06.05.2023, 11:53

Deniz Bugüne Bakıyor....

Yobazlara, emperyalistlere karşı milyonlarca solmayacak gülümüz, yüreğimiz vardır, bu canım Türkiye topraklarında yaşayanların.

Tarihimize, ülkemize ve Mustafa Kemalimiz’e karşı vebalimiz var...

****

Söylenceye göre;

kuşların hükümdarı Simurg kuşu, Kaf Dağı’nın üzerindeki tepede Bilgelik Ağacı’nın dalları arasında oturur ve kuşlar dünyasına hükümdarlık edermiş.

Ve ne zaman kuşlar dünyasında bir kargaşa olsa ya da mutsuzluklar doğsa SİMURG uçar gelir, huzursuzlukları ortadan kaldırır, haklının hakkını, haksızın da cezasını verir ve yeniden bilgelik ağacına dönermiş. Sözün kısası kuşlar onun varlığıyla huzur içinde yaşayıp giderlermiş.

Bir dönem gelmiş ki kuşlar dünyasında yaşam zindana dönüvermiş. Sıkıntılar, haksızlıklar ard arda geliyor, yalanın, dolanın önü kesilemiyormuş. Haber salmışlar SİMURG’a ve bu adaletli krallarını beklemeye başlamışlar.

Bir gün, üç gün, beş gün… Ne gelen var, ne giden! İçlerinden bir kısmı SİMURG’un geleceğinden umudu kesmiş, diğer bir kısmı da “Eğer SİMURG var olsaydı, şimdiye kadar gelirdi; gelmediğine göre böyle bir kuş yok” diyerek beklemekten vazgeçmişler. Derken, uzak ülkelerdeki kuş sürülerinin o güne dek görmedikleri bir kuş tüyü bulduklarını öğrenmişler. Bunu duyunca, kuşlar krallarının yaşadığını, bu tüyün de ona ait olduğunu anlamışlar. Ve içlerindeki birkaç akıllı kuşun önerisiyle yine “Madem ki o gelmiyor, biz ona gidelim!” düşüncesinde birleşerek, yeryüzünün bütün kuşları Kaf Dağı’na doğru kanat çırpmaya başlamışlar.

Günler geçmiş aradan… Yol uzak mı uzak!

****

Uzun yola dayanamayanlar, çeşitli bahaneler uydurarak birer ikişer dökülmeye başlamışlar; önce bülbül dönmüş geriye, tüylerinin bozulduğunu sitemle fısıldamış; oysaki bu tüylerinden ötürü, kafeslere kapatılıyormuş hep.

Turna “Ben olmasam aşıklar nasıl ulaşır sevdiklerine?” demiş.

Baykuş viraneleri özlemiş. Ve hep birlikte geriye dönmüşler.

****

Kaf Dağı’na gitmek için yola çıkanlardan geriye kalan az sayıdaki kuş, canla başla kanat çırpmaya devam etmişler. Yolun son kısımlarında “Yedi Tükenmez Vadi”den geçiliyormuş. Son iki vadi olan “yok oluş” ve “ölümsüzlük” vadisine vardıklarında, bütün kuşlardan geriye sadece otuz kuş kalmış.

Bütün güçleriyle bu vadileri de aşmışlar ve Kaf Dağı’ndaki tepeye bilgelik ağacına ulaşmışlar.

Ve bilgelik ağacından öğrenmişler ki, SİMURG “Otuz Kuş” demekmiş!

Yani hepsi ve her birisi “SİMURG” imiş.

****

12 Mart günlerini düşünürken hepsi ve her birisi “SİMURG” olan devrimciler, yoldaşlar geldi usuma; örneğin öldürülmeden bir gün önce, 14 Ocak tarihli 1919 tarihli Die Rote Fahne’de şöyle yazıyordu Rosa Luxemburg;

Vardım

Varım

Var olacağım!

“Berlin’de düzen hüküm sürüyor! Sizi budala zaptiyeler! Kum üzerine kurulu sizin düzeniniz. Devrim daha yarın olmadan, sizleri dehşet içinde bırakıp, trompet sesleri arasında şunu bildirecektir. “Vardım, Varım, Var olacağım!”

****

Ben de 19 Kasım 1960 tarihli Türk Solunda şunları yazıyordum;

“Devrimci Gençlik, Amerikan emperyalizmine ve oportünizmine karşı duran gençliktir.

Onların görevi sayısının azlığına düşmanın çokluğuna bakmadan Amerikan emperyalizmine karşı sonuna kadar dövüşmektir.

O iyi biçimde karar veren ve uygulayandır. O boş gecelerini değil, boylu boyunca ömrünü bu kavgaya verendir.

Yaşasın Bağımsızlık Savaşı veren dünya halkları!

Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye!"

****

Çok yönlü sorunların, sıkıntıların, baskıların savcısının çekildiği günümüz Türkiye’sinde ekonomi çıkmaza sürüklenmiş, emek ve alınteri ile birlikte ahlak ve manevi değerler dışlanmış, yoksulluk, yolsuzluk, yüzsüzlük zirve yapmıştır. Ekonomiden, güvenlik konusuna kadar yanlış ve çıkarcı politikalar ile içinden çıkılmaz bir bunalım yumağı haline gelen sorunların yanı sıra ülkemizde laiklik ve hukuk devleti anlayışı ve cumhuriyetin tüm kazanımları ağır biçimde zedelenmiştir. Köktendinci akımlar, laik demokratik cumhuriyeti yıkma söylemlerini aşarak şeriat amaçlı planlar yürütülmeye başlanmıştır. AKP’nin bugüne değin gündeme getirdiklerinin ve yaptıkları işlerin hiçbirinin rastlantı olmadığını, laik demokratik cumhuriyete karşı aldıkları tavrın görüntüden gerçeğe dönüşmeye başladığını açıkça görmekteyiz. “Atatürkçüler’ in yüzüne tükürmeye kalkan” bakanlar, “Ben Hizbullahçıyım” diyebilen milletvekilleri, insanlık anıtına “ucube” deyip yıkım emrini veren başbakan, toplumun hak etmediği karanlık tabloyu yaratmaya çalışan yobazlar, çürümeyi gerçekleştirmeye başlattırmışlardır. Gün, Türkiye’yi ortaçağ karanlıklarına sürüklemek isteyenlere karşı birleşme, laik demokratik Türkiye Cumhuriyetini koruma günüdür.

Gün emperyalizme karşı durma, savaşma kazanma günüdür. Tanığı olduğumuz bir dönemin sanığı olmamız gerekiyor. Acılı bir yurdun çocukları olmamız gerekiyor. Yobazlara, emperyalistlere karşı milyonlarca solmayacak gülümüz, yüreğimiz vardır, bu canım Türkiye topraklarında yaşayanların. Tarihimize, ülkemize ve Mustafa Kemalimiz’e karşı vebalimiz var. Gökyüzü şahittir, bu ülkeyi kurda kuşa yedirmeyiz.

Türkiye gidiyor!

Evet, Türkiye elden gidiyor. Parsel parsel, fabrika fabrika, baraj baraj, santral santral, işletme işletme satılıyor Türkiye.

Türkiye’de Amerikan emperyalizminin varlığı, bu devletin topraklarımızda, ekonomimizde ve siyasal hayatımızdaki büyük ağırlığı kuşatılmışlıktan da öteye istilaya dönüşmüş durumdadır. Yabancı sermaye ve onun koruyucusu yerli özel teşebbüs azmış durumdadır.

Kurtuluş Savaşı’nda, Amerika da dahil bütün emperyalist ülkeleri de yenen ordumuzun yapısı değiştirilmek ve Amerikan sermayesi ile askeri ittifakların emrine sokulmak istenmiştir. Bağımsızlık bilincine eren generalleri de tasfiye etmek için bu kez Ergenekon ve Balyoz davaları gündeme getirilmiş, bu arada iktidara muhalif aydınlar, gazeteciler, yazarlar bilimciler de bu şekilde susturulmaya, sindirilmeye yıldızlar tasfiye edilmeye başlanmıştır. O yıldız, 1919’daki yıldız. Yıldızlar gelip geçer derler… Ama o yıldız dünya tarihinde iz bırakmışsa ve emperyalizme ve onların işbirlikçilerine karşı neyin nasıl yapılacağını başka uluslara da göstermişse… O yıldız, 1919’daki yıldızdı.

Gençlik namludaki papatya

Devrimle kurulan bir cumhuriyeti korumak, kurmak kadar zor olmamalı…

****

12 Eylül’le bir gençliği yok etmeye çalıştılar.

Ama atılan tohumlar hâlâ yaşıyor.

Öğrenme açlığı en büyük özelliğimizdi.

Öğrendikçe isyanı da öğrendik.

Bugünün gençlerinin bugünün koşullarında çok farklı olduğunu düşünmek onlara fazlasıyla haksızlık etmek olur. Bazı hayaller yıkılmış gibi görünse de başta para olacak üzere tabulara teslim olmuş gösterseler de 68’de atılan tohumların bir yerlerde gizliden gizliye var olduklarını düşünmek gerekiyor.

Gençlik namludaki papatya gibidir.

Papatyalar açıldı, açılıyor… Gençlik gerçekçi olarak imkânsızı istiyor yine… Ve gençliğin önderi de bugün ve yarın, dünlerde olduğu gibi Mustafa Kemal olacak. Çünkü bizleri Mustafa Kemal karşıtı göstermek isteyenlere karşı söylediklerimiz tarihte yazılıdır: “Önceden Atatürkçü geçinenler Onun fikir ve şahsiyetini de küçük görmeye başladılar, sadece Mustafa Kemal tarafımı beğeniyorlardı” suçlamasını kabul etmiyorum. Diğer yurtseverler de bunu kabul etmez.

Gerçekler örtülmek isteniyor. Mustafa Kemal’e sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun İstiklali tam prensibini ve onun İstiklal’i tam Türkiye ideali yalnız biz devam ettiriyoruz.

“Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı…”

****

Tam bağımsız Türkiye

Ülkemizin dört bir yandan kuşatıldığı şu günlerde yoksulluğa, ezilmişliğe ve emperyalizme karşı başlattığımız Mustafa Kemal yürüyüşünün ne kadar anlamlı olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır.

Bizler bu ülkenin isyancı gençleri olarak bugünlere hem onurlu bir miras hem de büyük bir sorumluluk bıraktık. Bunun bilincindeyiz. Vargücümüzle Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının çizdiği tam bağımsız Türkiye hayalini yaşatacağız.

Özgürlük ateşi sönmeyecek

68’de yaktığımız özgürlük ateşi hiçbir zaman sönmeyecek…

****

Öldürüldüğü gün, 15 Ocak 1919 tarihli Die Rote Fahne’de yayınlanan son yazısında her şeye rağmen şöyle diyordu Karl Liebknecht:

“Sıkı durun! Kaçmadık. Yenilmedik… Çünkü Spartaküs ateş ve ruh demektir, yürek ve can demektir, proleter devrimin iradesi ve eylemi demektir. Çünkü Spartaküs zafer özlemini, sınıf bilinçli proleteryanın mücadele azmini temsil etmektedir…

Bunlar elde edildiği zaman, biz ister yaşayalım, ister yaşamayalım, programımız yaşayacaktır ve kurtulan halkların dünyasına egemen olacaktır. Her şeye Rağmen!”

****

Halk söylencesinde, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece suların, denizlerin toprağa kavuştuğu Hıdırellez gecesidir; İşte o gece şöyle haykırmıştım; “Türkiye’nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim. Bundan dolayı da ölümden korkmuyoruz. Ve ben 24 yaşındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum…”

****

Evet, her şeye rağmen, kazanacağız.

****

Devrim

Temiz kalan tek yerdir devrim

bütün bir yıl

kirlenen duvarda

ama görebilmek icin

asıldığı çividen indirilmelidir

yapraklari biten takvim

-

Zorbalara direnmektir devrim

bir çocuğun

annesinin çantasından aldığı paraları

altına gizlediğini

söylememiştir dövülen

hiçbir hali

-

İçinde yaşamaktır devrim

dikiş kutusunun

ve toplu iğneler gibi

bir arada olmayı gerektirir

karşı koyabilmek icin zulmüne

makas denilen patronun

-

Gece ışıklar arasında koşmaktır devrim

ateş böceklerini

yakalamak isteyen çocukların

peşine takılır gün gelir

yanıp sönen mavi ışıkları

polis arabalarının

-

Kağıt bir gemidir devrim

bütün gemiler

hurdaya çıksa da sonunda

taşıdığı özgürlük şiiriyle

batmadan yüzer nicedir

dünya sularında

-

Kim bilir kaç yunus görmüş

kaç DENİZ GEZMİŞ…

Sunay Akın

***

MAHUR BESTE

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

Geceler uzar hazırlık sonbahara

(Attila İlhan)

****

Şiirin Öyküsü;

Attila İlhan’la Demokrat İzmir Gazetesi’nde 10 yıl birlikte çalışan gazeteci yazar Okan Yüksel de, “Denizler için ilk şiiri 6 Mayıs 1972 tarihinde Attila İlhan’ın yazdığını” belirterek, “Alaybey Vapuru ile Karşıyaka’dan İzmir’e giderken ilk kez bana okuduğu “Mahur beste” şiirini 68’liler olarak unutmayacağız” dedi.

“Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı, bahçede yalnız / O mahur beste çalar, Müjgan’la ben ağlaşırız” dizeleriyle başlayan şiirde Müjgan’ın kirpik demek olduğunu vurgulayan Okan Yüksel, “Attila İlhan’ın şiiri okurken ilk kez ağladığını gördüğünü” sözlerine ekledi. (Erkin Usman - YeniAsır)

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Alanyaspor 36 50
8. Rizespor 36 49
9. Sivasspor 36 48
10. Antalyaspor 36 45
11. A.Demirspor 36 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 36 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Getafe 36 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@