Ajans Bakırçay
2022-08-31 16:45:22

Paşamın Sağlığı Nasıl?

Muammer Toprakçı

31 Ağustos 2022, 16:45

Beypazarı'ndan dönüyoruz.

Rehberimiz: "Bugün Zafer Bayramımız. Rica etsek hocamız bir konuşma yapabilir mi?" deyince, tura katılan gençlerimizi de düşünerek,
yüreğimden gelenleri paylaştım:

"İki anı, biri hayli yeni, diğeri çok eski...

Pandemi öncesi Çin'de böyle bir turdayız. Otobüste iki Türk var: Nuran ve ben... Diğerleri dünyanın dört bucağından gelmiş insanlar. Rehber,
'günün proğramını açıklamadan önce kısa bir bilgilendirme yapmak istiyorum:
Bugün 29 Ekim.
Türkiye Cumhuriyeti'
nin 96. kuruluş yıldönümü. Atatürk'ün emperyalizme karşı verdiği bağımsızlık savaşı sonrası kurulan Cumhuriyet, tüm mazlum ülkeler gibi bize de örnek oldu. Atatürk'ü saygıyla anıyor,
Türkiye'nin Cumhuriyet Bayramını 
kutluyorum..."dedi...

Çin'de...

Uzun yıllar önce Hintli dostlarımızın konuğu olarak, Hindistan'ın güneyinde yüksek bir yayladayız.
Arkadaşım çok yaşlı babasına, 'Baba, Türk arkadaşlarım seni ziyarete geldiler."
deyince, yaşlı adamcağız heyecanla hemen ellerimize sarıldı ve titrek sesiyle: 'Kemal Paşamın sağlığı nasıl?.." diye sordu...

İyice yaşlanmış,
unutkanlık başlamış,
Atatürk'ün öldüğünü unutmuştu..
Gözleri dolarak konuşmaya başladı:
Sakarya dedi, Afyon dedi...
Türkiye'den gelen zafer haberlerine nasıl sevindiklerini, hatta hapiste nasıl kutlama yaptıklarını, ve o an kendilerinin de birgün İngilizleri kovacaklarına inançlarının iyice pekiştiğini anlattı da anlattı...
Bu kez Nuran ve benim gözlerimiz doldu...

Hindistan'da...

Gençler, tarihte birçok lideri okudunuz.
Ama sadece Atatürk'ün dünyanın dört bir yöresinde,
neredeyse tüm kıtalarda heykeli,
büstü, adı verilmiş meydanı, caddesi var.

Avustralya'dan Amerika'ya; Yeni Zelanda'dan Meksika'ya; Japonya'
dan Romanya'ya;
Şili'den Hollanda'ya;
Küba'dan Venezuela'ya;
İsrail'den Kazakistan'a;
Kırgızistan'dan Çekya'ya;
Türkmenistan'dan,
Azerbeycan'a;
İtalya'dan Peru'ya;
Pakistan, Bengladeş,
Hindistan'dan...
Dominik Cumhuriyeti nerede biliyor musunuz?
Karayipler'de küçücük bir ülke... Taa Dominik'e... sayısız ülkede...

Niçin?

Çünkü Birleşmiş Milletler'in Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO, Atatürk'ün doğumunun 100.yılı olan 1981 yılını, tüm dünyada 'Atatürk Yılı'
ilan etti.
Bu, bugüne kadar yalnızca bir lider için alınmış bir karardı.

Gerekçesi neydi UNESCO'nun?..

"Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişidir..."

Başka?
"Atatürk, yenilikler gerçekleştirmiş bir inkılapçı (devrimci),
sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerdendir.."

Başka?
"Atatürk, insan haklarına saygılı,
insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına teşvik eden liderdir..."

Başka?
"Atatürk, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur..."

Arkadaşlar, sevgili gençler; dün Eskişehir'de,
rehberimiz Neslihan,
proğramda olmadığı halde sağolsun bizi bir havacılık parkına götürdü.
Neydi o parkın adı?
"Vecihi Hürkuş Havacılık Parkı"

Hürkuş, Kurtuluş Savaşı'nın nasıl kazanıldığının simgelerinden:

1. Dünya Savaşı'nda bir Rus uçağı düşürüp, ardından esir düşen, Hazar denizi'ndeki esir kampından kaçıp Kurtuluş Savaşı'na katılan, düşürdüğü bir Yunan uçağı motorundan yola çıkarak ilk uçağını yapıp, ardından yaptığı uçağa sertifika verebilecek bir merci olmadığı için uçağı parçalayarak trenle Prag'a götürüp,
sertifika alınca da uçarak Türkiye'ye dönen İstiklal Madalyalı bir kahraman...

Sevgili Neslihan dün bizi Eskişehir'de, adı 'DEVRİM' olan ilk yerli otomobilimizin sergilendiği müzeye de görürdü ama ne yazık ki müze kapalıydı...
Bırakın ilk yerli arabayı...
Kurtuluş Savaşı'ndan çıkan, yetişmiş gençlerinin çoğunu savaşlarda yitiren,
yokluk, yoksulluk ve hastalıklarla boğuşan bu ülke, Osmanlı'nın borçlarını ödemekle kalmadı,Kayseri'de Almanlarla ortak olarak ilk uçak fabrikasını da yaptı, ardından Almanların hisselerini de satın alarak (yalnız o da değil demiryolları dahil yabancıların ellerindeki tüm önemli tesisler de satın alınıp millileştirildi.) 200'den fazla uçak yaptı. Dış ülkelere uçak sattı...

Hızla tarımı geliştirerek 1932 yılında buğday satmaya başladı...

(O gün yabancıların ellerindeki tesisler satın alınıp millileştirilirken; bugün Cumhuriyet'ten bu yana yaratılan tüm değerler ne acı ki tek tek elden çıkarılıp satılıyor!..)

Sevgili Gençler, iki gündür, Kurtuluş Savaşı'nın verildiği topraklardan geçiyoruz... Kütahya,
Eskişehir,Polatlı...
Polatlı Ankara'ya ne kadar uzaklıkta ki,
bırakın top sesini, ha desen duyulacak...

Sanki yalnız Yunanlılar mı?
Çin'li rehber de, Hintli dede de bu savaşlarda yenilenin başta İngiltere,
emperyalist ülkeler olduğunu biliyorlar...
Biz İzmir'den geldik.
Bırakın İzmir'deki Yunan işgalini,
burnumuzun ucundaki Söke bile İtalyan işgali altındaydı. İşgal komutanlığından belge almadan Söke'ye gidemiyorsunuz...

Ve bağımsızlığımız,
özgürlüğümüz 30 Ağustos 1922 şafağındaki top sesleriyle geldi...

Bir insan düşünün, 57 yıl yaşasın 
(bugün bunları konuşan ben Ataturk'den 15 yaş büyüğüm) ve 1911'de Trablusgarp'den başlayarak 1922'deki Başkomutanlık Meydan Savaşı'na kadar hayatı savaş meydanlarında geçsin ve o top sesleri altında bile 1921'de Ankara'da Maarif Kongresi'ni açarak, aydınlık Türkiye'nin Kuruluş Mücadelesini aynı anda yürütmeye başlasın...

Arkadaşlar, zaferin kime karşı nasıl kazanıldığını unutmadan bu kurtuluşu ve kuruluşu sağlayan kurucu Ata'yı ve canlarını veren kahramanları ve gazileri de, bu topraklardan geçerken bir kez daha saygı ve sevgiyle anıyoruz...
Zafer Bayramı'mız kutlu olsun..."

Aklımda kaldıklarıyla otobüste yaptığım konuşmayı sizlerle de paylaşmak istedim...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.