Ajans Bakırçay
2022-09-16 17:08:18

'Sevdaluk Edelum'

Muammer Toprakçı

16 Eylül 2022, 17:08

20 yıl sonra yeniden Doğu Karadeniz'deyiz.

Arabada yöre müziğinin sesi:

"Ha bu ışıklı dünya,
Oldu bize karanluk 
ay güzel...
Güneşe çevirelum,
güneşe çevirelum
Bu karanlık günleri
ay güzel
Bu karanlık günleri..."

Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'ya silah taşıyan Karadeniz takalarını anımsıyor ve Nazım'ın dizelerini mırıldanıyorum:

"bunlar
uzun eğri burunlu
ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki
sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için
hiç kimseden hiçbir şey beklemeksizin 
bir şarkı söyler gibi
ölebilirdiler..."

İlk durak Samsun.

Doldurulan kıyı,
binaları dikmek yerine,
yeşillendirilerek çok iyi düzenlenmiş:

Atatürk'ün
Bandırma'dan şehre çıktığı ve yürüdüğü sokak, heykel ve panolarla güzel bir güzergaha çevrilmiş.
Kıyı; parklar, spor tesisleri, Amazon kadınlarını anlatan müze ve heykellerle donatılmış...

Karşı meydanda da Atatürk Parkı ve Onur Anıtı:
Atatürk'ün şahlanan at üzerindeki muhteşem heykeli...

Aynı duyarlılık,
Karadeniz boyunca uzanan sahil şeridi dolgularında yok...
(Zaten deniz ile dağları ayıran yol güzergahının yarattığı sorunları, acılarıyla her yıl yaşıyoruz...)

Daha önceki gelişimizde; (o zamanlar Türkiye tanıtımlarında mutlaka kullanılan fotoğraflarından anımsayacağınız)
Uzun Göl ve çevresindeki doğaya uyumlu yayla evleriyle Ayder bizi büyülemişti...

Şimdi mi?..

Daha önce görenler, Uzun Göl ve Ayder'e gidip bizim yaşadığımız acıyı yaşamasınlar ve anılarındaki o güzellik kalsın...

Bırakın yaylarının her tarafının beton binalarla kaplanmasını, TOKİ bir de kocaman binaları oturtmuş...
Ayder'e girişte koca bir alanda çalışma yapılıyordu.
Sorduk, TOKİ çok katlı otopark yapıyormuş!..

Hepinizin bildiği diğer görüntülere girmeyeceğim ama,
hiç değilse şu kadarını yazayım, Arapça yazıların arasında Türkçe neredeyse kaybolmuş....

Bazen bir kötü uygulama hayırlara vesile olur derler ya;
gördüğümüz diğer yaylalar bakir güzelliklerini (belki de şimdilik) koruyorlar...

Elevit, Huser, Kayabaşı, İskobel, Demirkapı yaylalarını; Kamilet,
Çat, Palovit vadilerini;
Karagöl'ü, Mençuna şelalesini...
sayamayacağım kadar güzelliği mutlaka görmenizi isterim...

İlk gittiğimizde Fırtına deresi bizi büyülemişti, şimdi de çok güzel ama bana sanki eski heybetini azıcık kaybetmiş gibi geldi...

Ama yine de, bu yaşımda bana rafting keyfini yaşattı...

"Konuşmayı şehvetle seven" yöre insanlarıyla bol bol sohbet ettim...
Hepsi de dertliydi.
Halinden ve yapılan uygulamalardan hoşnut bir kimse göremedim desem yeridir...
Şaşırtıcı ama özellikle de Rize'de...

Gidenler, Avusturya ve 
İsviçre Alpleri'ne bayılırlar... Yeni Zelanda ve Avustralya'nın güneydoğusundaki Tasmanya adasına da...
Ama inanın Karadeniz'imizde bir o kadar güzel; fazlası var, eksiği yok...

Araba'da yine güzel bir Karadeniz şarkısı çalıyordu, bütün gün dilime dolandı:

"Dağlara gidelum,
Sevdaluk edelum..."

Baktım bir yayla evinin kapısında "Sevdaluk" yazıyor, Nuran'la altında fotoğraf çektirdik...

Yaşınız ne olursa olsun, (ne kadar bozsalar da hala) cennet ülkemizin bu güzel yöresine gidin; dağlara, yaylalara çıkın, bizim gibi siz de,sevdaluk edun....

Yorumlar (4)

Serpil 2 Yıl Önce

Yazılarınızı zevkle okuyorum

Hüseyin 2 Yıl Önce

Harika yazı olmuş

Sedat 2 Yıl Önce

Kaleminize sağlık

Serap ve Şeref 2 Yıl Önce

Muammer hocam çok güzel tanımlamışsınız sizlerle tanışmak fırsatı bulduğumuz gezi izlenimlerimizi. Kaleminiz dert görmesin

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.