25.08.2025, 10:06

Hava ve su yaşamın iki temel ana unsurudur. Meta olarak kullanılamaz, alınıp satılamaz.

‘Cehalet ayrıcalıklı sınıfın ustaca kullandığı bir silahtır’

***

Hava ve su yaşamın iki temel ana unsurudur. Meta olarak kullanılamaz, alınıp satılamaz.

Son yılların en dikkat çeken konularının başında iklim krizi, yangınlar, suya erişim olanaklarının azalması geliyor. Su; hava gibi doğanın her alanında yaşamın devam edebilmesinin temel unsurların başında geliyor. Su, tüm canlılara hayat verir, onları yaşatır ve geliştirir. Yetişkin insanlarda vücudun %60’ını su oluşturur, bu oran yeni doğan bebeklerde %75’lere varır. Hayvanlarda, bitkilerde de üç aşağı beş yukarı bu oranlara rastlanır. Dünyanın ise dörtte üçü suyla kaplıdır. Susuz yaşam düşünülemez. İnsan uzun bir süre aç yaşayabilir ama susuz en fazla yedi gün yaşayabilir hatta sıcak havalarda bu üç güne bile düşebilir. Bitkiler ve hayvanlar içinde bu böyledir. Suya erişim insan ve doğa hakkıdır. Kapitalistlerin meta olarak kullanmalarına, alıp satmalarına izin verilmemelidir. Su ve suya erişim yaşamın her alanında ücretsiz olmalıdır ve bilinçli bir şekilde tüketilmelidir. Bilinçsizce kullananlara cezai işlemler uygulanmalıdır.

Birleşmiş Milletler (BM) 1970’li yıllarda suyun temel bir insan hakkı olduğunu vurgulamıştı. Aynı BM’ler 1990’lı yıllarda ağız değiştirerek suyun alınıp satılabileceğine karar verdi. Dünya Bankası (DB) içme suyu hizmeti veren belediyeleri, kurumları hedef tahtasına oturttu. Onlar için her şey paraydı ve kârdı. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) su hizmetleri ve kaynaklarının özelleştirilebileceğini kararlaştırdı. Birçok ülkede su havzaları, barajlar özel sektörlere devredildi. Dünya Bankası ise, büyükşehirlerde ve kentlerde suyun özelleştirilmesi gerektiğini tavsiye ediyor, bunlara uyanlara kredi musluklarını açıyor. Kapitalist sistemlerde suyun metalaşması sermaye birikimi açısından olmazsa olmaz olarak görülüyor. Toplumsal yaşamın bir parçası olan su hiç kimsenin veya kurumun mülkiyetine terk edilmemeli. 

Vahşi kapitalist sistem kâr uğruna doğanın dengesini bozacak atılımlar yapmaktadır. Fosil yakıtların çıkardığı gazlar, bilinçli veya bilinçsiz çıkarılan orman yangınları, maden aramak için tahrip edilen ormanlar, zeytin ağaçlarının kesilmesi veya başka yere taşıma bahaneleri, meraların, su havzalarının, su yataklarının tahrip edilmesi, bilinçsizce tarım alanlarının sulanması, plansız yapılaşmalar ve kentleşme hamleleri, ülkeleri ve şehirleri  yönetenlerin kâr odaklı kararları dünyanın ekolojik dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bütün bu hamleler;  ekolojik dengenin alt üst olmasını sağlıyor. Kimi zaman aşırı yağmurlar sellere neden oluyor kimi zaman fırtınalar, hortumlar, kasırgalar yaşamı olumsuz etkiliyor, şehirleri, kentleri, yaşam alanlarını yerle bir ettiği gibi ölümlere ve yaralanmalara da neden olabiliyor.

Doğanın ve çevrenin tahrip edilmesi yağışların azalmasına ve düzensiz hale gelmesine, kuraklığa, yer altı sularının çekilmesine neden oluyor. Baraj çevrelerinde plansız yapılaşma, su çevrelerine yapılan yoğun sanayi yatırımları, suya çok fazla gereksinim duyan tarımsal ürünlerin ekilmesi su kaynakların azalmasına neden oluyor. Bütün bunlar kullanılabilen suyun niteliğini kaybetmesine neden oluyor. Başta ülkemiz olmak üzere bir çok ülke kuraklıkla, çölleşmeyle karşı karşıya kalıyor. Sıklaşan orman yangınları, madencilik faaliyetleri, plansız tarım arazi kullanımları, su döngüsünü bozuyor bu durumda toprağın su tutma kapasitesini azaltıyor. Dünyada sıcaklıkların artması sonucu suyun buharlaşması hızlanıyor, toprağın nemi azaldıkça yüzey suyu miktarı da giderek azalıyor. Kısacası susuz günler kapıda. Birçok yerleşim yerinde yaz aylarında su kesintileri başladı. Suyun kalitesi bozuldu. Denize kıyısı olan yerleşim yerlerinde kuraklıktan dolayı yeraltı su kaynaklarına deniz suyunun karıştığı gözlenmeye başlandı.

Vakit varken kapitalist üretimin yol açtığı suyun metalaştırılması anlayışından vazgeçilmelidir. İklim sistemindeki bozulmalar aşırı kâr hırsıyla hareket eden kapitalist  üretim modelinin sonucudur. Bu durum Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz bölgesinde yağış rejiminin değişmesine ve dolayısıyla kuraklığın büyümesine neden olmaktadır. 2023-2024 UNCCD (Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi) raporuna göre; kuraklık daha da şiddetli bir şekilde artmakta ve kronik bir krize dönüşmektedir. Türkiye’nin Batı Akdeniz, Büyük Menderes ve Kuzey Ege havzaları kuraklıkla baş başa kalan bölgeleri olarak öne çıkmaktadır. Bu bölgelerde yeraltı su seviyesi kritik seviyelere ulaşmış durumdadır. Türkiye’de 19 madende siyanür dahil çeşitli kimyasalların kullanıldığı ‘Cehennem Çukuru’ denilen alanlarda maden aranmaktadır. Bölgemiz açısından bunların önde gelenleri; İzmir/Bergama Ovacık Altın Madeni, İzmir/Dikili Çukuralan Altın Madeni, Uşak/Eşme Kışladağ Altın Madeni, İzmir/ Efemçukuru Altın Madeni, Balıkesir/ Kızıltepe Altın Madeni, Balıkesir/ İvrindi Altın Madeni, Çanakkale/ Lapseki Altın Madeni, Çanakkale/ Kaz Dağları Altın Madeni. İsmi geçen madenlerde siyanür havuzları oluşturulmakta, havuzlarda biriken zehirli sular yeraltı sularına karışmaktadır. Doğal olarak barajlara ve içme suyu elde edilen yeraltı kuyularına ulaşarak toplumsal tehlikelere yol açmaktadır. Birleşmiş Milletler Kuraklık ve Çölleşme Raporları, Ülkemizdeki Ekoloji ve çevre örgütleri raporları başta Akdeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinin önemli bölümlerinin yakın gelecekte kuraklık ve çölleşmeyle yüz yüze kalacağını belirtiyor. Yaşadığımız bölgeler tehlike altındadır. Kâr uğruna doğanın, ormanların, meraların tahribatına derhal son verilmelidir. Siyanürle ve diğer kimyasallarla altın aranmasından vaz geçişmelidir.  İnsanların ve hayvanların sağlığı, doğanın korunması altından daha değerlidir. Evrende şu ana kadar bilinen yaşanabilir bir tek dünya var. O dünyaya sahip çıkmak bizlerin ellerindedir. Onu kapitalistlerin yok etmesine izin vermeyelim.

Bu durumdan kurtulmanın bir tek yolu vardır. Merkezi ve yerel yönetimlerde her şeyin başına kâr etmeyi koymayan, kapitalist üretim anlayışını savunmayan, neoliberal politikaları uygulamayan, sermaye ve zengin sevmeyen partileri iş başına getirmektir. Halk yararına, halkla birlikte kararlar alan, planlı ve programlı halktan yana bir ekonomi politika uygulanarak ülkenin sorunları kısa sürede çözülebilir. Başta emek olmak üzere, doğa ve su meta olmaktan çıkarılırsa, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyet toplumsal mülkiyete dönüşürse sorunlar kısa sürede çözülür. İnsanların eşit ve özgürce yaşayacağı ülkelerin yolu buradan geçer.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz.

Yorumlar (1)
Bülent Ulucan 3 ay önce
Aydınlatıcı yazınız için çok teşekkür ederim
Çok faydalı oldu
12
parçalı az bulutlu
banner17
Günün Karikatürü Tümü
Günün Anketi Tümü
Bergama İl Olmalı mı?
Bergama İl Olmalı mı?
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9

Gelişmelerden Haberdar Olun

@