Genelde yapmıyorum ama dün yaşadığım keyfi sizinle de paylaşmak için bu kez yapacağım. Ekte video paylaşacağım.
Avustralyalı dostlarla birlikteydik. Konu, dünyadaki global yoksulluk ve nedenlerine geldi.
Bir arkadaş:
"Şanslıyız, iyi ki bu ülkede yaşıyoruz.
Baksanıza kişi başına düşen gelirimiz 60 bin doları geçiyor..."
deyince tam yeridir deyip sezdirmeden konuyu, internetten ikinci el buzdolabı almak için pazarlık yapan ve buzdolabını almak için eşiyle birlikte satıcının evine giden eski başbakan Tony Abbott'a getirdim.
Sonra da sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Saray'da
(Külliye) verdiği iftar yemeğinin görüntülerini gösterdim.
Ardından da,
Avustralya'da devletin Genel Vali ya da Başbakan için kaç özel uçak tahsis ettiğini sordum.
Onlar şaşkınlıkla birbirlerine bakarken,
bir vuruş daha yaptım ve sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a tahsis edilen uçak sayısını söyledim...
Baktım kalplerine inecek, ne Külliye'deki oda sayısından söz ettim, ne sayın Cumhurbaşkanı'nın bir yere giderken ki konvoy görüntülerini gösterdim ne de Ahlat Köşkü ve Okluk'taki yazlık saraydan bahsettim...
Neymiş, kişi başına düşen dolarlarmış!..
Haydi Avustralya'yı anladım ama bölgenin en zengin devleti Japonya'ya ne demeli?..
Kardeşim, koskoca Suudi prensi üç uçak özel eşyası ile ziyaretine gelmiş; sen kalk, konuğunu iki sandalye bir sehpa bir odada kabul et!..
Hele Almanya'yı hiç anlamıyorum...
Koca Almanya'nın Başbakanı sayın Merkel...
Sen tut, göreve geldiğinden beri aynı sıradan dairede otur, evinde ne aşçın ne de yardımcın olsun, üstüne üstlük alışverişini kendin yap; evini eşinle birlikte temizle,
bulaşıkları, çamaşırları birlikte yıka!..
Bir de aynı elbiseyi defalarca giy!...
Neymiş, Avrupa Birliği'nin en güçlü ülkesiymiş!..
Ya İngiltere'ye ne demeli?..
Ülkenin Başbakanı geçirmiş üstüne Komiser Colombo tarzı buruşuk bir pardesü, yanında koruması falan da yok, gidip pazarda alışveriş yapıyor...
Esnaf kendini tanıyıp fotoğraf çektirmek isteyince de, aldıklarını buruşuk pardesüsünün cebine tıkıştırıp öyle çektiriyor!...
Orda duracaksın...
Senin mazinde,
üzerinde güneş batmayan koskoca bir imparatorluk var...
Yakışıyor mu?..
Şu kuzey ülkeleri yok mu...
Zenginlik deyince akla onlar geliyor hep...
Ama, nedir o sadelik öyle...
Koskoca Kanada'nın Başbakanı yanında eşi, ülkesini ziyarete gelen konuk Başbakan ve eşiyle tutmuş bir piknik masasında atıştırıyor...
Sanki dürüm döner yiyorlar!..
İtibar kardeşim itibar...
İtibardan taviz verilir mi?..
Osmanlı'nın torunu bizler öyle mi davranıyoruz...
Avustralya'lı dostlar,
iftar görüntüsü ve söylediklerimin ardından, şaşkınlıktan ağızları bir karış açık gittikten sonra;
keyiften yağlarım erimiş, koltuklarım kabarmış halde,
yatmadan evvel haberlere bir göz atayım dedim.
Atmaz olaydım...
"Mersin'in Mut ilçesinde yıllardır kiralık küçük işyerinde kokoreççilik yapan Murat Gümüş, sosyal medya hesabından :
"Kaç gündür siftah etmeden dükkan kapatıyorum" paylaşımı yaptıktan sonra intihar etti...
İşyerinde kendisine sürekli yardımcı olan tek çocuğu oğluna:
"Oğlum bitmiş. Beni af et"şeklinde mesaj yazdı..."
Canım çok sıkıldı...
Ama sonra kendimi rahatlatmaya çalıştım:
"itibar"dedim, "itibar"
"İtibardan taviz verilmez!.."
(Ekte, Kanal D'nin beni mutlu eden -kendilerine çok teşekkür ederim- özel haberi:Külliye'de iftar...)