06.12.2022, 14:01

Okuduklarım...

RABITA

Uğur Mumcu

Rabıta; 1987 yılında gazetecilik dalında Uğur Mumcu’ya Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü’nü kazandıran araştırması ve kitabıdır.Gazeteci, yazar Uğur Mumcu kendisinin siyasi görüşünü sosyalist olarak açıklarken laikliği devletin en önemli unsuru olarak görüyor. “Ben görüş olarak sosyalist eğilimliyim. Yani emekçi sınıfların toplumda yönetimi ele almasını istiyorum. (…) Ben sosyalist bilincimi her gün artırıyorum. (…) Ulusal bağımsız sol! Ben sosyalist eğilimliyim, işçi sınıfının, emekçi sınıf ve tabakaların demokratik yollarla iktidara gelmesini istiyorum. Bu görüşümden hiç ama hiç vazgeçmedim.” “Din ve inanç özgürlüğünün en sağlam güvencesi, laikliktir. Siyasal amaçlı dinsel akımların devlete egemen olmasını önlemek için getirilen bu ilkenin ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğunu, her gün yaşadığımız olaylarla çok daha iyi anlıyoruz.”

Yazar bu görüşleri ışığında kitabında ekonomik kriz nedeniyle Türkiye’nin 70 cente muhtaç olduğu günlerde yurt dışında ki din görevlilerine dövizle ödeme yapılamayınca bu görevi 1980 Ağustosunda yapılan bir anlaşma ile üstlenen Rabıta isimli örgütü inceliyor. Din görevlilerine Suudi paralarının akıtıldığını belgelerle ortaya koyarken Siyasal İslam ve Radikal İslam örgütlerinin yurt içi ve yurt dışı bağlantıları, para kaynakları belgelendiriliyor. Rabıtanın yöneticileri ve bunların devlet içindeki bağlantıları, kurulan dernekler, yöneticileri ve bunların ilişkilerini anlatan kitap Türkiye de ki dinci yapılaşmanın temel taşlarını ortaya koyuyor.

591 sayfalık kitabın ilk 190 sayfası Uğur Mumcu’nun konu ile ilgili araştırmalarını içeriyor. 320 sayfalık ikinci bölüm ise yazarın gazetesinde konu ile ilgili yazdığı yazılar ve diğer gazetecilerin siyasal İslam ve İrticanın hedeflerini ve Laikliğin nasıl kuşatıldığını ortaya koydukları yazılarını içeriyor. Belgeler ise son bölümde 50 sayfa dan oluşuyor.

Kitabı okurken bugünü de değerlendirme fırsatı bulacağınız Rabıta ve Dinsel Amaçlı Vakıf Ağı bölümleri yöneticilerinin bugünkü bulundukları görevler ve yeni kurulan dernek ve vakıfları içeriyor ki devletin kuşatılmaya devam ettiğinin bir göstergesi…

Kitaptan bir bölüm o günlerde ki yapılanma ile bu günkü yapılanma arasında bir fark olmadığının göstergesi;

Adana eski Müftüsü, DİB lığı eski başkan yardımcısı Almanya İslam Cemiyeti kurucusu “Gayemiz Allah, liderimiz Hz. Muhammed anayasamız Kur’an, kanunlarımız şeriat, yolumuz cihattır. Bu yolda ya şehit olacağız, ya gazi” görüşünde yola çıkan Cemalettin Kaplan şu görüşleri ileri sürüyor.

«Dünyayı feshada üç put vardır. Bunlar Firavun, Karun ve Bel’am’dır. Bunlardan birincisi diktatör, ikincisi kapitalist üçüncüsü ise bunların destekçisidir. Başka bir ifadeyle birinci siyasi iktidarını, ikinci mal varlığını basamak yaparak kendilerini put ilân etmişlerdir. Üçüncüsü de dini kisveye bürünerek bu iki putun düzenlerinin bekçiliğini yapmıştır.»

«Firavun, siyasi iktidarını ve devlet güçlerini arkasına alarak, emniyet kuvvetlerini seferber ederek, kendisini put ilân eder ve ben sizin eh yüce rabbinizim diyecek kadar kâfirleşir. Kendisinden başka ilâh tanımaz, fikir hürriyeti diye bir şey kabul etmez, ortalığı kasar kavurur. Karşı gelenleri asar ve keser. Fakat bütün bunlara rağmen kendilerini destekleyen muabbirler, kâhinler ve sözüm ona din bilginleri bulur. İşte bu Bel’amlar sayesinde faşist ve terörist düzenlerini sürdürür.»

«Fesatçılardan biri de Karun’dur. Firavunu azdıran, siyasi iktidarı ve saltanatı olduğu gibi Karun’u da azdıran serveti ve para saltanatıdır. Karun, kendini beğenmiş, Allah ve Peygambere kafa tutmuştu. Şımardıkça şımardı, fakir fukaraya bakmadı ve onlara iyilikte bulunmadı, kibirlendi putlaştı ve azgınlardan oldu.»

«Bel’am bu iki putu desteklemiş ve onların davullarını çalmıştır. Onların düzen ve iktidarının bekçiliğini yapmış, birinin siyasi iktidarından korkarak, diğerinin mal varlığına tamah ederek onlara kul köle olmuştur.»

Türkiye’de ki dinci yapılaşmayı ve FETÖ ye giden yolu görmek için okunması gereken kaynak kitap dünü anlatırken size düşen bugünü özellikle dernekleri ve yapılanmalarını karşılaştırmak.

Rabıta/Uğur Mumcu/Tekin Yayınevi 1993

TÜRKİYE NASIL KUŞATILDI? FETHULLAH GÜLEN HAREKETİNİN PERDE ARKASI

Merdan Yanardağ

15 Temmuz 2016 Fethullah Gülen yanlısı bir grup TSK mensubunun darbe teşebbüsünden sonra adı ‘cemaat’ olan 15 Temmuz’dan sonra Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) adını alan yapı ile ilgili pek çok araştırma yapıldı onlarca kitap yazıldı. Merdan Yanardağ’ın kitabı da onlardan biri ancak kitabı önemli kılan kitapta açıklama yapan iki kişiden biri olan Nurettin Veren’ in kimliği. 1966 yılında İzmir Kestanepazarı camisinde başlayan dostlukları ile 35 yıl Gülenin yanında sağ kolu olarak bulunan 1990 ların sonunda ise bu ilişkisi kopan Nurettin Veren örgütü birinci elden anlatıyor.

Meran Yanardağ’ın, Kanaltürk televizyonunda, 26 Haziran ve 3 Temmuz 2006 tarihlerinde, Nurettin Veren’i konuk ettiği ”Yolsuzluk ve Yoksulluk” programının çözümü ve konuğun verdiği bilgiler ışığında Fetö yapılanmasının tartışıldığı kitabın diğer konuğu ise İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi eski müdürü Dr Adil Serdar Saçan.

Kitabın tanıtım bölümünden;

“Gerçekleri kesin olarak, ancak olayları yaşayan insanlar bilirler… Fethullah Gülen’in ardından çok konuşuldu. Çok yazıldı, çok çizildi. Ama gerçekler hiç bu kadar gün yüzüne çıkmamıştı. 35 yıl boyunca yanında olan bir insanın ağzından, gizli kalan ne varsa bir gün tek tek anlatılacağını kim bilebilirdi? Halen yurtdışında yaşayan Fethullah Gülen’in amaçlarını, yaptıklarını ve tüm bilinmeyenleri arkadaşı olan Nurettin Veren’ den dinlemek, fikirlerinizi derinden etkileyecek!”

Fetö soruşturması kapsamında örgütün bankası olan Bank Asya’nın neredeyse önünden geçenlerin örgütle iltisaklı (ilişikli) diyerek ifadesinin alındığı, on binlerce kişinin örgüt üyesi olarak devlet görevinden alındığı bir ortamda 35 yıl örgütle çalışan Nurettin Veren hakkında hiçbir işlem yapılmaması bana garip gelmişti ve bu kitapta bu sorunun cevabını aradım ama bu soru sorulmadığı için bulamadım ve halen merak ediyorum. Neden?

BALYOZ BİR DARBE KURGUSUNUN BELGELERİ VE GERÇEKLER

Prof. Dani Rodrik, Pınar Doğan

Yazarları kumpas davalarından Balyoz davasından yargılanan Orgeneral Çetin Doğan’ın Harvard Üniversitesi’nde dalında profesör olan damadı Dani Rodrik ile yine aynı üniversitede ekonomist olan kızı Pınar Doğan. Bu ikilinin savcılık iddianamesinin de ki çelişkileri inceleyen “Çetin Doğan ve Gerçekler” adıyla yayımladıkları blog da ki araştırmaların bir araya getirildiği kitap dava ile ilgili en geniş çalışma…

Prof. Dani Rodrik kitabın konusunu özetliyor;

“…Türkçe olarak eşim Pınar Doğan ile birlikte kaleme alınan bu kitap, Aralık 2010’da açılan Türkiye’de son 50 yılın en önemli siyasi davasını ele alıyor. Konuyla ilgili blogumuza dayanıyor. Balyoz hukuki ve siyasi bir teşhirdir. İşlemedikleri suçlar için 300’den fazla memuru suçlamak için küstahça bir çabayı ayrıntılarıyla anlatıyor. Yargı, polis, medya, entelijansiya, ulusal bilim ve teknoloji enstitüsü ve (son olarak ama en önemlisi) AKP hükümeti içindeki grupların en iyi şekilde “alternatif gerçeklik” olarak adlandırılabilecek şeyin yaratılmasında oynadığı rolleri belgeliyor. (Balyoz, Türkçe’de “balyoz” anlamına gelir; kitabın dayandığı kurgusal darbe planının kod adını ifade eder.) Yazacağımı (yazacağımı) hiç düşünmediğim bir kitaptı bu…”

Kitabın tanıtım bölümünden;

Gazeteci Sedat Ergin, “Akademisyen titizliğiyle davanın asılsızlığı, hukuk dışılığı ve gerçek amacı bu kitapla mahkûm ediliyor. Balyoz Planı’nın girişinde Adalet ve Kalkınma Partisi hükümeti altında ülkenin ne kadar olumsuz koşullarla çevrelendiği anlatılıyor. Unutmayalım ki, bu metin 2 Aralık 2002 tarihini taşıyor. Yani 3 Kasım 2002 genel seçiminden tam tamına bir ay sonra kaleme alınmış. 2002 Kasım ayının akışını hatırlayalım: Recep Tayyip Erdoğan siyasi yasaklı olduğu için TBMM’de değil. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 Kasım 2002’de Abdullah Gül’ü hükümeti kurmakla görevlendiriyor. Gül’ün başbakanlığındaki kabine 18 Kasım’da Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıyor. Hükümet TBMM’den 28 Kasım tarihinde güvenoyu alıyor. İddianameye göre, Orgeneral Çetin Doğan’ın darbe planı 2 Aralık tarihini taşıyor. Meseleye basit mantıkla yaklaşıyorum. Bu darbe planında kadrolaşma, askeri müdahale için gerekçe gösterilen olumsuzluklar 16 Kasım’la 2 Aralık arasındaki iki haftaya nasıl sığdırılabilir? Hükümet icraatının başlangıcı için 28 Kasım 2002 tarihi esas alındığında bu süre 5 güne düşüyor. Neresinden bakarsam bakayım, mantığımı ne kadar zorlarsam zorlayayım, 2 Aralık 2002 tarihli bir darbe gerekçesinde sıralanan (yoğun kadrolaşma faaliyeti, özel sektörde sermayenin el değiştirmeye başlaması gibi) bütün bu olumsuz icraatın iki haftaya sığabilmiş olmasını aklım bir türlü kabul etmiyor. Üstelik benim hafızamda kayıtlı olan gerçeklik, bu planda anlatılan bazı olaylarla da örtüşmüyor.”

8 bölüm ve 1 ekten oluşan kitabın en ilgimi çeken bölümü Ek “Balyoz Güvenlik Harekât Planı” oldu. Onlarcasını hazırladığım ve okuduğum askeri harekât planlarının kalıbına uygun olarak hazırlanan plan kesinlikle bir kurmay subayın elinden çıkmış. Ancak kalıbına uygun olan bu planda mantığa uygun olmayan bir tarzda hedef olarak mevcut iktidar açık ve net bir şekilde adıyla ortaya konulmuş. Kasım 2002 de iktidara gelen akp için Aralık 2002 de darbe planı hazırlanmış hem de öyle bir plan ki sadece hükümet devrilmiyor, pek çok kuruluş, dernek yeniden dizayn ediliyor. Bu kadar kısa sürede böyle bir planı koordine etmek, hazırlamak ve onaylatmak hiç te kolay değildir. Böyle bir planda siyasi iktidarı açık bir şekilde yazmak ve bunu onaylamak Ordu komuta kademesinin cesaret edebileceği hareket tarzı da değildir. Ancak bu planı bu şekilde yazarak siyasi iktidara yönelik bir suç oluşturacak şekilde hazırlamak ve bunu uygun zamanı gelince ortaya çıkararak TSK’lerini hedefe koymak amaç ise hedefine ulaşan TSK içinde ki bir çetenin sahte bir planı olduğu açık ve net anlaşılmaktadır.

Bu planı hazırlayanların maksatları ise 3ncü madde, a. Harekât tasarısı (4) (a) Hazırlık safhası (II) Buna paralel olarak Balyoz Güvenlik Harekât Planı “Olasılığı en yüksek tehlikeli senaryo” isimli jenerik bir plan şeklinde GİZLİ gizlilik derecesinde ve özel seçilmiş sınırlı sayıda personelin katılımıyla icra edilecek bir plan seminerinde denenecek ve müzakere edilecek” emrine alt yapıyı hazırlamak olduğu açık ve nettir. Bunu da 5-7 Mart 2003 tarihinde yapılan ancak sahte Balyoz planı ile hiç ilgisi olmayan plan seminerini bu plan ile bağdaştırarak darbe teşebbüsü olarak açıklayarak algı yönetimi ile amaçlarına ulaşmışlardır…

Tamamı asker 196 kişi hakkında “Türkiye Cumhuriyeti yürütme organını cebren ıskat ve vazife görmekten cebren men etmeye teşebbüs etmek” suçlaması ile 920 sayfalık iddianameye 177 sayfa ile cevap veren bu kitap bir belgeler tomarını ihtiva etmektedir ve mutlaka okunmalıdır ki mahkemelerin ve emniyetin nasıl FETÖ tarafından ele geçirildiği anlaşılsın…

Balyoz/Pınar Doğan-Dani Rodrik/ Destek Yayınevi/2010

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14

Gelişmelerden Haberdar Olun

@