01.06.2020, 11:10

Bostanlı’da Baharın Son Günü

Bostanlı’da Çörçil’in Kahvesine yakın minik havuzun başında arkadaşlarımı beklerken gözüm hep martılarla kargalardaydı.

Karganın biri havuza girmiş duş(!) yapıyordu. Başını suya sokup sağa sola sallıyor, sonra da çırpınarak üstündeki sulardan arınıyordu... Defalarca da yapıyordu bunu. Arada bir başkaları da geliyordu yanına ama onların duş yaptıkları yoktu.

Bizimkisi suya dala çıka, çırpına çırpına bir haller oldu.

Arkadaş banyo yapıyor ya…

Mayo giymek, havlu taşıma dertleri de yoktu bizimkilerin…

Kuş olmanın değerini biliyorlar mı dersiniz… İstedikleri yerde/ hem de ortalık yerde banyo yapıyorlar, bir de diledikleri yöne uçabilmekteler…

Ornitolog değilsem de kuşların dünyasını öğretmenlik yaptığım köyden az çok biliyorum. Güvercinlerimin yaptığı ahlaksızlığı sizlere anlatsam roman olur. Ne ana dinliyorlar ne bacı…

30 cins güvercinim, 6 muhabbet kuşum vardı. Mesai bitince dört beş öğrencimle köyün dışındaki mağaraya gidip yarasaları gözlüyor, ağaçlardaki kuş yuvalarını yokluyor, su birikintilerinde de bazen yılan yakaladığımız oluyordu. Kanatlılarla sürüngenler arasında geçen günlerdi Sarıdere günlerim.

Daha da ilginci… özellikle Ahmet Çam öğrencim beni bu keşif gezilerimde yalnız bırakmıyor, asistanım gibi el veriyordu bana. Okula yakın bir kayalık arazide sarı sarıakrepleri yakalıyor, kibrit kutusuna dolduruyorduk. Onlarla nasıl deneyler yaptığımızı burada anlatırsam hayvanseverlerin kulağına gider diye anlatmaya çekiniyorum.

Özetle, hayvanlar dünyasıyla doğduğum köyden bu yana hep çok yakın oldum. Salihli’de apartman katında beslediğim güvercinlerim oldu. 10 da muhabbet kuşum…

Yeşilyurt’taki opal mavisi muhabbet kuşumuza beş altı sözcük bile öğrettiğim oldu. Şaka değil, "canım", "cicikuş"u öyle güzel söylüyordu ki dinleyenler bir çocuğun/ bebeğin konuştuğunu düşünüyordu. Müfettiş Emin Öztürk’tü onlardan biri…

Omzumdaydı. Tam o sıra Emin’den telefon geldi. "Ne yapıyorsun Recai?"

Bizimkisi omzumda ya… Sanki ahizeye seslenircesine "Cicikuş canım!" deyivermesin mi?

Emin’in sesini bir duymalıydınız: "Ne diyon lan sen!"

Tavuk, horoz, yılan, kirpi, ördek de besledim. 2 yıl da 10 kadar japon balığı… Akvaryumun yeşilli kırmızılı rengi karşısında kendimden geçtiğim gecelerim az değildi…

Hayvan sevgisi, babamdan geçmiş bana… Kaz, ördek, koyun, köpek, tavşan beslemişliğimiz çok….

Yeğenim Janset de kedilerin, atların ve köpeklerin bir numaralı dostu.

Onun yanında köpeğe köpek bile demeye çekinirim ben. "Amcaaaa!" deyişi hep gözümün önüne geliyor… "Köpek deme onlara!" der gibi.

****

Önümdeki elektrik direğine ötelerden gelen kargaların öyle mükemmel bir inişi/ konuşu var ki, izlemeye doyamıyorum. Süratle gelmesine karşın direğin tam üstünde o harikulade fren sistemiyle yumuşak / sert harmanlaması bir hareketle durup, öyle mükemmel bir iniş yapıyor ki lambanın üstüne, ne sağa sola sallanma ne de kayma…

Bir dakika kadar çevresine bakınıp tekrar uçmaya başlıyor. Bu kez bir başkası…

Her karga Boeing 727 pilotundan çok daha usta, bunu bilesiniz…

2008’de Kopenhag’tan İzmir’ e geliyorum. İstanbul’da uçağımız öyle yumuşak bir iniş yaptı ki ayağa kalkıp avuçlarım kızarana kadar alkışlamıştım pilotu. Beni gören koltuk arkadaşım, önümdeki, arkamdakiler de eşlik ettiler. Uçaktan ayrılırken de, hostesin birine "Benden selam söyleyin o pilota… Teşekkür ettiğimi söyleyin." demiştim. Aynı gözümün önündeki kara kargalar gibi iniş yapmıştı piste…

İzmir’de Ankara’ya gider, gelirken demek ki yaşamamışım öylesine mükemmel inişleri…

Kara kargaların pilotluğuna on üstünden on vermişken bir anda doluşan martılar da dikkatimi çekmişti. Onlar da duş yapmaya gelmiş olmalıydı. Fakat, hiçbiri on dakika önceki karga gibi değildi. Duş yapan karga, yıllar öncesinin dansözü Zennube’den farksızdı. Suya dalışı, suyun içindeyken başını sağa sola sallaması, Zennube’nin o kıvrak hareketlerini taklit edercesine estetik yüklüydü.

Kolej yıllarımda, Kordon’daki Sibel Gece Kulübünde Hasan İnce’yla birlikte izlediğimiz Anjelik kadar da diri ve gençti gözümü ayırmadığım kara karga.

Ancak… Martılar Adile Naşit sıkletindeydi. Yaşları da sanki ninemin yaşında gibindeydiler.

Her sudan çıkan martının elektrik direğine havalanıp konması karşısında şaşaladım.

Her birinin lambanın üstüne konuşu, kargaların pilotluğundan farksızdı.

Türk Hava Yollarının, Pegasus’un pilotları mutlaka bu karga ve martılardan ders almalı.

Böylesine yumuşak bir iniş alkışlanır doğrusu…

****

Tepemde uçuşan, lambanın üstüne konan, sağımda solumda dolaşan kargalara ve martılara  sorasım geldi: "Bu uçuş ve inişler için nerede eğitim aldınız arkadaşlar?"

Sanmayın ki sormadım. Sordum ama "Annemiz/ babamız bize insanlara karşı ölçülü olun, onların ne yapacağı belli olmaz. Bostanlı’dasınız diye saldırmazlar / taş atmazlar ama tenhada bir yerde yakalanmayagörün." der gibi geldi bana biri.

İçtiğim ciplarex’in etkisinden mi bildiğim yok,  biri bana böyle dedi gibi geldi.

Martıların çok iyi birer nişancı olduklarını Konak- Karşıyaka arası vapur yolculuklarımdan biliyorum.

Havaya fırlattığım ekmek ve simit parçalarını hiç ıskalamadan nasıl da yakaladıklarını biliyorum. Bir tekini bile denize düşürmeden havada kapan martıların ustalığını güvertedeyken alkışlayanlara rastladım.

Yıllardır iç içe yaşadığım, her gün seslerini burnumun dibinde duyumsadığım / duyduğum martıların usta birer pilot olduklarına hiç bu denli yakından tanık olmamıştım.

           Martılar

           Sevdiğim martılar

           Şimdi de ellerini sıkasım gelen

           Pardon kanatlarını tutasım gelen martılar

Miguel de Unamuno’nun her kitabı aslından okumak gibi bir takıntısı olduğundan Yunanca ve Latince dışında on altı yabancı dil öğrenmişliği var ya…

Ne olurdu ki sanki, beyni martılardan çok daha gelişmiş insanoğlu, martıların/ kargaların neler konuştuklarını anlayabilseydi…

Gemiyi yüzdürmeyi, helikopteri uçurmayı, arabayı sürmeyi, savaşları çıkarmanın binbir türlü numarasını öğrenmiş, tehlikeli bir salgını bile ranta çevirmeyi beceren insanoğlu her şeyi beceriyor da bir türlü kuşların dilini çözemiyor.

Papağan bile dilimizi öğreniyorken biz onların muhabbetlerini anlayamıyoruz. Ondan sonra da kuş beyinli diyoruz birbirimize... Ya da 'hayvan herif'

Böylelerine hoop diyesim geliyor.

Karga kadar, martı kadar yumuşak iniş yapamayan pilotları kınıyorum.

O kadar fizik, o kadar matematik ve bir o kadar teknik bilgiye karşın hâlâ inişlerde deprem oluyor gibi uçakları salladıkları için…

Gidin de kara kargadan ders alın biraz, diyesim geliyor onlara…

Gidin de martıları izleyin biraz…

Balkonda otururken bir sağa bir sola uçuşan/ çığlıklar atarcasına tepemizde dolaşan martılara, arada bir apartmanın önündeki kedi eniklerine musallat olan kara kargalara kızdığım oluyordu. Bostanlı’da gördüğüm manzara sonrasında kafama taktım, Miguel de Unamuno’dan bir adım daha ileri gidip martıların/ kargaların dilini öğreneceğim.

****

Günlerden 31 Mayıs’tı.

Mayıs’ın ve baharın son günüydü.

Camide içki içtiler ve Kabataş yalanının yedinci yılıydı.

5 bini aşkın gözaltı, 9 binden fazla yaralı, 10 kişinin gözünü kaybettiği ve ölümlerin yaşandığı Gezi Olaylarının yedinci yıldönümüydü.

Martıların/ kargaları dillerini öğrendiğimde onlara soracağım ilk soru da buna benzer konular olacak zaten.

"Uçuyorsunuz, istediğiniz yere konuyorsunuz, aklınıza gelen şarkıları söylüyorsunuz diye size de karışan oluyor mu?"

Bizlere gaz sıktılar, kimimizi kör ettiler.

Öfkeleri hâlâ yedi yıl öncesindeki gibi…

Diyesim geliyor onlara…

****

Çarşı iznimizdi o gün.

Hasan Zeki Sungur, Şahin Bey ve Fahir Işıksız dostlarımla birlikte olacaktık.

Olduk da…

Kitap takas, Kıbrıs, gazete, anılar, geride kalan yıllarımız…

Bostanlı, martılar, kargalar ve biz…

Mutluyduk.

****

Dönüş yolunda Sokrates, Eflatun, Zenon ve Descartes ile konuşup duruyordum.

"O kadar matematik, fizik ve astronomi okumuşuz. Hâlâ uçmayı bir öğrenememişiz."

Sokrates, "Güzel, hiç olmazsa bunu düşünebiliyorsun. Düşündüğüne göre bir çözüm de bulursun." derken Descartes," Bunu düşünüyorsan günün birinde illâ uçarsın. Yeter ki düşüncen doğrultusunda çabalarını sürdür." diyordu.

Arkamızdan gelen Şair Eşref muhabbetimizin içine etti.

"Gelmişiniz bir araya lak lak edip duruyorsunuz."

Eeee dedik hep bir ağızdan… "Sen ne diyorsun?"

"Düşün düşün boktur işin!"

Yorumlar (0)
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 34 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@