08.03.2023, 22:42

Deprem bölgesindeki kadınlara yönelik şiddetin yeni yüzü; "Yoksunlaştırmak"

Türkiye’yi derinden sarsan yıkıcı depremlerden doğrudan etkilenen 11 ilde, geçtiğimiz Şubat ayında yaklaşık 12 bin doğum gerçekleşti. UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) Türkiye gözlemcilerine göre bölgede yaklaşık 226 bin hamile kadın var ve 25 bini bu ay içinde doğum yapacak. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu bölgeden gelen veriler ışığında yetersiz hijyene bağlı olarak kadın ve çocukları etkisi altına alabilecek enfeksiyon risklerinin her geçen gün arttığını bildiriyor. Enfeksiyon riski doğum yapacak kadınlar için çok daha fazla.

Daha da beteri, bölgede depremin üzerinden tam 1 ay geçmiş olmasına rağmen en önemli problem hala susuzluk. Kadınlar için hijyen ve temizlik malzemelerine, tuvaletlere ve temiz suya erişim gibi yaşamsal ihtiyaçlar tam olarak sağlanabilmiş değil. Çocukların ve yaşam alanlarının bakımı ve temizliği de kadınların üzerinde olduğu için sorunlar katlanarak büyüyor. Sahadan aktarılan haberlerde bölgedeki mobil tuvalet sayısının çok sınırlı olduğu; insanların bırakın banyo yapmayı iç çamaşırı bile değiştiremediğini duyuyoruz. BBC’nin haberine göre afet bölgelerinde yaşamak zorunda kalan kadınların karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri de güvenlik ve özel alan yoksunluğu. Kısacası, bu ülkenin en büyük problemlerinden biri olan kadına şiddet, deprem koşullarında bölgede yaşayan kadınlara yönelik, yoksun bırakıldıkları her alanda devam ediyor!

Sinop Üniversitesi Öğretim Görevlisi Fatma Gündüz, "Afetlerde Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Perspektifi ile Çıkarılması Gereken Dersler" (2022) başlıklı makalesinde deprem ülkesi olan Haiti ve Japonya’dan örnekler vererek, kadınların afetlerden neden en çok etkilenen toplumsal grup olduğunu araştırmış.

Gündüz, çalışmasının başında şu önemli tespiti yapıyor;

"Ülkelerin gelişmişlik düzeyi ve afetlerden etkilenme durumları dirençlilik ilişkisi noktasında önemli hale gelmiştir. Birleşmiş Milletler öncülüğünde yürütülen afetlere dirençli toplum oluşturulmasını hedefleyen çalışmaların temel ve tamamlayıcı bir unsuru toplumsal cinsiyet perspektifidir. Uluslararası araştırma verileri, dünyanın farklı coğrafyalarında kadının ve erkeğin afetlerden farklı şekillerde etkilendiklerini ve başa çıkma mekanizmalarındaki değişkenleri ve farklılıkları ortaya koymaktadır. Bütünleşik afet yönetiminde güçlü aktörler olarak kabul edilen kadınlar, sahip oldukları becerileri ve bilişsel farkındalıkları ile katkı sağlayıcı roller üstlenmişlerdir. Kadınlar toplumsal cinsiyet rolleri ve sosyal statüleri sebebiyle afetlerde savunmasız ve dezavantajlı durumlar ile karşı karşıya kalabilirler. Buna karşın afetlere ilişkin deneyimleri ile bütünleşik afet yönetiminin her aşamasına katkı sağlayabilirler. Bu çerçevede afetlere toplumsal cinsiyet perspektifiyle bakabilmek ve deneyimlerden dersler çıkarabilmek afet yönetiminde başarıyı sağlayabilir".

Afetlerde yoksulluk ile zarar görebilirlik arasında yakın ilişki bulunduğuna dikkat çeken araştırmacı, ülkelerin kalkınmışlık düzeyi yükseldikçe, afetlerden etkilenme derecesi ve zarar görebilirlik azaldığını belirtiyor. Ekonomik kalkınmışlık düzeyinde, toplumun afet farkındalığı ve afet okuryazarlığının yüksekliği, hukuk sisteminin işlerliği ve kamu yönetiminin etkinliği gibi etkenlerin rol oynadığını belirten Gündüz, Batı Yarımküre’nin en yoksul ülkesi Haiti ile ekonomik açıdan gelişmiş Japonya’nın yaşadığı benzer büyüklükteki doğal afetlerin sonuçları itibariyle nasıl farklılaşabildiğini örneklerle anlatıyor çalışmasında.

Afetlerde denge ve denetleme sistemi

Denge ve Denetleme Ağı’nın yayınladığı Depremlere Karşı Kırılganlıkta Denge ve Denetleme Sisteminin Etkisi başlıklı rapor ise Türkiye, Şili ve Japonya örneklerinden hareketle, depremi ‘’afet’’e dönüştüren dinamikleri, ülkelerin afetlere karşı nasıl hazırlıklı olabildiklerini, kurumların işlevselliği; hesap verebilirlik, şeffaflık açısından inceleyen bir başka önemli çalışma. Bu çalışmada incelenen ülkelerden, dünya üzerinde en sık deprem ve volkanik patlama yaşayan Şili’de 1960 yılında yaşanan ve 9,5 büyüklüğündeki tsunami de üreten ‘Büyük Şili Depremi’ 2000’e yakın insanın ölümüne neden olmuş. Sonraki yıllarda Şili, depreme karşı kırılganlık azaltma çabalarıyla örnek gösterilen bir ülke haline gelmiş. Ülkede en son 2015 yılında meydana gelen 8,3 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden kişi sayısı 12!

Afet dayanıklı bir toplum olmaya giden yolda artık hepimizin bildiği gibi en büyük rehberimiz bilim. Bağımsız araştırmalar, bu araştırmalar için oluşturulacak fonlar, özerk üniversiteler, denetlenen kamu kurumları, hesap veren yöneticiler. Kısacası afet dirençli bir ülke yaratmanın temel koşullarının bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyoruz toplumca. Bu talebin sosyal boyutunu ise, demokrasi ve insan odaklı değerler bütününün en tepedeki yürütme erkinden başlayarak baştan aşağıya tüm idari mekanizmalara yerleştirilmesi oluşturuyor.

Kadınların kırmızı çizgisi İstanbul sözleşmesi

İstanbul Sözleşmesi ile bu ülkenin kadınlarının elinden alınan hakların hızla geri verilmesi gerekiyor. İmzacı devletlere toplumsal cinsiyet eşitliği ekseninde politikalar üretip uygulaması ve bunu sağlamak adına daha fazla ekonomik kaynak tesis edilmesini, kadına yönelik şiddetin boyutu hakkında istatistik verilerinin toplanması ve kamuoyu ile paylaşılmasını, şiddeti önleyecek toplumsal zihniyet değişikliğinin yaratılması sorumluluğunu yükleyen İstanbul Sözleşmesi, tam da bu yıkıcı depremin ertesinde bu ülkede siyasetin depremden sonra iki numaralı gündemi olmak zorunda. Aksi halde, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliği temelli bir sistem kurulmadıkça; cinsiyet eşitliğinin bir insan hakkı olduğu bilinci yerleşmedikçe, kadınlar ekonomik ve sosyal açıdan güçlendirilmedikçe, yıkıcı depremin birinci ayında dahi bölgedeki kadınlar en temel ihtiyaçlardan ve güvenli alanlardan yoksun bırakılıyorsa bundan sonra olabilecek her türden afet bu ülkede hep olduğu gibi en çok kadınların canını yakmaya devam edecek.

Kaynak UNFPA Türkiye

Yorumlar (0)
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@