29.08.2020, 02:26

Nutukta 30 Ağustos Başkomutanlık Muharebesi

30 Ağustos 1922 Büyük Taarruz Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kurtuluş ve Kuruluş sürecinde en önemli adımlardan biri, yok olmanın eşiğindeki bir ulusun her türlü imkânsızlıklara karşı bağımsızlığını kazanma isteği ve vatan sevgisiyle verdiği mücadelenin sonucunda kazanılan zafer…

Cumhuriyetin kuruluşunun 10ncu yıl nutkunda Mustafa Kemal Atatürk’ün orijinal metinde olan ancak nutkunda söylemediği bir bölüm vardır  "Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden (Türk Milleti'nden) ve bütün medeni beşeriyetten (uygar insanlık âleminden) dileğim şudur: Beni hatırlayınız!"

Bu gün Mustafa Kemal Atatürk’ü, onun kurduğu Cumhuriyeti ve devrimlerini unutturmak isteyenler ve yok sayanlara, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarını kısıtlayanlara; Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlatmak adına ‘Türk Tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan bu güne nasıl gelindi’? Nutuk’tan alıntılarla, cephelerdeki durumlar ve değerlendirmelerle O’nun Mustafa Kemal’in anlatımıyla bir zaferin hikâyesi…

Bize bu günleri yaşatanlara bu ülkeyi emanet edenlere başta Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu güzel vatan uğruna canlarını feda etmiş bütün şehitlerimizi ve gazilerimizi sevgi, saygı, minnet ve rahmetle anıyorum…

NUTUKTAN

…SALDIRIYA GEÇME KARARI

Gerçekte ordumuz, gereksemelerini ve eksiklerini tamamlamak üzereydi. Ben, daha Haziran ortalarında saldırıya karar vermiştim. Bu kararımı Cephe Komutanı ile Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı, yalnız bunlar biliyorlardı. O günlerde İzmit-Adapazarı doğrultusunda bir geziye gidiyor gibi yola çıktığım zaman, Ankara’da Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa Hazretleriyle görüştükten sonra, o zaman Milli Savunma Bakanı olan Kâzım Paşa Hazretlerini de Sarıköy istasyonuna dek yanımda götürerek oraya çağırdığım Cephe Komutanı İsmet paşa Hazretleriyle birlikte saldırı için gerekli hazırlıkların ivedilikle bitirilmesi ile ilgili kararlar aldık.

Baylar, artık büyük saldırıdan söz etmek zamanı geldi. Bilirsiniz ki Sakarya Meydan Savaşı’ndan sonra düşman ordusu, büyük ve kuvvetli bir grupla Afyonkarahisar-Dumlupınar arasında bulunuyordu. Bir başka kuvvetli grubu ile de Eskişehir bölgesinde idi. Bu iki grup arasında yedek kuvvetleri vardı. Sağ yanını, Menderes bölgesinde bulundurduğu kuvvetlerle, sol yanını da İznik Gölü kuzey ve güneyindeki kuvvetleriyle koruyordu. Denilebilir ki, düşman cephesi Marmara’dan Menderes’e kadar uzanıyordu.

Düşman ordusunun kuruluşunda üç kolordu ve birtakım bağımsız birlikler bulunuyordu. Üç kolordusunda on iki tümen vardı. Bağımsız birlikleri de ayrıca üç tümene eşitti. Biz, Batı Cephesindeki kuvvetlerimizi iki ordu olarak örgütlemiş ve düzenlemiştik. Bundan başka, doğrudan doğruya cepheye bağlı örgütlerimiz de vardı. Bizim bütün birliklerimiz on sekiz tümen idi. Bundan başka, üç tümenli bir süvari kolordumuz ve ayrıca er sayıları daha az olan iki süvari tümenimiz vardı. Kuruluşları başka başka olan iki düşman ordu karşılaştırılırsa, iki yanın insan ve tüfek güçleri aşağı yukarı birbirine denk bulunuyordu. Yalnız, Yunan ordusu, -dünyanın özgür ve kendisine yardımcı olan sanayiine dayandığı için- makineli tüfek, top, uçak, taşıt, cephane ve teknik gereç bakımından daha üstün bir durumda bulunuyordu. Öte yandan bizim ordumuzun da süvari sayısı bakımından üstünlüğü vardı.

SALDIRI PLANIMIZIN ANA ÇİZGİLERİ

Baylar, düşman ordusunun cephesinden ve örgütlerinden söz etmiş, ona karşı Batı Cephesindeki kuvvetlerimizin temelde iki ordu olarak örgütlenip düzenlendiğini söylemiştim. Öteden beri tasarladığımız saldırı planımızı da ana çizgileriyle anlatayım:

Düşündüğümüz, ordularımızın ana kuvvetlerini düşman cephesinin bir kanadında ve elden geldiğince dış kanadında toplayarak, yok edici bir meydan savaşı yapmaktı. Bunun için uygun gördüğümüz durum ana kuvvetlerimizi düşmanın Afyonkarahisar yakınlarında bulunan sağ kanat grubu güneyinde ve Akarçay ile Dumlupınar karşısına dek olan yerde toplamaktı. Düşmanın en can alacak ve önemli noktası orası idi. Çabuk ve kesin sonuç almak, düşmanı bu kanadından vurmakla olabilirdi.

Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, bu bakımdan gereği gibi incelemeler yapmışlardı. Hareket ve saldırı planımız çok önceden saptanmıştı.

Konya’ya gelmiş olan General Tavnzınd’ın görüşme isteğinden yararlanarak Ankara’dan ayrılıp 23 Temmuz 1922 akşamı Batı Cephesi Karargâhının bulunduğu Akşehir’e gittim.

Harekât planı üzerine görüşürken Genelkurmay Başkanının da bulunmasını uygun gördük. Ben, 24 Temmuzda Konya’ya gittim. 27’de yine Akşehir’e döndüm. Fevzi Paşa Hazretleri de 25 Temmuzda Akşehir’e gelmişti. 27/28 Temmuz gecesi birlikte yaptığımız görüşme sonunda, saptanmış plan gereğince saldırıya geçmek üzere, 15 Ağustosa değin hazırlıkları tamamlamaya çalışmayı kararlaştırdık.

28 Temmuz 1922 günü öğleden sonra yaptırılan bir futbol maçını görmeleri ileri sürülerek ordu komutanları ve kimi kolordu komutanları Akşehir’e çağrıldı. 28/29 Temmuz gecesi komutanlarla genel olarak saldırı üzerinde görüştüm.

30 Temmuz 1922 günü Genelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanıyla yeniden görüşerek saldırının nasıl yapılacağını ve ayrıntılarını saptadık. Ankara’dan çağırdığımız Milli Savunma Bakanı Kâzım Paşa da, 1 Ağustos 1922 günü öğleden sonra Akşehir’e geldi. Ordu hazırlığının tamamlanmasında Milli Savunma Bakanlığına düşen işler saptandı.

SALDIRIYA HAZIRLIK BUYRUĞU

Ordunun hazırlıklarının tamamlanmasını ve saldırının çabuklaştırılmasını buyurduktan sonra Ankara’ya döndüm. Batı Cephesi Komutanı 6 Ağustos 1922’de ordularına gizli olarak saldırıya hazırlık buyruğu verdi.

Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı paşalar da Ankara’ya döndüler.

Baylar, saldırı için yeniden cepheye gitmeden önce, Ankara’da saptanması gereken birtakım durumlar vardı. Daha, saldırı buyruğu verdiğimi Bakanlar Kuruluna tümüyle bildirmemiştim. Artık onlara resmi olarak bildirmenin zamanı gelmişti. Yaptığımız bir toplantıda iç ve dış durum ile askeri durumu görüşüp tartıştıktan sonra, saldırı konusunda Bakanlar Kurulu ile görüş birliğine vardık.

Önemli başka bir sorun daha vardı. Karşıcılar, ordunun çürüdüğü, kıpırdayacak durumda olmadığı; böyle karanlık ve belirsizlik içinde beklemenin yıkımla sonuçlanacağı yolundaki propagandalarını iyice kızıştırmışlardı. Gerçi, Mecliste bu görüş akımının yaptığı yankılar, düşmanlardan çok gizlemek istediğim savaş planı bakımından yararlı idi. Ama bu olumsuz propaganda en yakın ve en inançlı kişiler üzerinde bile kötü etkiler yapmaya başlamış, onlarda da duraksamalar uyandırmıştı. Onları da, pek yakında yapacağım saldırı konusunda ve altı yedi günde düşmanın ana kuvvetlerini yeneceğime olan güvenim üzerinde aydınlatmayı ve yatıştırmayı gerekli gördüm. Bunu da yaptıktan sonra Ankara’dan ayrıldım. Genelkurmay Başkanı benden önce, 13 Ağustos 1922’de Cepheye gitmişti.

Ben, birkaç gün sonra yola çıktım. Gidişimi belirli birkaç kişiden başka bütün Ankara’dan gizledim. Benim Ankara’dan ayrılacağımı bilenler, burada imişim gibi davranacaklardı. Dahası, benim Çankaya’da çay şöleni verdiğimi de gazetelerle yayımlayacaklardı. Bunu, elbette o zamanlar işitmişsinizdir. Trenle gitmedim. Bir gece otomobille Tuz Çölü (Koçhisar) üzerinden Konya’ya gittim. Konya’ya gidişimi orada hiç kimseye telle bildirmediğim gibi Konya’ya varır varmaz telgrafhaneyi gözaltına aldırarak Konya’da bulunduğumun da hiçbir yere bildirilmemesini sağladım.

20 Ağustos 1922 günü öğleden sonra saat dörtte Batı Cephesi Karargâhında, yani Akşehir’de bulunuyordum. Kısa bir görüşmeden sonra, 26 Ağustos 1922 sabahı düşmana saldırmak için Cephe Komutanına buyruk verdim.

22 AĞUSTOS 1922 SALDIRI BUYRUĞU

20/21 Ağustos 1922 gecesi Birinci ve İkinci Ordu Komutanlarını da Cephe Karargâhına çağırdım. Genelkurmay Başkanı ile Cephe Komutanı önünde saldırının nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir savaş oyunu biçiminde açıkladıktan sonra, Cephe Komutanına o gün vermiş olduğum buyruğu yineledim. Komutanlar işe koyuldular. Saldırımız, hem strateji hem bir taktik baskını biçiminde yapılacaktı. Bunun gerçekleşebilmesi için de, yığınağın ve düzenlemenin gizli kalmasına önem vermek gerekiyordu. Bundan ötürü, her türlü hareket gece yapılacak, birlikler gündüzleri köylerde ve ağaçlıklar altında dinleneceklerdi. Saldırı bölgesinde yolların düzeltilmesi gibi çalışmalarla düşmanın dikkatini çekmemek için kimi başka bölgelerde de benzeri düzmece çalışmalar yapılacaktı.

24 Ağustos 1922’de karargâhlarımızı Akşehir’den saldırı cephesi gerisindeki Şuhut kasabasına getirdik. 25 Ağustos 1922 sabahı da Şuhut’tan, savaşları yönettiğimiz Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha gittik. 26 Ağustos sabahı Kocatepe’de bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle saldırı başladı.

BAŞKOMUTAN SAVAŞI

Baylar, 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, (Afyon) Karahisar’ın güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğunda 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, (Afyon) Karahisar’ın bulunan berkitilmiş düşman cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustosa değin, Aslıhanlar yöresinde çevirdik. 30 Ağustosta yaptığımız savaş sonunda (buna Başkomutan Savaşı adı 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, (Afyon) Karahisar’ın verilmiştir) düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak ettik. Düşman ordusu Başkomutanlığını yapan General Trikupis de tutsaklar arasındaydı. Demek, tasarladığımız kesin sonuç beş günde alınmış oldu.

31 Ağustos 1922 günü ordularımız, ana kuvvetleri ile İzmir’e doğru yürürken, başka birlikleri ile de düşmanın Eskişehir ve kuzeyinde bulunan kuvvetlerini yenmek üzere ilerliyorlardı…”

Bu günden sonra İzmir’e, verilen hedefe doğru giden süreç ve sonrasında yaşananları yine Nutuk’tan okumak üzere bir başka yazıya kadar kalın sağlıcakla…

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@