Ajans Bakırçay
2022-09-24 11:40:03

Şeriat ve Kadın

Hasan Zeki Sungur

24 Eylül 2022, 11:40

Bir kitabı okumaya başlamadan önce ön inceleme yapar ve kısa bir bilgi sahibi olurum kitap hakkında. Prof. İlhan Arsel’in yazdığı 'Şeriat ve Kadın' kitabının arka kapağında ki yazar ve kitapla ilgili alıntıları okuyup, önsöze kısa bir göz atıp, kitabın sayfalarını rastgele çevirip birkaç satırı okuyunca kitabın ‘yasak yayın’ olabileceğini düşündüm. Yazarın kadını şeriat hükümleri açısından incelerken İslam’a ve İslam peygamberine yönelik sert eleştirel yaklaşımının ve peygamber Hz. Muhammed’den sadece Muhammed olarak bahsetmesi Diyanet İşleri Başkanlığı ve bazı kişilerin tepkisi ile yasaklanabileceğini değerlendirdim. Yazarın kişiliği ile ilgili yaptığım araştırmada ise kitabın yasaklanmadığı ama tepkiler ve tehditler nedeniyle can güvenliği açısından ABD’ye yerleştiğini öğrendim.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan yazar, otuz yıldan fazla bir süre boyunca üniversite öğretim üyeliğinde bulunmuş ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde anayasa hukuku dersleri vermiş. 27 Mayıs Darbesi’nin ardından yeni bir Anayasa Tasarısı ve Kurucu Meclis Ön Tasarısı’nı hazırlamakla görevli komisyonda görevlendirilmiş, 1966 tarihinde cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından Cumhuriyet Senatosu’na kontenjan senatörü olarak seçilmiş ancak meclise katılmadan istifa etmiştir. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ki görevinden ayrıldıktan sonra İslam dini, din adamları, teokratik devlet konularında araştırma ve öğretim faaliyetlerine devam etti.

Kitabı okumaya başladığımda ilk aradığım konu “Şeriatla ilgili açıklama ve kuralları” içeren bilgi idi. Ki bu genel bilgiden sonra şeriatın kadınla ilgili konularına hakim olmalıydım. Bu konuyu eksik olarak gördüğüm için kitapla ilgili değerlendirmeye Şeriatın sadece sözlük anlamını vererek başlamak uygun olur diye düşünüyorum.

Şeriat TDK sözlük anlamı; “İsim, din bilgisi Kur’an’daki ayetlere, Hz. Muhammed’in sözlerine dayanan İslam kanunu, İslam hukuku.”

Arapça kökenli kelime “bir yöne doğru açılarak uzayıp gitmek, açık olmak; açık hale getirmek” anlamlarındaki şer‘ kökünden türeyen şerîat (çoğulu şerâi‘) ve şir‘at kelimeleri “insanların ya da hayvanların su içtiği, açıkta olan ve kesilmeyen akarsu; bu suya giden yollar” manalarına da gelmektedir.

Kitabını “kadın şahsiyetinin haysiyetini korumak için savaşanlara ithaf eden” yazar kitabı yazma gerekçesini önsözde açıkladığı bölümden;

“…İlk baskısı 1987 yıllarında yapılan bu kitap, esas itibariyle iki amaca yönelik olmak üzere hazırlanmıştır. Birincisi, şeriat ‘in kadını gerçekten aşağı ve hakir gören ve özgürlükten yoksun eden emirlerini ve yönlerini ve Muhammed’in eylemlerini eleştirmek ve tenkit süzgecinden geçirmek ve böylece kadınlarımızın, insan şahsiyetinin haysiyeti bilinci içerisinde savaşım gücünü pekiştirmek;

İkincisi de İslami verilerin ‘layuhti’ (hatasız, kusursuz) nitelikte şeyler olmayıp, akil süzgecinden geçmeğe muhtaç nitelikte bulunduğunu belirtmek ve böylece bunları ‘tabu’ olmaktan çıkarıp herkesin tartışabileceği ortama oturtma gereğini yeniden sergilemektir…’ .

“…Bu kitap, insan varlığına ve genellikle kadın şahsiyetine karşı hakaret niteliğindeki şeriat hükümlerini sergilemektedir ve bu hükümler T.C. Devletinin Anayasal bir kuruluşu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi yayınlarında yer alan din adamları marifetiyle memleket çapında uygulanan şeylerdir…”

Kitapta 976 adet dip not kullanılması ve açıklamaların Kur’an-ı Kerim’e, ayetlere, hadislere, İslam bilginlerine ve olaylara, menkıbelere dayanarak yapılması 9 bölüm halinde ki kitap da göze çarpan en önemli özellik.

Yazar bu kaynakların ışığında kadınların toplumsal konumunu, hem Müslümanlıktan önceki Cahiliye dönemindeki haliyle hem de Müslümanlıktan sonra geldiği aşamayı, kadına yönelik negatif ayrımcılığı incelerken aynı zamanda İslam dini inançları ve yaşam biçimlerini sorgulamış.

İleri denilecek bir yaşa gelinceye kadar kadın hakkında sahip olduğu, saplı bulunduğu ön yargıları ile kadını uygar ölçülere göre ele alamadığını ve onu seks objesi dışında bir değerlendirmeye oturtamadığını belirten yazar, bu yargılardan kültürünü geliştirene ve üniversitede ders vermeye başlayıncaya kadar kurtulamadığını söylüyor. Üniversitede öğretim görevlisi yıllarına kız öğrencileri sayesinde kadını tanımaya başlamış ve araştırmalarını bu yöne yöneltmiş. Bu yönelim de ön yargıları bu sefer din ve kadın ekseninde oluşmuş…

İşte bu ön yargılarla yapılan inceleme, araştırma yazarın kişisel özelliği ile kitaba yansımış oldukça sert ve saldırgan üslup ve dil okuyucuyu rahatsız edici bir seviyeye ulaşmış. Ayrıca bazı hikâye ve metinler çok sık tekrar edilerek konular detaylarla boğulmuş ve akıcılık kaybolarak kitabı okumak sıkıntılı bir hale dönüşmektedir.

Ancak kitabı okumada ki bu sıkıcı duruma rağmen içinde bulunduğumuz ortamda; bunu Türkiye’de kadın cinayetlerin de ki artış, din adamlarının kadının sosyal yaşantısı hakkında ki tutucu düşünceleri, İstanbul Sözleşmesinin siyasi iktidar tarafından ret edilmesi, İran da 22 yaşındaki kadının zorunlu başörtü yasasına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alınması ve ardından gördüğü şiddet nedeniyle hayatını kaybetmesi, Afganistan’da ki kadına yönelik İslami açıdan kadına yönelik katı ve sert uygulamaların nereden, nasıl meydana geldiğini öğrenmek için bir başvuru kitabı olarak değerlendirebiliriz.

Kitaptan seçtiklerimden birkaç satır;

-“…Kadını erkeğin sömürüsüne ve hizmetine terk ve şehvetine araç eden Şeriat zihniyetini baş tacı yapmak biz erkeklerin affedilmez çığlımızdır…”

-“…Şeriatın kadınlarla ilgili küçültücü hükümlerini… Nice Tanrı ve Peygamber emirlerini ciddiye almış ve daha doğrusu bunları tanrıdan gelme şeyler sanmışızdır…”

-“…İslam dünyasında kadının zavallı hale sokulmasının, özgürlükten yoksun kalmasının ve erkeğin durumda bırakılmasının gerçek nedeni, ne İslam dinin yanlış uygulanmasıdır ve ne de Türklerin kabahatidir; sadece ve sadece Şeriatın kapsadığı dinsel esaslardır…”

Tanıtım Bülteninden alıntı;

“…Dindar ve laik herkesin bu önemli eseri baştan sona okumasını salık veririm… İrtica ya da gericilik denen davranışın ne kadar ‘çağdışı’ olduğu bu kitaptan apaçık anlaşılıyor. Son yılların en güçlü birkaç araştırmasından biridir.” -Talât Halman, Milliyet, 15 Şubat 1988-

“…İlhan Arsel, din sorunlarını, din kitaplarının incelenmesini ve eleştirilmesini bir uygarlık ölçüsü olarak kabul etti. Ortadoğu uygarlığını, Musevi, Hıristiyan ve İslam kaynaklarını inceledi. Denilebilir ki, hayatını bu konulardaki bilimsel araştırmalara adadı; ürünler verdi. Daha önemlisi… Arsel’in medeni ve fikri cesaretidir…” -Doğu Perinçek, 2000’e Doğru, 12 Mart 1989-

“…Arsel’in kitabı son derece değerli, titiz bir inceleme, araştırma ürünü. Sağlam, dürüst bir bilim adamının değerlendirmesi olarak, sağlam kaynaklara dayalı. Yürekli, daha güzel bir dünya kurulmasına yönelik, ışık tutucu, örnek bir çalışma. Kitap, yüzyılımızın kitabı olacak nitelikte. ‘Kadın hakları’ yönünden özellikle…” -Turan Dursun, 2000’e Doğru, 19 Mart ve 11 Haziran 1989-

“…Prof. Arsel, bu kitabında da özgün kaynaklara, Kur’an-ı Kerim’e, hadislere, ayetlere ve İslam kaynaklarına dayanarak, bu kaynaklara yollama yaparak Şeriat düzeninde kadının nasıl köle durumuna sokulduğunu anlatıyor.” -Uğur Mumcu, Cumhuriyet, 6 Nisan 1989-

Şeriat ve Kadın/ Prof. İlhan Arsel/İstanbul 1991

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.