Ajans Bakırçay
2021-03-18 09:56:14

Yan yana, Omuz omuza...

Muammer Toprakçı

18 Mart 2021, 09:56

Dün 18 Mart nedeniyle,aşağıda okuyacağız 'Meçhul Asker'başlıklı yazıyı yazmış ve gününde okunsun diye göndermek için bugünü beklemiştim ki, sabahleyin iki haberle uyandım:

Yargıtay Başsavcılığı'nın,
HDP'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'ne gönderdiği iddianame ve HDP milletvekili,
insan hakları ve demokrasi savunucularından Dr.Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun TBMM'de vekilliğinin düşürülmesi...

Çok değil iki hafta önce Cumhurbaşkanı neyi açıkladı?..
İnsan Hakları Eylem Planı...
Planın amacı için ne dedi?
"DAHA ÖZGÜRLÜKÇÜ,
DAHA KATILIMCI,
DAHA ÇOĞULCU DEMOKRASİYE ULAŞMA...
Eh!Bu uygulamalar artık, hayırlara vesile olur!..

Çanakkale,
Sakarya,
Anafartalar...
Doğu Cephesi,
Kafkas Cephesi,
Dumlupınar...
İşgalciye,
emperyalizme karşı ,
bu toprağın insanları yekpare bir bütün olarak karşı durmadılar mı?..
Aynı siperlerde yanyana, toprağa birlikte düşmediler mi?..
Kürt ve Türk, toprağa birlikte düşüp,kanı birbirine karışarak o toprakları sulamadı mı?..

Gidin, şehitliklerdeki künyelere bakın...
Diyarbakır'lısı,
Edine'lisi; Van'lısı,
İzmir'lisi...yanyana yatmıyor mu?..

Çanakkale'nin bize verdiği en önemli derslerden bir tanesi de ne olmalı?

Sömürgeciye karşı kurtuluş ve bağımsızlık için omuz omuza olanlar; ONURLU,
AYDINLIK BİR GELECEĞİ DE ANCAK KOL KOLA, YAN YANA BİRLİKTE DURARAK 
KURABİLİRLER...
KURMALIDIRLAR...
KURACAKLARDIR...

Dün yazdığım yazıyı göndermeden bu eki de yapmak istedim.
Şimdi de o yazı:

MEÇHUL ASKER

19 yıl önce...
2002 Nisan'ı...
Vakit geceyarısını çoktan geçmiş.
Köşe yazısı yazdığım ve düzeltmenliğini yaptığım Dünya Gazetesi'nde, gazeteyi baskıya yetiştirmenin telaşı içindeyiz.

Melbourne yakınlarındaki Echuca kasabasında yaşayan bir Türk, gazeteyi arayarak; o gece 'pub'da otururken,
bir Avustralyalının yanındaki arkadaşına:
"yıllardır evimde olan bir Türk askerinin kafatasını nihayet karakola teslim ettim..."
dediğini duyduğunu söyleyince,
gazetenin sahibi ve editörü Erdin Günçe,
çok iyi bir gazetecilik refleksiyle,
hemen gazetenin Melbourne'daki sorumlularını arayıp,
olayı araştırmak üzere Echuca'ya gönderdi.

Böylece bu büyük haberi; Avustralya,
Türkiye ve dünya kamuoyu ilk kez Dünya Gazetesi'nin manşetinden öğrenmiş oldu...

7 Mayıs 2002 tarihli gazetedeki köşemde:

"Bir Anzak'lı,
Çanakkale Savaşı'nda kesik bir Türk askeri başını Avustralya'ya getiriyor. Ölmeden önce de bu ganimeti(!) oğluna teslim ediyor. Oğlunun vefatıyla da baş toruna kalıyor. Ama torun, belki de bu korkunç olayın utancı ve ürpertisi ile polisi arayarak, bundan kurtulmak istiyor.
Dededen toruna davranış farklılığı...
Öte yanda ise Mustafa Kemal Atatürk'ün,
Çanakkale'de yaşamını yitiren Anzak askerleri için,
annelerine seslenen söylevi...

Savaşta yaşanan acıları, düşman demeden, böylesine insancıl bir yaklaşımla dile getirmenin ve ölenlerin tümüne sahip çıkmanın, tarihte böylesine güzel bir örneği daha var mı bilmiyorum...
...
Kafatası bulunan askerimizin kimliği önemli mi?..
O bir dönemin simgesi ve hepimizin dedesi...
Şimdi bize düşen görev, bu şehidimizin şahsında, Çanakkale Savaşı'nda yitirdiklerimizin,
ölümleriyle kaybolmadıklarını göstermek...
Türk toplumunun bu duyarlılığı göstereceğine inanıyorum...
Geçmişine sahip çıkmayanın geleceği de olmuyor..." diye yazmışım...

Nuran ve ben Türkiye'ye her gidişimizde;
Gelibolu'yu ziyaret etmeye, topladığımız yeni bilgi,belge ve 
izlenimlerimizi yazmaya gayret ederiz...

Bu da, olaydan yaklaşık bir buçuk yıl sonra, 23 Aralık 2003 tarihli gazetedeki köşe yazımdan:

"...
Aniden duralıyorum.
Şehitliğin önündeki tümsekte tek başına duran mezar geçen yıl var mıydı?..
Anımsamıyorum.
Nuran'a soruyorum,
kendinden emin yanıtlıyor:
"Hayır...Yoktu..."

Meraklı adımlarla hızla mezara gidiyoruz ve bizi bir sürpriz karşılıyor. Mezarın başındaki tanıtım yazısından, 'MEÇHUL ASKER' başlığı altında,
bunun Avustralya'dan getirilen kesik başlı şehidimize ait olduğunu öğreniyoruz.
...
Meçhul askerimiz için o günlerde toplumumuz içinde yapılan tartışmaları anımsadım. Bir kesim, şehidimizin başının burada defnedilmesini ve her yıl, Çanakkale şehitlerini onun şahsında, mezarı başında Avustralya'da anmamızı önerirken;
Dünya Gazetesi ve ben yazılarımızla,
doğru olanın,
şehidimizin kesik başının, vücudunun geri kalan kısmı ile ve şehit düşen diğer arkadaşlarıyla buluşmak üzere, uğruna can verdiği topraklara gönderilmesi kararı olacağını öne sürüyorduk...
Bu görüş ağır bastı ve sonunda, bildiğiniz gibi, şehidimizin başı askeri bir törenle Türkiye'ye gönderildi.

İşte Nuran ve ben şimdi de onun huzurundaydık...
Uzun bir hasretlikten sonra, arkadaşlarının arasında artık huzur içinde yattığına inandığım bu şehidimizin mezarı başında, tüm şehitler anısına saygıyla başımızı öne eğdik..."

Çanakkale Savaşı üzerine çok yazdım,
nice konuşma yaptım...
Kesik başlı şehidimizin bulunması ve Türkiye'ye gönderilmesinde de,
küçük de olsa,bir katkım olmasının huzuruyla, her yıl olduğu gibi,
bu 18 Mart'ta da tüm şehitlerimizi saygıyla yadediyorum...

(Ekte,Meçhul Asker şehidimizin mezarının ilk ve son hali...)

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.