11.04.2023, 09:53

Siddharta (Herman Hesse)

Karşıyaka/Dodo Kitap Cafe Kitap Kulübünde okuduğumuz ilk kitap Siddharta yazarın deyimiyle bir Hint Masalı.

1946 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar Hermann Hesse’nin 1922 yılında yayımlanan, 148 sayfalık bu kitap kısa zamanda okunup bir köşeye kaldırılacak kitaplardan değil. Eğer felsefi derinliklere dalıp, her paragraftan bir anlam çıkarıyorsanız, altını çizdiğiniz satırları, aldığınız notları değerlendirip, kitapla bütünleşiyorsanız bu kitap tam size göre… Okudukça düşünecek ve düşündükçe kendinizi iyi hissettiğiniz işte ben buyum dediğiniz anların ardından acaba diyeceğiniz bölümlerle sorulara cevap arayacağınız bir kitap.

Yazarla beraber çıktığınız yolculukta onun benlik arayışına, kendi arayışınızla ortak olduğunuz anda yaşamınızın döngüsünü sorgulamaya başlıyorsanız kitabı okumada doğru yoldasınızdır.

“Hiç kimse bir başkasının yürüdüğü yolda ne kadar ilerlemiş olduğunu göremez.”

Kitabı okumaya başlamadan önce yazarı Herman Hisse’nin yaşantısını da incelediğimde; Hristiyan misyoner, tutucu bir aileden olmasının, okuduğu okullarda ki dinsel eğitim ve aile baskıları, ailesi ile olan problemleri, intiharı düşündüğü gelgitleri, ruhsal bunalımlarının onu bir arayışa, bir sığınak arayışına ittiğini gördüm. Bulduğu sığınak uzun yıllar çalıştığı kitapçılardı, edindiği bilgilerle teoloji konusunda kendisini yetiştirerek arayışını bu yöne yöneltmiş yolu ise Budizm olmuş.

İşte kitap yazarın kendini bulma yolunda çıktığı yolculukta aradığı Ben’i, Siddharta ile bütünleştirmiş. Neden Siddharta? Buda’nın gerçek adını kitabın kahramanına verirken yolculukta Buda’nın Budizm’e gidişte izlediği yolu izlemiş kendini bulmak adına ve bu yolculuğunu yazmış Siddharta da kısaca bir “Otobiyografi” okuduğumuz kitap.

Yazar, Siddharta ile bu yolda kendini kanıtlama, kendi olma, iç sesini dinlemesi, sorgulaması ile aradığı hakikati bulmak istemiş ve Buda’nın ‘Benliğinde’ kendi ‘Benliğini’ aramıştır yolculuğu boyunca.

“Atman kendi içinde değil miydi onun yüreğinde o gerçek, o ilk pınar akmıyor muydu? Onu bulmak gerekiyor, kendi Ben’inde bu asıl pınarı bulmak, onu bulup özümsemek gerekiyordu!”  İşte bu arayıştı onu yolculuğa çıkaran…”

Kitabın uzun uzadıya özetini yapmayacağım kısa bir paragrafla özetleyeceğim konuyu ve sadece arka sayfada ki iki bölümü yazacağım. Sonrasında kitap bana ne verdi, ne aldı, ne anladım…

Tüm ailesini geride bırakarak gerçek bilgiye ulaşmanın yolunu arayan Siddharta ve ona eşlik eden arkadaşı Govinda’nın öze ulaşmak için çıktıkları yolculuktaki süreci yaşadıkları gel gitleri, kayıpları, aramayı ve bulmayı, gerçeği, bilgeliği, öğretiyi ve öğretmenliği sorguluyor. Ders çıkarıyor, ders veriyor…

Yazar Henry Miller şöyle değerlendirmiş arka sayfada; “…Genel olarak herkesçe kabullenilmiş Buda imgesini aşan bir Buda yaratmak…”

“…Hesse”, insanın öz benliğini bularak uygarlığın yerleşik biçimlerinden kurtulmaya çalışmasını işler…”

“…Bu kitapta,” der Hesse, “tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım…”

Abdest, Namaz, Dua, Oruç, Hac, Zekât, Bedensel, Ruhsal ibadet, Meditasyon, Kutsal Kitaplar, Çile, Manevi Davranışlar, Dört Temel Yol, İzlenecek Sekiz Yol ve diğerleri mi yakalamaya çalıştıkları?

Neymiş oruç? Neymiş nefesin tutulması? Ben’den kaçıştır bu, benliğin eza ve cefasından kısa süre için yakayı kurtarmaktır, acıya ve yaşamın anlamsızlığına karşı kısa süreli bir duyarsızlıktır…”

Yolculuğu boyunca arayışında ana felsefesi “Düşünebilir, bekleyebilir, oruç tutabilirim” den vaz geçtiği anda sorguladığı ‘Bilgelik ve Öğrenme’ onu kendi özüne döndürme de bir değer oluyordu ama nereye kadar. Okuduğu bir şiir onu yosma Kamala’nın öğrencisi yaparken felsefesini unutuyordu Kamalanın kollarında.

‘Kamala’ onu normal bir yaşam döngüsünün içine çekmişti, unutmuştu ‘Samanaları-Çilecileri’, ‘Buda’yla! anlaşamamış ve terk etmişti onu. ‘Uyanışla’ kendini tanımış ve özüne dönmüştü. Tekrar başladığı arayışta ‘Çocuk İnsanların Yanında,’ insanlarla ilişkiyi, ticaret, öğrenmişti ve insanca sevgiyi, ‘Sansara’da’ her şey bir oyundu, uyanışa devam ediyordu. ‘Irmakta’ özüne dönmüş, ‘Kayıkçı da’ huzura kavuşmuştu, ‘Oğul’da babası ile kendini karşılaştırmış, beklemek, sabretmek ve dinlemeyi öğrenmişti ama nereye kadar. ‘Om’, sözlerin özü, kusursuzluk ve mükemmellik yolunda çile ve acıların sonuna gelmişti. ‘Govinda’ kitabın son bölümüydü aradığını bulmak, bulmuş muydu?

“…Bir kimse arıyorsa, gözü aradığı başka şeyden başkasını görmez çokluk, bir türlü bulmayı beceremez, dışarıdan hiçbir şeyi alıp kendi içine aktaramaz, çünkü aklı fikri aradığı şeydedir hep, çünkü bir amacı vardır, çünkü bu amacın büyüsüne kapılmıştır. Aramak, bir amacı olmak demektir. Bulmaksa özgür olmak, dışa açık bulunmak, hiçbir amacı olmamak…”

Kitabı okurken bir hakikati bulmak isteyen kişinin yolculuğu boyunca yaşadıklarıyla bir Hint Masalında Doğu Mistisizmiyle yoğruldum. İşte bu yoğruluş içinde aklıma bizim tasavvuf anlayışımız içinde yola çıkanlar, arayış içinde olanlar geldi. Çok da farkı yoktu birbirlerinden.

Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran, Taptuk Emre ve diğerleri.

Mevlana dır ömrünün hülasasını üç kelime ile açıklayan. “Hamdım, yandım, piştim”

“Her şeyi kaybettim ama kendimi buldum”,

“Önemli olan seni tamamlayacak ruhu bulmandır.”

“Her peygamberin verdiği öğüt aynıdır. Sana öğüt olacak insanı bul”

Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli ye gider çiftçidir, feyz alır. Taptuk Emre’nin kapısında oduncudur sabırla bekler, Mevlana da tasavvufu öğrenir.

Kuru idik, yaş olduk, ayak idik, baş olduk, kanatlandık kuş olduk, uçtuk elhamdülillah.”  

“Ham olan, çıraktır 40 yaşında, pişen kalfadır hak kucağında, yanan ustadır aşk ocağında.”

Sonsöz, Siddharta’dan;

“…Dünyanın içyüzünü görmek, onu açıklamak, onu aşağılamak büyük düşünürlerin işidir belki. Ama benim için önemli şey dünyayı sevebilmektir; onu aşağılamamak, ona ve kendime hınç ve nefret beslememek, ona, kendime ve bütün varlıklara sevgiyle, hayranlıkla ve huşuyla bakabilmektir…” 

“Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllık iyidir, ama sabretmek daha iyi.”

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@