14.03.2021, 10:05

Marks öldü mü? 

‘Tıp Bayramından Ayaskent’teki Açılışa’

Her 14 Mart sabahında kuzenim olan genel cerrah Yasin Peker’i ararım. Gününü kutlarım. İlk aradığım doktor hep o olur. Ardından Veli Lök, teyzekızım Handan, Arif Yılmaz, öğrencim Tanju…

Bu yıl listeme Murat Songu ile Erdal Atabek’i de ekleyeceğim.

Erdal Atabek’e özel olarak söyleyeceklerim var çünkü… Onu, Dikili’de babamla az mı dinledik Barış Ve Demokrasi Şenlikleri’nde…

Biri, bildiğin delikanlıları say dese listemde mutlaka o olur.

Doktorlara olan aşkım başkadır. Sağlığımız için çırpınan/ yaşamlarını riske sokan, hasta yakınlarınca darp edilen, insanlığa hizmet adına görevinin başında hayatını kaybeden saygıya değer doktorlarım…

14 Mart’ın Tıp Bayramı olduğunu da Filiz Akın ile Cüneyt Arkın’ın başrollerinde oynadığı 'Küçük Sevgilim' filminde öğrenmiştim.

O gün bugün hiç unutmam 14 Mart’ı.

Bir başka unutamadığım 14 Mart ise, 2004’ün 14 Mart’ı…

Bergama’nın Ayaskent’inde 4500 kitaplı üçüncü kütüphanemizi açtığımız gündü.

Sosyolog Selim Karyelioğlu'nun gitarı eşliğinde kızım ve Selim o gün 'Chav Bella'yı söylemişlerdi.

Şiirli, türkülü, deyişli, halkoyunlu çok coşkulu bir açılıştı. O günlerin belde başkanı İbrahim Özdemir’i ve Ayaskentlileri kucaklıyorum.

Bir başka 14 Mart ise ışığın söndüğü gün gibi gelir bana. 1883’ün 14 Mart’ı…

Alman feylesof, ekonomist,  gazeteci, bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marks’ın öldüğü 14 Mart…

Hakkında en fazla eser yazılan kişiler listesine bir bakın, ilk sırada onun olduğunu görürsünüz. İnsanlık tarihindeki en etkileyici figürlerden biri olan Marks, 138 yıl önce sonsuzluğa yürüdü ama sanki daha dün ölmüş gibi… Düşünceleri hâlâ halklara yol göstermeye devam ediyor.

Hiç ölmüş gibi mi?

Mart, dolu dolu bir ay.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Dünya Emekçi Kadınlar Günü, İstiklal Marşı’nın Kabulü ve  50 Yıl öncesinin 12 Mart’ı, Tıp Bayramı, Öğretmen Okullarının kuruluşu, Çanakkale Zaferi, Nevruz, Dünya Tiyatro Günü, Kızıldere  Olayı… hep mart ayında…

***

Öğretmenlik kanımıza işlemiş anlaşılan. İllâ öğretme çabası… Yoksa ukalalık mı? Karar sizin!

Böylesi bir girişten sonra ben daha farklı bir konuyu mercek altına almak istiyorum.

***

Yakın çevremde olsun girip çıktığım ortamlarda olsun çok kişiden duyarım:

"Okumuyoruz. Halkımız okumuyor."

40 yıldır süregelen terör nedeniyle her iktidarın terörden şikayet edip terörü bitirememesi gibi garip bir söylem bu.

Düşünün… Elinde binlerce asker ve polis olan devlet; tankı, topu, tüfeği, helikopteri varken terörü bitiremiyor. Sorarsan da 'Üç beş çapulcu' diyorlar

Üç beş çapulcunun mu üstesinden gelemiyoruz yani?

Geçelim…

Sorasım geliyor "okumuyoruz" diyenlere:

"Okunması için bir şeyler yapıyor musunuz?"

Dikkat ediyorum, okumuyoruz diyenler sanki çok okuyorlarmış gibi üst perdeden konuşuyorlar.

Okumuyoruz deyip de serzenişte bulunmanın tadı, dondurmalı süpangle ya da kaymaklı kazandibi mi de sürekli bu konu dile getirilir anlayamıyorum.

Piyasada ne güzel yeni kitaplar var… Önceden yazılmışlar da…

Üstelik zaman da bol okumak için… Bir arkadaşınıza kitap armağan etmek de işe yarar şu günlerde.

Pandemi süresince kilolar arttı. Dizi bağımlıları çoğalmış diyorlar.

Çok ilginç… Kim Milyoner Olmak İster adlı yarışma programı artık yok. Bilgisizliğimizin aynası gibiydi o program… Öte yandan çok şeyler de öğreniyorduk. Bilgiye olan susamışlığımıza bir nebze olsun katkısı vardı o programın. Neden kaldırıldı diye şikâyette bulunmak gerekmez mi?

Pırlanta yüreğiyle yarışmacılara ve izleyicilere model olan Kenan İmirzalıoğlu’nun her programda giydiği elbise ve kravatın aynı olması itibar kaybına mı neden oldu da kaldırıldı program anlamış değilim. Her gün farklı elbise, her gün ayrı kravat ve Saray yaşamı mı itibar katıyor sanki insana… Adam dizi oyuncusu, genç kızların gözünü ayıramadığı bir erkek güzeli, birikimiyle yarışmacıları ve izleyicileri kendisine hayran bırakan biri ama sadelikte de üstüne yok… Ne kolunda 45 bin dolarlık saat ne de dilinde hot zot ve argo. Dili de çok yerli ve milli.

Bizi, bağımlısı yapmıştı programına… Selam gönderiyorum buradan kendisine ve ekibine…

Çok güzel bir programdı. Kitabı çok okuyanlar ya da az okuyanlar neden mesele yapmazlar bunu?

Geçelim…

Ortaçağda Floransa’da yaşanan veba salgını sırasında on gün aynı kır evinde saklanan üç erkek ve yedi kadının anlattıkları 100 hikayeden oluşan 'Dekameron Hikayeleri'nin bir benzeri bizde de yazılacak mutlaka. Hem de çok okumayanlar yazacak bunu. Bana öyle geliyor.

Ben bir öğretmenim. Hem Pandemiyi anlatan hem de Boğaziçi Destanını dile getiren iki kitaba imza attım bu süreçte. Bütün gün evdeyiz, televizyonla radyoyla, gazetelerle iç içeyiz. Söylenecek hiç mi sözümüz yok yani?

Hep şikâyet, hep serzeniş ve hep aynı şeyleri konuşmaktan sıkılırım ben.

"Boş zaman kültürün temelini oluşturur" diyen T.S. Elliot’ın elini sıkasım geliyor.

Sokağa çıkma saatlerinde ilçe halk kütüphanesinden ödünç bir kitap alınır okunamaz mı?

Salata ya da kuru fasulye yapmak için ayırdığımız zamanın birazını Buket Uzuner’in 'Şehir Romantiğinin Günlüğü'ne ayıramaz mıyız?

Şıngırdaklı mıngırdaklı Türkçe’yi sadece Salah Birsel ile Ayşe Kilimci’nin kullanmadığını öğreniyorsunuz Sayın Uzuner’i okuyunca… Yerinde duramaz bir zıpır görüntüsü veren Buket Uzuner’i okumak pandemi sıkıcılığına bire bir ilaç bence.

Ankara’yı sevmeyenlerin bu kitabı okuduktan sonra ne düşündüğünü öğrenmek isterim doğrusu.

İnanıyorum, 20’sini süren genç kızlar bu kitaba bayılacaklardır. Bizim gibi yetişkinler de…

Ayrıca… her gün bir İngilizce sözcük öğrenemez miyiz?

365 günde 365 sözcük eder… Az buz şey midir bu?

GUERNİCA

Çok bilinen bir tablo 'Guernica'

Ne anlatıyor acaba?

Alman Subayının "Siz mi yaptınız bunu?" dediği Picasso’nun yanıtını yıllardır unutamıyorum. Etkisinden kurtulmuş değilim.

Sahi neydi Guernica?

Ya Rasputin?

Ya Pavel?

Martıların kendilerine atılan ekmek parçalarını ıskalamadan nasıl havada kaptıklarını resmetmeye çalıştınız mı hiç?

Çok zor gibi geliyordu, yavaş yavaş üstesinden gelmeye başladım bile…

Kedimizin tırnaklarını kesmeyi beceremiyordum. Şimdi kesebiliyorum.

Sütten yoğurt yapmayı bilmezdim. Şimdi becerebiliyorum.

Yaptığım bir yanlışı yüzüme vurana kızardım önceleri. Hemen savunmaya geçerdim. Şimdi eleştirene teşekkür eder oldum.

Geçen haftaki yazılarımdan birinde, "Veyahut ejderha, aslan ya da Demirel / Ecevit portresi…

Katil, aynı zamanda hırsız biri çıktı ya… Doğaldır ki Ecevit portresi olmazdı o dövme. Bunu da söylemek gerek…" tümceleri geçiyordu.

Yazımın tamamını buraya alacak değilim.

Yazdıklarımı okuyan Gazeteci Öcal Uluç, "Sevgili Recai Kardeş" başlığıyla şöyle yazmış:

"Adam hırsız olduğu için Ecevit dövmesi olmazdı diyorsun. Bu ayrım, Demirel portresi olabilirdi" anlamına gelmiyor mu?

Bir not düşeyim, Ecevit elbette örnek bir devlet adamıdır,  dürüstlükte… Ama dürüst olmak sadece kendi cebine, kendi midesine haram tek kuruş ve tek lokma girmemesi ile ölçülemez. Türk siyasi hayatında iki bakanı hırsızlık ve yolsuzluktan Yüce Divan’da yargılanıp mahkûm olan tek başbakandır Bülent Ecevit. Üstelik önüne İçişleri Bakanı Faruk Sükan, bu iki bakanla ilgili dosya koyduğu halde…

Rahmetli Demirel, "Yazındaki bu ayrıma müstahak bir devlet adamı değildir. Sevgilerimle…"

Özetle, beni yazımdan dolayı eleştiriyor Öcal Uluç.

30’unda olsaydım hemen başlardım keskin keskin sözlerle Demirel’in devlet adamı olmadığına, demişsem demişim külhanlığına…

Düşünüyorum da kitaplar ve yıllar olgunlaştırmış bizi.

Ben de yanıt vermişim:

"Ben doğruların adamıyım canım abim! Birisi, yanlışımı gösterir/ haklılığına inandırırsa itirazı anlamsız bulurum. Ecevit’in dürüstlüğüne vurgu yapmak adına kullandığım tümce görüyorum ki arızalı. Demirel’e saldırı gibi bir niyetim yoktu aslında. Gel gör ki, o tümceden bu sonuç çıkıyor. Kendisi hiç çalıp çırpmamıştı Ecevit’in… Doğru! Çalanlara seyirci kaldı ama… Bu da doğru. Lafın nerelere gidebileceğini iyi analiz edememekten kaynaklanıyor benim hatam. Benim adım Recai ise bu eleştirini bir yazımda aynen kullanıp kendimi teşhir edeceğim. Kendime ceza vereceğim. Bu, hem sürekli yazanlar için hem de bizim gibi acemiler için ders olsun. 'Yapma sakın' deseniz de yararı yok! Yapacağım bunu. Kendime saygı adına… Doğrulara şapka çıkarma adına… Öpüyorum canım abim!"

***

Çok sevdiğim- saydığım doktorlar… Kütüphanecilik ve geride açılmış 49 kütüphane… Dünya halklarına yol gösteren bir düşüncenin mimarı…

Bunlardan söz ediyorken yanlış yapmak yakışır mı?

14 Mart’ın doktorlarımıza iyi gelmesini diliyorum.

Marks diyenlere de selamlarımı iletiyorum.

Yorumlar (2)
Işık Karabay 5 yıl önce
Bu güzel yazı için teşekkürler
14 Mart aynı zamanda Einstein’ın da doğum günüdür
1876
Ömer Karcı 5 yıl önce
Saglık emekçilerine selam olsun.
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 15 36
2. Trabzonspor 15 34
3. Fenerbahçe 15 33
4. Göztepe 15 26
5. Beşiktaş 15 25
6. Samsunspor 15 25
7. Gaziantep FK 15 23
8. Kocaelispor 15 19
9. Başakşehir FK 15 17
10. Alanyaspor 15 17
11. Konyaspor 15 16
12. Gençlerbirliği 16 15
13. Çaykur Rizespor 15 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 15 15
16. Eyüpspor 15 13
17. Kayserispor 15 13
18. Fatih Karagümrük 15 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 16 32
2. Amed SK 16 32
3. Esenler Erokspor 16 31
4. Bodrum FK 16 30
5. Çorum FK 16 28
6. Iğdır FK 16 28
7. Boluspor 17 26
8. Erzurumspor FK 16 26
9. Bandırmaspor 16 26
10. Serik Belediyespor 16 25
11. Keçiörengücü 16 21
12. Van Spor FK 16 21
13. Sivasspor 16 20
14. Sakaryaspor 16 19
15. İstanbulspor 16 18
16. Sarıyer 16 17
17. Manisa FK 16 16
18. Ümraniyespor 16 15
19. Hatayspor 16 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 15 33
2. Manchester City 15 31
3. Aston Villa 15 30
4. Crystal Palace 15 26
5. Chelsea 15 25
6. Manchester United 15 25
7. Everton 15 24
8. Brighton & Hove Albion 15 23
9. Sunderland 15 23
10. Liverpool 15 23
11. Tottenham 15 22
12. Newcastle United 15 22
13. Bournemouth 15 20
14. Brentford 15 19
15. Fulham 15 17
16. Leeds United 15 15
17. Nottingham Forest 15 15
18. West Ham United 15 13
19. Burnley 15 10
20. Wolverhampton 15 2
Takımlar O P
1. Barcelona 16 40
2. Real Madrid 16 36
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 16 31
5. Espanyol 15 27
6. Real Betis 15 24
7. Athletic Bilbao 16 23
8. Getafe 15 20
9. Elche 15 19
10. Celta Vigo 15 19
11. Deportivo Alaves 15 18
12. Rayo Vallecano 15 17
13. Sevilla 15 17
14. Real Sociedad 16 16
15. Osasuna 15 15
16. Valencia 15 15
17. Girona 16 15
18. Mallorca 15 14
19. Real Oviedo 15 10
20. Levante 15 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@