16.08.2023, 21:44

Derin mi sığ mı?

Derin mi sığ mı oldukları anlaşılamayan bazı devletler ve devlet adamları, vatandaşlarını karınca gibi görüyor. Sinek gibi, sivrisinek gibi, bit gibi, pire gibi… Sokak köpeği gibi, sokak kedisi gibi…

On bir yaşındaki çocukları mesela, mevsimlik işçi olarak görüyor. Fındık toplarken çok fındık yiyen ve midesini felç eden Viranşehirli işçi çocuğun neden çok fındık yediğiyle ilgilenmiyor. Neden öldüğüyle ilgilenmiyor. Çocuklar çalışmasın, çocuklar ölmesin diye hiçbir şey yapmıyor. Bırakıyor çalışsınlar, ölsünler!

Altı yaşındaki kızını evlendiren babayla ve o kızcağıza yıllar yılı tecavüz eden manyakla ilgileniyor da altı yaşında evlendirilen çocukları onlardan korumakla ilgilenmiyor. Bırakıyor aynı oluşumların içine.  Ne halleri varsa görsünler! İçeridekini çıkarır salarız bir afla, devam eder gider aynı hayata!

Vatandaşın açlığı tokluğuyla ilgilenmiyor. Kendi korkunç şatafatlı yemeğinden arta kalanları vatandaşın önüne atıyor. Alın bu artıkla doyun! Çocuklarınızı da bu artıkla besleyin!

Çocukların eğitimleriyle ilgilenmiyor. Sınavlarda dünyanın bilmem kaçıncısı oluyor da çocuklar, derinlerin de sığların da yüzleri bile kızarmıyor. Aslında ne kadar sığ ki cehaleti seviyor, cehaleti alkışlıyor, cahilleri yere göğe sığdıramıyor demek pek mümkün.

Vatandaşlarını karınca gibi görüyor. Sinek gibi, sivrisinek gibi, bit gibi, pire gibi… Sokak köpeği gibi, sokak kedisi gibi…

Üstlerine gaz sıkılıp öldürülebilecek canlılar olarak görüyor. Ne yazık!

Maden dehlizlerinde grizu patlamalarında yanmalarında, göçük altında kalmalarında bir sıkıntı görmüyor. Grizu için, göçük için tedbir almıyor. Ölürlerse ölsünler, tünellere onların yerine yenileri girer nasıl olsa, girer ve çalışırlar, ben kazanmaya devam ederim diyor! Göçüğe isyan edenleri sakinleştirmek için ortama copluları, tekmecileri ya da din satıcılarını salıyor. Coplulara itiraz ediyor halk ama din satıcılarına çabuk kanıyor. Onlar bu konuda gerçekten işe yarıyorlar! Uyuşturucu gibiler… Nereye girseler orada itirazlar şıp diye susuyor! Bu da elbet kazanmaya devam edilmesini sağlıyor. Aynı tas aynı hamam!

Bazı ülkelerin vatan millet diye bağıran derin mi sığ mı belirsiz kişileri, vatanlarını hiç sevmiyorlar. Vatanlarının altını üstünü oyuyorlar. Vatanlarını çöl yapmak için inanılmaz bir çaba içine giriyorlar.

***

Arap ülkelerinin petrol zenginleri, ülkelerinden ev alıyorlar, toprak alıyorlar. Derin mi sığ mı belirsiz kişiler de bunun karşılığında onlara vatandaşlık veriyor ya...

Arap ülkelerindeki savaşlardan kaçıp gelenlere kapıları açık tutuyorlar, gelen giriyor, gelen giriyor ya... Seçimlerde iktidara oy vermeleri şartıyla onlara da vatandaşlık veriyorlar ya…

Sonra, Suriye savaşında insan boğazı kesmeye koşan ve savaşın bitiminden sonra ortalıkta kalan canileri de ülkeye alıyorlar ya... Onlara da vatandaşlık veriyorlar ya…

Sonra durup düşünüyorlar herhalde:

Onlar Arap Yarımadası’ndan, çölden, kumdan, kum fırtınasından çıkıp geldiler. Misafirperverlik şanımızda var. Ya özlerlerse diyorlar ya vatan hasreti çekerlerse!

Öyle bir hasret çekmesinler diye onlara çöl hazırlıyorlar. Bir uçtan bir uca ya ağaç kesiyor ya orman yakıyor, çölleşme bataklığına hunharca dalıyorlar… 

İtiraz edenlerin üstüne sık gazı! Sık gazı! Hepsi sinek, böcek, karınca nasıl olsa değil mi? Vatandaş mı sanki? Vatandaş olan, kendilerine çöl hazırladığımız asiller!

***

Çok ırkçı bir yazı oldu bu…

Olmadı yani…

Ama Asmalımescit sokağından İstiklal’e doğru yürüyüşe geçen Afgan, Suriyeli, İranlı, Iraklı, Pakistanlı, Malezyalı gençlerden oluşma kitlenin “Yaşasın şeriat!” naralarını; Galata’da “Payitaht Hilafet, Resulümüz Muhammet!" diye toplaşıverip askeri kıyafetlerle koşuşturan Suriyelilerin videolarını izleyince insan, galiba hafiften ırkçı gibi oluveriyor. İster istemez. 

İyi uykular Türkiye’nin sığ derini! Çöl hazırlığında hızlanmalısın!

Daha çok ağaç kes, insan kes, vatandaş kes! Kes ki acele tükenelim!

Ama tükenmeyiz ki biz! Uyur uyur, sonra uyanıveririz. Yeni bir Gezi kalkışması olur ise karşısına dikeceğiniz bu güruhlarla ne ederiz onu şimdilik bilmesek de onu da öğreniriz herhalde…

***

Demek istediğim şu aslında:

Vatan millet diye bağıranlar, vatanı da milleti de sevmiyorlar. Vatanın yeşil dağlarını, ovalarını çöl yapmaya çabalıyorlar. Milleti bölüp parçalıyor, birbirlerine düşman gibi bakmalarını sağlıyor, vatandaşların hepsini hasta ediyorlar. Vatanın çocuklarını bozuk para gibi harcıyorlar. Vatandaşın önüne saray artıklarını atıyorlar. Doy bununla diyorlar. Bodur kalma sakın, büyü diyorlar.

Kadınlara evde otur diyorlar, ayak altında dolaşma diyorlar. Üç doğur, beş doğur, yeter ki doğur, senin işin bu diyorlar. Sadece bu, anladın mı diyorlar…

Devleti sevdiğini söyleyenler, devletin per perişan haline gözlerini kapatıyor, kulaklarını tıkıyor, parasını yemeye bakıyorlar. Sevdikleri şey aslında devlet değil, devletin parası!

Vatanı sevdiğini söyleyenler, vatanın çölleşmesine gözlerini kapatıyor, kulaklarını tıkıyor, toprağın üstünü biçip altını oyuyor, çıkanları bölüşmeye bakıyorlar. Sevdikleri şey aslında vatan değil, vatanın varlıkları!

Derin derin dedikleri de sığ bir avuç paragöz amca, teyzeden ibaret. Akılları fikirleri para. O para için insanların iyi duygularını, kötü duygularını iliklerine kadar sömürüp kullanıyor, işlerine bakıyorlar. Çalsın sazlar oynasın kızlar; gelsin arabalar, uçaklar, gelsin paracıklar… gelsin güç, gelsin iktidar!  

Vatandaşı hasta etmek için el ele verip hep birlikte çok çabaladılar çok ama başardılar mı başaramadılar mı bilinmiyor. Kimsede tık yok, öyle sessiz, dilsiz oturuyor herkes, oturuyoruz hepimiz. Katatonik gibi… Aman sen de bırak memleket işlerini, siyasete bulaşma, politikacılarla uğraşma, onların işine akıl ermez, sen anı yaşa!

Ya gelecek?

Zittir et geleceği, anı yaşa yavlum Mitat, anı yaşa diyoruz. Diyoruz da acaba nereye kadar?

***

Bu böyle gitmez de daha ne kadar sürer orası henüz bilinmiyor.

Vatan boydan boya çöl olduğunda görür belki bu sığlar ne halt ettiklerini ama belki de yine görmez, çölden nasıl para kazanacaklarıyla ilgilenirler. Sonra yine artıklarını vatandaşın önüne atar ye bunu, idare et derler.

Politikacılarla kurtulmayacak bu memleket, bunu anladık. Anladık da…  

Politikacıların derdi zoru, güç, para, hırs… Hepsinin kaderi büyük bir güç tarafından çizilmiş. Her biri bir plan dahilinde ortalığa sürülmüş. Hiçbiri kendiliğinden değil, bunu anladık.

Üstelik hangisi derin, hangisi sığ anlaşılamıyor. Onları ortalığa sürenlerin de gerçekten derin mi sığ mı oldukları da pek anlaşılamıyor. Bize göre aptalca, kendilerine göre akıllıca işler. Bizim için zararlı, kendileri için yararlı işler…

***

Seçip ortaya saldıkları insanlar, hangi ülkede olurlarsa olsunlar vatanlarını şeriatçılara teslim ettiler.

Çalışma hayatlarını da patronlara endekslediler.

O ülkelerin zehir gibi beyinlerini kendi ülkelerine göç ettirdiler. Ülkeleri insan açısından da çölleştirdiler.

Geride kalanları da sinek, böcek, karınca, sık gazı üstlerine başlarına diye etiketlediler.

***

Olmaz böyle, olmaz arkadaş!

Birileri derin, birileri sığ ama sen sığ değilsin, sen anı yaşacı değilsin, sen uyusan ya da uyur gibi görünsen de olup bitenlerin farkındasın.

Uyan o -kan uykulardan- uyan artık!

-

"Kilim gibi dokumada mutsuzluğu

Gidip gelen kara kuşlar havada

Saflar tutulmuş top sesleri gerilerden

Tabanında depremi kara güllelerin

Duymuyor musun

-

Böyle yürek böyle atardamar

Atmaz olsun

Ses ol ışık ol yumruk ol

Karayeller başına indirmeden çatını

Sel suları bastığın toprağı dönüm dönüm

Alıp götürmeden büyük denizlere

Çabuk ol!

…”  *

***

*Rıfat Ilgaz, Aydın mısın

Yorumlar (1)
Alev Subaşı 10 ay önce
Gabriel García Márquez' in Kırmızı Pazartesi adlı meşhur eserini bilirsiniz.
Kolombiya'nın sakin bir kasabasında işlenen gerçek bir cinayet anlatılır. Romanın ilk cümlesi ile yazar, kimin ne zaman öldürüleceğini açıklar. Romanda sadece okuyucu değil, tüm kasaba ahalisi de kimin ne zaman öldürüleceğini önceden bilmektedir.
Kendimi Kırmızı Pazartesi romanındaymışım gibi hissediyorum. Aysel Hanım gibi aydınlar olanca sesleri ile bağırarak cinayeti insanlara ihbar ediyor ancak cinayetlere kimse mani olamıyor :((
Kalemine Sağlık Aysel Hanım.Çığlıklarınızın duyulması temennisi ile ..
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 37 99
2. Fenerbahçe 37 96
3. Trabzonspor 37 64
4. Başakşehir 37 58
5. Beşiktaş 37 56
6. Kasımpasa 37 53
7. Alanyaspor 37 51
8. Sivasspor 37 51
9. Rizespor 37 50
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 37 43
13. Kayserispor 37 42
14. Konyaspor 37 41
15. Gaziantep FK 37 41
16. Ankaragücü 37 40
17. Hatayspor 37 38
18. Karagümrük 37 37
19. Pendikspor 37 37
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 38 91
2. Arsenal 38 89
3. Liverpool 38 82
4. Aston Villa 38 68
5. Tottenham 38 66
6. Chelsea 38 63
7. Newcastle 38 60
8. M. United 38 60
9. West Ham United 38 52
10. Crystal Palace 38 49
11. Brighton 38 48
12. Bournemouth 38 48
13. Fulham 38 47
14. Wolves 38 46
15. Everton 38 40
16. Brentford 38 39
17. Nottingham Forest 38 32
18. Luton Town 38 26
19. Burnley 38 24
20. Sheffield United 38 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 37 94
2. Barcelona 37 82
3. Girona 37 78
4. Atletico Madrid 37 73
5. Athletic Bilbao 37 65
6. Real Sociedad 37 60
7. Real Betis 37 56
8. Villarreal 37 52
9. Valencia 37 48
10. Deportivo Alaves 37 45
11. Osasuna 37 44
12. Getafe 37 43
13. Sevilla 37 41
14. Celta Vigo 37 40
15. Las Palmas 37 39
16. Rayo Vallecano 37 38
17. Mallorca 37 37
18. Cadiz 37 33
19. Granada 37 21
20. Almeria 37 18

Gelişmelerden Haberdar Olun

@