Ajans Bakırçay
2021-03-02 12:27:37

Melbourne - Sydney çekişmesi...

Muammer Toprakçı

02 Mart 2021, 12:27

Nihayet hasret bitti...
Salgın nedeniyle kapalı olan sınırlar (özel izin alma zorunluluğuyla da olsa) açılır açılmaz,
Melbourne'ye uçtuk, kızımıza ve torunlarımıza kavuştuk...

Sevdiklerinizle,
ailenizle hep birlikte olmak istersiniz...
Huzurdur, sevgidir sizi sarıp sarmalayan...
Sevginin enerjisi yaşam kaynağınızdır...
Ama yaşam, bazen sizi birbirinizden ayırır ve artık Oruç Aruoba'nın güzel dizeleri gibi:

"Özlediğin gidip
görmediğindir,
ama gidip görmek
istediğin..."

Bizim Melbourne sevgimiz,
Avustralya'daki ilk günlerimizden başlar.
O çok zor günlerde elimize bir gazete geçti:
"EMEK"...
Melbourne'deki Avustralya Türkiyeliler Kültür Derneği'nin yayın organı...
İlk sayfada Kemal Türkler'in büyük bir fotoğrafı... Anısına anma toplantısı düzenliyorlar...
Nasıl heyecanlandık...
Nasıl sevindik...

Gazetede bir de duyuru vardı; dernek kendi binasına sahip olmak için yardım kampanyası düzenliyordu. Hemen cebimizdeki iki 10 doları da bir zarfa koyarak, adresi yazıp postaneye koştuk... Tam zarfı posta kutusuna atacaktık ki, bu 20 doların birkaç gün sonra alacağımız haftalığa kadar son paramız olduğu gerçeği ile yüz yüze geldik ve (büyük bir acı ve mahcubiyetle) geri dönüp; zarfın içindeki 10 dolardan birini çıkarıp, diğer 10 doları yeni bir zarfa koyup postaladık...

Ne diyor Nazım?
"dostlar ki bir kerre
bile selamlaşmadık
aynı ekmek,
aynı hürriyet,
aynı hasret için
ölebiliriz..."

Tanımadığımız o dostlar,o gündür bu gündür can kardeşlerimiz...
Daha nice kadim dostluklar edindik...
Hepsi ailemizin bir parçası...
Kendimizi hep doğal üyesi saydığımız o dernek evimiz ve Melbourne ikinci adresimiz oldu...
O kadar çok gittik ki...
Siyasal, kültürel toplantı ve çalişmalar için...
Panel ve konferanslar için...
Yine Nazım'ın dizelerini değiştirerek,
yarısı Sydney'deyse kalbimizin, yarısı Melbourne'da oldu hep...

İki kentin çekişmesini anlatacaktık, nerelere daldık...

Sydney ve Melbourne'un, "ben daha iyiyim..."
kavgaları hiç bitmez...
Sydney'lilere göre, Melbourne dünyanın en büyük köyüdür...
Melbourne'lular ise Avustralya'nın 'kültür başkenti' olduklarını söyler ve Sydney'i küçümserler...
Oysa sanırım bu beğeni, biraz da insanın yapısıyla ilgili...

Sıcak ve çok değişken olmayan bir havadan...
Genellikle mavi bir gökyüzünden...
Yükseltili bir coğrafi dokudan...
Şehrin her tarafını sarıp sarmalamış okyanus ve içeriye giren kollar üzerindeki iç plajlardan...
Kendinizi sanki hep tatil beldesindeymiş gibi hissetmekten..
Kozmopolit bir yaşamdan...
Karmaşa, kargaşa,
düzensiz yerleşim ve yollar nedeniyle şıkışan trafikten...
Hoşlanıyorsanız:
Sydney...

Soğuk, insanı diri tutan ama değişken bir havadan...
Yüzünü denize çevirirken, içinden nehir de geçen bir şehirden...
Düz bir alana yayılmış,
sayısız park ve bahçe ile bezenmiş bir yeşillik deniziden...
Tarihi dokusunu iyi korumuş, kendine özgü kişilikli bir mimarisi olan binalar ve bir karakteri olan semtlerden...
Daha düzenli bir yerleşim, geniş caddeler ve daha rahat bir trafikten...
Hoşlanıyorsanız:
Melbourne...

(Düzenli bir yerleşimde, hem Melbourne'un daha sonra kurulmuş olmasının hem de 1851'de Victoria'da bulunan altının yarattığı zenginliğin de etkisi oldu. 1851-1896 arası, sadece 45 yılda, 2000 ton kadar altın çıkarıldı... Bırakın Avustralya'yı, İngiltere bu altınlarla o dönemde tüm dış borçlarını ödedi...

Şehir, o dönemde 'Harikulade Melbourne' olarak biliniyordu...)

Melbourne'un artıları çok...
Muhteşem mimarisi ile UNESCO Dünya Mirası Listesl'nde olan Kraliyet Sergi Binası, 1901 yılında gerçekleşen Avustralya'nın birliğinde, Federal Parlamentoya ilk ev sahipliğini yaptı...

Uluslararası önemli spor yarışmaları burada düzenleniyor:
Güney yarımküredeki ilk olimpiyat oyunları, 1956 yılında Melbourne'da yapıldı..
Başta Melbourne Cup olmak üzere at yarışları...
Avustralya Formula 1 Grand Prix yarışı...
Avustralya Açık Tenis Turnuvası...

Ayrıca üst üste 7 kez, dünyanın en yaşanılır kenti seçildi...
Birinci olamadığı yıllarda bile genellikle ilk üçe giriyor... (Sydney'de,bazen ilk 3'e girse de, genellikle ilk 10'da yer buluyor.)

Dünyanın önemli ve donanımlı sanat galerileri burada...
Başta Victoria Ulusal Galerisi olmak üzere müzeler kenti...

Ama beni buraya çeken bir etmen daha var; daha önce de kendisinden bahsettiğim William Ricketts Sanctuary...

Yaşamının önemli bir bölümünü Aborijinler arasında geçiren ve Melbourne'daki Dandenong dağında kocaman bir bölgeyi, taşları ve ağaçları işleyerek,
Aborijinlerin yaşantısı ve çektiklerini anlatan bir açık hava müzesine dönüştüren bilge sanatçı...

Her zaman olduğu gibi, sevdiklerimizi ve keyif aldığımız bir kenti geride bırakarak döneceğiz Sydney'e...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.