Ajans Bakırçay
2022-08-20 09:17:41

Tramvaydan ve Trenden İnenler

Hasan Zeki Sungur

20 Ağustos 2022, 09:17

Siyaset tarihimizde pek rastlanmaz tramvay ve tren benzetmelerine ikisi haricinde. İkisinde mucidi aynı kişidir. Recep Tayyip Erdoğan.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken, “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz. Demokrasi amaç değil araçtır” demişti. 1996 da gazeteci Nilgün Cerrahoğlu ile yaptığı söyleşi de:

Aradan yıllar geçti, tramvayı demokrasi aracı olarak kullandı. Hapishaneden demokrasi için çıkarıldı, parti başkanı, milletvekili oldu önce başbakan sonra cumhurbaşkanı oldu. Demokrasi tramvayının direksiyonunda rejimi tek adam, otokrat sistemine getirdi ve istediğine ulaşınca da tramvaydan indi.

Tramvay kendi başına duraklar arasında bir bilinmeze doğru gidiyor. Yasama, yargı durakları keyfe keder çalışıyor, TSK durağı yok edildi, özgürlükler durağı darma duman, ekonomi durağı paramparça, milletin bölünmez bütünlüğü durağı çatladı.

Rivayet o dur ki seçim durağında ki engele çarparak duracak ve yeniden düzenlenerek raylara konacak, yeni durakları ile demokrasi seferine başlayacak…

Tramvaydan başka bir de treni vardı RTE nin 2019 yılında Urfa’da açıklamıştı bu treni “…Bu trenden inenler bir daha bu trene binemezler. Bu davada bu treni terk edenleri, kusura bakmasınlar, bu can bu tende oldukça bir daha biz bu trene kabul etmeyiz.”

Trenin makinisti kendisiydi yolcuları ise partisinin destekçileriydi, yandaşlardı, biatçılarıydı, iş adamlarıydı, gazetecilerdi, sözde liberallerdi, köşe kapıcılardı ve bir şekilde nemalanmak isteyen fırsatçılardı…

Tramvay onun için araçtı ve amacına ulaşmıştı ‘indi’. Trende makinistliğe ise devam ediyordu. Tren yolcuları ilk yıllarda makinistten de yolculuktan memnundu ama zaman için de gördüler ki trenin duraklarında inen ve binen yolcular arasında farklar oluşmaya başladı bu kompartımanlara yansıdı, vagonlar yandaşın yoluna, madenine, limanına, havaalanına yanaşmaya başladı. Ama trenin hızı hiç kesilmedi 20 yıl döndü, dolaştı ancak son üç yılda trende istim yetmiyordu, tren yolcuları homurdanmaya ve hesap sormaya başladı hatta bazıları trenden inmeye başladı. Önceleri pek önemsenmedi hele trenden inen bazıları o makamlara liyakatlı oldukları için değil makinist istediği için gelmişlerdi.

Bir zamanların başbakanı Davutoğlu, devlet bakanı Babacan trenden inenlerin en ünlüleriydi ikisi de parti başkanı olarak treni ve yolcularını eleştiriyorlar siyaset sahnesinden. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener trenden indiği yetmiyormuş gibi bir de CHP de siyaset yapıyordu. Ya özel kalem müdürlüğünü ve doktorluğunu yapan milletvekili Dr. Turhan Çömez’e ne demeli milletvekili iken trenden inmenin sinyalini veriyordu eleştirileri ile sonunda inmedi indirildi. Şimdi Londra’dan devam ediyor salvolarına belli ki siyasette yer arıyor kendine.

Ama öyle bir üçlü var ki trenden inen öyle yenir yutulur lokma değiller.

İlki: Dünün ikinci cumhuriyetçisi, yetmez ama evetcisi, RTE nin iktidara gelmesinde baş destekçilerinden Hasan abisi, gazeteci Hasan Cemal şu söylediği sözlerden sonra vicdanı rahat mı ülkenin bu hale gelmesinde payı olduğunu düşünüyor mu ve özür dileyecek mi?

“…Bu ülkede artık barış ve demokrasiye açılan yollarda yürümek istiyorum. İyimserim. Bu kez hüsrana uğramayacağım.

Tek adam rejiminin sonu göründü. Tüm iktidar iplerini elinde tutan bir “otokrat”ın seçim sandığında yenileceği gün yaklaşıyor.

Türkiye böylece dünyada bir ilki başarmış olacak, milletin oylarıyla kendi başına buyruk, hukuku takmayan, zalim bir ‘otoriter rejime’ güle güle diyecek.

Hiç kuşkunuz olmasın, seçim günü bu güzel gece yaşanacak…”

Ve devam ediyor, muhalefete, altılı masaya destek veriyor;

“Altılı masaya dudak bükmeyin, altı partiden oluşan “muhalefet ittifakını’ küçümsemeyin…”

Hasan Cemal’in bu desteği altılı masa için ne kadar, nereye kadar işe yarar bilmiyorum ama sonunda Hasan Cemal yanıldım demesin yeter…

İkincisi; Dünün solcusu, dünün akp üyesi, Katar ortaklı BMC şirketine TSK nın Tank Palet Fabrikası teslim edilen bu günün Vatan Partilisi Ethem Sancak. Trenden bir indi pir indi. Ne oldu, ne oluyor demeye kalmadan Vatan Partisi lideri Perinçek ile Suriye’de arabuluculuk yapacakları açıklandı hem de iktidardan onaylı. Bir görevlendirme mi trenden inmesi bir senaryo mu yoksa kötü gidişten solculuk damarı mı kabardı, veya nemalandıklarım yeter mi dedi. Hele tren yola devam etsin bakalım göreceğiz bu son inenin sonunu.

Üçüncüsü; 1995 yılında yine Nilgün Cerrahoğlu ile yaptığı röportajda şu sözleri söyleyen o zamanın Refah Partisi Genel Başkan yardımcısı, sonrasında akp kurucusu, başbakanı, dışişleri bakanı ve de cumhurbaşkanı Abdullah Gül;

“…Artık saklanamaz gerçekler var. İslam’ın yalnız ahireti değil, dünyevi düzeni de içerdiği bir gerçektir. Ben bir Müslümanım ve buna inanıyorum…”

“Türkiye’de geçerli kanunlar arasında, İslam’a aykırı olan da var, olmayan da. Aykırı olanlar baskıdır. Baskı kalkacak. Bu hakkı kullanacağım. Halka bu imkânı vereceğim…”

Bu sözleri söylediğinde o da RTE nin makinisti olduğu akp treninin yolcusuydu, uzun zaman yolculuk etti o trende, o trenden Cumhurbaşkanı seçildi. Sonra ne olduysa oldu bir anda öküz öldü ortaklık bozuldu gibi derken bir de baktık ki Abdullah Gül de trenden inmiş. Nereden mi çıkardım.

Karar gazetesi yazarlarından Mehmet Ocaktan’ın 2 Ağustosta yayımlanan Abdullah Gül’le yaptığı söyleşiden şu satırları bir okuyun;

“…AK Parti’nin ilk döneminde bütün bürokraside mesleklerinde yetişmiş insanlarla çalıştık. Şimdi sapma görüyorum. Artık önemli makamlarda kariyerinden çok siyasi geçmişi öncelikli insanlar var…”

“…Bugünkü anayasa yapılırken aslında bütün kuvvetler bir elde nasıl toplanır amacıyla yapıldı ve böyle bir arzuya karşı bu anayasa dizayn edilmiş oldu…”

“…Bundan 2 ay kadar önce açıklanan son milli gelir tabloları, ücret, maaş ve sabit gelirlilerin toplam milli gelirdeki paylarının ne kadar ciddi bir şekilde düştüğünü gösteriyor. Bunun ötesinde karların, rantların, faizlerin, bunların da nasıl arttığını. Bu çok dehşet verici bir şey.

“…Dini tamamen hayatın dışında tutmak diye bir şey gerçekçi değil. Burada önemli olan şey şu, dini bir araç olarak kullanmaktan uzak durmak. Çünkü din, zamanların, mekanların çok ötesinde bir mevzu, inanç. Siyaset ise konjonktürel bir yapı…”

Bu söyleşinin tamamını gazeteden bulup okuyabilirsiniz göreceğiniz gibi Gül RTE'nin tek adam rejimini eleştiriyor. Gazeteci 6'lı masa ile soru sormamış ancak bu cevaplar 6 lı masaya göz kırpmak olarak değerlendirilebilir ve bu sözlerden sonra Gül akp treninden indiğini ilan etmese bile yataklı vagondan çıkmış kapıda sahanlıkta dır da denilebilir!

Tren yoluna devam ediyor yeni binenler yok binmeye niyetlenen eski CHP ve Memleket Partisi Milletvekili Mehmet Ali Çelebi eleştiriler karşısında şimdilik el salladı…

Trenden her gün yeni inenler le ilgili haberler medyada yer alıyor.

Bekleyelim bakalım tren ne zaman perondan çıkıp bakıma alınacak…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.