27.05.2021, 12:32

27 Mayıs

Meral Akşener’in Rize gezisi sonrası Şevket Süreyya Aydemir’in İkinci Adam kitabına başladım.

Cumhuriyet tarihiyle ilgili araştırma yapmak isteyenler için önemli bir kaynak kitap… Ben çok geç kalmışım…

Üstüne üstlük mayıs ayındayız. 14 Mayıs 1950, 27 Mayıs 1960’la ilgili meraklı sorulara yanıt arayanlar için bulunmaz bir kaynak bu kitap.

Menderes’i baş tacı edenlerin de okumasında yarar var. Gerçekleri öğrenmek için…

Türkiye Cumhuriyeti’nin ışık saçan kurumlarından biri olan Halkevleri için 1955 yılında "Halkevleri, içi boşalmış/ tarihe karışmış, maksatsız birer varlık idiler. Bunlar partileri için birer utanma konusu teşkil ediyordu" diyen Menderes’ti.

Menderes’in halkın aydınlanmasına tahammülü yoktu. Çünkü ancak cahilleştirilmişlerle yoksullaştırılmışlar sayesinde iktidarını sürdürebilirdi.

Kasaba çarşılarında üniversite hocaları için "Kara cüppeliler" diyen odur.

Cumhuriyet kurulmuş, o ise hâlâ "Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz" diyebiliyor.

Demokratlığından mı gericiliğinden mi?

Sonuçta 27 Mayıs olur.

Ertesi gün sabah kahvaltı vaktinde İsmet İnönü’nün telefonu çalar. Arayan Orgeneral Cemal Gürsel’dir.

"Sayın Paşam, size karşı kusurluyuz. Hareketimizi size önceden haber vermedik. Fakat haber verseydik, bizi bundan caydırmak isteyeceğinizi biliyorduk. Yapacak başka bir şeyimiz kalmamıştı. Bizi affetmenizi rica ediyoruz. Emirleriniz bizim için daima peygamber buyruğudur Sayın Paşam."

27 Mayıs İhtilalinde İnönü parmağı arayanlar için önemli bir konudur bu telefon konuşması.

Bu konuşmanın ne anlama geldiğini doğru anlamak gerek.

Başka bir konu…

İhtilalden iki gün sonra Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İzmir’den Ankara’ya döndüğünde doğruca  yakın dostu İnönü’ye gider.

"Paşam, hiç de ferahlı, heyecanlı görünmüyorsunuz."

İsmet İnönü’nün yanıtı kısa ve buruktur:

"Yakup; kurmayları, kurmay albayları bilirim. Bunlar gelirler ama gitmesini bilmezler!"

***

27 Mayıs 1960 ‘ta Türk Silahlı Kuvvetleri, seçilmiş yönetime el koydu.

27 Mayıs’la birlikte özgürlüklerin önü açıldı. ’61 Anayasası buna örnektir. TİP gibi bir sosyalist partinin kurulması bu anayasanın sonucudur.

Silahlı kuvvetlerin iktidara el koyması ne kadar gerçekse, özgürlüklerin önünün açılması da bir o kadar gerçekliğimizdir.

Yıllarca her 27 Mayıs 'Hürriyet Ve Anayasa Bayramı' olarak kutlandı ülkemizde.

27 Mayıs’ı mercek altına alırken Recep Tayyip ağzıyla konuşmak doğru değildir.

Seçilmiş iktidarların asker eliyle alaşağı edilmesi kutsanmamalıdır ama 27 Mayıs 1960 İhtilali değerlendirilirken konuya bugünün gözlükleriyle de bakılmamalıdır. O günkü koşullar ve ortam göz ardı edilmemelidir.

Seçim kazanmış her iktidar, öncelikle ekonomik konularda reformlar yapmayı planlar. Kalkınmak ve ilerlemek için…

Demokrat Parti’nin 14 Mayıs 1950’de iktidar olur olmaz yaptığı ilk iş nedir diye düşündünüz mü?

Yıllarca Türkçe okunmuş olan ezanı iktidarının 34. gününde yeniden Arapça'ya çevirerek yerli ve milli mi olmuştur yani…

Atatürk devrimleriyle aydınlanmaya başlamış olan ülkemizde her ileri adım engellenmiş, din siyasallaşmış ve kalkınma ikinci plana atılmıştır.

İktidarın fobisi olan İsmet İnönü’ye olan düşmanlık sürekli diri tutulmaya çalışılmıştır.

Radyo, iktidarın borazanı olmuştur. Basın özgürlüğü kalmamıştır. Hukuk yara almıştır.

Partizanlık adeta kanına işlemiştir Demokrat Parti’nin…

Tabii ki buna bir tepki olacaktı.

27 Mayıs’ı değerlendirirken ezbere konuşmak yerine o günlerin siyasal ortamını ve ekonomisini mercek altına alan kaynak kitapları ve belgeleri elden geçirmekte sayısız yarar var. Şevket Süreyya Aydemir’in kitapları dışında da kaynak çok bu konuda.

12 Mart ve 12 Eylül, '61 anayasasını budamakla zamanını geçirmiştir. Bunu gözardı etmemek gerek…

Neden ki?

Türkiye’ye özgü bir ayrıntı da şu ki, Darbeci/ postalcı diyecekler diye 27 Mayıs’a sahip çıkmak isteyenler seslerini çıkaramıyor.

Toplumsal baskı / mahalle baskısı / AKP Baskısı değil midir bu?

İhtilalin yaptığı en büyük yanlışın idamlar olduğu çok yazıldı. İhtilal, kendi elleriyle üç kahraman yarattı aslında…

Neyse…

Her üç iktidara el koyma olayından sonra  Türkiye’de Cemal gibi, Menderes gibi, Kenan gibi isimlerde  ne kadar artış olmuştur, düşündünüz mü?

Yerlere göklere sığdırılamayan Menderes’in adını bugünün siyasileri çocuklarına niçin koymazlar?

Davaya bağlılık, davanın sürdürülmesi adına sevilen siyasinin adını yaşatmak değil midir?

Oysa Deniz binlerce… Barış binlerce… Özgür binlerce…

Aradan 61 yıl geçti. 27 Mayıs konusunda tarihçilerin / siyaset bilimcilerin dışında konuşanlar bence sadece siyaset yapıyorlar.

27 Mayıs, üniversitelerde tez konusu olmalı.

Bu konuda akşam sabah sivil darbeler peşinde koşanlar ise hiç konuşmamalı…

***

Cumhurbaşkanı ve adamları her olumsuz işin altında 'Bay Kemal'in bulunduğundan öyle eminler ki, araştırmaya bile gerek duymadan bunu söyleyebiliyorlar.

Bunun adı iftiradır. İftira da ayıp bir iştir.

Geçen yıl ramazan ayında İzmir’de camilerde Çav Bella çalındığını, bunu da CeHaPe’lilerin yaptığını söylemişlerdi anımsarsanız… Doğruydu Çav Bella’nın çalındığı ama CeHaPe’liler değildi bu işin sorumlusu.

Provokasyondu. İçişleri Bakanı bu konuda öyle iddialı konuşmuştu ki… Bilmeyen de hemen inanacaktı CeHaPe’lilerin yaptığına… Bir yılı geçti hâlâ bulunamadı o kişiler. Neden acaba???

Kabataş’ta bacılarımız hikâyesi, camiye ayakkabılarıyla girdiler yalanı…

Yıllar öncesinde de aynıydı bu.

Sağ ve sığ siyasetçilerle onlara biat edenler, İsmet İnönü’yü 'Bay Kemal' olarak görüyorlardı.

1960’ın Nisan’ında Kayseri Valisi "İnönü, suçluları masum, masumları suçlu göstermek teşebbüsündedir" diyordu örneğin…

İnönü, Partisinin kongresine gidecek ama vali telgraf çekip İnönü’den gelmemesini istiyor. İnönü’nün Kayseri’ye gitmesini istemeyen aslında o günlerin hükümeti…

Kararlı olan İnönü’nün ve partililerinin direncine vali karşı koyamadı ve çıkartılan zorluklara karşı İnönü Kayseri’ye girdi. Hiç de bir olay olmadı.

Vali Bey, demek ki yalanın tutsağıydı o günlerde.

Bir gece Kayseri’de konaklayan İnönü ertesi gün Yeşilhisar’a gitmek istiyor. Daha doğrusu Yeşilhisarlı halkçılar çağırıyor onu. Karşılarına gene vali çıkıyor: "Yeşilhisar’a gidemezsin!"

Yeşilhisar’a giden yollar üzerine barikatlar kuruluyor. Çünkü Silahlı askerlerle doluydu yollar, köprüler…

Üç sıra askerin bulunduğu yolda, İnönü askerlerin arasına girip onların omuzlarını okşuyor, subaylar da selama duruyor. Herkes donup kalıyor.

İncesu Köprüsü’nden sonra ikinci bir barikatla karşılaşıyor. Askerler orada da yol açıp selama geçiyor. Ortalıkta çıt yok! Binbaşı Selahattin Çetiner’e soruyor: "Ateş emri verecek misin?"

Binbaşı yanıtlıyor İsmet Paşa’yı: "Ne münasebet Paşam; size ateş ettirmektense kendime ateş edip intiharı tercih ederim."

Bu olaydan sonra binbaşı, anayasa dışı zorlandığı görevi açıklayarak ordudan istifa ediyor.

"Bir asker çocuğu olarak girdiğim ve aşk derecesinde bağlı olduğum mesleğimden teessür içinde istifa ediyorum" diyerek…

Buraya nokta koyup sormak gerek: "İktidar, neden bir muhalefet liderine bir ile gitmeyi yasaklar?"

Gelme diyen valinin arkasında hükümetin bulunduğunu kim yadsıyabilir?

Demirel döneminde de Bülent Ecevit’e böyle zorluklar çıkarılmıştı.

Şimdi de neredeyse Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener’e yurtiçi gezileri yasaklanacak…

1960’taki Kayseri Valisi gibi valiler bugün daha çok çünkü… Yapabilirler.

Her 27 Mayıs, darbenin ve darbeciliğin ne olup ne olmadığıyla ilgili televizyon programlarıyla yaşatılmalı.

Yorumlar (1)
HASAN ZEKİ SUNGUR 3 yıl önce
Tarih tekerrür eder diyorlar. Tekerrür eden tarih değil hatalar. Tarihin o günden bu güne yazdıkları tekerrür eden hatalardan ders almazsak ‘tarih yazmaya’, bizlerde ceremesini çekmeye devam edeceğiz. Görünen köy kılavuz istemez…
17
parçalı bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 35 96
2. Fenerbahçe 35 90
3. Trabzonspor 35 58
4. Başakşehir 35 55
5. Beşiktaş 35 54
6. Alanyaspor 35 49
7. Kasımpasa 35 49
8. Rizespor 35 49
9. Sivasspor 35 48
10. Antalyaspor 35 45
11. A.Demirspor 35 44
12. Samsunspor 35 42
13. Kayserispor 35 41
14. Ankaragücü 35 39
15. Karagümrük 35 37
16. Konyaspor 35 37
17. Gaziantep FK 35 35
18. Hatayspor 35 34
19. Pendikspor 35 33
20. İstanbulspor 35 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 33 72
2. Göztepe 33 69
3. Sakaryaspor 33 57
4. Bodrumspor 33 56
5. Ahlatçı Çorum FK 33 56
6. Kocaelispor 33 55
7. Bandırmaspor 33 50
8. Boluspor 33 50
9. Gençlerbirliği 33 50
10. Erzurumspor 33 44
11. Manisa FK 33 40
12. Ümraniye 33 40
13. Keçiörengücü 33 39
14. Tuzlaspor 33 37
15. Adanaspor 33 36
16. Şanlıurfaspor 33 35
17. Altay 33 9
18. Giresunspor 33 7
Takımlar O P
1. Arsenal 36 83
2. M.City 35 82
3. Liverpool 36 78
4. Aston Villa 36 67
5. Tottenham 35 60
6. Newcastle 35 56
7. Chelsea 35 54
8. M. United 35 54
9. West Ham United 36 49
10. Bournemouth 36 48
11. Brighton 35 47
12. Wolves 36 46
13. Fulham 36 44
14. Crystal Palace 36 43
15. Everton 36 37
16. Brentford 36 36
17. Nottingham Forest 36 29
18. Luton Town 36 26
19. Burnley 36 24
20. Sheffield United 36 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 34 87
2. Girona 34 74
3. Barcelona 34 73
4. Atletico Madrid 34 67
5. Athletic Bilbao 34 61
6. Real Sociedad 34 54
7. Real Betis 34 52
8. Valencia 34 47
9. Villarreal 34 45
10. Getafe 34 43
11. Deportivo Alaves 34 41
12. Sevilla 34 41
13. Osasuna 34 39
14. Las Palmas 34 37
15. Celta Vigo 34 34
16. Rayo Vallecano 34 34
17. Mallorca 34 32
18. Cadiz 34 26
19. Granada 34 21
20. Almeria 34 17

Gelişmelerden Haberdar Olun

@