28.05.2020, 10:11

Menderes’in Mektubu

Koskoca devletin koskoca valisine bak sen, AKP’li il başkanından armağan olarak umre seyahati istiyor. Olay, Rize’de yaşanıyor. Yayın yapan bir yerel televizyonda programa konuk olarak katılıyor sayın vali.

Programın sonlarına doğru program yapımcısı olan kişi, kendisine Rize Valisinden gelen mesajı okuyor. Şöyle diyor programcı: "Sayın valimizin bir mesajını okuyarak programı kapatmak istiyorum. Diyor ki, Sayın Başkanımızdan artık pandemi bittikten sonra bir hediye bekliyorum. Mesela bir umre ziyareti olabilir."

AKP İl Başkanı da "Tamam olabilir, çok güzel. Sayın valimize de buradan hatırlatayım, Rize’de bütün siyasi parti il başkanlarımıza bizi bir ağırlayacağı sözü vardı. Onu da hatırlatalım."

Atanmış vali ile seçilmiş başkan ilişkisine bakın…

Düzene bakın siz…

Bürokrasideki adaba bakın siz…

‘Çürüme’ diyorlar buna… AKP’nin öznesi olduğu bir çürüme…

****

İddialara bakılırsa Çorum’da da AKP’li meclis üyesi CHP’li üyenin aracını kurşunluyor.

Hayrabolu Belediye Başkan Yardımcısı AKP’li Zekeriya Uzun’un maaşı, belediye meclisi kararıyla 8 bin liradan 4 bin 900 liraya düşüyor. Sayın Uzun ne mi yapıyor?

Hayrabolu Belediyesi’ni mahkemeye veriyor. Kendi partilisinin belediyesini…

Belli ki para partiden daha önemli…

4, 5 yerden maaş alan AKP’lilerin varlığını gazeteler çok yazdı. Hatta gına geldi.

Biliyor olmalısınız, Ramazan Bayramında uygulanan sokağa çıkma yasağı dolayısıyla geçiş garantili iki köprü ile Avrasya Tüneli ve bağlantılı yollardan geçmeyen araçlar için devletin kasasından 100 milyon lira çıkacak.

AKP deyince para, para deyince akla ilk gelenin AKP olduğu beyinlere kazındı dersek yanılmış olur muyuz?

RTE’nin talimatıyla kapatılan Atatürk Havalimanı üzerine, gene onun talimatıyla Rönesans’a yaptırılan pandemi hastanesi 31 Mayıs’ta açılacak.

Sağlık Bakanlığının Yeşilköy Çok Amaçlı Acil Durum Hastanesi için Avrupa İmar Ve Kalkınma Bankasından 200 milyon Euro kredi aldığını/ bunun 2-3 yılının ödemesiz ve 15-20 yıl vadeli olduğunu öğreniyoruz. Kredinin borçlusu kim mi oluyor? Maliye Bakanlığı!

****

Hani, "Biraz da gülelim" derler ya…

Van’ın İpekyolu ile Edremit ilçelerinde yasak olmasına karşın iki mahallede gizli taziye çadırları kuruluyor. Sonuç mu? Yakın temas nedeniyle 163 kişi malum salgına yakalanıyor.

Türkiye klasiği…

Bir de utanılacak vaka…

İstanbul/ Avcılar’da yaşayan bir vatandaşımız e- devlet üzerinden 1000 lira almak için başvuruyor. Avcılar Kaymakamlığı araştırma yapıyor, adamın 8 tane aracının olduğu ortaya çıkıyor.

Annesinin babasının verdiği terbiye, yıllardır okutulan Din Kültürü Ve Ahlak Bilgisi dersinin hiç yararı olmamış demek ki bu adama…

Yukarıda yazdıklarımızın tümü cehaletten diyelim. Bir üstteki ise yüzsüzlükten…

Kim, kimler getirdi bu hallere bizi…

Utanma duygusunu mu yitirdik yoksa…

Kamu Özel İşbirliği projeleri kapsamındaki geçiş garantisi verilen yol ve köprüler ile şehir hastaneleri hakkında neden yanıt alınamıyor hükümetten?

Cumhurbaşkanı, "Vatandaşın cebinden kuruş çıkmadan yapılıyor." diyor.

Oysa 2020 yılı için ayrılan ödenekler dikkate alındığında sadece 4 yılda yurttaşın cebinden çıkacak paranın 35 milyarı aşacağını söylüyor CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel.

Yılın ilk üç ayında garanti ödemesi kapsamında müteahhitlere 3 milyar 185 milyon 206 bin lira ödenmiş.

Yapılan ödemelerin perde arkasına bakalım denildiğinde de 'ticari sır' çıkıveriyor karşınıza. Sır, ulusal güvenlik konularında geçerlidir bizim bildiğimiz... Halktan toplanan vergilerin nerelere harcandığının hesabının sorulması neden sır olsun ki…

AKP’den istifa eden İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu,’’ Son bir yılda utancımdan çocuklarımın yüzüne bakamıyorum.’’ diyor. Keşke utanç duyduğu o konuları da bir bir sıralasaydı…

****

Dün 27 Mayıs’tı.

Halkevlerini kapatan, Vatan Cephesini kuran, kendisine oy vermeyen Kırşehir’i ilçe yapan,  iktidar olur olmaz Türkçe okunan ezanı Arapçaya çeviren, muhalefet lideri İsmet İnönü’nün İstanbul’da/ Uşak’ta saldırıya uğramasına seyirci kalan Adnan Menderes İktidarının 60 yıl önce iktidardan uzaklaştırılmasının yıldönümüydü dün.

27 Mayısçıların tayinle değil de seçimle ‘Kurucu Meclis’ oluşturduğunu bilmek gerek. Öğretmenlerden, işçi sendikalarından, esnaf odalarından, barolardan, tarım kredi kooperatiflerinden, üniversitelerden seçilmiş/ belirlenmiş kişiler vardı o kurucu mecliste.

Bu bile, 27 Mayısçıları anlamaya yeter bir konu.

Kurucu Meclisin yarattığı 1961 Anayasasını, 12 Mart ve 12 Eylül paşalarının neden ortadan kaldırmak istediklerini iyi düşünmek gerek…

27 Mayıs 1960 sonrasında insan hak ve hürriyetlerini önemseyen ve hukuk devleti ilkelerine bağlı bir anayasanın oluşturulduğunu okuması yazması olan herkes biliyor.

Birileri darbeci diyecek diye bu gerçeği dillendirmekten çekinmemek gerek.

27 Mayıs’ı mercek altına alırken, 1960 öncesinin Türkiye’sinin sosyo- ekonomik / sosyo- kültürel analizini iyi yapmak gerek bence. Kuru kuru darbe karşıtlığı söylemleriyle açıklanamaz 27 Mayıs.

Siyasi toplantıların yasaklandığı, gazetelere/ matbaalara el konulduğu, ana muhalefet liderinin meclisten 12 oturum dışarı atıldığı günlerdi o günler…

Şunu da söylemeden geçmeyelim… Hiç savunulmayacak olan ise 3 siyasinin idamıdır.

Asıl söylemek istediğim başka bir konu…

14 Mayıs 1950’den 27 Mayıs 1960’a kadar Türkiye, Adnan Menderes iktidarınca yönetildi.

Ana dili Türkçe, kırmızı- beyaz bayrağı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin başbakanıydı kendisi.

Okullarında Türkçe okutulan/ dersleri Türkçe işlenen bir ülkeydi Türkiye.

Adnan Menderes’in son mektubunun Türkçe değil de neden Arapça yazılmış olduğunu hep düşünürüm. İstiklal Marşı, Andımız,  şarkılar- türküler Türkçe okunurken, başbakanın Arapça yazıyor olması biraz garip değil mi?

Devletin yazışmaları Türkçe, dış dünyada bizi anlatan dil Türkçe…

Başbakanın yazdığı mektup Arapça…

Var mıdır bunun dünyada bir başka örneği?

Cebinde dolar bulunduran/ Euro bulunduranı anlıyoruz. Bu kişiler parasının değerini korumak istiyor. Ülkeyi yönetemeyenlere karşı kendince önlemini alıyor.

Paradan kaçışı anlıyoruz da anadilimizden kaçışın sebebi ne oluyor?

Cumhuriyetle yönetilen bir ülkede başbakanlık yapan Adnan Menderes’in seçim meydanlarında halka sarfettiği o sözleri geliveriyor aklıma…

Ne demişti?

"Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz."

Olmadı!

Bunu söylemek genç Türkiye Cumhuriyetine ihanettir!

Oy için/ iktidarda kalmak için gericiliğin sırtını sıvazlamaktır bu.

İhanetin bundan güzel tanımı yoktur!

Cumhuriyeti yoketmek isteyenlere göz kırpmaktır bu.

****

1899 doğumlu, İzmir Amerikan Koleji’nde okumuş, 1931’de CHP Aydın Milletvekili seçilmiş, 1935’te Ankara Hukuk Fakültesini bitirmiş, İstiklal Madalyası sahibi Adnan Menderes’in idamını çok yanlış bulanların cephesinde olduğumu/ bunun bir cinayet olduğunu da söylemekten geri kalmadığımı belirtmeyi görev bilenlerdenim.

TBMM onayı olmadan Kore Savaşı için Türkiye’nin Kore’ye 12 Ekim 1950’de 1 Tugay asker göndermesi neyin nesidir?

Meclis iradesini boşverip binlerce kilometre uzağa asker göndermek neyin nesidir?

Kore’deki çıkarımız nedir de askerimiz oraya gönderilmiştir?

Var mı bir bilen?

Türkiye nire Kore nire?

****

25 Haziran 1950’de Kuzey Kore, Güney Kore’yi işgal etti.

Bize neydi onların savaşından? 

Menderes, göz göre göre 741 askerimizin ölümüne sebep oldu.

Ardından da Türkiye 1952 yılında NATO’ya üye oldu.

Natoculuğumuz, Menderes’ten bu yana… 741 şehit pahasına…

Amerikan çıkarları adına…

Amerikancılığın Menderes’le başladığını görüp- bilip te köre-sağıra yatmak/ onu demokrasi havarisi görmek/ göstermeye çalışmak Ahmet’i Temah, Ayşe’yi Eşya diye okumaktır.

Güneş balçıkla sıvanmaz!

****

Anımsayalım…

Bir zamanlar bir gazetenin birinci sayfasının tam ortasında kocaman bir resim…

Resmin başında iri harflerle ‘Amerikan Yardım Heyeti İzmir Genelevinde soyuldu.’ yazısı…

Resimde de en ortada Turgut Özal, iki yanında üçer Amerikalı, elleri kelepçeli soyguncu da Turgut Özal ile Amerikalı’nın arasından başını uzatmış, sırıtarak gazete fotoğrafçısına poz vermekte…

Özal’ın Elektrik Etüt İdaresi’nde çalışırken Türkiye’ye gelen ABD’li bir heyeti İzmir’de fayton gezisine çıkardığı yıl… Geneleve yapılan gezi ayıp oğlu ayıp değil midir?

Birileri isteyebilir de bunu… O isteğe karşı çıkmak gerekmez miydi?

Densizlik değil midir bu? Daha doğrusu terbiyesizliğe ortak olmak…

Amerikan çıkarlarına / Amerikan askerlerine saygılı olmak onur mu katıyor yaşamımıza yoksa…

Menderes’le başladı bizdeki Amerikan aşkı…

Ardılları da sürdürüp gitti.

****

16 Şubat 1969 tarihinde İstanbul Taksim Meydanı’nda ABD’nin 6. Filosunu protesto etmek için 76 gençlik örgütü bir araya gelmişti.  Miting izinliydi. Yasal olmayan bir yanı yoktu. Emperyalizme ve sömürüye karşı toplanan yurtsever gençlere ‘Müslüman Türkiye’ sloganlarıyla saldıranlar o gün iki kişiyi öldürmüştü. 200 kişi de yaralanmıştı.

Kanlı Pazar, olarak bilinen bu olayın kahramanları Amerikancı politikacıların yandaşlarıydı.

ABD’nin 6. Filosu’nu protesto eden yurtseverlere saldırmıştı o gün gericilik ordusu. Malum sloganlar eşliğinde…

Menderes, Demirel, Erbakan, Türkeş, Kenan Evren, Turgut Özal, Çiller hep Amerikan çıkarlarının yanında yer aldı.

Amerikancılıklarını gizlemenin yolunu da karşı tarafı dinsizlikle suçlamakta buldular. Ya da "Din elden gidiyor." sloganında… Bunun için de hep eğitim görmemiş/ cahil bıraktırılmış kitleleri kullandılar. Her zamanki gibi…

Oysa halkımız dindardır. Hak hukuk bilir. Vefalıdır. Dinine saygısızlık yapmaz.

Menderes hep halkımızın eğitimsizliğinden yararlanarak sürdürdü politikasını.

"Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz." cümlesi, yüzlerce yıl hilafetin yaşandığı bu topraklarda cumhuriyeti kurmuş/ saltanatı kaldırmış olan genç cumhuriyet ordusuna karşı eğitimsiz yığınları ayağa kaldırmaya yönelik/ prim yapan bir siyasetti. Bunun bilincindeydi.

****

27 Mayıs, rayından çıkan demokratik sistemi yerine oturtmaya çalışan aydınlanmış insanların/ üniversite gençliğinin/ yurtsever askerlerin refleksidir.

12 Martla, 12 Eylül’le benzerliği yoktur.

61 Anayasasından memnun olmayanlar bellidir. Demireller, Evrenler, Özallar…

27 Mayıs 1960’ı faşist darbe gibi değerlendirenler Kurucu Meclis’in nasıl oluştuğunu ve ne yaptığını bilmeyenlerdir. Bilmelerine karşın Ali’yi İla okuyanlardır.

27 Mayıs geçti ama yarayı kaşımadan bildiğimizi de söyleyelim dedik.

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Alanyaspor 36 50
8. Rizespor 36 49
9. Sivasspor 36 48
10. Antalyaspor 36 45
11. A.Demirspor 36 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 36 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 35 76
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Betis 35 55
7. Real Sociedad 35 54
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 35 48
10. Getafe 36 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Rayo Vallecano 36 38
15. Celta Vigo 36 37
16. Las Palmas 35 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 35 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@