlerine yaptırdıkları gibi provokasyonlara girişmektedirler. Bu nedenle toplumsal muhalefet soğukkanlılığını korumalı ve politik hamle/gündem belirleme üstünlüğünü kaybetmemelidir.

Bu yeterli mi? Elbette değil. Cumhurbaşkanı, İçişleri ve Adalet Bakanları seçimin demokratik kurallar çerçevesinde ve güven içinde yapılmasını sağlamakla birincil derecede sorumludurlar. Bu bağlamda görevleri yukarda belirttiğimiz sözleri söylemek değil, tam tersine demokrasi kurallarına uyumlu seçim yapılmasını sağlamaktır. Bu nedenle konu gündemde tutulmalı kahvede, sokakta, mitinglerde ve her yerde anlatılmalıdır.

En önemlisi ise sandık ve seçim güvenliğidir. Sorun sadece sandık görevlisi ve ıslak imzalı tutanak olmamalıdır. Elbet bunlar önemlidir. Esas olan ise toplumun kendi iradesine/oyuna sahip çıkmasıdır. Toplumlar tarihinin bize öğrettiği kendi iradesi ve geleceğine sahip çıkan halkın karşısında hiçbir gücün duramadığıdır. İşte Mussolini, Hitler, İran Şahı, Saddam, Kaddafi, Nasır, Ömer El Beşir ve en son Brezilya’da Lula da Silva karşısında seçimi kaybeden Jair Bolsonaro… hepsi halkın iradesi ve iradesine sahip çıkması sonucunda devrildiler, kaybettiler, yok olup gittiler.

Toplumsal muhalefet güçleri tarafından sandık ve seçim güvenliğinin yol ve yöntemlerinin geliştirilmesinin gerekliliği açıktır. Sandık mahalleri son sandık çıkana kadar terk edilmemelidir. Yine seçim sonuçlarının kitlesel takibini sağlayacak yöntem, araç ve zeminler düşünülmelidir. Bu doğrultuda “tek adam rejimi”nin sonlanmasını isteyen tüm güçler birlikte dayanışma, paylaşım içinde olmalıdırlar. Boşluk bırakılmamalıdır ki ne “adam kazandı” ne “atı alan Üsküdarı geçti” denilebilsin. 

Düzeltme: Bir önceki "SEÇİM..." yazımda "Aydınlığa kapı aralamak mı" bölümü 3.paragrafta "...doğrudan..." sözcüğü 'etkileyecek', 4.paragrafta "seçim iyi..." 'seçim iki" olarak düzeltilmiştir.

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Fenerbahçe 16 36
3. Trabzonspor 16 35
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 16 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sakaryaspor 17 22
13. Sivasspor 17 21
14. Van Spor FK 17 21
15. İstanbulspor 17 21
16. Manisa FK 17 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 17 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 16 25
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 16 18
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@