28.06.2022, 09:28

General Harington Kupası

Charles Harington adını duymuş muydunuz hiç?

Evet, kendisi bir İngiliz. Ancak yirmi birinci yüzyılı görebilmişlerden değil. Zaten birazdan okuyacaklarınız da günümüzden neredeyse yüz yıl önce geçiyor ve Mr. Harington da o yıllarda İstanbul’da görevli bir asker… Daha doğrusu bir üst subay; itilaf devletleri olarak adlandırılan işgal kuvvetlerinin başı sayılabilecek Birleşik Krallık adına ve hatta başkumandan sıfatıyla İstanbul’da bulunan bir General kendisi… General Charles Harington.

Bu adamı uzun uzadıya anlatmanın bir anlamı yok aslında! Ancak bir İngiliz komutanının ve elbet ki emrinde olan binlerce askerin ne işi vardı İstanbul’da? Önce 1915 yılına gidelim;

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemâl’in ve silah arkadaşlarının ve Anadolu’nun dört bir yanından Çanakkale’ye, vatan toprağı uğruna ölmeyi göze alarak gelmiş onbinlerce vatan evladının; azimli, ısrarlı, inançlı ve inatçı tutumları sonucunda işgal kuvvetleri, hedeflerindeki İstanbul’u işgal etmek için Çanakkale Boğazını geçememiş ve hatta inanamayacakları sayıda ve tutarda kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmışlardı.

Ancak, Çanakkale Savaşlarını da içerisine alan Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Hükümetini, Mondros ateşkes anlaşmasını 1918 yılında imzalamaya itecek ve işgal kuvvetleri, ellerini, kollarını sallaya sallaya Çanakkale’den geçerek İstanbul’u işgal edeceklerdi. Ve fakat İngiliz, Fransız ve İtalyan birliklerinden oluşan işgal kuvvetlerinin; “hangi devletin kumandanı başkumandan olsun” mücadelesi, o yıllarda Hindistan’da görev yapmakta olan General Harington’un İstanbul’a atanmasıyla bir nebze de olsa hafifleyecekti.

Fransız ve İtalyan rütbeliler, pek beğenmeseler ve istemeseler de, General Harington görevine başlamıştı. Ve işgal kuvvetleri en acımasız şekilde güçlerini göstermekten geri kalmayacaklardı. Şehirde tam bir sıkıyönetim hâkimdi. Giriş, çıkışların kontrol altına alınmasının yanı sıra, Ankara’dan gelen Kuvvacı hareketin sesleri, İstanbul’daki işgalcilerin daha da dikkat kesilmelerine ve daha da sıkı bir yönetim anlayışıyla İstanbul’a hâkim olmaya çalışmalarına sebep oluyordu. Ve elbet ki, General Harington’un kumandasında…

1920 yılında Damat Ferit nezdinde, Osmanlı Hükümetine dayatılan Sevr Anlaşması ise güzel ülkemizin neredeyse tamamının işgalciler arasında paylaşılması anlamına geliyordu ki, fitili Samsun’dan ateşlenmiş milli mücadeleye destek; içerisinde vatan sevgisi olan kadın-erkek her bireyden, her cemiyetten ve spor kulüplerinden dahi geliyordu.

Öyle ki, Yunan işgali altındaki İzmir’de Altay ve Karşıyaka kulüpleri, İstanbul’da ise Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş kulüpleri yaptıkları müsabakalarda sadece milli duyguları kamçılamakla kalmıyorlar, türlü oyunlarla Anadolu’ya cephane tedariki konusunda da ciddi çalışmalar içerisinde yer almaktan çekinmiyorlardı.

O yılların İstanbul’daki favori ekiplerindendi Fenerbahçe… Yabancı ekiplerle İstanbul’da yaptıkları maçların tamamına yakınını kazandığı rivayet edilir. Ve Anadolu yakasındaki konumunu, milli mücadeleye silah sevkiyatında da ustaca kullanmakta oldukları... Belki de, bu münasebetledir, Mustafa Kemâl Atatürk’ün Fenerbahçe’ye olan sempatisi… Gerçi ulu önderin, sporcu kişiliği ve spora olan olumlu bakış açısını da hesaba katarsak ve hatta diğer spor kulüpleriyle olan iletişimlerini ki; soyadı kanunu ile Altay’ı, Fahrettin Paşa’ya soyadı olarak yakıştırması, Galatasaray Lisesi ve Beşiktaş ziyaretleri ve dahası sporculuğunu kanıtlar fotoğraflarının günümüze dek ulaşmış olması, Atatürk’ün Fenerbahçe’ye olan sevgisinin sadece milli mücadele ile alakalı olmadığını kanıtlar bize…

Neticede bunlarla beraber Kuvvayı Milliye’nin oluşumuna sebep tüm bu bileşenler, 9 Eylül 1922’de Yunan işgalinin İzmir’de son bulmasına ve dolayısıyla da Kurtuluş Savaşının sona ermesine sebep olacaktı. Anadolu Türk Milleti’nindi ve daima Türk Milleti’nin olarak kalacaktı. Ama mücadele devam etmeliydi; İsmet İnönü başkanlığındaki heyet, önce Mudanya Mütarekesinde, General Harington’un temsil ettiği işgalcilere karşı bir başarı elde edecek ve ardından da Lozan’ı bekleyecekti.

Mudanya’nın ardından işgal kuvvetleri yavaş yavaş İstanbul’u terk etmeye başladılar. Bu arada tarihler 1923 yılının Haziran’ına dayanmış, milli şef İsmet İnönü başkanlığındaki heyet, çoktan Lozan görüşmelerine başlamıştı. General Charles Harington ise, tası tarağı toplayıp, memleketlerine geri dönmeye başlayan işgal kuvvetlerinin başkumandanı olarak, daha ılımlı bir davranış sergiliyor ve İstanbul’da hoş bir seda bırakma eğilimi gösteriyordu.

Bu sebeple de, işgal yıllarında, kendi birlikleri arasında organize ettikleri General Harington Kupasını, Türk ekiplerinin de katılımı için ilan ediyor ve katılımlarını bekliyordu. Ve hatta ekliyordu General; isterseniz milli takım gibi karma da gelebilirsiniz diye… Elbet ki bu davete hemen ve çok hızlı bir şekilde yanıt veren ekip Fenerbahçe’ydi. Ve yanıtları oldukça netti; “Fenerbahçe Kulübü yalnız kendi kadrosuyla bu maçı şartsız olarak kabul eder.” Ve gerçekten de dayanışma örneği gösteren Galatasaray ve Beşiktaş’ın oyuncu takviyesi desteklerini, Fenerbahçe kibarca geri çevirecektir.

Takvimler 29 Haziran 1923’ü gösterdiğinde, Taksim Stadında ve oldukça kalabalık bir seyirci topluluğu önünde siyah formalar bezenmiş Birleşik Krallık karması diyebileceğimiz bir ekibe karşı sahaya çıkar Fenerbahçe takımı... Maçın ilkyarısını 1-0 geride kapatmış olsa da, Zeki Rıza Sporel’in birbirinden şık iki golüyle maçı 2-1 kazanarak, General Harington’un elleri boş şekilde stattan ayrılmasına sebep olur.

O an devam etmekte olan Lozan görüşmelerindeki Türk heyetinin başkanı İsmet İnönü’den gelen “Heyetimiz namına hepinizi meserretle tebrik eder, gözlerinizden öperim” telgrafı büyük sevinç ve gururla karşılanmıştır. Zaten, galip gelinen bu maçın ardından sadece 25 gün sonra, 24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan Barış Antlaşması imzalanmış ve 9 Eylül 1922’de son bulan Kurtuluş Savaşımız daha da anlamlı hale gelmiştir.

Önce cephede havan topları, sonra sahada futbol topuyla… Tarih bu olsa gerek…

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 34 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@