Ajans Bakırçay
2020-12-26 11:33:37

Kör Ama Renk Körü Değil!..

Muammer Toprakçı

26 Aralık 2020, 11:33

Salgın günleri...

Bir dosta soruyorum:
"Evde nasıl vakit geçiriyorsunuz?"

"Kitaplar, filmler ve dizilerle..." diye yanıtlayarak, "Akrep" diye bir diziden söz ediyor.

Akrep?...

Diziyle isimden öte bir benzerliği olmasa da, bu çağrışımla önce AST'ın unutamadığım oyunu "AKREP"i anımsıyorum:

Rutkay Aziz'in sahneye koyduğu, Lemi Bilgin ve Altan Erkekli'nin oynadığı, 1998'de Sanat Kurumu "bütün zamanların en iyi yazılmış oyunlarından"

1999'da İsmet Kuntay" en iyi oyun yazarı"
ödülünü almış oyunu...

Kitaplığı karıştırıyorum ve sevinerek buluyorum,
Eşber Yağmurdeli'nin Sinop hapishane anılarını yazdığı "AKREP" kitabını...
(Mitos Boyut Yayınları)

Önsözü İlhan Selçuk yazmış:
"İnsana sevgi öylesine yoğunlaşmalı ki, insan kılığındaki akrepleri de okşayıp sevmeliyiz; bu büyüleyici yaklaşım akrepleri de insanlaştıracaktır..."

Eşber Yağmurdereli...

Gözleri görmüyor...

14 yıl... Yarısı tek başına,
hücrede geçen yaşam...

Oğlu, içeri girdiğinden 20 gün sonra doğar ve ancak
7 yıl sonra, 7 yaşındayken oğlu ve ailesi ile görüşmesine izin verilir...

Sorarlar, hücredeki voltası?.. Üç adım...

Peki avlu da?..
Altı adım...

Suçu?..
İnsan haklarını savunmak..

Dışarı çıkıp,"AKREP"
kitabını yazar, kitap oyunlaştırılır, sahneye konmasından 5 gün önce,
televizyonda dönemin TBMM Başkanı ile birlikte yer aldığı ve hapishanelerdeki ölüm oruçlarını tartıştığı proğram sırasında, canlı yayında bir kez daha gözaltına alınır, tutuklanır...

Bu kez Çankırı...

Kitap ve oyun insanlığın utancı İŞKENCE'yi bir kez daha gözler önüne serer...

Oyunda, Eşber Yağmurdereli'yi oynayan
(ki hala oğludur ve kendisine çok benzemektedir)
Lemi Bilgin sorar kendisine:
"Bunca yıl hücrede tek başına... Gözlerinin görmemesi belki de avantaj olmuştur..."

Eşber Yağmurdereli'nin yanıtı oyunun kendisidir:
"Avantaj öyle mi?..

Bir gardiyan gelir,
yemeğimi hücre kapısının altından içeri sürerdi.

Gardiyanların bizle konuşmaları yasaktı.
Birgün, yemeği sürdü,
sonra da kapıyı açtı,
duvara sertçe vurdu.

'Niye vurdun? Neydi vurduğun?' diye sorduğumda da 'Akrep' deyip çekip gitti.

Arkasından bağırdım:
'Öldü mü? Öldürdün mü?.."

Yanıt bile vermedi...

Görmeyen birinin çaresizliğini anlayabilir misin?.. Bir şey temas etse, 'acaba akrep mi?' diye ürperiyordum. Her yerde akrep arıyordum..."

Ve Eşber Yağmurdereli kafasındaki akreple yaşamaya alıştırır kendini...

"Yıllardır, yüzyıllardır bizi bu akreplerle yaşamaya alıştırdılar..." der...

Kimdir o akrepler?
Bu ülkenin aydınlık geleceğine kastederler...

Hücredeyken yan hücreye birini getirirler. İdamlıktır...

Adı mı?
İkinci mahkum...

Eşber?
Birinci mahkum...

Havalandırma da Yağmurdereli'ye:
"Abi, ben seni tanıyorum, Samsun'da beraberdik, ben sağcıların koğuşundaydım. İdamlığım diye seni öldürmemi istediler, yapamadım, beni dışladılar... Kader işte, şimdi de Sinop'da beraberiz..."

O günlerden bugünlere ne değişti?..

Gazeteciler hapiste...
Kavala'lar, Demirtaş'lar Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına karşın yıllardır hücrelerde...

Acılı ülkemde gerçekler bu kadar çıplak iken bakıp da görmeyenler için mi yazdı o dizeleri Can Yücel:

"eşber kör ama
renk körü değil
kızılı hepimizden
iyi görür.
eşber kör ama
ölmeden önce badem
gözlü olanlardan.
teke tek proğramında
konuşup,
bir tek de atıp
televizyonda,
yedi karakolun ipini çekip
cigarasını öfleye öfleye
gebze hapishanesini
boylayan bir kahraman..."

Ne yazıyordu "AKREP"in atıf yazısında:

"YÜZYILLARDIR BU TOPRAKLAR ÜZERİNDE, AKREBİN KISKACINDA HAYATLARI YARIM KALAN YA DA EKSİK YAŞAYAN O GÜZEL İNSANLARIN ANISINA..."

Sevgiyle.

(Altta o güzel insanlardan ikisinin,Eşber Yağmurdereli ve Can Yücel'in beni çok duygulandıran fotoğrafı...)

Yorumlar (1)

Ali 3 Yıl Önce

Harika bir yazı olmuş

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.