Ajans Bakırçay
2021-11-26 11:06:10

Bir Aydınlanma Neferi...

Muammer Toprakçı

26 Kasım 2021, 11:06

İki nedenle bir aydınlanma neferini,
eğitim devrimcisini analım istedim:
Saffet Arıkan.

Gerçekten nefer...
Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere Anadolu'ya er (nefer) kıyafetiyle geçen, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi bir subay.

1. Dünya Savaşı'nda çeşitli cephelerde savaşır. Anadolu'ya geçince önce isyanların bastırılmasında,
ardından da Garp Cephesi Kurmay Başkanı olarak görev yapar.

Savaş sonrası Albay rütbesiyle askerlikten ayrılır, milletvekili olarak TBMM'de çalışmaya başlar. 1925-1931 arasında CHP Genel Sekreteri'dir.

1935-1939 arası, Milli Eğitim Bakanı (o dönemdeki adıyla Kültür Bakanı) olarak görev yapar.
Atatürk'ün son Eğitim Bakanı'dır...

Köy Enstitüleri denince genellikle iki isim akla gelir:
M.Eğitim Bakanı olarak Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç...
Yazının ilk nedeni,
Saffet Arıkan'ın Köy Enstitülerinin kuruluşundaki katkılarının yeterince dile getirilmediğini düşünmemdir.

Neden?

Çünkü Köy Enstitülerinin nüvesi,
Saffet Arıkan döneminde öncülü kuruluşlarla atılmıştır.
Arıkan, 1936 yılında TBMM'de konuşur:

"Nüfusumuzun yüzde 80'i köylerde yaşıyor. Okul çağındaki çocuklarımızın şehirlerde yüzde 69'u,
köylerde ise ancak yüzde 29'u okula gidebiliyor.
40 bin köyümüzün 35 bini okulsuz.
Her yıl öğretmen okullarından 350 gencimiz mezun oluyor.
Bu hesaba göre 35 bin okulsuz köye öğretmen gönderebilmemiz için en az 100 yıl beklememiz gerekir..."
(Oysa genç Cumhuriyet bir an önce, kulluktan vatandaşlığa geçen yurttaşlarını eğitmelidir...)
Devam eder Arıkan:
"Köy okullarından köylü yararlanabiliyor mu? İşte asıl sorun budur. Köylü okula ilgi duymuyor. Çünkü bu okul köylünün yaşayış ve gereksinimleri göz önüne alınarak kurulmamıştır. Köylü bizden iş yaşamını kolaylaştıracak, doğa ile uğraşında kendisine yardım edebilecek bilgiler istiyor..."

Saffet Arıkan, İsmail Hakkı Tonguç'u İlköğretim Genel Müdürü olarak görevlendirir.
(İsmail Hakkı Tonguç,
hayatta tanıdığı ve yeteneklerine hayranlık duyduğu iki kişiden birinin Saffet Arıkan olduğunu belirterek, "Yaşamı boyunca geçirdiği deneyimlerden onun kadar iyi yararlanmış çok az insan tanıdım.
Tam bir kurmaydı..."
diyor.)

Ardından, köylere yönelik bir eğitim seferberliği başlatılır. 'Eğitmen' yasası çıkarılarak,
orduda okuma yazma öğrenen erbaşların köylerinde eğitmen olarak görevlendirilmeleri sağlanır.

Sekiz aylık eğitmen kursları başlatılarak,
bu eğitmenlerin köylerde yürütecekleri üç yıllık eğitimin proğram ve kitapları hazırlanır.

Bu kurslarda;
Matematik, Türkçe,
Yurt ve Yaşam,
Tarih derslerinin yanında Tarla Ziraati,
Ziraat Aletleri, Tohum ve Yem, Hayvancılık,
Sebze ve Meyvecilik,
Sütçülük, Arıcılık,
Duvarcılık, Dülgerlik...
gibi dersler de verilir.

Çifteler'de ilk uygulamadan 
olumlu sonuç alınınca bir adım daha atılır; bu kurslar geliştirilerek eğitim kurumu haline getirilir.
Eskişehir Mahmudiye'de ve İzmir Kızılçullu'da Köy Enstitülerinin öncülü olan iki Köy Eğitim Yurdu açılır...

Yazının diğer nedeni de,CHP Genel Başkanı'nın son günlerdeki açıklamalarının tartışıldığı bugünlerde,
geçmişte olanları bir kez daha anımsamaktır.

Genel Sekreterliğini de yaptığı partisi CHP'nin, 2.Dünya Savaşı sonrası,
Türk aydınlanmasının kılcal damarlarını kesmeye yönelik tavizkar girişimleri ve bir eğitim devrimcisi olarak kuruluşunda katkısının bulunduğu Köy Enstitülerinin kapatılmasına giden yolun döşenip işlevsizleştirilmesini görerek, yaptığı tüm eleştiri ve uyarılarının dikkate alınmaması,
gelişmelerden rahatsız olan Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in Ağustos 1946'da istifa etmesi, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un Eylül 1946'da görevden alınması üzerine,
Saffet Arıkan 24 Aralık 1946'da Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye sitem dolu bir mektup yazar ve CHP Grup Başkanlığı'ndan istifa eder.

(İnönü hatıralarında kendisini Ankara'ya götürenin Saffet Arıkan olduğunu yazar:
"İstanbul'un işgalinden sonraki iki üç gün içinde, birgün Saffet Bey evimize geldi. Sanırım Mart'ın 19'uncu günü oluyor.
"Seni Ankara'dan Mustafa Kemal çağırıyor. Hazır mıyız?" dedi.
"Hazırım, hemen hareket edelim"
dedim...
Biz Saffet Arıkan'la üzerimizde er elbiseleri olduğu halde, kafiledeki başka erlerin arasında yürüyerek gidiyoruk. Yolculuk böyle başladı...)

Kısa süre sonraki vefatında, yaşadığı bu üzüntülerin de etkili olduğu değerlendirilir.

Sonuç ne olur?

Tüm tavizlere karşın,
DP iktidar olur,
işlevsizleştirilmiş Köy Enstitüleri kapatılır ve adım adım bugünlere gelinir...

26 Kasım 1947'de aramızdan ayrılan devrimci eğitimci Saffet Arıkan'ın bugün 74. ölüm yıldönümü...

Anısına saygıyla.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.