Ajans Bakırçay
2022-06-16 19:32:49

"KİŞİ KİŞİYE KUL DEĞİL, NEDEN KARANLIK AL DEĞİL..."

Muammer Toprakçı

16 Haziran 2022, 19:32

"Yürüyen İşçiler Kapılarında İstanbul'un" şiirinde böyle anlatıyordu F.H.Dağlarca, 15-16 Haziran Direnişi'ni...

Dün bir kez daha selamladık o büyük eylemi ve iki uzun günü...

Ama dünü bugüne bağlayarak, önümüzü aydınlatan bu eylemden, ne yapmamız gerektiği konusunda dersler çıkarırsak, bu selamlamanın daha anlamlı olacağı konusuna yoğunlaştım konuşmamda...

Bugün...

İşşizlik ve işini kaybetme korkusu.
Hızla artan yoksulluk.
Kredi kartlarıyla borçlanarak yaşamaya 
çalışma...

Tüm bunlar, işçilerin-emekçilerin bırakın bugünlerini yarınları da rehin alınıyor...

Bu da onların artık vahşileşen kapitalist sisteme bağımlılıklarını artırıyor.

15-16 Haziran işçilerin, emekçilerin "kendiliğinden sınıf" olmaktan çıkarak,
"kendileri için" sınıf olma sürecinde dev bir sıçramaydı...

Bugün ise, sınıf kimlikleri aşınıp, sınıf bilinçleri köreliyor...

15-16 Haziran birliktelik ve birleşmeydi...

Bugün ise ayrışma ve rekabet birlikteliğin önüne geçmeye başlıyor...

15-16 Haziran dayanışmaydı...

Bugün, dayanışma hızla yerini bireyciliğe bırakıyor...

15-16 Haziran mücadele azmiydi,
cesaretti, kararlılıktı...

15-16 Haziran işçinin, emekçinin emeğini, alın terini yok sayanlara, daha fazla kar için iş kazalarında(!) sayısız işçinin sakat kaldığı, canlarından olduğu sermaye düzenine karşı bir ayağa kalkıştı...
Sınıf ve kitle sendikacılığına sahip çıkmalarıydı....

Ya bugün?...

İşçi ve emekçiler giderek "kaderlerine boyun eğen bir suskunlar ordusu"na mı dönüşüyor?..

15-16 Haziran kararının alındığı toplantıda ne diyordu Kemal Türkler?

"Bizler özgürlüğümüzü asla vermeyeceğiz...
Ayağa kalkıp direneceğiz...
İşçiler durunca Dünya durur..."

Sonunda, sendika seçme özgürlüklerine,
grev dahil mücadele yöntemlerine getirilecek kısıtlamalara dur dediler...

Bugün koşullar o günden daha ağır değil mi?..

İşçilerin emekçilerin hak arama eylemlerine kaynaklık eden nedenler bugün ortadan mı kalktı?..

Peki bugün, işçi ve emekçiler sosyal ve siyasal süreçlerde toplumsal özne konumlarını, etkin olma kapasitelerini tümden yitirdiler mi?..

Hayır!..

Potansiyel olarak bu güç ve varlıklarını koruyorlar...

Öyleyse?

Ne diyordu Nazım Hikmet?

"Fakat bir kerre bir derd anlayan düşmeyegörsün önlerine
ve bir kere vakterişip:
"-Gayrık yeter!.."
demesinler..."

15-16 Haziran'a ve yaratanlara bir kez daha selam saygı...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.