Ajans Bakırçay
2021-04-30 09:56:24

Bir Mitingin Ardından

Muammer Toprakçı

30 Nisan 2021, 09:56

Emperyalizm varlığını,
sömürü düzenini nasıl sürdürdü, sürdürüyor?

İnsanları, toplumları bölerek, parçalayarak, birbirine düşürerek...
Onlara acı çektirerek...
Sonra da onların çektikleri bu acılar üzerinde tepinerek...
Bu acıları kendi çıkarı için tepe tepe kullanarak...

Yaşadığım ülke Avustralya'da, Ermeni soykırımını parlamentosunda kabul eden iki eyaletten birisi olan NSW Parlamentosu,
bununla yetinmemiş;
uyarılarımızı, görüşme ve yazılarımızı dikkate almayarak,
Sydney'deki meclis binasına bir de Ermeni soykırım anıtı dikmişti.

Bunun üzerine, Türk toplumu 20 Mart 1999 tarihinde, Sydney'de Parlamento binası önünde tarihinin en büyük protesto mitingini yaptı.

22 yıl önceki o protesto mitinginde,
Meclis önünde toplum adına yaptığım konuşmadan kısa bir alıntı:

"1980'de Sydney'de terör iki can aldı:
Ermeni teröristler,
değerli diplomatımız Şarık Arıyak ve koruma görevlisi Engin Sever'i katlettiler.
...İşte bugün, olayların bu boyuta kadar gelebildiğini kendi ülkesinde, kendi şehrinde gören NSW Parlamentosu, ne yazık ki henüz daha katilini, katillerini bile yakalayamadan,
rahmetli Arıyak ve Sever'in ruhunu azaba boğan bir eylemi daha gerçekleştirdi.
Parlamento binasına Ermeni soykırım anıtı diktiler.

...NSW Parlamentosu,
terörist katilleri bulup yargılamak yerine, yeni olayların kapısını aralıyor, yeni cinayetlerin önünü açıyor.

İnsanları birbirine düşürecek kışkırtmaların aracılığına soyunuyor.

Soruyorum size, buna hakları var mıdır?..
Avustralya'da huzur içinde yaşayan insanların huzurlarını bozmaya hakları var mıdır?..

İstanbul'da, Ermeni Patrikhanesi'nin başında bulunan Snork Kalukyan:
"Hiç değilse huzurumuza burnunuzu sokmayın." derken haklı değil mi?

...Bu oyunların bir piyonu da NSW Parlamentosu oluyor.
Arıyak ve Sever'in kanı hala yerde...
1973-1976 yılları arasında Sydney'de Başkonsolos olarak görev yapan ve ABD'de Ermeni teröristlerce katledilen rahmetli diplomatımız Kemal Arıkan'ın eşi bu kentte, Sydney'de yaşıyor.
NSW Parlamentosu bu acılı kadınımıza yenilerini mi eklemek istiyor?
Neyi amaçlıyor?

NSW Parlamentosu bu olayı düşünürken arkalarına baksınlar:
1915'de binlerce Avustralyalıyı Gelibolu'ya ölüme sürükleyen eli görsünler.
Kirli amaçların aleti olup olmadıklarını kendilerine sorsunlar ve cesurca yanıtlasınlar.
O zaman Ermenileri de aynı elin, ellerin kullandıklarını belki daha iyi anlarlar...

Bizler acıları sarıp,
geçmişte bırakmak istiyoruz...

Bazılarının,
bu arada NSW Parlamentosu'nun,
geçmişte yapılmış kötülükleri görmezden gelerek, yeniden fırtınalar koparmaya çalışmalarını lanetliyoruz.
Avustralya'da çok kültürlüğün yaralanmasına,
katledilmesine,burada huzur içinde yaşayan insanların birbirine düşürülmesine izin vermeyeceğiz.

Ne acıdır ki bu huzuru koruması, çok kültürlülüğü yaşatması gerekenler, yöneticiler, Parlamento, onun Başbakanı ve milletvekilleri ilk darbeyi indiriyorlar.

Ama toplum üyelerini birbirine düşman edecek, kin ve nefreti körükleyecek,
geçmişteki acıları her an taze tutacak böylesi uygulamalara 'hayır' diyeceğiz.
Kimden gelirse gelsin...

Parlamentolara,
hükümetlere,
politikacılara düşen görev, halklar arasındaki dostluk duygularının gelişmesini sağlamak olmalıdır.
Düşmanlık ve kin tohumları ekmek değil...

Küçük politik çıkarlar uğruna tarihin çarpıtılmasına,
insanların düşman kamplara ayrılmasına kimse alet olmamalıdır.

Bizler Avustralya'da Türkü ile Ermenisi ile,
dünyanın dört bir köşesinden gelen insanlar olarak huzur içinde yaşamak istiyoruz.
Bunu bozmaya kimsenin hakkı yoktur.
Hele de NSW Parlamentosu'nun..."

Sonra ne mi oldu?

Parlamento, o anıtı tamamen kaldırmadı ama, gözden ırak bir köşeye, Meclis'in terasına taşıdı.
Hala orada mıdır bilmiyorum...

ABD Başkanı Biden'ın açıklaması, bana burada yaşadıklarımızı anımsattı, sizlerle de paylaşmak istedim...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.